Fast Company Türkiye
Fotoğraf: Pixabay
“Make money your mission” (Parayı misyonun yap) ifadesi, startup bağlamlarında öne sürülen bir prensiptir. Bunu öne sürmemin nedeni, pandemi sonrası startup finansmanları artık eskisi gibi kolay değil. Bu dönemden kendi parasını kazanan startup’ların daha başarılı bir şekilde geçeceğine inanıyorum. Bir işletme, kâr elde etmeden uzun vadede sürdürülebilir olamaz. Kârlılık, işletmenin gelecekteki yatırımlarını finanse etmesi, çalışanlarına maaş ödemesi ve tedarikçilere ödeme yapması için kritiktir. Startup’lar özelinde ise birim maliyetleri (Unit Economics) de önemli bir yere sahiptir.
Para kazanma hedefine sahip olmak, bir işletmenin önceliklerini ve hedeflerini belirlemesine yardımcı olabilir. Bu, kaynakların etkili bir şekilde tahsis edilmesini de sağlar. Finansal performans, bir işletmenin başarısını ölçmek için somut bir metriktir. Bu, işletme liderlerinin stratejilerini değerlendirmelerine ve gerektiğinde ayarlamalarına olanak tanır. Ancak, bu yaklaşımın sınırlamaları ve eleştirileri de vardır. Onlar da şu görüşleri savunuyorlar:
- Eğer bir şirket sadece kısa vadeli kârları hedefliyorsa, bu uzun vadeli sürdürülebilirlik ve büyüme fırsatlarını gözden kaçırmasına neden olabilir.
- Kârı her şeyden üstün tutmak, bazen etik olmayan veya sürdürülemez iş uygulamalarına yol açabilir.
- Yalnızca finansal başarıya odaklanmak, şirketin marka değerini ve itibarını risk altına alabilir. Özellikle de bu odak müşteri hizmetleri, ürün kalitesi veya çevresel ve sosyal sorumluluk gibi diğer kritik alanlarda ödün vermek anlamına geliyorsa.
Sonuç olarak, “make money your mission” prensibi, bir işletme için kritik bir hedef olabilir, ancak dengeli ve etik bir yaklaşımla uygulanmalıdır.
YATIRIM YAPMANIN İNCELİKLERİ
Startup’lara yatırım yapmak heyecan verici fırsatlar sunabilir, ancak aynı zamanda önemli riskler de barındırır. Kanımca yatırımcıların dikkate alması gereken bazı adımlar aşağıdaki gibi olabilir:
- Yatırım yapmadan önce, startup ekosistemi, değerleme yöntemleri ve yatırım süreçleri hakkında derinlemesine bilgi edinin. Yatırım yapma amacınızı ve risk toleransınızı net bir şekilde tanımlayın. Hangi sektörlere, hangi aşamalardaki startup’lara ve ne tür büyüme beklentileri olan şirketlere yatırım yapmak istediğinizi belirleyin.
- Yerel startup etkinlikleri, yatırımcı toplantıları, hızlandırıcı programları ve demo günleri, potansiyel yatırım fırsatları keşfetmek için mükemmel yerlerdir. Bunlarla uğraşmak istemiyorsanız, “Venture Capital” (Risk sermayesi) şirketlerine paranızı yatırın. Böylece onların üzerinden startup’lara girmiş olursunuz.
- Yatırım yaparken objektif olun ve duygusal faktörlerin kararınızı etkilemesine izin vermeyin. Sadece girişimcinin parlak biri olduğuna inandığınız için yatırım yapmayın. Ve çok önemli, önünüze gelen ilk startup’ı mutlaka beğeneceksiniz. Ona yatırım yapmadan üç kere düşünün.
- Yatırımın şartlarını dikkatlice gözden geçirin. Haklarınız, sorumluluklarınız ve startup ile ilişkiniz üzerinde anlaşma sağlandığından emin olun.
- Yatırımcı olarak ne kadar aktif olacağınızı belirleyin. Bazı yatırımcılar şirketin günlük işleyişine dahil olmayı tercih ederken, bazıları daha pasif bir rolü tercih edebilir. Girişimci sormadıkça, nasihat vermekten kaçının.
- Startup’larda yatırım genellikle uzun vadeli bir taahhüttür. Başlangıçta hızlı bir getiri beklemek yerine, startup’ın büyümesini ve olgunlaşmasını beklemek için sabırlı olun.
- Startup’lara yatırım yapmak, doğru bilgi, beceri ve tutumla yaklaşıldığında büyük ödüller sunabilir. Ama tüm yatırımınızın “batabileceği” ihtimalini hiçbir zaman aklınızdan çıkarmayın
HER ŞİRKET STARTUP MIDIR?
Her yeni kurulan şirket “startup” olarak nitelendirilemez. “Startup” terimi genellikle belirli bir özellik ve hedef setine sahip yeni işletmeler için kullanılır. Kanımca bu özelliklerden en önemlisi bu startup’ın bir kurucusunun veya kurucularının olmasıdır. Yani kurumsal bir şirket tarafından kurulan yeni bir şirkete startup demekte zorlanıyorum.
Benim için önemli ikinci bir özellik ise startup’ların teknoloji alanında faal olmasıdır. Bir restoranın da bir kurucusu vardır ama genelde teknolojiden uzak olduğu için startup kelimesini yakıştırmayız. Genel olarak startup’larda aranan özellikler aşağıdaki gibi sıralanabilir.
- Start-up’lar, genellikle hızlı bir şekilde büyüme ve ölçeklendirme potansiyeline sahip iş modellerine odaklanır. Geleneksel küçük işletmeler veya mağazalar genellikle belli bir bölgede hizmet verirken, startup’lar ulusal veya uluslararası pazarlara hizmet etmeyi amaçlar.
- Startup’lar, pazarda var olan bir ihtiyaca yeni veya daha iyi bir çözüm sunma hedefiyle kurulur. Bu, teknolojik bir yenilik olabileceği gibi, mevcut bir iş modelinin farklı bir şekilde uygulanması da olabilir.
- Startup’ların karşılaştığı riskler ve belirsizlikler genellikle yüksektir. Pazarın tepkisi, teknolojik zorluklar veya rekabet gibi faktörler, bu işletmelerin başarısını belirleyebilir.
- Birçok startup, hızlı büyümeyi desteklemek için yatırım arayışındadır. Bu, melek yatırımcılardan, risk sermayesi fonlarından veya diğer finansman kaynaklarından gelebilir.
- Ve startuplar, ilk aşamalarda kâr etmeyi hedeflemez. Bunun yerine, müşteri tabanını genişletmek, marka bilinirliği oluşturmak veya teknolojik üstünlük sağlamak gibi diğer stratejik hedeflere odaklanırlar.
Sonuç olarak, birçok farklı işletme türü “startup” olarak adlandırılabilir, ancak genellikle yukarıda belirtilen özelliklerle ilişkilendirilirler. Ancak, bu tanımın kesin sınırları yoktur ve çeşitli endüstrilerde veya bölgelerde farklılık gösterebilir.
YAZARIN DİĞER YAZILARI:
