Türkiye’nin önde gelen tekstil şirketlerinden birinin sahibi, yaşadığı maliyet baskısını ortaya koyarken şu hesaba dikkat çekiyordu: “2010 yılında da 2019 yılında da 2.50 euro’ya tişört yapıp, yurtdışına satabiliyordum. 2020 sonu itibariyle aynı ürünü 3.50 euro’ya yapabiliyorum. Çünkü, maliyetler çok hızlı artıyor. “
Maliyetler hangi kalemlerde artış gösterdi? Bu iş insanının hesabına göre nisan ayında 1.60 dolar olan pamuğun fiyatı 2.30 dolara ulaştı. Yani hammadde artışı yüzde 30’u buldu. İşçilik maliyetlerinde artış sadece son çeyrekte yüzde 22 oldu.
Giyim perakendesinde önemli payı olan viskon ve likralı ürünlerde maliyet daha hızlı arttı. Likra yüzde 300, polyester yüzde 30, viskon yüzde 60 düzeyinde yükseldi. Aynı iş insanı, “6 ay önce 6 dolar olan likra şu anda Türkiye’de 20 dolara satılıyor ve kimse de nedenini anlayamıyor” diye konuşuyor.
Hepsi bu kadar da değil. Her ne kadar “etiket, fermuar, düğme” gibi aksesuarlar Türkiye’de üretilse bile, bir bölüm hammaddesi ithal ediliyor. Bu ürünlerde yüzde 100’e varan artışlar yaşandı.
Bu tabloyu ortaya koyan iş insanı, “Özetle sadece kadın elbisesi maliyetinde yüzde 50’lerde artış var. Biz bunu 2021 başından bu yana maliyetlere yansıtmıyoruz. O nedenle tüketici farkında değil. Hala eski sezon ürünleri satılıyor. Nisan ayından itibaren fiyatlarda yüzde 40’lara varan artışlar olabilir” diyor.
Otomobil kaynaklı yükseliş
Son dönemde Türkiye’de enflasyon ve faizleri çok konuşuluyor. Tüketiciyi ilgilendiren TÜFE (Tüketici fiyatları endeksi) ve ÜFE (Üretici Fiyatları Endeksi), bu alandaki gelişmeleri izlediğimiz iki gösterge olarak öne çıkıyor. Bunlardan ÜFE, iş dünyasına yönelik fiyat artışları, alt kategori bazında ortaya koysa bile, her sektörün/ürün grubunun ayrı bir hesabı var. Hatta sektör içinde, şirketlere özel bir “maliyet enflasyonu” olduğunu da söylemek mümkün…
Bir anlamda otomobil sektörünün gerçeğini de yansıtan araç kiralama sektörü de bu konuda iyi bir örnek. Sektörün temel ürünü olan otomobil fiyatları, vergi ve kur artıları nedeniyle son 2 yıl içinde yüzde 50’den fazla yükseldi. Garenta CEO’su Emre Ayyıldız, “Maliyetlerdeki bu keskin artışa rağmen, kısa dönem araç kiralama sektöründe araç başı günlük gelir son 2 yıl içerisinde sadece yüzde 23 oranında arttı. Kimse maliyetleri fiyatlara yansıtamadı. Biz de maliyetlerdeki artışı gider modeliyle yönetmeye ve fiyatları belli düzeyde tutmaya çalıştık” diye konuşuyor.
Otomobil ve ticari araç yedek parça sektörü de büyük ölçüde yurtdışı girdilere bağlı faaliyet gösteriyor. Sadece 1 yıllık ithal girdilerden kaynaklı fiyat artışı yüzde 25 düzeyine ulaştı. Martaş Yönetim Kurulu Üyesi Ziya Özalp, “Sektörde işçililik, kira ve sabit giderlerdeki artış yüzde 22’ye ulaştı. Ancak, en büyük zammı kargo ve uluslararası nakliye giderlerinde gördük. Kargo giderleri 2 yılda yüzde 100 arttı. Konteyner fiyat artışı nedeniyle navlun giderleri de yüzde 300 civarında yükseldi” diye konuşuyor.
Bu yükselişler sektörde adet bazında büyümenin en önemli engeli oldu. Büyüme olmadığı gibi maliyet artışı son tüketiciye de aynı ölçüde yansıtılamadı. Özalp, “Tüketiciye yansıyan oran yüzde 30’da kaldı” sözleriyle konuya açıklık getiriyor ve ekliyor: “Tüm kalemlerin doğru maliyetlenmesi için sektör paydaşlarıyla birlikte hareket ediyoruz. Özellikle Türkiye’deki kargo şirketlerinin 1 yıl içinde yüzde 100 zam yapmış olmaları sektörü çok zorluyor.”
Otomotiv ekosisteminden aküde durum biraz daha farklı… Sektörün enflasyonu, yıllık enflasyon düzeyinin altında kaldı. Sektörde farklı satış kanalları olduğu için, şirketler maliyet artışını genel müşteriye yansıtabildiklerine dikkat çekiyorlar.
Hayatın içindeki sektörler
Pandeminin ilk günlerinde büyük ilgi gören ürünlerin başında “makarna” geliyordu. Bu sektörün büyük şirketlerinden Tat Makarna’nın Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Batuhan Memiş, bu ilginin olduğu yılda makarnadaki enflasyonun yüzde 28’lere ulaştığını söylüyor ve “Ancak, bu artışı tüketiciye yansıtamıyoruz” diyor.
Memiş, bu dönemde sektörü ilgilendiren birkaç önemli gelişme yaşandığını belirtiyor. Birincisi, makarnaya ihracat kısıtlaması getirildi. İkincisi, sektörün temel girdilerinden ambalaj ve işçilik giderleri son 3 ayda “çok” denebilecek düzeyde arttı. Batuhan Memiş, sözlerine şöyle devam ediyor: “Yurtdışından hammaddeyi de daha pahalıya alıyoruz. Üstelik kasım ayından bu yana konteyner sıkıntısı yaşıyoruz. 2 bin dolara aldığımız navlunlar 5 bin dolara yükseldi. Bütün bunları müşteriye yansıtamıyoruz, zorluğu biz yaşıyoruz.”
Temel enflasyon göstergelerinden ayrışan bir sektör de ambalaj. Türkiye’nin önde gelen ambalaj şirketlerinden Ankutsan’ın CEO’su Deniz Erdoğan, sektörlerinde 2020 enflasyonunun yüzde 69 düzeyinde olduğuna dikkat çekiyor. “Sektörümüzün enflasyonu bir önceki yıl düşüş göstermişti. Ulaşım zorlukları ve maliyet artışları nedeniyle 2020’de yüksek oranda bir artış göstermiş oldu” diye konuşuyor.
Ambalaj sektörü, yatırımı yoğun, ancak kar oranı düşükler arasında yer alıyor. O nedenle de maliyet artışının önemli bölümü müşteriye yansıtılıyor. Erdoğan, “Hammaddelerin bir kısmı yurtdışından tedarik ediliyor. Dolayısıyla kur hareketlerinden etkileniyor. Biz de aylık olarak satış fiyatlarımıza yansıtıyoruz” diyor.
İki önemli sektörün hesabı
Alüminyum sektöründe işin önemli bölümünü hammadde oluşturuyor. Bu oran işin cinsine göre yüzde 60-65 oranında paya sahip. Hammaddenin neredeyse tamamı da yurtdışında ithal ediliyor, dolayısıyla döviz kurundaki artışlardan çok hızlı etkileniyor. Asas Alüminyum CEO’su Derya Hatipoğlu, “Büyük kısmı dolardan olmak üzere sektörde 2020 yılında yüzde 18’lik bir enflasyondan söz edebiliriz” diye konuşuyor. Ancak, 2021 yılındaki farklı trende dikkat ekiyor: “2021 yılında hemen her türlü hammaddede yaşanan fiyat artışları, malzemeye erişim sıkıntısı, talep kaynakları kapasite kullanım oranlarındaki artış ve navlun fiyatlarındaki inanılmaz yükseliş nedeniyle, maliyet enflasyonun ikiye katlanacağını, yüzde 35-40 oranında, belki daha fazla artacağını değerlendiriyoruz.” Maliyetlerdeki artışı ise müşterilere benzer oranlarda yansıtabildiklerine dikkat çeken Hatipoğlu, “Sektör de buna alıştı” diyor.
Doğtaş Yönetim Kurulu Başkanı Davut Doğan, mobilya sektörünü, “Enflasyon hesabını çok detaylı yapması gereken bir sektör” olarak tanımlıyor. Çünkü, üretimde kullanılan bazı malzemeler sadece ithal edilebiliyor ve dövizdeki dalgalanmalardan etkileniyor. Davut Doğan, “Son 12 ay hesabına göre bizim sektördeki enflasyon oranı yüzde 25-30 düzeyine yükseldiğini söyleyebilirim” diyor ve ekliyor: “Bu fiyat artışlarını müşteriye yansıtmama gayretindeyiz. Alım güçlerine olumsuz bir etki yapmak istemiyoruz. Örneğin, bugün bazı ürün gruplarında hala 2020 fiyatlarını uyguluyoruz. Fiyatlandırma, üzerinde çok ince çalışmalar yaptığımız bir konu… Bazı ürünlerde mecburen zam yapsak da genelde tüketiciye destek olmaya çalışıyoruz.”
İlaçta neler oluyor?
İlaç sektöründe girdinin önemli bölümü yurtdışından sağlanıyor. Bu nedenle maliyet artışında birincil rolü döviz kurundaki artış oynuyor. Örneğin, Ocak 2020’de 6.50 olan euro kuru, yıl sonunda 9.5 düzeyine yükseldi. Sadece dövizdeki yükselişten kaynaklanan hammadde fiyat artışı yüzde 45’i buldu.
Onko&Koçsel Genel Müdürü Tuğba Koç, “Covid’den dolayı da bazı spesifik ürünlerde yüzde 100 fiyat artışlarına maruz kaldık” diye konuşuyor. İlaç sektöründe maliyet artışları yüksek, ancak son kullanıcıya yansıtmak pek mümkün değil. Koç, bu konuyu şöyle değerlendiriyor: “Bakanlık ilaç fiyatı belirlerken ‘sabit kur’ uyguluyor. 2021 yılı için kur Euro/TL için 4.5786 olarak belirlendi. Bu şu anlama geliyor: İlacın maliyetine doğrudan etki eden tüm girdileri Euro/TL kuru 9 TL olarak tedarik ediyor, neredeyse yarısı fiyatına piyasaya veriyoruz. Sadece sabit kur ile reel kur arasındaki yüzde 50 farktan dolayı, çoğu zaman maliyetleri karşılayamayacak bir satış fiyatıyla ürünü piyasaya sunmamız gerekiyor.” Onko Koçsel Genel Müdürü Tuğba Koç, bu tabloyu tersine çevirmek için ihracatı artırmaya odaklandıklarına dikkat çekiyor.
“Tüketiciye yansıtmak zor”
Temizlik kağıtları alanında faaliyet gösteren Lila Group CEO’su Alp Öğücü, sektörlerindeki enflasyonun yüzde 7’yle, gıda enflasyonunun altında kaldığını söylüyor. Öğücü, “Maliyetler kur artışlarıyla yükselirken, diğer giderlerin yıl sonuna kadar sabit kalması ve hammadde fiyatlarındaki düşüşler nedeniyle enflasyon sınırlı oldu” diye konuşuyor. Ona göre, 2020’deki bu iyi trend, 2021 yılında değişebilir ve maliyetlerde yüzde 25 düzeyinde artış yaşanabilir. Ancak, artışı müşteriye yansıtmak kolay olmuyor. Öğücü, “Yoğun rekabet nedeniyle kısıtlı bir şekilde yansıtabiliyoruz” diyor.
Polisan Yönetim Kurulu Başkanı Emin Bitlis, boya sektöründe maliyet artışlarının büyük baskı yaptığına dikkat çekiyor. “ÜFE ve TÜFE farkının artması üreticiyi zorluyor. 2020 sonunda ÜFE yüzde 25, TÜFE ise yüzde 14.6 idi” diyor ve yaşananları şöyle özetliyor: “2020 yılında dünyada emtia fiyatlarında düşüş yaşandı. Bu nedenle kimya sektörünün ana hammaddelerinde maliyet baskısı azaldı. Hammadde fiyatlarındaki düşüş nihai satış fiyatlarını baskılamış olsa da, işimiz gereği son kullanıcıya ürün satmadığımız ve maliyet artışı sınırlı kaldığı için, satış fiyatları daha rahat yönetilebilmiştir.”
Bitlis, 2020’deki bu tablonun, içinde bulunduğumuz yılda değişeceğini, ciddi fiyat artışlarının yaşandığını, bunun devam edeceğini söylüyor. Bitlis, “Hammadde fiyatlarındaki artışın maliyet üzerindeki etkisi oldukça belirgin hal almıştır. Bu durum nedeniyle, satış fiyatları fazlı bir şekilde artış göstermektedir” diye konuşuyor.
Hammadde artışına rağmen rekabet!
Baymak CEO’su Ender Çolak, iklimlendirme sektöründe yıllık fiyat endeksi artışının yüzde 30 düzeyinde gerçekleştiğini söylüyor. Çolak, “Bunun yanında hammadde fiyatlarındaki artışı da unutmamak lazım. Çelik, alüminyum, bakır, plastik gibi ürünlerde büyük artışlar yaşandı” diye konuşuyor. Çolak, örnek olarak çelik fiyatlarında yüzde 110, plastikte yüzde 113 ve bakırda yüzde 80 düzeyinde yıllık artışların olduğuna dikkat çekiyor.
Ender Çolak, yüksek oranlı maliyet artışını tüketiciye yansıtmamak için büyük çaba gösterdiklerini söylüyor ve ekliyor: “Bunun için hammadde, maliyet ve sektörel öngörüleri yakından takip ediyoruz. İleri vadeli kontrat ve fiyat anlaşmaları yaparak piyasada meydana gelen fiyat dalgalanmalarından tüketicilerimizi korumaya çalışıyoruz.”
Benzer hammaddelere dayalı bir sektörden şirketi yöneten Hatboru Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kılıçlar, “Demir-çelik fiyatları bir yılda ikiye katlandı” diyor ve ekliyor: “Bizim üretim birim maliyetlerimiz de 1 yıl öncesine göre yüzde 70 oranında arttı. Biz bu artışı mecburen yansıttık. Müşterilerin bir bölümü işlerini devam ettirirken, bazıları da maliyet artışı nedeniyle erteleme ya da vazgeçme yoluna gitti.”
Lojistik sektöründe içi pazarda en büyük maliyet kalemlerini akaryakıt, çalışanlar, elektrik ve kira oluşturuyor. Ekol Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Musul, “Kira harici maliyetler ortalama yüzde 25 oldu. Kiradan kaynaklanan avantajla 2020’de yüzde 23 olarak gerçekleşti” diye konuşuyor.
Uluslararası kısımda ise maliyetler Euro’daki değer artışına paralel olarak yüzde 35 düzeyine ulaştı. Yurt içi ve yurt dışı esas alındığında ortalama maliyetin yüzde 30 düzeyinde olduğuna dikkat çekiliyor. Ahmet Musul, “Maliyet artışının ancak bir kısmını yansıtabiliyoruz. Sözleşmelerimiz ağırlıklı TEFE/ÜFE ağırlıklı. Bu da 2020’de yüzde 19.75. Ancak onu da tam uygulayamadık” diye konuşuyor ve ekliyor: “Yurt içinde maliyet enflasyonumuzun yarısını ancak müşterilerimize yansıtıyoruz diyebilirim.”
KÜÇÜK EV ALETLERİNDE SON TABLO
“Bizim hesaplamalarımıza göre son 1 yılda üreticiden satıcıya maliyetimiz yüzde 40-45 oranında arttı. Üreticinin yükü bir hayli fazla… Zira ürettiğimiz ürünün girdisinin yüzde 65’i ithal ediliyor. Bildiğiniz gibi hammadde ve malzeme temin noktasında navlun maliyetleri ile birlikte yüzde 130 gibi artışlar var. Bizim bayilerimize olan fiyat artışımız ise yüzde 35-40 düzeyinde oldu. Son tüketiciye yansıyan oranın da bu düzeyde kaldığını biliyoruz.”
SENUR BİÇER – Arnica YKB
% 40
“Bizim sektörde yıllık maliyet artışı yüzde 40 düzeyinde. Bunu ÜFE’den de görebilirsiniz. Ancak, biz bunun yarısını fiyatlara yansıtabiliyoruz. Aradaki farkı da ‘karlılıktan’ fedakarlık ederek kapatıyoruz. Bir yandan da teknoloji ve verimlilik için çalışıyoruz.”
GİYİM SEKTÖRÜNDEN BİR İŞ İNSANI
YÜZDE 4 MALİYET ARTIŞI
DÖVİZ BAZLI ARTIŞ Biz ağırlıklı olarak proje bazlı çalışıyoruz ve kurduğumuz tesislerde çok fazla varyasyon var. O nedenle net rakam vermek mümkün olmayabilir. Yine de dolar bazında baktığımızda 2020 yılında yüzde 4 düzeyinde maliyet artışı hesapladık. Çok işimiz olmadığı için TL bazlı artışları bilmiyorum.
MÜŞTERİYE YANSIMA Eğer verdiğimiz teklifin süresi 1 yılı geçmişse, enflasyonu yatırımcılar ile müşterilerimize yansıtıyoruz. 1 yılı geçmemişse sadece nakliye bedellerinde güncelleme yapıyoruz.
İSKONTO ORANI Bizde belirleyici faktörlerden biri de ‘iskonto’ oranlarıdır. Zaman zaman fiyat artırmak yerine iskonto oranlarını daha düşük düzeye çektiğimiz de oluyor.
GÖRKEM ALAPALA – Alapala Makine CEO
“YILIN İKİNCİ YARISINDA MÜŞTERİYE YANSITABİLİRİZ”
“Orman ürünlerinde girdilerin yarısından fazlası dövize bağlı… Son 1 yılda sadece dövize bağlı girdilerde yüzde 23, yerli girdilerde ise yüzde 20’ye yakın artış oldu. Özetle fiyat artışlarıyla sektör enflasyonunun ortalama yüzde 25 olduğunu söyleyebiliriz. Bu artışın tamamını maalesef müşteriye ilk yarı yılda yansıtamadık. Yılın ikinci yarısında çoğunu yansıtmak zorunda kalabiliriz.”
HAKKI YILDIZ – Yıldızlar Yatırım Holding CEO
“Atıştırmalık sektörü enflasyonu, gıda sektörü ortalamasının altında seyrediyor. Biz bizim sektördeki enflasyonu yüzde 17 olarak hesaplıyoruz. Ancak, sektörde çok fazla ürün kalemi olduğundan rakamları bu şekilde değerlendirmekte yarar var.”
ELİF ÇOBAN – Şölen CEO