in , ,

Dünyada olup bitenler ne anlama geliyor?

Sina Afra’nın kaleminden: Girişimcilik dünyasında neler oluyor?

dunyada-olup-bitenler-ne-anlama-geliyor
Sina Afra
Sina Afra

Geçtiğimiz nisan ayında fark ettiğimiz ama sene başından beri ayak seslerini duyduğumuz olumsuz bir ortamın içindeyiz. Öncelikle bu ortamın neden olumsuz olduğunu tarif edelim: Yatırımcılar ve özellikle ileri aşama risk sermayesi şirketleri ya yatırım yapmaya ara verdi ya da (yeni) yatırımlarını durdurdu. Erken aşama yatırımcıların biraz daha esnek hareket ettiğini görüyorum ama ileri aşama yatırımlar için bu ciddi bir sorun. Risk sermayesi (VC) şirketlerinin yatırımlarını durdurması veya ara vermesinin kanımca 2 nedeni var:

Birincisi, dünyanın makro öngörülerinin kötüleşmesi… Enflasyonun hemen her yerde artması, Rusya-Ukrayna savaşı ve enerji maliyetlerinin yükselmesi olumsuz etki yapıyor.

İkinci nedeni ise risk sermayesi şirketlerinin, kendi yatırımcılarına son 2 senede neden bugün artık “savunulamayan değerlemelerle” yatırım yapmalarını anlatmaları gerekiyor.

Sonuç olarak dünyada ve Türkiye’deki toplam yatırım tutarları ve değerlemeler azalıyor. Dünya çapında bunun çok dramatik örneklerini görüyoruz.

İki kritik örnek

Klarna’nın son turu, geçen sene yaptıkları tura göre yüzde 85 daha düşük bir değerlemeden gerçekleşti (6.5 Milyar USD). Ve işin garip tarafı, Klarna gayet başarılı ve kârlı bir şirket.

Bir başka dramatik örnek ise Çin’deki “Online dağıtım” servisi Missfresh’e ait. Bu şirket 3 milyar dolarlık yatırım turundan sonra temmuz ayında sadece 88 milyon dolarlık fon toplayabildi.

Kanımca bu gibi durumlara önümüzdeki aylarda daha sık şahit olacağız. Son iki senede ortalamanın çok üstünde yatırım alan veya değerlendirmeleri tavan yapan tüm teknoloji şirketlerinin bundan etkileneceğini varsaymak lazım.

Kriz 18 aydan fazla sürmez

Şahsi fikrim bu içinde bulunduğumuz krizin dönemsel olduğu yönünde. Ne kadar süreceğini tahmin etmek zor ama 18 aydan fazla süreceğini düşünmüyorum. Bu dönemde yatırım alacak şirketlerin iki kuralı yerine getirmesi lazım. Birincisi ister ürün bazında ister şirket bazında olsun kârlılık. İkincisi büyüme hızı. Son iki senede tek kriter büyüme hızıydı, bu çok değişecek.

Kriz bitene kadar tüm teknoloji şirketlerinin odaklanması gereken tek bir hedef var: Nakit akışının düzgün bir şekilde devam etmesi. Yatırım bulduğunuzda değerlemeye takılmayın, yatırımı alın. Kârlılığınızı yükseltin. Güzel günler bir gün yeniden geri dönecek.

Girişimci DNA’sı olanları alın

Peki, büyük şirketler kurumlarındaki girişimcilik ruhunu sürdürülebilir kılmak için neler yapmalı? Eğer inovasyon yaratan büyük bir şirket olmak istiyorsanız, öncelikle kurum içerisinde girişimcilik kültürünü yaratmanız gerekiyor. Çalışanlarınızın günlük rutinin dışına çıkmanın iyi bir şey olduğunu bilmelerini sağlayın. Tabii ki her farklı fikir başarılı olacak diye bir durum söz konusu değil! İşler planlandığı gibi gitmediğinde başarısızlığın cezalandırılmayacağını çalışanların bilmesi gerekiyor. Belki de en önemlisi; girişimcilik DNA’sı taşıyan çalışanları işe alın. Kendi kararlarını almaktan çekinmeyen, risk almaktan korkmayan lider ruhlu çalışanlar, şirketleri her zaman ileriye götürecektir. Tüm bunları planlarken, önünüzdeki çeyrek dönem kârlarına değil on yıllık gelir artışına odaklanın.

Bugün herkesin hayatına giren Gmail, Drone, Post-It gibi yenilikçi ürünlerin ortak noktası neydi? İnovatif ve kârlı olmalarının dışında, en azından başlangıçta çalışanlar tarafından tasarlandılar. Buradaki kilit nokta ise bu dev kurumların çalışanlarını teşvik etmesi, gerekli personel ve finansman desteğini sağlamalarıydı.

Meselenin çalışan kısmına bakarsak; kurum içi girişimci olmakla bağımsız bir girişimci olmanın farkını açıklamak gerekir. En önemli fark; ortada hali hazırda bir iş tanımı varken sizin o tanımın dışına çıkmadan yeni bir boyut daha ekleyebilmenizdir. Öncelikle maaş bordrosunun ötesinde düşünmeniz ve yaratıcılık yetinizi esnetmeniz gerekiyor. Kendi hedeflerinizin şirketin başarısıyla örtüştüğü kapsama kümesini keşfetmeniz gerekiyor ve tabii liderlik potansiyelinizi serbest bırakmanız. Kurum içi girişimcilik, kendi startup şirketinizi kurmaktan daha az risk içerir. Sizi finansal kaynaklarla destekleyen ve size zaman veren bir şirkette çalışıyorsanız, kaybınız da çok büyük olmayacaktır. Bu nedenle daha cesur adımlar atabilir, özgüveninizi öne çıkarabilirsiniz.

Daha önceki yazımda yeni neslin girişimcilik ruhu konusunda önceki jenerasyonlara göre daha ileri olduğunu yazmıştım. Bu potansiyelin karşılıklı olarak, şirketler ve çalışanlar tarafından iyi değerlendirilmesi gerekiyor. Yeni nesil işe başladıkları şirketleri “başlangıç” olarak görüyor. Bu da kurum içi girişimcilik için iyi bir haber! Kendi iş tanımlarını verili bir başlangıç olarak gören gençler, mutlaka üzerine bir şeyler eklemek için hevesli olacaklardır. Türkiye’de en büyük şirketlerde dahi henüz kurum içi girişimcilik kültürünün yerleşmediğini gözlemliyorum, fakat pek çok uluslararası şirketin Türkiye pazarında faaliyet gösterdiği düşünülürse bu kültürün göçü de halihazırdaki çalışma alışkanlıklarını çok yakında dönüştürecektir.

TÜRK GİRİŞİMCİLERİNYATIRIM ALMASI ZORLAŞACAK MI?

Yeni yatırım almak bir önceki bölümde anlattığım nedenlerden dolayı zorlaşacak. Bu konuyu biraz açmak gerekiyor. Yatırım alması zorlaşan alanlar özellikle ileri aşama startup’lar olacak. Erken aşama (seed, pre-seed) yatırımlar için karamsar değilim. Hem orada gereken meblağların çok daha ufak olmasından dolayı hem de hiçbir yatırımcı iyi bir ekibe yolculuğun ilk adımlarında yatırım yapmayı es geçmek istemez. Onun için ileri aşama yatırımların yatırım almasının zorlaşacağını varsayalım (meblağlar çok daha büyük ve aynı zamanda taşıdıkları riskler de).

KURUM İÇİ GİRİŞİMCİLİĞİN ÖNEMİ

Bugün iş dünyasında büyük başarılara imza atmış şirketler, kurum içi girişimciliğin önemini kavramış durumda. Google, 3M, Zorlu Holding veya Allianz gibi devler, çalışanlarının kendi zamanlarının bir bölümünü gündelik rutinlerinin ötesinde, yenilikçi fikirler üretebilmeleri için harcamalarına olanak tanıyor. Son 15 yıldır ev eğlencesine damgasını vuran Playstation, Sony’nin kurum içi girişimiyle hayat buldu, sürekli iletişimde olmamızı sağlayan Gmail’in de benzer bir hikayesi var. Hatta yoğun programa sahip herkesin en büyük yardımcısı küçük not kağıtları Post-It’ler basit ama çok yararlı bir 3M girişimi.

%85:Dünyada ve Türkiye’deki toplam yatırım meblağları ve değerlemeler azalıyor. Bunu en dramatik örneklerinden bibi Klarna. Kârlı ve başarılı bir şerket olmasına rağmen Klarna’nın son turu geçen sene yaptıkları tura göre 6.5 milyar dolarla yüzde 85 daha düşük bir değerlemeden gerçekleşti.

BİR STARTUP KURUCUSU, NE ZAMAN BİR CEO ALMALIDIR?

İstatistiki olarak baktığımızda, genelde girişimcinin kendisi değil, yönetim kurulu profesyonel bir CEO alınmasına karar veriyor. Bu tabii ABD gibi pazarlarda bizdekinden çok daha iyi çalışıyor. Ne zaman bir profesyonel CEO’nun gelmesi gerektiği konusunda net bazı kriterler gelişti.

  • HEDEF FARKLIYSA
    Özellikle şirketin hedefleri ve girişimcinin hedefleri aynı istikameti göstermiyorsa, kesin profesyonel bir yönetime geçmek gerekiyor.
  • MOTİVASYON KAYBI VARSA
    Aynı şekilde girişimci motivasyonunu kaybettiyse (çoğu girişimci günlük rutin hayatı sevmez, hem ilk baştaki heyecanı arar).
  • PERFORMANS ZAYIFSA
    Bir başka kriter ise girişimci artık şirketin hedeflerini tutturamıyorsa (performans nedenli). Bu üç neden bir profesyonel CEO’nun gelmesinin ana nedenleri. Bir başka neden ise şirketin satılması ve yeni sahiplerinin profesyonel bir yönetim atamaları. Bu sonuncusu Türkiye’de iyi çalışmıyor çünkü bu gibi şirketlerde satın alanın birkaç sene sonra Türkiye pazarından geri çekildiğini görüyoruz.

KÂRLI OLMAYANLARIN İŞİ ZOR

Kârlılığa doğru yol alan şirketler (veya kârlı olan şirketler) çok daha kolay yatırım bulacak. Kârlılık konusunda istenilen aşamada olmayan startup’lar zorlanacak. Örneğin kripto, örneğin majör bir oyunu olmayan oyun şirketleri, örneğin NFT kurguları, örneğin Web3 kurguları. Uzun vadede buradan çok başarılı şirketlerin çıkacağı aşikâr ama önümüzdeki 18 ayda özellikle zorlanacak olan şirketlerin bu alanlardan çıkacağını düşünüyorum. Zorlanacak bir başka grup startup ise rekabet yoğunluğunun yüksek olduğu alanlarda olacak (bu özellikle Türkiye’ye çok özgü bir şey). Yükselen bir alan ortaya çıktığında (cesur) Türk girişimcisi hemen yeni alana dahil oluyor. Ama genelde nakit akışı kârlılık veya yatırımlarla sağlanamazsa, bu yoğunluk hemen azalıyor…

DÜŞMEK GİRİŞİMCİLİĞİN DOĞASINDA VAR

Girişimcilik hayatı sürekli düşmek ve yükselmekle ilgili bir yaşam stili. Özellikle kurumsal bir deneyimden sonra girişimci olanlar ne demek istediğimi çok daha iyi anlayacaktır. Girişimciliğin değişik evreleri var (örneğin en keyiflisi bir işi sıfırdan bire getirmektir). Sonrası ama en azından bir o kadar zordur. Özellikle hem büyümek hem de kârlı olmak. Şahsen düşmekle ilgili gereğinden fazla deneyim topladım ama bu düşüşleri hep dramatik olaylar gibi algılamayın. Bazı zaman ofisinizi su bastığında moraliniz düşüyor veya çok değerli bir çalışanın ayrılması keyfinizi kaçırıyor. Veya bazı işler istediğiniz gibi gitmiyorsa, hemen bir gerginlik başlıyor. Ama girişimci olmanın bir parçası bu düşüşleri ve sonrasında yükselişleri yaşamak.

YAZARIN DİĞER YAZILARI:

Yazar: Fast Company Türkiye

©Fast Company Dergisi, Türkiye’de Fast Dergi Yayıncılık A.Ş. tarafından Türkiye Cumhuriyeti yasalarına uygun şekilde yayınlanmaktadır. Fast Company’nin isim hakkı ABD’de Mansueto Ventures’a, Türkiye’de Fast Dergi Yayıncılık A.Ş.’ye aittir. Dergide yayınlanan yazı, tablo, fotoğraf ve görsellerin her hakkı saklıdır. İzinsiz, kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

kisisel-bakimin-kritik-orani

Kişisel bakımın kritik oranı

Yüksek-enflasyonda-iş-yapma-dersleri

Yüksek enflasyonda iş yapma dersleri