in

Can Kıraç ve “Bu da geçer ya hu!”

Türkiye’nin hayattaki en kıdemli profesyonel yöneticilerinden sevgili Can Kıraç’ın vefatını duyunca çok üzüldüm ve eski yıllara gittim.

YAZI: M.RAUF ATEŞ

Gazeteci olarak uzaktan tanıyordum ama yakınlığım 1993 yılında, eski dergim Capital’de başladı. O dönemde bir Danışma Kurulu’nda olmuştu. Her toplantıya katılır, elinden gelen desteği yapar ve mutlaka önerilerde bulunurdu. Bu ilişkimiz uzun yıllar sürdü. Fast Company dergisi kurulduğunda, ilk haberleştiklerimden biri olmuştu. Hatırını sormuştum, bilgi vermiştim. Şu yanıtı iletmişti:
“Rauf Bey Kardeşim! Zaman nasıl da akıp gidiyor… Aramakla beni mutlu ettiniz! Önümüzdeki Mayıs ayında 94. yaşımla buluşacağım!”

Sonraki 4 yıldan bu yana zaman zaman görüşlerine başvurdum. “İşletim Sistemim” adlı sayfaya konuk ettik. Yanıtlarını tamamlarken şunu eklemiş ve kullanmamızı istemişti:
“Bu soruları, iş hayatından ayrıldıktan 30 yıl sonra, 94 yaşında cevapladım.”

O kısa röportajdan aklımda kalan birkaç başlığı da paylaşmak isterim:

– En iyi alışkanlığım: İnsanları hoşgörü ile yorumlamak.
– Yaşam felsefem: ‘Bu da geçer ya hu’
– En büyük hatam: Şimdiye kadar 5 kitap yazdım ama buna rağmen yazar olmayı başaramadım!
– Dönüm noktam: 1973 yılında Koç Holding Yönetim Kurulu’na girmek.
– Herkesin okumasını istediğim kitap: Atatürk’ün Nutuk kitabı.
– En sevmediğim söz: Bilmeyen insanların, “ben bilirim” demesi.

İLETİŞİM USTASIYDI

Can Kıraç, 90’lı yaşlarında bile Türkiye’nin iletişime en açık insanlarından biriydi. Emaillerine çok hızlı yanıt verir, bir konuda görüş sorduğunda, kısa da olsa mutlaka yazardı. İletişimdeki farkını, teşekkür edeceği çalışma arkadaşlarına mektup yazarak ortaya koyardı.
Ancak, sanıyorum 2 ay önce bir konuyu sorduğumda, “Rauf Beycim, bu sefer yanıt vermeyeyim” demişti. O zaman sağlığı hakkında bir sorun var mı diye düşünmüştüm. Çünkü, Ekim sayısında yayınladığımız Cumhuriyet’e Yön Veren 100 İş İnsanı araştırması için önerilerini paylaşmıştı.

AKLIMDA KALANLAR

Sevgili Can Bey ile çok sayıda röportajımız ve sohbetimiz olmuştu. Bunu çeşitli sayfalarda yazmış, bazılarına kitaplarımda yer vermiştim. Birkaç başlıkta iş hayatıyla ilgili bilgileri, kendi ağzından paylaşmak isterim:

-30 Ağustos 1950’ de Koç’ta işe başladım. Tam 41 yıl çalıştım. Ziraat Fakültesi’ni 1950 Haziranında bitirdim.
– O tarihte Türkiye Milli Talebe Federasyonu’nun ilk genel başkanıyım. Türkiye’de ilk defa Dünya Gençlik Teşkilatı’nın toplantısı organize edildi. Ben de Türk Federasyonu’nun başkanı oldum. Ben, organizasyon için sık sık dönemin Ticaret Bakanı Samet Ağaoğlu’na gidiyorum.
– Bir defasında Samet Ağaoğlu ile görüşürken, Bernar Nahum Bey de Samet Ağaoğlu ile görüşmeye geliyor. Babam vasıtasıyla beni tanıyordu. Bana “Ne zaman işe başlayacaksın? ”diye sordu. Ben de, ‘Evvela şu toplantıları bitirelim ondan sonra düşünürüz’ dedim. Daha sonra Bernar Bey beni elimden tutup Vehbi Bey’e götürdü. Vehbi Bey bir iki saat “Baban kimdir, annen kimdir, nerede doğdun, nerede okudun” diye bir sürü soru sordu. Sonra da Bernar Beye dönüp, “3 ay süreyle tecrübe, 250 lira brüt maaşla başlasın. Eğer üç ayın sonunda memnun kalırsan devam eder, yoksa gider” dedi.
– Ziraat mühendisiyim… O dönem Koç, ABD’den zirai traktörler ve makinler ithal ediyordu ve benim gibi adamlara ihtiyacı var. Ben ilk 2 sene köy köy dolaşıp yeni makineleri tanıttım.
– Ondan sonra bende iş olduğunu anladılar zannediyorum. Sonra yedek parça kısmına geçtim. Daha sonra da kamyon ve otomobil servisine. 1955 sonunda da sen İzmir’ git, İzmir’deki Egemak şirketinin muavini ol ve orada şirket yönetimi deneyimi kazanmaya başla dendi. Ve ben 1957 sonunda, 30 yaşında müdür oldum. O zaman 30 yaşında müdür olmak önemli. 1967 sonunda İzmir’den ayrıldım ve İstanbul’a, Otomotiv Grubu Koordinatörü olarak geldim.
– Koç’ta bir geleneği devam ettirme var. Yani insanlar bünyede yetişecek ve bünyede kademe kademe yükselecekler. Koç’ta çok azdır dışarıdan gelip önemli bir yere geçenlerin sayısı. Başlangıçta Vehbi Bey, Koç bürokrasisini kuvvetlendirmek için devlet bürokrasisinden istifade etmiştir. O zaman Koç daha oluşum dönemindeydi.

Yazar: Rauf Ateş

Fast Company Türkiye Kurucusu

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Büyümenin-en-ideali!

Büyümenin en ideali!

Dijitale-göçte-hedefler-büyüyor

Dijitale göçte hedefler büyüyor