Bir girişim için her şey fikirle başlar. Sağlam bir iş stratejisi oluşturmak oldukça önemlidir. Peki, yeterli mi? Fikriniz ne kadar iyi olursa olsun, uygulamaya gelince yetersiz olursanız, stratejiniz de girişim de başarısız oluyor.
Bir beyin fırtınası sonrası harika bir fikir bulmuş olabilirsiniz ama ondan sonrası tamamen yürütmeyle ilgilidir. Eğer iyi bir uygulamanız yoksa fikriniz boşa gider. Bir girişimcinin stratejisini zamanında ve sorunsuz bir şekilde geliştirmesi ve sürdürmesi için bazı noktalara dikkat etmesi gerekiyor.
İlk adım ne olmalı?
Öncelikle mükemmel strateji kavramını kafanızdan atın. Tıpkı masallarda karşımıza çıkan “sonsuza dek mutlu yaşadılar” klişesi kadar romantik bir ifade çünkü. Sağlam bir strateji, uygulama sürecinde geliştirilip dönüştürülmeli; yani uygulama anında mükemmele doğru gider. Bunu fark eden bazı girişimciler, girişimlerini uygulamaya geçirinceye kadar strateji konusunda çok fazla tartışmaz. Önce yola çıkar. Başarılı sona ulaşmadan önce planlarının değişip birçok şekil alabileceğini bilirler. Yürütmeye başlayın ve ardından stratejinizi tanımlayın.
Liderler, fikir insanlarından daha fazlası, bunun farkına varın. Lider olmak ve fikir sahibi olmak, çoğu zaman aynı anlamdaymış gibi gelebilir ama aslında öyle değildir. Milyon dolarlık fikirlere dayanan Silikon Vadisi girişimlerinin hikayelerini biliyoruz. Çoğu iyi bir uygulama sürecinden geçer. Fikir sahibi olma konusunda övünen liderlerin çok azı ileriye dönük olanlardır.
“Zayıf strateji” etkili mi?
Unutmamanız gereken bir diğer konu da daha zayıf stratejilerin aslında daha etkili stratejiler olduğu. Neden mi?
Eğer stratejinin önemli olduğunu düşünüyorsanız, uygulamaya başlamadan önce mükemmel olanı yakalamak isteyeceksiniz. Bu da haftalarınızı belki de aylarınızı alacak. Dolayısıyla uygulamayı yürütme riski alırsınız. Mükemmel bir stratejiniz olduğunu düşünürseniz hedefe doğru giderken asla üzerinden geçmezsiniz. Arkaya dönüp kontrol etme gereği duymazsınız. Dolayısıyla daha kısa sürede sağlam bir strateji belirlemenizi sağlayacak daha yalın planlamalar yapmayı düşünün.
Uygulamaya öncelik vererek iş stratejinizi sürekli gelişen canlı bir bitki gibi düşünürseniz ve tekrar tekrar gözden geçirirseniz gerekli güncellemeleri yapabilirsiniz. Yani çok daha iyi sonuçlara gidersiniz. Benim hayatım karar vermek ve daha sonra bu kararla alakalı verileri inceleyerek, yeniden karar vermekle geçiyor.
Özetlemek gerekirse, şirketinizi büyütmeyi, aslında bir ağacı büyütmek gibi düşünün. Nasıl ki, su olmadan tohumlar büyümez, sizin de tohum olarak düşünmeniz gereken fikirleriniz, suyla yani uygulamayla büyüyecek. Fikriniz de ne kadar mükemmel olursa olsun başarıya ulaşmak için yeterli olmayacak.
Evet genç girişimciler var ancak çok azınlıktalar!
Bill Gates, Steve Jobs, Mark Zuckerberg; hepsi de 20’li yaşlarının başlarında dünyayı değiştiren ürünlerini piyasaya sürdü. Filmler, haberler, makaleler ve TV şovlarına bakılırsa başarılı girişimlerin arkasında her zaman cesur bir genç beyin yer alıyor. Fakat istatistikler bunun bir Silikon Vadisi “mit”i (efsanesi) olduğunu gösteriyor.
Harvard Business Review, pek çok kriteri göz önünde bulundurarak başarılı girişimcilerin yaş ortalamasının 45 olduğunu ortaya çıkardı. Ortalama bir değer üzerinden iyi bir girişimci olmak için ideal yaşı belirlemek tabii yeterli değil. Üstelik bu ortalamalar sektörlere göre değişkenlik de gösteriyor.
Steve Jobs örneğine dikkat
Araştırmaya göre “yazılım” girişimlerinde ortalama yaş 40 iken, petrol veya biyoteknoloji gibi endüstrilerde bu rakam 47’ye kadar çıkıyor. Ama yine de bu istatistiklere baktığımızda, düşünüldüğü gibi genç dâhilerin yaygın olmadığını söylemek mümkün.
Aynı raporda genç bir girişimciye göre orta yaşlı birinin başarılı olma ihtimalinin yüzde 85 oranla daha fazla olduğunu görüyoruz. Hâlâ Steve Jobs örneğini mi düşünüyorsunuz?
Steve Jobs işini kurduğunda belki gençti ama en kârlı işi olan iPhone’u 52 yaşındayken piyasaya sürmüştü. Jobs’ın 25 yaşındaki üretimi olan Apple III modeli, tam bir facia ile sonuçlanmıştı.
Pazarda fark yaratabilme uğruna daha önce denenmemiş yeni teknik özellikleri bir arada barındıran bir bilgisayarı piyasaya sürdü, bunca yatırım ve emeğe rağmen karşılığını alamadı.
Heyecan ve deneyim!
MIT’nin yaptığı bir çalışmada da, benzer bir şekilde 20’li yaşlarının başındaki girişimcilerin iyi bir “çıkış” (exit) yapabilmeleri küçük bir olasılık olarak ortaya çıkıyor.
Peki bunun sebebi ne olabilir? Evet, sizin de aklınızdan geçtiği gibi sorunun doğru yanıtı belli: Deneyim!
Teoride özellikle de teknoloji alanında gençlerin daha başarılı olacağını düşünmek için pek çok neden var. Öncelikle gençler dönüştürücü veya kalıpları tamamen yıkan fikirlere sahip oluyorlar. Zuckerberg bu durumu çok basit bir şekilde açıklamıştı: “Young people are just smarter” (Genç insanlar sadece daha zeki). Dijital dünyaya doğan gençler, teknolojiyle tüketici taleplerini nasıl karşılayabileceklerini iyi biliyorlar. Öte yandan orta yaşlı girişimciler, bir startup’ı başarılı kılabilecek diğer beceriler konusunda daha iyiler. Tecrübeleri sayesinde iş süreçlerini yürütme, liderlik etme ve kriz çözme konusunda gençlere göre çok daha ileri bir pozisyondalar.
“Gençlerin enerjisi mi, yoksa orta yaşın deneyimi mi bir girişimi başarılı kılar?” sorusunun cevabı oldukça tartışmalı. Her iki taraf için de artı-eksi listeleri uzayıp gider.
Ben de girişimcilik dünyasına çok erken yaşlarda girmedim. Ama şunu söyleyebilirim ki, bir girişimi en baştan kurgulamak, hayata geçirmek ve sürdürülebilir kılmak, halihazırdaki köklü bir şirketi yönetmekten çok daha farklı bir deneyim olsa da iş hayatımda edindiğim tecrübeler her dönüm noktasında doğru seçimleri yapmamı sağladı.
KURULUŞ AŞAMASINDA STARTUP’LARIN YAPTIĞI EN ÖNEMLİ 3 HATA
- ODAKLANMA Startup’ı kurarken, tüm ekibin ürünü geliştirmeye odaklanması lazım. Oysa bu dönemde aynı zamanda finansman, kongrelere katılma, röportaj verme gibi konulara da odaklanınca, ürün tarafına ayrılan zaman azalıyor.
- EKİP KURMA Ekibi seçerken Türkiye’de genelde tanıdıklarla, örneğin aynı üniversite okuduğunuz arkadaşlarla yola çıkılıyor. Yakın bir arkadaşlık ilişkisi olduğundan, kontratlar çok yüzeysel yapılıyor, hatta hiç yapılmıyor. Bu büyük bir hatadır. İşin doğal akışında fikir ayrılıkları ortaya çıktığında, bunları çözecek altyapı ve mekanizmalar kurulmamış oluyor.
- ÇIKIŞ Daha ilk günden itibaren bir çıkış (exit) hayali kurmayın. Ürün ve ekip konusunda doğrusunu yaptıysanız, çıkış zaten kendiliğinden gelir. Türkiye’de şirketler satılmaz, alınır.
YATIRIMCININ TERCİHİ GENÇLİKTEN YANA MI OLUR?
- Melek yatırımcıların ya da girişim sermayesi şirketlerinin genç girişimcilere daha fazla yatırım yaptığı görülür. Bu da gerçekten araştırmaya değer bir konudur.
- Bence bu algı da sadece bir “şehir efsanesinden” ibaret olabilir. Bunun gerçek olduğunu varsayarsak, iki önemli sebebi olduğunu düşünüyorum: Birincisi bu yazının başından beri anlattığım genç girişimci profilinin yatırımcılarda da yarattığı heyecan. İkincisi ise gençlerin pazarlık konusunda daha deneyimsiz olması. Yani bir yatırımcı, genç bir girişimciye ekonomik desteğini sunduğunda, iş süreçlerinde de kolayca söz sahibi olabiliyor. Çünkü, gençler çoğu zaman sermaye bakımından daha güvencesiz oluyor.
- Gençliğin enerjisi önemli. Çünkü, gençler öğrenmeye daha istekliler. Ama orta yaşın deneyimi, istatistiklerin de gösterdiği gibi en azından günümüzde çok daha büyük başarılar getiriyor.
- En iyisi ikisini birleştirebilmek diyebiliriz: Enerji dolu ve öğrenmeye hevesli ama girişimcilik kültürüyle de olgunlaşmış genç beyinler.