YAZI: M.RAUF ATEŞ
Dünya Yeşil Bina Konseyi’nin (World GBC) araştırması, aslında sektörle ilgili gerçeği gözler önüne seriyor. Araştırmaya göre, dünyadaki karbon emisyonunun yüzde 39’u binalardan kaynaklanıyor. Bunun 1/3’ü ise inşaat aşamasına, kalan bölümü kullanım dönemine ait.
Çok sayıda sektör içinde bu kadar önemli orana sahip olan inşaatta artık ‘sürdürülebilirlik’ daha çok konuşuluyor. Anarock’un araştırmasına göre geleneksel olanlara oranla yüzde 15 daha maliyetli olsa da yeni nesil inşaatlara yönelik talebin artacağı tahmin ediliyor.
Dünyanın önde gelen mimarlık şirketlerinden Skidmore, Owings and Merrill’de (SOM) Sürdürülebilirlik Lideri olan Mina Hasman, bu görüşe katılan liderlerden… Geçtiğimiz yıl Time dergisince “100 İklim Lideri” arasına dahil edilen Mina Hasman, sürdürülebilir inşaat konusunda şu bilgileri paylaşıyor:
İNŞAATTA SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK
Sürdürülebilir binalar, çeşitli tasarım ve uygulama yöntemleriyle karbon emisyonlarını önemli ölçüde azaltma potansiyeline sahiptir. Karbon emisyonlarındaki azalma, yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı enerji sistemlerinin dahil edilmesi, enerji verimliliği önlemlerinin uygulanması, sürdürülebilir malzemelerin seçilmesi ve etkili atık yönetimi uygulamalarının benimsenmesiyle sağlanabilir.
En iyi senaryoda, karbon emisyonu seviyeleri günümüzün geleneksel inşaatına kıyasla yüzde 70 ila 90 oranında azaltılabilir. Yani 10 ila 30 arasında önemli bir değerden söz ediyoruz. Ancak, gerçek azalma bina tasarımına, yerel koşullara ve kullanılan teknolojilere bağlı olarak değişebilir. Biz Skidmore, Owings and Merrill’de (SOM), günümüzün binalarındaki karbon azaltma olasılığını yepyeni bir seviyeye taşıyan “Urban Sequoia” projesini geliştirdik.
Yöresel tasarım stratejileri, verimli ve iyi entegre edilmiş bina sistemleri ve yenilikçi bir yapısal çözümün (malzeme israfını en aza indiren) birleşmesi sayesinde, 60 katlı bir binanın tüm yaşamı boyunca karbon emisyonlarını yüzde 90 oranında azaltabiliyoruz.
Urban Sequoia prototipinin önerisinin en önemli parçalarını “doğrudan hava yakalama” teknolojisi ve proje sahasında yenilenebilir enerji üretimi oluşturuyor. Bunlar birleştiğinde, söz konusu binanın inşaatının tamamlanmasından sonraki 5 yıl içinde karbon emisyonunda yüzde 100’ün üzerinde, 100 yıla ulaştığında ise yüzde 300’ün üzerinde azalma sağlayabiliriz.
EN ÇOK KARBON TÜKETİMİ
Bir projenin inşaat aşamasında genellikle daha fazla karbon salımına dikkat etmek önemlidir. Bunun en önemli nedenlerini ise “malzemelerin çıkarılması, üretilmesi ve taşınması, inşaat ekipmanlarının çalıştırılması, enerji ve su tüketimi” gibi faktörler oluşturur.
Karbon emisyonlarını en aza indirmek için, bir binanın inşaatı başlamadan önce malzeme seçimleri ve mesafeleri dikkatlice düşünülmeli, dikkatlice değerlendirilmelidir. İnşaat için minimum malzeme kullanımını teşvik eden tasarımların yanı sıra, karbon emisyonu düşük, geri dönüştürülebilir, dayanıklı ve projenin inşaat alanına yakın, doğal malzemelere her zaman öncelik vermek gerekir.
Karbon emisyonları bir binanın işletme döneminde de ortaya çıkar. Bu aşamada, enerji tüketimi, ısıtma-soğutma sistemleri, aydınlatma ve diğer operasyonel faaliyetler sonucunda karbon emisyonları ortaya çıkar. Zararı en aza indirmek için, doğal kaynak tüketimini azaltan, verimli ısıtma-soğutma ve aydınlatma sistemlerine sahip olan ve yöreye uygun tasarımlara her zaman öncelik verilmelidir.
KULLANIM DA ÇOK ÖNEMLİ
Bina kullanıcılarına binanın inşa edildikten sonra nasıl kullanılacağına ilişkin eğitim programları vermek, bu kullanıcıların aşırı enerji ve su kullanımını azaltabileceğinden, operasyonla ilgili karbon emisyonlarında önemli düşüşler sağlanmasına yardımcı olabilir.
Operasyonel karbon emisyonları olarak adlandırılan bu emisyonlar, binanın yenilenmesi sırasında mekanik ve elektrik sistemlerinin iyileştirilmesi ve temiz/”yeşil” enerji kaynaklarının (örneğin güneş, rüzgar ve gelgitten elde edilen enerji) kullanılması yoluyla zaman içinde azaltılabilir.
Ancak, gömülü karbon emisyonları, malzemeler seçildikten ve inşaat başladıktan sonra “kilitlenir”. Bu nedenle, inşaat tamamlandıktan sonra bu emisyonları azaltma fırsatları çok sınırlı olduğundan, bir bina projesinin ilk gününden itibaren gömülü karbonu azaltmaya öncelik verilmelidir.
YENİ NESİL MALZEMELER
Karbon emisyonlarını azaltmak ve genel çevresel etkiyi en aza indirmek için çok sayıda yeni malzeme geliştirildi. Bunların başında ‘geri dönüştürülmüş’ malzemeler geliyor.
Geri dönüştürülmüş cam, plastik, metal, çelik ve diğer malzemeler inşaat malzemelerinin üretiminde giderek daha fazla kullanılıyor. Bunlar doğal kaynak tüketimini azalttığı gibi atık miktarını da en aza indiriyor.
Yeşil beton kullanımı, geleneksel üretimde kullanılan çimento miktarını azaltır ve alternatif bağlayıcılar kullanımına olanak sağlar. Bu, bir yapının karbon ayak izini önemli ölçüde azaltabilir.
Yenilikçi malzemeler arasında ise ‘Kenevir betonu, mantar yalıtımı, deniz yosunu duvar panelleri, mantar kaplama, yosun veya biyokömürden yapılmış tuğlalar’ yer alıyor. Özellikle biyo-bazlı malzemeler giderek daha fazla kullanılıyor.
Biyomalzemeler, yenilenebilir kaynaklardan üretilir. İşlenme ve üretim sırasında daha az karbondioksit saldıkları için ana akım yapı malzemelerine umut verici bir alternatif olarak öne çıkıyorlar.
SÜRDÜRÜLEBİLİR YAKLAŞIMIN ETKİSİ
Karbon emisyonunu azaltma oranı
- Tuğla – %20
- Seramik – %30
- Demir-çelik – %20-40
- Çimento – %30-50
- Boya – %30
- Ahşap – %80
- Sıhhi tesisat – %65
- Kum/kil – %65
- Cam – %40-60
- Yalıtım – %30-50
YEŞİL BİNANIN MALİYET TARFI
- MALİYET Yeşil binalar, geleneksel olanlara göre %5-19 arasında daha yüksek maliyetle inşa ediliyor.
- KİRA İngiltere’de yeşil binalar, diğer yapılara göre %13.3- 36.5 arasında daha yüksek kiraya verilebiliyor.
- İŞLETME Bu tip binaların işletmesi ise normallerden %14 işletme maliyeti gerçekleşebiliyor.
Kaynak: World Green Building Council”
TEMEL ÜRÜNLERDE EMİSYONU DÜŞÜRME FORMÜLÜ
- TUĞLA Daha az çimento ve alternatif malzemelerin kullanımıyla etki azalabilir.
- SERAMİK Gelişmiş fırın teknolojileri ve geri dönüştürülmüş malzemelerin entegrasyon emisyonu aşağı çekilebilir. Örneğin, Hollanda’da henüz yaygın olarak benimsenmemiş fırınlarda ‘sıfır’ emisyonlu ürün elde ediliyor.
- DEMİR-ÇELİK Yeniden kullanım, geri dönüşüm ve daha verimli üretim teknolojileri ‘daha az’ karbona katkı yapıyor. Yaygın olmasa da bazı çelik ürünlerinde yüzde 80 gibi oranlar yakalanıyor.
- ÇİMENTO Alternatif bağlayıcılar, yüksek enerji verimliliği ve karbon teknolojilerle başarılı sonuçlara ulaşılıyor.
- BOYA Çevre dostu formüller ve solvent içeriğinin en aza indirilmesiyle emisyon aşağı çekiliyor.
- AHŞAP Yenilenebilir malzeme olduğu için potansiyeli yüksek. Geri dönüşümü sağlamak için de ‘toksik’ yapıştırıcıların kullanımını en aza indirgemek gerekiyor.
- CAM Dönüştürülmüş camın kullanılması ve üretiminde enerji verimliliğinin optimize edilmesi, üretim kaynaklı emisyonu aşağı çekiyor.