Netaş CEO’su Müjdat Altay, Türkiye’nin ilk yazılım mühendislerinden… Üniversiteden sonra önce kendi işini kurdu. Ardından 1 yıl Tübitak’ta çalıştı. Sonra da Netaş’a katıldı. O dönemde şirkette sadece 10 yazılım mühendisi vardı. Bir bilişim sektöründen söz etmek mümkün değildi. Teletaş henüz kurulmamıştı. PTT’nin araştırma laboratuvarı gibi çalışan ARLA vardı. Bunların dışında bir mühendisin çalışabileceği Philips ve Telefunken gibi şirketler bulunuyordu.
Ona göre Türkiye’deki toplam yazılımcı sayısı 30-40 civarındaydı. Müjdat Altay, “O yıllarda Türkiye’deki telefon abone sayısı 150 bin idi, 150 bin kişi de sırada bekliyordu” diye anlatıyor. Netaş, o dönemde röle santraller üretiyordu. Bir telefon çağrısının bir başka kullanıcıya/aranan kişiye geçmesi için 50 rölenin çalışması gerekiyordu. Ardından dijital santraller geldi. Bunu Netaş bünyesinde tasarımı yapılan “kırsal santraller” izledi. Altay ve arkadaşları, o dönemde sıfırdan yazılım yapıyor, yeni ürünler geliştiriyorlardı. Bu çabayı da Netaş içinde 1973 yılında kurulan Ar-Ge bölümüne borçluydular. Bu sayede bir yandan yeni mezunları eğitiyor, diğer yandan geliştirme yapıyorlardı. Netaş’ın ilk yazılım ihracatı da 1990’ların başında bu çabanın sonunda geldi.
Müjdat Altay’ın 40 yılına tanıklık ettiği Netaş, aslında Türkiye’de bilişimin öncü şirketlerinden olmasının yanı sıra “yetenek” fabrikası olarak da çalıştı. Binlerce mühendisi, özellikle yazılımcıyı eğitimlerle yetiştirdi, başka şirketlere, yurt dışına yetenek hazırladı. Onlar hazırlıyor, sektör transfer ediyordu. Sonuçta eğitimi hem Netaş hem de sektör için sürekli kılmak amacıyla n-telligent Institute’u kurdular. Şimdi bu bilgi birikimi ve deneyimi kurumsal yapıya dönüştürüp, ekosisteme açtılar.
Müjdat Altay, “Çalışanlarımızın yanı sıra şirketlere, üniversite öğrencilerine, girişimcilere ve uluslararası kurumlara eğitimler veriyoruz. Eğitimlerimiz yeteneklerin güncellenmesi ve işgücünü bugüne entegre etmesi için yaşam boyu eğitim olanağı sağlıyor” diye konuşuyor. Ayrıca, siber güvenlikten çevik yönetime, test yazılımlarından büyük veri bilimine kadar farklı başlıklarda da eğitim sunulduğunu söylüyor.
Netaş CEO’su Müjdat Altay, bu çabalarını ve Türkiye’nin yazılımcı ihtiyacı ile izlenmesi gereken stratejinin ayrıntılarını paylaştı:
N-TELLIGENT INSTITUTE NEYİ HEDEFLİYOR?
1990’ların başında yazılım ihracatına başladık. 2007’de Mükemmeliyet Merkezi’ni kurduk. 24 ayda, ekibi, 100 kişiden 1000 kişiye çıkarmamız gerekiyordu. Okuldan mezun olan gençleri alıp 9 ay gibi bir sürede telekom mühendisi yapıyorduk. Resmen bir master-doktora programı başlatmıştık.
Derken ZTE geldi. Baktık ki onların da benzer bir programı var. Sonra “sadece kendi içimizde yapmayalım, dışarı açalım” dedik. Ardından da altyapısını hazırlamaya karar verdik ve n-telligent Institute kuruldu.
Netaş’ın sektörde yetenek fabrikası gibi bir konumu oldu. Yurt dışından bir şirket geliyor, Türkiye’de laboratuvar kuruyor. Bizden 50 kişi alıyor. Bir başkası geliyor 60 kişi transfer ediyor. Bir anlamda en kolay yolu geçiyor. Oysa, özel sektörün yetenek yetiştirmesi, teknik eleman ihtiyacını karşılayacak yapıları kurması gerekiyor. Bu nedenle biz her yıl en az 20 üniversiteden öğrenci alıyor, mühendislerimizi kendi dikeyimizde yetiştiriyoruz.
Artık her şirketin kendi dikeylerinde yetenek geliştirmeleri gerekiyor. Eskiden üniversiteden mezun olduğumuzda her şeyi biliyorduk. Ama teknoloji o günden bugüne bin kat arttı. Yeni dikeyler, uzmanlıklar oluştu. Üniversiteler yatay eğitim veriyorlar.
Şu anda bizde 1000 civarında Ar-Ge mühendisi var, son 10 yılda 500 milyon dolarlık yazılım ihracatı yaptık. Bunu da “elektronik” ve “iletişim” alanında dikey yetenek kazanmış pırıl pırıl mühendislerimizle yaptık.
TÜRKİYE’NİN YETENEK İHTİYACI
Kendi alanım olan iletişim teknolojilerine doğru gitmek istiyorum. Çok detaya inersek java, c++ ve bunun türevi olan yazılımcıya çok ihtiyaç var. Pandemi ile birlikte firmalar uzaktan çalışma sistemine geçtikleri zaman bunu daha net gördüler. Çünkü, birçok uygulamayı hızlı bir şekilde hayata geçirmeleri gerekti.
Cihazların içindekinden yazılımdan en üst katmanlara kadar her alanda çok yazılımcıya ihtiyaç var. Yazılım software’dir, onun altında donanımın üzerindeki kısım firmware’dir. Firmware’den ihtiyaç var. Şimdi bu ihtiyaç gittikçe de artıyor. Türkiye zaten bu alanda çok iyi değildi. Yerlilik programları ve yeni kurulan start-up’lar nedeniyle ihtiyaç daha da arttı. Yazılım mühendisleri, şu anda en çok aranan mühendisler oldu.
Yazılım mühendisi aslında bulunduğu coğrafyadan bağımsızdır. Bu da artık Türkiye’de yepyeni bir ufuk açıyor. Aslında bizim şirketler ve mühendislerimiz, Avrupa’ya ve hatta yakın coğrafyaya yazılım yazabilecek hale gelecek. Avrupa’da da çok ciddi şekilde yazılım mühendisi açığı var.
1 MİLYON YAZILIMCI HEDEFİ
Türkiye’de 140 bin civarı yazılımcı var. “1 milyon yazılımcı” hedefine ulaşmak mümkün. Ama arz ile talebi dengelemek lazım. Üniversiteden mezun olan çocuklara hemen iş sağlamalıyız. Yazılımı, dönen bir disk olarak düşünün. Çok çabuk değişiyor. O kişi üniversiteden mezun olduğu an iş bulursa bulur, yoksa 6 ay sonra geride kalır. Yazılım teknikleri de hızla değişiyor, yenilikleri kaçırmış olabilir.
Ben 1 milyon yazılımcı inisiyatifini çok destekliyorum. Her yazılımcı 60 bin dolar desek, 60 milyar dolar ihracat olur. Türkiye’de petrol bulmuş gibi oluruz ki bunu Hindistan yapıyor.
Yazılım mühendisi dediğimizde, yapay zekadan veri analizlerine, öğrenen makinelerden siber güvenliğe kadar geniş bir alanı kapsıyor. Bu bir balonun şişmesine benziyor. Sizin yazılımınız arttıkça, siber güvenlik ihtiyacınız da artıyor. Mesajları algılayıp sesli yanıt veren, açık kodu anlayan, ondan yazılım çıkaran mühendislere hep ihtiyaç oluyor.
Şu anda inanılmaz bir yazılım test uzmanı ihtiyacı oluştu. Yazılım hazırlanıyor ama test edilip, hızla özel sektöre verilmesi lazım. Çünkü, herkesin işi acil ve kimse beklemek istemiyor. Şimdi 5G geliyor. 5G’nin arkasında uygulama programları gelecek. Karanlık fabrikalara, bir fabrikanın bütün işlemlerinin yapılabileceği süreçlere kadar inanılmaz yazılımlara ihtiyaç oluşacak. 5G gelirken ve geldikten sonra da yazılım sektörü bir patlama daha yaşayacak.
Bizde çok büyük bir yazılımcı açığı var. Şu anda Türkiye’deki yazılımcıların belki 5 katı olsa iş dünyası bunu absorbe edebilecek kapasitededir. Biz ise yılda 100-150 yazılımcı alıyoruz.
%10.2
“Dünyada şirketler de kendilerini rekabete bu tip eğitimlerle hazırlıyor. IDC’ye göre global bilişim sektörü eğitim pazarı dünyada 2018-2023 döneminde yüzde 10.2 oranında büyüyecek. Amaç, rekabette öne geçmek.”
N-TELLIGENT INSTITUTE NEYİ HEDEFLİYOR?
1. “n-telligent Institute” çatısı altında, çalışanlarımıza, müşterilerimize, üniversite öğrencilerine, girişimcilere ve global şirketlere eğitimler vermeye başladık.
2. Amacımız, teknolojimizden sonra bilgi birikimimizi de ihraç etmek, bölgenin yüksek teknoloji eğitim merkezini yaratmak.
3. Önce n-telligent Institute ile Türkiye’nin mühendislik kaynağına katkı sağlamak, sonra yakın coğrafyada ZTE’nin eğitimdeki şubesi olmak istiyoruz. Hedefimiz, 1.5 milyar insana bu eğitimleri açmak…
4. ZTE ile dışarıya açıldığımızda vereceğimiz sertifika uluslararası olacak. Bunun altyapı hazırlıklarını tamamlamak üzereyiz.
5.Türkiye’de bir verimlilik sorunu var. İlk 100 şirkette verim çok yüksek, aşağıya doğru indiğinizde verimsizliğin arttığını görüyorsunuz. Bu IT’yi iyi kuramadıklarından, eğitimden kaynaklanıyor. n-telligent Institute ile bu sorunu çözmek istiyoruz.
“YAZILIMCIYI TUTMAK GİDEREK ZORLAŞIYOR”
Bizim sorunumuz sadece yazılımcı bulmak değil, onları Netaş bünyesinde tutmakta zorlanıyoruz. Biz o kişiyi yetiştiriyoruz. Eğitimden geçiriyor ve o dönemde 6 ay ücret ödüyoruz. Ama bir süre sonra başka şirketler transfer ettiği için, o kişiden yeterince yarar sağlamıyoruz. Bankalar, teknoloji şirketleri ve startuplar yüksek maaşlarla onları transfer ediyor. Sadece bir kişi değil, yüzlerce kişiyi kaybedince ortaya çıkan maliyeti düşünün.
İyi bir mühendisi üniversiteden mezun olunca alıyorsunuz. Şirket bünyesine katmak için eğitim programı uyguluyor ve o dönemde bile ücret ödüyorsunuz. İlk 6 ayda asla verim alamazsınız. İkinci 6 ayda da randımanı yüzde 100 değildir. Yani 12 ay verim alamıyoruz.
Böyle bir yetiştirme maliyetine rağmen hızlı kopanlar, yurt dışına gidenler oluyor. Türkiye’ye iyi çalışan yetiştirmenin maliyetini biz vergi gibi ödüyoruz. Geçen yıl yurt dışına gidenlerin sayısı için 500’ler, 1000’ler konuşuluyordu.
EĞİTİM MERKEZİNİN 7 FARKI
1. n-telligent institute, eğitimin yaşam boyu sürmesi üzerine tasarlandı.
2. Eğitimler, zamandan ve yerden bağımsız olabilmesi için ‘Hybrid’ olarak devam edecek.
3. Şirketlerin yeteneklerini güncel tutması için yaşam boyu bir öğrenme olanağı sağlıyor.
4. Eğitim programları, dijital dönüşümün sürekli değişen ihtiyaçlarına hızlı yanıt verecek şekilde tasarlandı.
5. Siber güvenlikten, çevik yönetime, test hizmetleri yazılımından, büyük veri bilimine kadar 6 ana, 20 alt başlıkta eğitim veriyoruz.
6. Sadece teknik eğitimlere odaklanmıyoruz. Ayrıca mühendislerin liderlik becerilerini desteleyecek sosyal yetenekleri artıracak içerikler de sunuyoruz.
7. Eğitmenlerimizin eğitimlerindeki iş ortağımız ise Dale Carnegie oldu. Eğitimcilerin hazırlanması ve etkili bir eğitim için sertifika programlarıyla destek oluyorlar.