İngiltere’nin eski başbakanlarından Winston Churchill, İkinci Dünya Savaşı sırasında gerçeklerin kendisine olduğu gibi aktarılmamasından şikayetçiydi… Kimse olumsuz haber vermek istemiyor, başbakanın yanlışlarını tartışmıyordu.
Coca-Cola’nın efsanevi COO’larından Donald Keough, kitabında bu konuya şöyle yer veriyordu: “Churchill, bu sorunu aşmak için karargahında, görevi sadece kötü haberleri getirmek olan özel bir birim kurmuştu. Onların görevi, savaşın gidişiyle ilgili en kötü haberleri/gelişmeleri bulup, başbakana aktarmaktı.”
Donald Keough, “Buna karşılık Almanya’nın o dönemki lideri Adolf Hitler, çarpışmaların son zamanlarına kadar, savaşı kazanmakta olduğunu sanıyordu. Kimse ona kötü haber iletmeye cesaret edemediği için, bir yenilgiye doğru sürüklendiğini bilmiyordu” diye yazıyordu.
Ona göre, subaylar, askerler ya da çalışanlar, kendilerini güvende hissetmeme ya da tepkiden çekinme gibi nedenlerle liderleriyle açık iletişim kuramıyor. Bu nedenle doğru haberi vermekten çekiniyor, karşı görüş belirtemiyorlar.
Baskı altında karar vermek
Ünlü yönetim danışmanı Adam Grant, çalışanlar ve yöneticilerin, kendilerini güvenli hissetmedikleri için bazı ortak davranışlar geliştirdiklerine dikkat çekiyor. Ona göre, toplantılardayken ve yöneticileriyle konuşurken, bazı davranışlarını baskı altında tutuyorlar. Bu nedenle de, örneğin, “Hata yaptım” ya da “Bu görüşünüze katılmıyorum” gibi gerçek düşüncelerini ortaya koyamıyorlar. Oysa, liderlerinden ya da CEO’larından çekinmeseler, örneğin, “Sizinle aynı görüşte değilim” ya da “Farklı bir düşüncem var” diyebilecekler.
Mey Diageo Genel Müdürü Levent Kömür, “Ataerkil toplum düzeni üzerine kurulmuş olan iş yaşamı, liderin en önemli görevini korumak olarak kodlamış durumda” diyor ve ekliyor: “Hata yapan bir liderin koruma görevini yerine getiremeyeceği çıkarımı, çalışanların farklı görüşler sunmasını zorlaştırıyor. Tabii bir de bizim gibi, eğitimde çoktan seçmeli sınavlarda yetişmiş ve 3 yanlışın 1 doğruyu götürmesine maruz kalmış kuşaklar için hatayı kabul etmek daha da zorlaşıyor. ‘Hata yaptım’ demek en çok da bu nedenle zor oluyor.”
Ford Otosan İK Başkanı Ali Rıza Aksoy, “psikolojik güvenlik” konusuna dikkat çekiyor: “Çalışanın içinde bulunduğu ofis ortamının kültürüne bağlı olarak daha fazla fayda üretmek adına olumlu anlamda sorgulayan noktada olmak çok kritik. Bunu sağlayabilmek çok önemli bir başarıdır.
‘Bu konuyu bilmiyorum’ ve ‘Hata yaptım’ en az kullanılan cümleler olarak öne çıkıyor. Çalışanlar, çoğu zaman bu cümleleri, liderlerinin gözünde ‘eksi’ puan almamak adına kullanmıyorlar. Yöneticilerden gelen bu baskının yarattığı ‘endişe’ çalışanları bu tarafa yönlendiriyor.”
Türkiye’de son tablo
İş dünyasında bu konunun nasıl algılandığını ve yönetime yansımasını ortaya koymak için 72 kişinin katıldığı bir anket gerçekleştirdik. C seviye yöneticilerden CEO’ya, startup kurucularından patronlara kadar çeşitli pozisyonlardan yöneticilerin kaldığı ankette, “baskı altında ortaya çıkan davranışlar” sorgulandı.
Ankette ilk sırada “Hata yaptım, benim hatam” ifadesi yer aldı. PepsiCo’nun eski İK başkanlarından ve August Leadership ortağı Ümran Beba, “Hata yaptım, hâlâ çok zor kabul edilen bir cümledir” diyor ve ekliyor: “Grup projeleri ve kararları çerçevesinde bazen hatalar/eksiklikler için sahiplenme olmuyor, ortada kalıyor. Bu ciddi bir sorun olarak yaşanıyor.”
Mutlu Akü CEO’su Deniz Şeker ise “Hata yaptım, genelde her şirkette en fazla güvensizlik hissedilen cümledir” diye konuşuyor. Ona göre, çalışanlar, bu cümleyi kurduklarında nedense her şeyin yıkılacağını, şirketteki algılarının o an itibarıyla dibe vuracağını düşünüyor. Şeker, “Halbuki, bir hatayı düzeltmenin birinci yolu hatayı dürüstçe kabul edip, üzerine gidip, gelişime açık noktalarla ilgili planları ve önerileri anlatmaktan geçer. Sonrasında paydaşlar arasında ‘gerçek’ bir güven kendiliğinden oluşuyor” diye devam ediyor.
“Bilmiyorum” zor bir kelime mi?
İş insanları arasında yaptığımız ankette ikinci sırada “Bu konuyu bilmiyorum/bir fikrim yok” sözü yer aldı. Bir iş insanı, “Türkiye’de her konuyu bilen, bilmek zorundaymış gibi hissedenlerin sayısı azımsanmayacak düzeyde. Bunun örneklerini de televizyonlardaki açık oturumlarda görüyoruz” diye konuşuyor.
Ankete katılanlar, yüzde 31.5 ile ikinci sıraya “Bu konuyu bilmiyorum” davranış kalıbını koyuyor. Katılımcılar, iş dünyasında “Bir fikrim yok” demenin zayıflık ve bilgisizlik olarak algılandığını paylaşıyor. Oysa onlara göre gerçek öyle değil. Örneğin, Alexion Türkiye Genel Müdürü Derya Erturun Köker, baskı altında ortaya çıkan davranış kalıplarını şöyle sıralıyor: “Bu konuyu bilmiyorum”, “Hata yaptım” ve “Sizinle aynı fikirde değilim.”
Köker’e göre, bu konularda ilerlemenin yolu, liderliğin örnek olmasından, gereken kültür ortamını yaratmasından geçiyor. Köker, “O yüzden ben açıkçası bu konuda çabalıyorum, kendi ekibime rahat söylüyorum. Ama ben de yurt dışı toplantılarda ‘Acaba bilmeliydim ve kaçırdım mı?’ çekincesiyle, ‘Bu konuyu bilmiyorum’ kısmını kullanamıyorum. ‘Hata yaptım’ konusunda daha rahat davranıyorum” diye konuşuyor.
Webhelp Türkiye CEO’su Metin Tarakçı da bu konuya dikkat çekiyor. “Bu konuda bir fikrim yok” demenin gerçekten yaygın bir zorluk olduğunu söylüyor: “Maalesef çalışan ve yöneticiler arasında böyle bir algı var. Herkes, ‘Her konuda bilgi sahibi olmamız bekleniyor’ gibi düşünüyor. Oysa gerçek öyle değil. Tabii sadece bu da değil. Biraz da pozisyonumuz gereği bilmediğimizi söylemekten de çekinebiliyoruz.”
Farklı bir görüşüm var!
Ankete katılanların yüzde 14.1’i, üçüncü sıraya “Bu konuya farklı yaklaşıyorum, değişik görüşüm var” yaklaşımını koyuyor. Onlara göre, çok sayıda çalışan, toplantı ya da bire bir görüşmelerde bu yöndeki düşüncelerini ortaya koyma konusunda ciddi bir “baskılama” yapıyor.
Fiba Perakende Grup Başkanı Oya Şener, “Burada yanlış bir şey söyleme, yanlış yorum yapma korkusu öne çıkıyor” diyor ve ekliyor: “Bu nedenle toplantı sonunda, ‘Fikri olan veya görüşü olan var mı?’ diye sorduğumuzda, çok az yanıt geliyor. Çoğu kimse paylaşmak istemiyor.”
Krone Türkiye CEO’su Rıza Akgün, “Bu cümle, genelde karşı taraftakinin motivasyonunu bozmamak için kullanılıyor” diyor: “Onun yerine görüş farkı, dolanarak dile getirilmeye çalışılıyor ki, bu da çok yanlış anlamalara neden oluyor. Bu nedenle açık tartışma kültürü gereklidir. Tartışmanın sonunda bir kişiyi galip, diğerini mağlup olarak değerlendirmekten kaçınmak gerekiyor. Bunun yerine ortak akıl sayesinde elde edilen neticeyi bir ‘ekip zaferi’ olarak değerlendirmek daha doğru olacaktır.”
August Leadership ortağı Ümran Beba da aynı görüşü ortaya koyuyor. Ona göre, görüşler açıkça değil, dolanarak dile getiriliyor: “Fikirler çok net ortaya koyulmuyor, dolaştırılıyor veya toplantı sonrası pasif agresif formatta ortaya çıkabiliyor.”
“Benim değil, takımın hatası”
Facebook Türkiye Ticari Direktörü İlke Çarkçı Toptaş, baskı nedeniyle şu iki cümlenin çok az kullanıldığına dikkat çekiyor: “Sizinle aynı fikirde değilim” ve “Hata yaptım/benim hatamdı.”
Toptaş, bu konudaki görüşlerini şöyle ortaya koyuyor: “Aynı görüşte olunmadığını ortaya koyan cümleler çok ender kullanılıyor. Bunun en önemli nedeni bence insanların görüş ayrılıklarına yaklaşırken kırıcı olmamayı ilk sıraya koymalarıdır. Belki bu kadar net olmasa da farklı görüşler mutlaka iletiliyordur. Ama kesinlikle net şekilde nadiren ileri sürülüyor.
Hata yaptım sözünü Facebook’ta çok az duyuyoruz. Bunun nedeni belki biraz çapraz fonksiyonlarla işbirliği yapmamızdır. Çok fazla takım çalışmasına dayalı bir iş ortamı, bu konudaki sorunları engelliyordur. Yani bir hata olduğunda bu genellikle bir kişinin değil, bir takımın sorumluluğunda gerçekleşiyordur.”
“Çalışanın içinde bulunduğu ofis ortamının kültürüne bağlı olarak daha fazla fayda üretmek adına olumlu anlamda sorgulayan noktada olmak çok kritik. Bunu sağlayabilmek çok önemli bir başarıdır.”
“ŞİRKET DNA’SI ÇOK ÖNEMLİ”
- “Hata yaptım, farklı düşünüyorum” gibi açıklamalar çok değerlidir. Doğru liderlik kültürü ve davranışına, DNA’sına sahip bir şirket ortamını sergiler.
- Bu tip şirketlerin DNA’sında “Öğrenme, hataları değerlendirme ve geleceğe yönelik bakış açısı” vardır.
- Tabii liderlik de bu konuda çok önemlidir. Hassas ve görüşlere/eleştirilere açık olması, hiyerarşik liderlikten uzak ve dinleyen bir yöneticilik sergilemesi gerekir.
- Böyle baktığımızda, “Hata yaptım ve öğrendim” demek gerekir. “Sizin düşüncenizi dinledim, benim de bir önerim var” görüşünü savunabilir.
LEYLA DELİÇ
COCO-COLA İÇECEK CIDO
YENİ KOŞULARA UYUMUN 3 KOŞULU
- “Ürüne değil müşteriye”, müşterinin deneyimine odaklanmak gerekiyor.
- İzole birimlerden oluşmuş, hiyerarşik yapılanmaların sınırlarının dışına çıkarak tüm üretim ve yönetişim süreçlerini çevik yaklaşımla tasarlamalıyız.
- Rekabeti yalnız başına değil, bir ekosistemin parçası haline gelerek yürütmeliyiz.
DEMİRHAN ŞENER
MULTİNET CEO
“ALTINDA İŞ KÜLTÜRÜ VAR”
- BİLMİYORUM
Genellikle bunu söylemek yerine, çalışanlar alternatif fikirler üreterek duruma çözüm getirmeyi deniyor. - AYNI FİKİRDE DEĞİLİM
Bizim kültürümüzde genelde lidere karşı çıkmak çok olmadığından bu söz dile getirilmiyor. Avrupa ve ABD’de çok rahat söylenebildiğini görüyorum. - HATA YAPTIM
Genelde nedenler sunularak, işin niye yanlış geliştiği anlatılmaya çalışılıyor. Hataları kabul etmek, yine kültürümüzde zayıflık olarak kabul ediliyor.
KEREM SABANCI KAMIŞLI
ESAS HOLDİNG YKÜ
BENİM İLK 3’ÜM
- Bu konuyu bilmiyorum.
- Hata yaptım, benim hatamdı.
- Bir fikrim/farklı bir düşüncem var.
BANU DEDEMAN
DEDEMAN HOLDİNG CEO
LİDERLER NE DÜŞÜNÜYOR?
OYA ŞENER
Fiba Perakende Grup Başkanı
“Katılmıyorum” sözü söylendiğinde bir görüş ileri sürmek gerekir ki, “Neden katılmıyorsun?” sorusunun yanıtı olsun. Burada fikir sahibi olma ve bunu korkmadan paylaşabilme öne çıkıyor.
ARZU UĞUR
Limak İK Direktörü
“Fikrim yok” sözünün az kullanılmasının arkasında “yetersiz hissetme” duygusu var. Yanlış anlaşılmaktan korkuluyor. Hata konusunda ise biraz cesaret gerekiyor.
SELEN KOCABAŞ
Bağımsız YKÜ
Çalışan ve yöneticilerde, bilmemenin zayıflık olduğu yönünde bir algı var. Halbuki kolektif aklın olduğu ve değişen dünyada öğrenmek, adapte olmak artık çok doğal. Hata konusunda ise insanları hep karşımızda tutuyor, kazan/kaybet yaklaşımı ile yönetiyoruz. Halbuki yanımıza alıp, hatayı söyleyip, ortak resme odaklandığımızı paylaşabilsek, çok daha etkin olabileceğiz.
DENİZ ŞEKER
Mutlu Akü CEO
“Bir çekincem” var sözünü, genelde yöneticilerin baskın olduğu şirketlerde duymak çok zor oluyor. Bu tip organizasyonlarda düşünce çeşitliliği ve farklı görüşleri dile getirme hevesi azalıyor.
BERNA GALİPOĞLU
Schneider Electric Bölge İK GMY
İlk 3 sıraya şunları koyuyorum: “Hata yaptım”, “Sizinle aynı fikirde değilim” ve “Farklı bir düşüncem var.”