“Nasıl bulduysak öyle bırakıyoruz”
Ermişler Grubu, 1940’larda ticaret yaşamına giren bir aile şirketi. 1980’lerde inşaat, 1997’de ise mermer ve doğal taş alanlarına girerek büyüdük.
Madencilik sektörünün, Türkiye açısından milli bir mesele olduğunu düşünüyoruz. İhracatını ve istihdamını artıran, rekor kıran tek sektör… Ülkemizin bu güçlü potansiyel ile dünyada bir numara olmasını istiyor, bu amaç için gece gündüz çalışıyoruz.
Toplumda madencilere yönelik yanlış bir algı var. Maden işletmelerinin kesip, biçip çevreyi dağıttığı düşünülüyor. Oysa süreç böyle işlemiyor. Devlet size maden çıkarma iznini maksimum 10 yıllık veriyor. Üstelik bu izni her an geri alma hakkına sahip. Devlet bu izni, uzun süren denetimden sonra hazır gördüğünde veriyor. Bir maden şirketi izin almışsa, dört dörtlük hazır olduğu anlamına gelir.
Biz bu yatırımları yaparken “Nasıl bulduysan bırak” stratejisiyle çalışıyoruz. Faaliyetlere başladığımızda maden alanının fotoğrafını çekiyoruz. Alanı terk ederken, aynı fotoğrafı masanın üzerine koymaktan yükümlüyüz. Bu bizim faaliyetimizin bir parçası. 10 ağaç kesildiyse, en az aynı sayıda yeniden dikiliyor.
Biz eskitilmiş mermer alanındayız. İç pazar payımız yüzde 5 düzeyinde. Türkiye’de marka projeleri olan inşaat projelerine yönelik üretim yapıyor, diğer bölümünü de ihraç ediyoruz. Bizim alanımızdaki şirketler için ilk sırada Çin, ardından da Hindistan pazarı geliyor. Hedefimiz daha fazla ülke ve pazar payımızı artırmak.
Dünyada büyük bir pasta var. Bu pastayı Türk şirketleri kendi aralarında bölüşmemeli. Hedefimiz, dünyadaki ana üreticilerin pastasından aldığımız dilimi ülke olarak büyütmek olmalı. “Yeni nesil madencilik” için çevre, teknoloji, eğitim gibi konular bizim için önemli. Yeni seviyeye hep beraber gelmeliyiz. Çünkü, bizim içeride yaptığımız rekabet ve kavga, yabancı birinin gelip pastadaki dilimden pay alması demek. Devletin de bize desteğiyle çok güzel bir yapıya ulaşmayı amaçlıyoruz.
Fahri Ermişler
Ermişler Grubu YKÜ
“Yeşil Mutabakat’a uyum şart
Yeşil Mutabakat, iş dünyasının gündeminde önemli bir konu olarak yer alıyor. 2050’ye kadar Avrupa Birliği’nin (AB) “iklim nötr” olma hedefini ortaya koyuyor. AB, fosil yakıtlardan çıkarken, yeşil dönüşümü ve dijital dönüşümü gerçekleştirmeye çalışıyor.
Bu dönüşümler, beraberinde yeni bazı metal ve madenlere olan ihtiyacı gündeme getiriyor. Örneğin, elektrikli araçlara geçilirken, yeni bataryalar için lityum ihtiyacı gelişti. 2050’ye kadar bu ihtiyacın yüzde 6 bin artması bekleniyor. Rüzgar ve güneş enerjisi santrallerinin de bazı metallere ihtiyacı artıyor. Örneğin, elektrikli araçlarda bakıra olan ihtiyaç, fosil yakıtlı araçlara göre 4 kat arttı.
Madenciliğe olan ihtiyaç artarak devam ediyor. Dolayısıyla, madenlere duyulan ihtiyacı ve sürdürülebilirliği bir arada yürütmemiz gerekiyor. Bu da madenciliğin nasıl yapılacağıyla ilgili yeni bazı rehber ilkeleri gündeme getiriyor.
Toplumun, madencilik faaliyetlerine şüpheci bir şekilde yaklaştığını görüyoruz. Ancak, bir yandan da madenciliğe ihtiyaç var. Bu ikisini birleştirdiğimizde “sürdürülebilir madencilik” ortaya çıkıyor. Çevreye ve iklime duyarlı, biyoçeşitliliği koruyan bir madencilik anlayışı gerekiyor. Madenler olmadan ekonomi devam etmiyor. Yeşil Mutabakat stratejisinde hepsi yer alıyor. Atık kavramının yerini, malzeme kavramı alıyor.
Doç Dr. Çiğdem Nas
İKV Genel Sekreteri
“Makine üreticilerini de büyütüyoruz”
150 farklı çeşide sahip mermerlerimizi dünyanın birçok ülkesine ihraç ediyoruz. 2000’li yılların başında 300 milyon dolar olan ihracatımız, 2006 yılında 1 milyar dolar, 2013 yılında 2 milyar dolara yükseldi. Bugün dünya pazarında ilk 5 ülke arasındayız.
Ocaklarımızda yıllık 15 milyon ton doğal taş üretiyoruz. Üretimin yaklaşık yarısını ihraç ederek yıllık 2 milyar dolar kazandırıyoruz.
Yaklaşık 250 bin kişiye doğrudan istihdam sağlayan sektörümüz bunu hakediyor. Sektörde 2 bin civarında ocak işletme, bin 800 civarında mermer fabrikası, 8 bin civarında atölye var.
Mermer sektörü geliştikçe makine üreticileri de büyüyor, gelişiyor. Doğal taş sektöründe 55-60 makine grubu kullanılıyor. Ülkemiz 40 makinede ihracatçı düzeyinde. Son 5 yılda mermer makinesi ihracatı 25 milyar doları buldu.
Şunu söylemem gerekiyor: Madencilik ormanları azaltmıyor. Biz sadece Türkiye’deki ormanların binde 2.7’sini kullanıyoruz. Yasak alanlarda madencilik yapamayız. Madencilik siyaset üstü bir konu olarak değerlendirilmeli. Bu yönde çalışıyor ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı açılmasını öneriyoruz.
İbrahim Alimoğlu
Tümmer YKB
“Sürdürülebilirlik işin merkezinde”
Sektörümüz, Kanada’daki herhangi bir sanayi sektörüne kıyasla en yüksek ortalama ücrete sahip. Yerli topluluklarla çalışmalarımıza çok önem veriyor, odaklanıyoruz. Yerli ortaklarla 105 anlaşmamız var ve 16 binden fazla kişiyi istihdam ediyoruz.
Organizasyonumuzda ve sektörümüzde sürdürülebilirlik odağı çok eskilere dayanmaktadır. 90’ların başında Kanada’da birçok paydaşın bir araya geldiği önemli bir oluşum başladı. 2004 yılında ‘Sürdürülebilir Madencilik Standardını’ hayata geçirdik ve sektörümüzde ve ülkemizde yaptığımız her işin merkezine sürdürülebilirliği yerleştirdik.
Çeşitlilik, kapsayıcılık ve saygılı çalışma alanlarının sağlanması konusunda yeni standartlar üzerinde çalışmanın yanı sıra performansı artırmaya da odaklandık. Tüm bunlar sürdürülebilirliği sağlayacak. Performansı artırmaya devam ediyoruz. Kanada’daki endüstrimiz karbonsuzlaşmaya odaklandı.
Ben Chalmers
Mining Association of Canada Başkan Yardımcısı
“Deniz altında maden arayacağız”
5 ülkede krom faaliyeti gösteren, dünyanın üçüncü büyük firmasıyız. Gittiğimiz ülkelerde, madenciliğimizi büyütmek için lisanslar satın alıyoruz. Dünyada, orta ölçekli bir madencilik sınıfındayız. Büyük ölçekli olmak için gideceğimiz çok yol var.
Şimdiye kadar madencilik yanlış anlatıldı. Tabii ki kötü niyet besleyen firmalar var. Devlet, çıkardığı yeni yasalarla daha kontrollü şekilde ilerlememizi sağlıyor. Bu da madenciliğin saygı duyulan bir sektör olacağını gösteriyor.
Şu anda Kazakistan’da 30 lisansımız var. Kazak hükümetiyle 5 ortak şirketimiz var. Türkiye’de Erzincan, Elazığ, Malatya, Diyarbakır, Antep, Kayseri olmak üzere 50 ruhsata sahibiz. Biz ağırlıklı olarak krom, kurşun, çinko ve bakır gibi metallerin yanı sıra altın ve gümüş gibi değerli metaller ile ilgileniyoruz. Son dönemde elektrikli araçların çoğalmasıyla birlikte batarya yatırımı fazlalaştı. Kobalt, nikel, lityum ile ilgili bazı ülkelere ruhsat başvuruları yaptık. Hayata geçmesi biraz zaman alacak.
Yer altının yanı sıra deniz altı madencilik çalışmalarına başladık. Dünyanın çoğunluğu sular altında ve burada madenler yatıyor. Belçikalı ve Hollandalı firmalarla görüştük. Burada milyarlarca dolarlık yatırımlardan bahsediyoruz ve bu yatırımlar için ortaklıklar yapılabiliyor. Bizler madenciliği yapabiliyoruz ama bizim de yeterince finansmanımız olmuyor. Madencilik bilgimizi koyup ortaklıklar ile ilerleyeceğiz.
Yüksel Yıldırım
Yıldırım Şirketler Grubu CEO
“Madencilik ve sürdürülebilirlik zıt değil”
Şirketimiz Muğla’da, 26 yıl önce Gökhan Alpay tarafından kuruldu. Hem ocak hem fabrikamızla, işlenmiş ürün ve blok ihraç ediyoruz. Üretimin yüzde 95’i Amerika, İspanya, İsrail ve Kanada gibi pazarlara ihraç ediliyor.
Madencilik faaliyetiyle istihdam sağlanması, enerji ihtiyacının karşılanması, bölgesel kalkınmayı ön plana çıkarması, ülkeye döviz getirmesi açısından büyük bir öneme sahip. 2020 yılında maden ihracatının GSMH’ya katkısı 59.2 milyar liraya ulaştı. 2021 yılında da bir önceki yıla göre ihracatımız yüzde 40 oranında artarak 5.93 milyar doları buldu.
Madencilik ve sürdürülebilirlik birbirine zıt kavramlar gibi görünebiliyor. Biz 2021 yılının başında Dünya Sürdürülebilir Kalkınma İş Konseyi’nin Türkiye’de bölgesel iş ortağı olan Sürdürülebilir Kalkınma Derneği’ne (SKD) üye olduk. Bu konuda sektörde tekiz. Örnek faaliyetleriyle bizden bu konuda daha önde olan Türkiye’nin büyük şirketlerinin faaliyetlerini inceledik. 2022 yılında ilk sürdürülebilirlik raporumuzu yayınlayacağız.
Bir yandan da kendimizde ve çalışanlarımızda bu kültürü oluşturmak için eğitimlere başladık. Kurumumuzun faaliyetlerinin çevreyi olumsuz yönde nasıl etkilediğini belirlemek için kendi çevre standartlarımızı belirledik. Enerji verimliliği, enerji tüketimi dahil, enerji performansımızın sürekli iyileştirilmesi için danışmanlık alıyoruz. Yenilenebilir enerji için tüm üretim alanlarımızın üzerine güneş panelleri kurulumu için onay aldık.
2022’nin ikinci yarısında yatırımı tamamlamayı ve elektrik tüketimimizin yüzde 40’ını kendimiz üretmeyi hedefliyoruz.
Melike Alpay Özmen
Alpay Madencilik YKÜ