Yeni normal hem davranışlarımızın değişeceği hem de kuralların hatta yasaların değişeceği bir dönem olacak. Bu değişim hızlı gerçekleşecek; global bir dünyada iyi örnekler, bireyler veya devletler tarafından sürekli kopyalanacak. Bu hareket tarzı ise değişimin hızını belirleyecek. Bu süreçte bazı devletlerin daha korumacı veya hak kısıtlayıcı olma tehlikesi de var. Diğer taraftan Dünya Sağlık Örgütü’nün pandemiyle sınavını başarılı mı başarısız mı tamamladığı konusunda bir hayli tartışacağız.
Dijital dönüşümse her alanda inanılmaz hızlandı. Binlerce CTO’nun senelerce yapamadığı dijital dönüşümü COVID-19 birkaç hafta içinde yapabildi.
Örneğin bugün ülkemizde AVM’lere veya plazalara girerken yapılan güvenlik kontrollerine sağlık kontrolleri eklenecek. İlk önce elinde elektronik bir termometre ile alnınızdan ateşinizi ölçen bir görevli olacak. Daha sonra bu uygulama yerini daha verimli kurgulara bırakacak, örneğin kızıl ötesi teknolojilerine. Bununla ilgili yasalar çıkacak. Ve davranışımız değişecek. Ateş ölçmeyen bir AVM’ye belki gitmek istemeyeceksiniz. Ateşiniz varsa, hiçbir yere gidemeyeceksiniz.
Önümüzde bizi bekleyen değişime hazırlıklı olmak için Çin’deki gelişmeleri izlemek iyi bir yol gösterici olabilir. Çinliler bir şekilde “yeni normal” dönemlerine başladılar. Bu, Türkiye’de bu kadar çabuk olmayacak çünkü Çinliler kadar değişimi hızlı kabul eden bir toplum olmadığımız aşikâr. Kaldı ki Anadolu halkı kadercidir.
Yeni normalin birçok etkisi olacak ama bunların çoğu iki temel içgüdü üzerinden tetiklenecek. Biri yalnızlık korkusu diğeri ise güven.
YENİ NORMAL VE YALNIZLIK
Sosyal mesafelendirme, seyahat aktivitelerinin azalması veya işsizliğin artması yalnızlık hissini kuvvetlendirecek. Zaten büyük aile yapılarından daha ufak birimlere ve yalnız yaşamaya yönelik toplumsal bir yapıya geçmiş bulunuyoruz. İstediğiniz zaman çıkıp, sosyalleşmek hissine sahip olamamak, yalnızlık hissini körükleyecek. Bu nedenden dolayı online terapi ve benzeri alanlarda büyük bir büyüme yaşanacağını düşünüyorum. Kolektif bir travmadan geçtiğimizi göz ardı etmemek gerek. Son haftalarda Houseparty gibi sosyalleşme app’lerinin kullanımının artmasının da gösterdiği gibi, yalnızlıktan çıkışın yollarında online kanallar çok ciddi bir rol oynayacak.
YENİ NORMAL VE GÜVEN
Belki eskisi gibi yeni tanıştığınız herkesle tokalaşmak istemeyeceksiniz. Daha zoru, kurye gibi hiç tanımadığınız birinin kapınıza kadar gelmesi olacak. Bunun için kurye veya vale ile çalışan şirketlerin bir şekilde yeni güven kazandırıcı yöntemler geliştirmesi gerekecek. Yine Çin’e bakalım, orada kuryenizin haritadaki yerini takip etmenin ötesinde, onun vücut ısısını artık takip edebiliyorsunuz. Bunu yapan şirket size “bana güvenebilirsin” mesajını veriyor. Yeni normalde “bana güvenebilirsin” mesajları artık sağlık boyutunu da kapsayacak. Düne kadar sorgulamadığımız bazı konuları (kapımıza gelen kuryenin sağlık durumu gibi) artık sorgulamak zorunda kalacağız.
PEKİ BUNLAR GİRİŞİMCİLERE VE STARTUP ŞİRKETLERİNE NASIL YANSIYACAK?
Öncelikle girişimcilerin bu dönemi ayakta kalarak atlatması gerekiyor. Ayakta kalmak şirketi yüzdürebilmek anlamına geliyor. Karantina dönemi bittiğinde nakit akışınız bozulmadıysa, “hayatta kalan” oluyorsunuz. Sıkı bir nakit yönetimi, masrafların kısılması, belki yeni yatırımların bulunması veya mevcut yatırımcıların yardımıyla bu dönem atlatılabilir. Her sektör değişik bir şekilde etkileneceğinden, genel bir ortalama dayanma süresi söylemek zor. Karantina ve COVID19 döneminin kârlı çıkacak şirketleri olduğu gibi bazı şirketler bulundukları sektör dolasıyla zincirleme bir sürecin içine girebilirler… Örneğin, seyahat, etkinlik, gastronomi, ulaşım gibi alanlarda faaliyet gösteren şirketler için zor dönemler başlamış olabilir. Ve işin bir başka risk boyutu, sizin yeterince sermayeniz olsa bile, elinizde olmayan nedenlerden dolayı işlerinizin durması tehlikesi (örneğin online seyahat şirketiyseniz ve uçaklar kalkmıyor ve oteller kapalıysa, yapacağınız çok bir şey kalmıyor). Kısacası krizlerde her zaman olduğu gibi “cash is king” (nakit kraldır). Pandemi ve etkileri geçtiğinde kimler ayakta kalacak, hep beraber göreceğiz. Bu bağlamda Warren Buffett’in çok meşhur bir söylemi var: “Deniz çekildiğinde kimin mayosunun olup olmadığını göreceğiz” diye.
İkinci bir boyut ise girişimci olarak nasıl hatırlanmak istediğinizle ilgili. Bir krizde bulunduğumuzu kimse inkar etmeyecektir. Ve er geç bu kriz atlatılacak. Bu kriz geçtiğinde ve her şey normalleştiğinde, insanların ve özellikle sizin kendi ekibinizin sizi nasıl hatırlamasını istersiniz? Bu soruyu önemli kararlar almadan kendinize sormanızın faydası var. Krizler her zaman mevcut dengeleri değiştirir. Ve liderlik vasfı olanları çok öne taşır. Ancak krizlerde kimin lider olup, kimin tatlı su kaptanı olduğu da belli olur. Ve kesinlikle böyle bir dönemden geçiyoruz. Değerli iş insanı Hüsnü Özyeğin der ki: “Kaptanın iyisi, denizde geçirdiği yıllardan değil, atlattığı fırtınalardan belli olur ve fırtınanın ne kadar şiddetli olduğuna değil, geminizi limana getirip getirmediğinize bakılır”.
Krizlerde değerlerinize sadık kalmak ve başkalarına yardım etmeniz kaybettiğiniz paradan veya yapabileceğiniz kârdan daha önemlidir.
YENİ NORMALİN GİRİŞİMCİLER İÇİN YARATTIĞI FIRSATLAR
1- Eğer akşam gideceğiniz bir restoranda oradaki tüm misafirlerin kesin sağlıklı olacağına eminseniz, bunun için ekstra bir ücret öder misiniz? Veya bineceğiz uçakta kimsenin bu virüsü taşımadığını bilseniz? Muhtemelen büyük bir çoğunluk ödemeyi tercih edecek. Bu da hayatımıza dijital sağlık sertifikalarını sokabilir. Örneğin, son 7 günde kontrol edilmiş olduğunuzu ve COVID taşıyıcısı olmadığınızı gösteren mobil bir uygulama şeklinde.
2- Eskisi gibi uçağa atlayıp, istediğimiz yere gidip, istediğimiz zaman dönmek yerine, daha çok güven duyduğumuz bir yerde daha uzun kalarak tatil yapacağımızı düşünüyorum. Türkiye’nin yazlık kültürü buna çok müsait ama yazlık kültürü olmayan örneğin çoğu Avrupa ülkesi için bu muazzam bir değişim olacak. Hem davranışsal olarak hem de ekonomik etki olarak. Seyahat, tatil, ulaşım konuları en büyük değişimlere maruz kalabileceğinden, burada sayısız fırsat söz konusu olacak.
3- Üçüncü değişim dalgası, inanılmaz bir şekilde artan işsizlik ile ilgili olacak. Doğal olarak, işini kaybeden insanlar virüsten en çok etkilenen iş kollarından (gastronomi, etkinlik, seyahat vs.) geliyor. Ve bu insanların bir bölümü aynı iş koluna dönemeyecek veya dönmek istemeyecek. Bu da bu insanlara yeni yetkinlik kazandırarak başka alanlara kaydırma ihtiyacını doğuracak. Online eğitim, iş arama platformları gibi alanlara bu çok olumlu yansıyacak. Özellikle gastronomi sektörü çok ağır darbe yediğinden, burada yeni oluşumlar hayata geçecek, örneğin hayalet mutfaklar: Oturma alanı olmayan, sadece kurye servisler üzerinden evlere iyi kalite yemek ile servis veren bir gastronomi kurgusu.
4- Gelişmesi beklenen bir başka alan ise evden çalışma olacak. Açıkçası hayatım boyunca evden çalışmaya kuşkuyla yanaştım. Beraber çalıştığım herkes sanırım bu huyumu bilir. Ama son haftalarda evden çalışma ile ilgili önyargılarımı gerçek bir ortamdan test etme imkanını yakaladım. Ve yaptıklarımızın takriben yüzde altmışının çok rahat bir şekilde evden yapılabileceğini düşünüyorum. Evden çalışma ve dijitalleşme konusunda insanlar “bir masa bir kasa” kavramının ötesine gidip, bu alana yatırım yapacaklar. Daha verimli çalışma ortamları yaratabilmek için. Sadece hızlı bir internet bağlantısından söz etmiyorum, evde spor alanı, stok alanı vs gibi yaşam alanlarının oluşacağı söz konusu. Ve bu, ofislerdeki metrekareleri ve kiraları düşürmek için de yapılacak.
5- Hangi tarafa bakarsam hep bir fırsat görüyorum ve birilerinin bunları değerlendireceğini biliyorum. Ama şu an yaşadığımız dönemin asıl büyük fırsatı, bir toplum olarak kendimizi yeniden yaratabilme fırsatı. Ufacık bir virüs herkesi camilere, kiliselere veya sinagoglara değil, bilim adamlarının kucağına itti. Ufacık bir virüs hepimize ne kadar kırılgan ve birbirimize muhtaç olduğumuzu anımsattı. Ufacık bir virüs düne kadar yaptığımız çoğu şeyin ne kadar önemsiz olduğunu hatırlattı. Ufacık bir virüs ne kadar yalnız kalabileceğimizi gösterdi. Önümüzdeki asıl büyük fırsat birbirimize yardım ederek bir toplumu toplum, insanı insan yapan değerleri yeniden keşfetmek olacak.
BU DÖNEMDE HAYATIMIZDA YER EDEN BAZI KAVRAMLAR
– Yeni normal
– Sosyal mesafe
– Mücbir sebep
– Hayalet mutfak
– Dijital sağlık sertifikası