Kariyerim boyunca yüzlerce özgeçmiş gönderdim ve neredeyse her tür işe başvurdum. Kendim de 20 binden fazla özgeçmiş okudum. Google’da bazen tek bir haftada 50 binden fazla özgeçmiş alıyoruz.
Bir sürü özgeçmiş gördüm.
Bazıları mükemmel, çoğu eh işte, pek çoğu da felaket. En zor kısmıysa, 15 yıl boyunca adayların aynı hataları tekrar tekrar yapmaya devam ettiklerini görmekti, öyle hatalar ki kim görse, onları o iş için düşün meden eler, o derece. En üzücü olan da özgeçmişlerine bakıldığında bunların çoğunun iyi hatta harika insanlar olması. Ama acımasız şekilde rekabetçi olan bir iş pazarında, işe alım yetkilileri kaliteden ödün vermek zorunda değiller. Tek gereken küçük bir hata ve yetkililer aslında ilgi çekici olan bir adayı reddediverirler.
Bunun LinkedIn’de aşınmış bir zemin olduğunu biliyorum, ancak buradan başlıyorum çünkü inanın yarınızdan fazlasının özgeçmişinde bu hatalardan en az bir tanesi bulunuyor. Bense insanların reddedilmektense işleri aldıklarını görmeyi isterim.
Daha fazla adayın ilk özgeçmiş testini geçmesine yardımcı olmak için de özgeçmişlerde gördüğüm en büyük beş hatayı aşağıda sıralıyorum.
Hata 1: Yazım hataları. Bu çok ayan beyan ortada gibi görünüyor, ama tekrar tekrar da yapılıyor. 2013’te yapılan bir CareerBuilder anketi, özgeçmişlerin yüzde 58’inin yazım hataları içerdiğini buldu.
Hatta, özgeçmişlerini en dikkatli şekilde hazırlayanlar bu tip hatalara en açık olanlar, çünkü özgeçmişlerini daha iyi hale getirmek için tekrar tekrar üstünden geçiyorlar. Böyle yaparak da aniden bir özneyle fiilin uyumsuzluğuna, yanlış yere konan bir noktaya veya tarihlerin sırasının karışmasına yol açıyorlar. İşletme yüksek lisansı gösteren özgeçmişlerde bunu hep görüyorum. Yazım hataları ölümcüldür, çünkü işverenler bunları dikkatsizlik ve kaliteyi önemsememe olarak görürler. Peki, çaresi ne?
Özgeçmişinizi sondan başa doğru okuyun: Normal sırayı tersine çevirmek her bir satıra tek tek odaklanmanıza yardımcı olur. Ya da sizin için başka birisinin dikkatle okumasını isteyin.
Hata 2: Uzunluk. Her 10 yıllık çalışma hayatı için bir sayfa yeter kuralı vardır. Hepsini bir sayfaya sığdırmak zor, değil mi? Fakat üç, dört ya da 10 sayfalık bir özgeçmiş dikkatle okunmaz. Blaise Pascal’ın dediği gibi, “Sana daha kısa bir mektup yazardım ama vaktim yoktu.” Kısa, önemli noktalara odaklanmış bir özgeçmiş, öncelik sırası yapabilme yeteneğinizi gösterir ve hakkınızdaki en önemli bilgiyi ortaya çıkarır. Şöyle düşünün: Özgeçmişinizin tek amacı size bir mülakat daveti aldırmak. Bu kadar. Bir işe alım yetkilisini size “evet” demeye ikna etmek (mülakat bunun için var) veya hayat hikayenizi anlatmak değil (sabırlı bir eş de bunun için var). Özgeçmişiniz size o ilk mülakatı kazandıran bir araç. Bir kez odaya girdiniz mi, özgeçmiş o kadar da önemli olmuyor. Bu yüzden özgeçmişinizi kısaltın. Çok uzun.
Hata 3: Format meselesi. Tasarımcı veya sanatçı pozisyonuna başvurmuyorsanız, özgeçmişinizi temiz ve okunaklı yapmaya odaklanmalısınız. En azından 10 puntoluk bir yazı fontu. En azından 1.5 santimetrelik kenar boşlukları. Beyaz kağıt, siyah mürekkep. Satırlar arasında tutarlı boşluklar, aynı hizaya getirilmiş sütunlar ve her sayfada adınız ve iletişim bilgileriniz. Yapabilirseniz, özgeçmişinize hem Google Docs’ta hem de Word’de bakın ve sonra da önizleme yapmak için bir e-postaya ekleyin. Platform değiştirirken format mahvolabilir. Bir PDF dosyası olarak kaydetmek iyidir.
Hata 4: Gizli bilgiler. Bir keresinde en büyük üç danışmanlık firmasından birinde çalışan bir adaydan bir özgeçmiş gelmişti. Bu firmanın katı bir gizlilik politikası vardı: Müşteri isimleri asla paylaşılmazdı. Aday özgeçmişinde şöyle yazmıştı: “Redmond, Washington’da yer alan dev bir yazılım firmasına danışmanlık yaptım.” Reddedildi! İşvereninizin ve sizin ihtiyaçlarınızın arasında doğal olarak bir çatışma olur; o, iş sırlarının gizli tutulmasını ister, siz de ne kadar müthiş olduğunuzu göstererek daha iyi bir iş bulmak.
Bu yüzden adaylar çoğu zaman gizlilik anlaşmalarının metnine önem verdiklerini göstermenin yolunu bulur, ancak ruhuna itibar etmezler. Bu bir hatadır. Bu aday firmanın Microsoft olduğunu özellikle belirtmemişti fakat özgeçmişine bakan herkes ne demek istediğini anlayabilirdi. Kabaca bir değerlendirmeyle, özgeçmişlerin yüzde 5-10’luk bir kısmının gizli bilgiler verdiğini gördük. Bu da bana bir işveren olarak bu adayları asla işe almamam gerektiğini gösteriyor, ticari sırlarımın rakiplerime açık edilmesini istemiyorsam tabii.
The New York Times testi bu konuda yardımcı oluyor: Yazdığınız şeyin adınızla birlikte NYT’nin anasayfasında yer almasını istemiyorsanız (ya da patronunuz istemiyorsa!) onu özgeçmişinize koymayın.
Hata 5: Yalanlar. Bu beni çok üzüyor. Özgeçmişinizde yalanlara yer vermeye hiç ama hiçbir zaman değmez. CEO’lara varıncaya kadar ve hatta CEO’lar da dahil olmak üzere herkes bu sebepten kovuluyor.
(“Özgeçmişinde yalan söylediği için kovulan CEO” diye Google’da aratın ve görün.) İnsanlar diplomaları hakkında (üç puanla kaçırılmış bir üniversite derecesi derece değildir), ortalamaları hakkında (yüzlerce insanın ortalamalarını “yanlışlıkla” yuvarladıklarını gördüm, ama hiç yanlışlıkla düşük yazanı görmedim, hiç) ve hangi okula gittikleri hakkında (üzgünüm ama işverenler “hayat deneyimi” konusunda internetten verilmiş bir diplomayı UCLA veya Seton Hall’la bir görmüyorlar) yalan söylerler. İnsanlar şirketlerde çalışma süreleri hakkında, ekiplerinin ne kadar büyük olduğu hakkında ve satış sonuçları hakkında hep kendilerini yüceltecek şekilde yalan söyler.
Yalan söylemekle ilgili üç tane büyük sorun vardır:
1) Kolaylıkla yakalanabilirsiniz. İnternet, referans kontrolleri ve geçmişte sizinle aynı şirkette çalışmış insanlar tüm yalanlarınızı ortaya çıkarabilir.
2) Yalanlar sonsuza dek peşinizden gelirler. Özgeçmişinizde yalan söylediniz, 15 yıl sonra büyük bir terfi aldınız ve yalanınız ortaya mı çıktı? Kovuldunuz. Gelecek mülakatınızda bunu açıklamaya çalışın bakalım.
3) Annelerimiz bize yalan söylememeyi öğretti. Cidden.
Bu şekilde özgeçmişinizi mahvedebilirsiniz. Yapmayın! İşe alım yetkilileri, bulabilecekleri en iyi insanı arıyorlar, fakat hepimiz değilse de çoğumuzun reddedileceği kesin. İyi haber şu ki tam olarak çoğu özgeçmişte bu türden hatalar bulunduğu için, bu hatalardan kaçınmak sizi öne çıkarır. Gelecek yazılarımdan birinde, ne yapılmaması gerektiğinin de ötesine geçeceğim ve özgeçmişinizi diğerlerinden ayırmak için yapmanız gerekenleri anlatacağım.