Bu dönemin en iyi liderleri “Dünyanın ‘ilham veren’ liderlere ihtiyacı var”

Pandemi dönemi, “aşk markası” olma yolunda nelerin yanlış yapıldığını gösterdi? Bu dönemde eleştirdiğiniz yaklaşımlar, uygulamalar oldu mu?

Pandemi sürecinde müşteri gerçekten “patron” oldu. En başından beri istedikleri; bir şeylerin parçası olmak, bağlılık ve paydaşlık idi; birilerinin kendilerine ders vermesi, sürekli konuşması ya da reklam yapması değil. Duygusal olarak bağlanmaya, güven duymaya ve güvende hissetmeye ihtiyaçları vardı. İçinde bulunduğumuz bu yeni zorlu dünyada karşılaştığı yeni “meydan okumaları” anlayan ve ihtiyaç duyduğu an yanında olan bir markaya ihtiyaçları vardı. Kısacası müşteri, “odak” noktasının marka değil, kendisi olduğunu hissetmek istiyordu.

Pek çok marka ve perakendeci “içe dönük” olduğu için, maalesef bu dönemde tüm bunları görmekte ve doğru aksiyonları almakta gecikti. Migros Türkiye, hızlı aksiyon alan ve ilgi çekici birçok girişimle bu yeni dünyaya hızla adapte olan iyi bir işletme örneği olmasıyla dikkatimi çekti.

İçinde bulunduğumuz gibi belirsizlik ve kriz dönemlerinde fark yaratabilmiş birkaç lider ve fikir örneği verebilir misiniz? Bu liderler neyi farklı yaptılar?

2020’de siyaset (ve iş!) dünyasında, amaca dayalı net politikalar belirleyen liderler bakımından belirgin bir eksiklik vardı. Pek çok lider adeta “far görmüş tavşan” gibi donup kalmıştı. Gördüğümüz manzara, tek bir meseleye odaklanan, sıklıkla fikir değiştiren, siyasi çıkarlarını gözeterek hareket eden liderlerden ibaretti.

İş dünyası liderlerinin çoğu kendi şirketinin hayatta kalmasına odaklandı, kısa vadeli kârlara, insana verdiğinden daha fazla önem verdi, vaktini müşterileri memnun etmek için değil yeniden yapılanma için harcadı. Bana göre, 2020’de öne çıkan liderlerden biri Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern oldu. Bir amacı vardı (Yeni Zelanda vatandaşlarını koru); açık, tutarlı ve dürüst şekilde iletişim kuruyordu. Bu şekilde vatandaşlarının kendisine inanmasını sağladı ve ortak hareket etme konusunda onlara ilham verdi. Hızlı ve kararlıydı ve tüm bunları zamanında yaptı.
Nihayetinde, Yeni Zelanda virüsü yendi.

Kadınlar tarafından yönetilen markaların olumlu bir algı yaratmada daha fazla etkili olduğunu düşünüyor musunuz?

Bir marka inşa eden (ve bir hareket yaratan) her kim olursa olsun, etkili biri olmalı; birleştirici, işbirlikçi ve yaratıcı olmalı. Kadın ya da erkek fark etmeksizin, yüksek bir duygusal zekaya sahip, iyi bir dinleyici, doğası gereği ve daima meraklı olmalı. Her iki cinsiyette de başarılı ve başarısız örnekler biliyorum…

Marka müdürlerinin dijital pazarlama stratejileri ve iletişimleri için tercihi şirket içinde kurulan ekipler mi yoksa dışarıdan ajans ve benzeri kaynaklar mı olmalı? Hangisi daha sağlıklı?

Bugünkü dünyada marka müdürleri (“marka müdürü” teriminden nefret ediyorum) en az müşterileri kadar dijital okur-yazar olmalı. Stratejik düşünmeye önderlik etmeli fakat daha geniş bir dijital perspektifle bakabilmek için işinde uzmanlaşmış dijital ajanslardan da yardım alabilir. Benim önerim şu olur: Marka müdürü, markası ve endüstrisi konusunda uzman olmalı; ajanslar ise teknoloji ve hedef kitle/müşteriler konusunda.

Şu anda Clubhouse’un yaşadığı gibi çıktığı anda büyük ilgi gören markalar var. Ancak bazıları bu popularitesini koruyamıyor. “Hype” ile “gerçeklik” nasıl ayırt edilir?

Bir aşk markasına duyulan sevgi ve saygı, en basit, en etkili araçtır. Clubhouse’u bu eksende nereye koyarsınız?

Bunun geçici bir heves olabileceğinden şüpheleniyorum. Başlangıçtaki yüksek ilgi, coşku tamam ama gerçek meseleye bakarsak, işe yarıyor mu? Saygı duyuyor muyum, güveniyor muyum? Peki ya Quibi’ye ne oldu? 2018’de büyük isimler Jeffrey Katzenberg ve Meg Whitman tarafından kuruldu, 1,75 milyar dolar topladı, Nisan 2020’de piyasaya sürüldü. Aralık 2020’yi, 100 milyon doların altında satılan varlıklarla kapattı. Klasik bir “Geçici heves” vakası. Markalar, başarılı olmak için, vadettikleri şeyleri gerçekten sunmalı, müşteriyi memnun etmeli, güven inşa etmeli ve ardından sevgilerini kazanmalı.