in , , ,

“Hunger Games” dönemi

Sina Afra’nın kaleminden: Girişimcilik dünyasında neler oluyor?

sina-afra-hunger-games
Sina Afra
Sina Afra

2022’nin 1’inci ve 3’üncü çeyreğinde yapılan risk sermayesi yatırımlarının dünya çapında yüzde 70 kadar gerilediğini görüyoruz. Detayına girildiğinde, erken aşama yatırımların nispeten daha iyi bir düzeyde devam ettiğini söyleyebilsek bile, Seri A sonrası turlarda önemli bir daralma gözlemleniyor.

Türkiye’deki durum da çok farklı değil. Erken aşama, nispeten geç aşamaya göre daha kolay. Ama bana göre son 2-3 yılda şahit olduğumuz “kolay para” bulma dönemi kapandı ve alıştığımız yüksek değerlemeler artık uzun bir süre sadece hafızalarımızda güzel bir anı olarak kalacak. Piyasalarda daha düşük değerleme seviyelerine geçiliyor.

Türkiye’de tablo nasıl?
Türkiye’de son 12 ayda en çok yatırım alan, oyun sektörüydü. Türkiye’de oyun sektörünün finansmanının sadece başarılı girişimlere indirgeneceğini ve son 2 senede ortaya çıkan oyun şirketlerinin ya birleşeceğini ya da sessizce ortadan kaybolacağını varsayabiliriz. Geleceğin teknolojilerinde ve daha yeni filizlenmeye başlayan alanlardaki girişimler için de bunun geçerli olacağını düşünüyorum. Metaverse, Web 3.0 ve kripto kurguları gibi ileride belki çok büyük bir potansiyeli olan ama bugün “Nakit akışı” (Cash flow) üretemeyen girişimler de finansman darboğazının içinde olacak.

Yeni dönemin gözdeleri
Şu an en gözde girişimlerin – ve tamamen sektörden bağımsız olarak – hem kârlı olan hem de büyüme gösterenler olduğunu görüyoruz. “Kârlı” konusunu biraz açmamız lazım. En güzeli tabii ki gelir tablosunun dip toplamında bir kâr gösteren şirketler olacaktır. Ancak, benim gözümde kârlılığa giden yolu net bir şekilde gösteren girişimler de bu gruba dahil. Bunun için genelde ‘unit economics’e, yani “bir birim satmanın getirdiği maliyetler ve kalan kâr” rakamına bakılıyor. Eğer “unit economics”iniz kârlıysa, büyük bir olasılıkla fiks masraflarınızı da kapatıp, birkaç ay veya bir iki senede kârlı olabiliyorsunuz. İçinde bulunduğumuz bu dönemde bir girişimin “unit economics” tarafı çalışmıyor, her sattığı üründe zarar ediyorsa veya servis eklediğinizde zarar ediyorsa, finansman kapıları daralıyor.

Global startup farkı
Yatırım alan Türk girişimlerin yüzde 75’inin idari merkezinin yurt dışında olduğu gerçeğinin göz ardı edilmemesi lazım. Yatırım almayı başaran şirketlerden yabancı yatırımcının taleplerinin başında genel merkezini daha güven veren bir ülkeye/şehre taşımak oluyor. Zaten buna odaklanmış ülkeler veya eyaletler mevcut. Estonya, Lüksemburg veya Hollanda bu listenin başına yazılması lazım. ABD’de Delaware diye adlandırdığımız şirketler gibi çok sayıda örnek var.

Türkiye bunu 10 sene önce yapabilirdi ama yapamadı. Bugün artık istese de yapamaz diye düşünüyorum. Bu bağlamda İstanbul,S her anlamıyla bir girişimci merkezi olabilirdi ama global anlamda hiç böyle bir konuma gelemedi. Doğru adımlarla hızlı değişim sağlanabilir. Örneğin, yabancı girişimlere hızlı oturma ve çalışma izinleri verilebilir. Şirketini Türkiye’de kuran yabancı girişimciye bir belirli süre vergi muafiyeti önemli etki yapabilir. Girişimci ekosistemin buluşabileceği (ve ticari amaçlı olmayan) merkezler ve finansman olanaklarını güçlendirmek gibi yenilikler fark yaratabilir.

Yurtdışında borsaya açılma
Özellikle şahit olduğumuz ekonomik ortamda Türk girişimlerinin yurt dışında borsalara açılması zorlaşıyor. Normalde bu da bir finansman kanalı olabilir. Bu, erken aşama şirketler için değil ama geç aşama şirketler için başka ülkelerde izlenen bir yol. Hepsiburada, halka açılma konusunda ilk adımı atan girişimlerden oldu. Ancak, hem dünyanın içinde olduğu durum hem de gelirlerinin çoğunluğunun TL olmasından dolayı geçen sene listelenmeye başladığı NASDAQ’da maalesef muazzam bir kur erimesine maruz kaldı. Bu bağlamda bir SPAC üzerinden ABD borsasına açılmak isteyen Martı’nın durumu da ilginç. Gelirlerinin tümü TL olan bir şirket, hisse değeri dolarla ölçülen bir pazara neden girmek istesin ki? İnşallah yanılırım ama bu hem kendilerine hem ülke imajına zarar verecek bir hareket olabilir.

2023 yılı ne getirecek?
Özetle, geç aşamada yatırım bulma olanakları 2022’de ciddi bir şekilde daraldı. Bu tüm dünya için de geçerli. Pandemi sonrası alevlenen enflasyon, Ukrayna savaşı ve enerji krizi gibi konular hakim. Türkiye özelinde bu sorunlara yüksek enflasyon ve devalüasyon gibi dinamikler ekleniyor. Onun için önümüzdeki 18-24 ay yatırım hacimlerinin çoğalmasını veya değerlemelerin son iki düzeylere çıkmasını beklemiyorum. Tam tersine, 2023 yeni bir sınav şeklinde, startup’ların karşısına çıkabilir. “Hunger Games” tarzı bir ortama hazırlanıp, umudu kaybetmemek lazım. Değerlemeler çok daha düşük olabilir, herkesin “down round” gibi tabirlere yeniden alışması gerekebilir veya teknoloji sektörü işten çıkarmalara devam edebilir. Karamsar bir tablo olduğunun farkındayım ama temkinli olmakta fayda var. Elbette bu dönem de bir gün normalleşecek ve yerini daha rahat günlere bırakacak. O zamana kadar temelleri sağlam tutmakta, kârlılığın hızlı büyümeden daha değerli olduğunu, iyi bir iş yerinin ve ortamın değerini hatırlamakta fayda var.

YABANCI YATIRIMCI TL GELİRİ SEVER Mİ?

Aslında bu çok yöneltilen bir sorudur. Eğer bir Türk girişiminin tüm gelirleri (doğal olarak) TL ise, yabancı yatırımcı neden yatırım yapsın? Zaten son dönemde çok yabancı yatırım görmüyoruz ve yapmayanların ana nedenini de bu gerekçe oluşturuyor. Öncelikle ülke riskine ortak olmak istemiyorlar. Erken aşama yatırımların çok büyük bir bölümü Türk fonlardan geliyor. Seri A ve sonrası için yatırım yapan yabancıların ilk tercihi “stratejik yatırım” oluyor. Bu durumda para koyuyorlar. Bir bölümü ise girişimin Türkiye dışına açılmasını (ve böylece döviz geliri olacağından) desteklemek için yatırım yapıyor. Türkiye’de bu iki seçeneğin çok sayıda örnekleri de oluştu. En başta bahsettiğim oyun sektörü özellikle Türkiye’deki yeteneğin global bir pazara hizmet verebilme kabiliyetinden yerli ve yabancı yatırımcılardan kaynak toplamayı başarmıştı.

YENİ DÖNEMİN BÜYÜME HESABI

  • YÜZDE 60 Büyüme konusu için geçen sene çok daha büyük rakamlar yazabilirdim. Ama şu an için kârlı bir şirketin yılda asgari yüzde 60 büyümesinin iyi, yüzde 100’ün üzerinde büyüyorsa, çok daha iyi olduğunu söyleyebilirim.
  • ENFLASYON ETKİSİ Ama bu büyüme oranlarının dolar veya euro üzerinden olduğunu unutmayalım. Girişimin geliri TL ise üstüne enflasyon ve devalüasyon karmasından ciddi bir ekleme yapmak gerekiyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI:

Yazar: Fast Company Türkiye

©Fast Company Dergisi, Türkiye’de Fast Dergi Yayıncılık A.Ş. tarafından Türkiye Cumhuriyeti yasalarına uygun şekilde yayınlanmaktadır. Fast Company’nin isim hakkı ABD’de Mansueto Ventures’a, Türkiye’de Fast Dergi Yayıncılık A.Ş.’ye aittir. Dergide yayınlanan yazı, tablo, fotoğraf ve görsellerin her hakkı saklıdır. İzinsiz, kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Şirketiniz her açıdan hazırsa iş dünyasında 'hız' iyidir.

Şirketiniz her açıdan hazırsa iş dünyasında ‘hız’ iyidir

Benim-girişim-yolculuğum--Cagri-Boay

“Global devlerin arasına gireceğiz”