General Electric’in (GE) efsanevi CEO’su Jack Welch, “Kazanmak” (Winning) adlı kitabında, başarı için dikkat çektiği kriterlerin arasına “değerli insanları işe almayı” koyuyor ve liderlere şu öneriyi yapıyordu: “Bundan sonra yapacağınız ilk işiniz, bu kez onları kazanan bir ekip haline getirmek, bunu yönetmektir. İnsan kaynaklarına önem verin ama dümeni işin uzmanına bırakın.” Ardından da, “En büyük dikkatinizi buraya verin” diyordu.
Welch, daha o yıllarda insan kaynakları liderlerinin (CHRO) en az finans direktörleri (CFO) kadar önemli olduğunu dile getiriyor, şu örneği anlatıyordu:
“Ben her zaman beyzbol ya da futbol takımlarından örnek vermeyi severim. Eğer bir takıma teknik direktörlük yapsaydınız, muhasebeci ile mi yoksa oyuncu çalıştıranlarla mı zaman geçirirdiniz? Muhasebeci size sadece ne kadar harcayabileceğinizi söyler.”
Jack Welch’in bu deneyimleri paylaşmasının üzerinden 30 yıla yakın süre geçti, dünyada iş modelleri ve özellikle pandemiden sonra insan kaynaklarına bakış da değişti. Bu, patron ve CEO’ların insan kaynaklarına, bu bölümü yöneten direktörlere farklı yaklaşmasını da sağladı. Yapılan araştırmalardan da bu tür sonuçlar çıkıyor, İK liderinin şirkette stratejik gücünün arttığı ortaya koyuluyor. İnsan kaynakları örgütü olan SHRM’nin İK liderleri arasında yaptığı araştırma bu konuda önemli bir saptamaya dikkat çekiyor. Buna göre, İK liderlerinin yüzde 83’ü, CEO’larının kendilerini “stratejik danışman ve en yakın yönetici” olarak gördüğünü söylüyor.
CEO’ya yakınlık oranı
IBM’in dünyadaki 3 bin civarında CEO’yla yapılan araştırmasında bu konu da araştırıldı. CEO’lara, “en yakın hangi yöneticisiyle çalıştığı” soruldu. Sonuçları yan sayfadaki tabloda görüyorsunuz. “Çoklu tercihe” dayalı ankette global çapta CEO’ların hâlâ ilk sıraya “CFO” yöneticisini koyduğu, İK liderinin alt sırada yer aldığı görülüyor.
Türkiye’de CEO Council üyeleri arasında yaptığımız araştırmada da ilk sırada CFO’lar yer aldı. Bu araştırmada CEO’lardan 1 tercih yapmasını istedik. Ankete oy veren ve devamında yorum yapan liderler, ikinci sıraya ise İK liderini koydular. İK liderini seçenlerin tamamı, “İnsanın artan önemine” dikkat çekerken, CFO’yu seçenlerin ortak değerlendirmesi “Artan belirsizlik” yönünde oldu. Pernod Ricard Bölge CEO’su Selçuk Tümay, “Risk ve oynaklığın çok yüksek olduğu bir sürecin yönetiminde en kritik rol CFO’lara ait” diye konuşuyor.
İsmini açıklamayan bir CEO ise “Özellikle bu döneme göre düşündüğümde, finans direktörünü seçiyorum. Mecburen bugünlerde daha çok parasal işlerle ilgilenmek zorundayız. Hayat normale dönünce, insan kaynaklarını öne çıkaracağız” değerlendirmesini yapıyor.
Türkiye’de İK öne çıkıyor
Global araştırmadan farklı olarak Türkiye’de İK liderleri, “yakın çalışma arkadaşı” listesinde açık ara ikinci sırada yer alıyor. Bu tercihi yapan, ismini açıklayan ve gizli tutanlar dahil herkesin ortak gerekçesi şu cümlede özetleniyor: “Yetenek en kritik değer haline geliyor.”
Sanofi Türkiye CEO’su Cem Öztürk, “Şirketlerin gelişmesi açısından yetenek yönetimi çok kritik bir önem taşıyor” diye konuşuyor:
“Şirketler, kısıtlı kaynaklarla en iyi fikirleri hayata geçirmek için yetenek havuzlarını doğru oluşturmak, daha da önemlisi doğru şekilde yönetmek zorundalar. Bu açıdan İK lideri rolünü, ihtiyaçların belirlenmesinde, yetenek çekilmesi ya da tutulmasında çok kritik buluyorum.”
IC Holding CEO’su Murad Bayar, “Her dönem ve konjonktürde insan yönetiminin kritik öneme sahip olduğunu düşünüyorum” diyor. Ona göre, iyi insan kaynağı, iyi çalışkan ilişkileri ve mutlu çalışanlar, başarı anlamına geliyor:
“Pandemiyle birlikte insanın değeri tüm yönetimler ve şirketlerce daha iyi anlaşıldı. Bu dönem bizim de kendi içimize bakmamızı sağladı. Daha konsolide, daha merkezi bir yapı oluşturarak, holding merkezli bir çatı altında yönetim planımızı gerçekleştirdik. Bu yapıda insan kaynaklarına daha fazla eğileceğiz.”
“Satış da önemli bir bölüm”
Bu görüşü Petrol Ofisi CEO’su Selim Şiper savunuyor. “Sadece bugünkü gibi kriz zamanlarında değil, her dönemde ‘satış liderinin’ en yakınımda olmasını istiyorum. Çünkü, satış, bir kuruma aktif girdi sağlayan tek disiplindir!” diyor ve ekliyor:
“Satış olmadan kâr eden, yatırım yapabilen, nakit akışı sağlayan şirket yoktur. Sonuçta bütün diğer disiplinler satış olgusuna destek olmak için vardır. Ya satışın gerçekleşmesini temin için (tedarik, üretim, lojistik gibi) ya da satışın doğru gerçekleşmesinden (muhasebe, finans, denetim) emin olmak için faaliyet gösterirler.”
Şiper, ardından da doğru satış liderinin tanımını yapıyor: “Satış lideri, bütüncül bir yaklaşımla kârlılığa, nakit akışına ve bir satışın maliyetine de hakim olmalı. Satış yapabilme bir yetenek ise doğru koşullarda satmak da kararlı bir cesaret işidir. İşte böyle zamanlarda bu cesarete çok ihtiyaç olur.”
“İK lideriyle hep yakın otururum”
Açıkçası bu tip kriz dönemlerinde çalışanlara yakın durmak çok önemli… Özellikle de pandemi bu ihtiyacı çok artırdı.
Çalışanların sağlığının yanında, şirkete bağlılık, ‘wellbeing’, hibrit çalışma ve kariyer yönetimi çok önem kazandı. Bu nedenle İK liderliği çok kritik bir hale geldi.
Ben ofisteki düzende yanımda hep İK lideri ile otururum. Bu ihtiyaç geçmişte de böyleydi ama bu dönemde daha öne çıktı. Her gün en çok iletişimde olduğum lider, tartışmasız İnsan Kaynakları direktörümüzdür.
CMO seçen CEO’nun 3 nedeni
- Artık müşteri deneyimi uçtan uca yönetiliyor. Bunu CMO ile yapabilmek mümkün.
- Dijital dönüşümün en çok etkilediği ve etkileyen alan pazarlamacıların alanı. Bu nedenle daha yakın çalışmamız gerekiyor.
- “Marka pozisyonlamanın” sahibi CMO’lar. Bu bile tek başına önemli bir görev.
%30: “Her yöneticinin zamanının en az yüzde 30’unu insan kaynaklarına ayırması ve her kademeden çalışanla doğrudan temas kurarak gözlem yapması gerektiğine inanıyorum.”