Fotoğraf: Pixabay
İş dünyası liderlerinin başarısının yalnızca finansal değerlerle ölçülmediği bir dönemi yaşıyoruz. İklim değişikliği, çevre sorunları, gelir dağılımındaki eşitsizlik, çalışan hakları, ekonomik ve siyasi krizler, küresel salgınlar gibi zorluklar farklı düşünen ve cesaretli liderlere olan ihtiyacı artırıyor. Günümüz liderlerinin toplumsal değer yaratması, yaşadığımız ülkeyi ve dünyayı daha iyiye götürebilmek için çaba ve duruş göstermesi eskisinden çok daha fazla önem kazanmış durumda. Bu ortam doğal olarak yeni bir liderlik kavramını yaratmış durumda: Aktivist liderlik.
Aktivist liderler, dünyayı yalnızca kendi işinin merceğinden değil, daha büyük bir sistemin parçası olarak görüyorlar. Hissedarları ve tüm paydaşları için değer yaratmaya devam ederken, iş dünyasının iyilik ve duyarlılık termometresinin derecesini de artırıyorlar. Bank of America’nın CEO’su Brian Moynihan, 2016 yılında Wall Street Journal’a verdiği demeçte, “CEO’lar olarak görevimiz artık doğru olduğunu düşündüğümüz konuları yönlendirmeyi de içeriyor. Bu, tam olarak politik aktivizm değil ama iş dünyasının ötesindeki sorunlara yönelik eyleme geçmek” demişti. Ben buna “sivil toplum faaliyetlerinde aktif olmak” ismini de takıyorum.
“VEREBİLMEK İNSAN OLMAKTIR”
Sözleri ve eylemleriyle aktivist liderlik konusunda çarpıcı işlere imza atan yazılım şirketi Salesforce’un CEO’su, Time dergisinin sahibi, hayırsever ve aktivist Marc Benioff’un aktivist liderlik kavramının en çarpıcı örneği olduğunu söyleyebiliriz. Benioff, 1999’da kurduğu bulut tabanlı müşteri ilişkileri yönetimi (CRM) çözümü Salesforce ile kısa sürede sektörünün lideri oldu. İş hayatındaki başarısını ise “paydaş teorisine”, yani sadece şirket hissedarlarını değil ekosisteminin tüm paydaşlarının önceliklendirmesine borçlu. “Hissedar savunuculuğu geçmişin yıllık raporları içindir… Bugün CEO’ların sadece hissedarları için değil, çalışanları, müşterileri, ortakları, çevre, okullar, herkes için ayağa kalkması gerekiyor. Ekosistemlerinin önemli bir parçası olan her şey için!” diyor. Bir ortak yazar ile yazdığı “Şefkatli Kapitalizm” isimli kitabında iş hayatına bakış açısını şu iki cümle ile anlatıyor: “Verebilmek insan olmaktır… Paydaşlar kalbi olan bir şirkete yakın olmak ister.”
Aktivist liderlere Türkiye’den örnek olarak TEMA Vakfı kurucuları Nihat Gökyiğit ve Hayrettin Karaca’yı; Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı ve Toplum Gönüllüleri Vakfı kurucusu İbrahim Betil’i; Türkiye Bilişim Vakfı’nın kurulmasına liderlik eden ve başkanlığını yapan Faruk Eczacıbaşı’nı; iş dünyası, eğitim, spor ve teknoloji alanındaki çalışmaları ile eski TÜSİAD başkanı Erol Bilecik’i; eğitim, sağlık, kültür ve sanat alanındaki çalışmaları ile Koç Holding eski Yönetim Kurulu Başkan Vekili rahmetli Suna Kıraç gibi iş insanlarını sayabiliriz.
TOPLUMSAL İYİLEŞMENİN YOLU
Ben de eğitim ve kariyer hayatım boyunca, ilgi alanlarım olan teknoloji, eğitim ve spor konusunda hem profesyonel yönetici hem de sivil toplum gönüllüsü olarak projeler yaptım, aktif görevler aldım. Zamanımın önemli bir bölümünü bu konularda savunuculuğa ayırdım. ABD’deki eğitim hayatım sırasında George Washington University’deki Türk Öğrenci Derneği’nin kurucu yönetim kurulunda yer aldım, derneğin başkanlığını yaptım. Washington DC’deki Türk öğrencileri bir arada tutmak, aramızda dayanışma sağlamak için çalışmalar yaptım.
Otuzlu yaşlarımın hemen başından itibaren içinde bulunduğum teknoloji endüstrisinin önemli STK’ları Türkiye Bilişim Sanayicileri Derneği ve Türkiye Bilişim Vakfı’nın yönetim kurullarında bulundum. Türkiye’nin teknoloji merkezli bir kalkınma modelini uygulaması için o zamandan beri uğraş veriyorum. Hem okuduğum hem de uzun yıllar formasını giydiğim İTÜ’nün basketbol takımının başkanlık görevinde bulundum, uzun bir aradan sonra süper lige çıkılmasına liderlik yaptım. Son yıllarda da Türk Sanayici ve İş İnsanları Derneği ve Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu içerisinde aktif olarak ülkemizin uluslararası ilişkileri ve özellikle yabancı sermaye konusunda çalışmalar yapıyorum. 30 yılı aşkın süredir aktivist liderliğin ne kadar önemli, toplumu geliştiren, dönüştüren, daha iyiye götüren bir kavram olduğunu gururla görüyorum.
AKTİVİST LİDER SAYISI ARTMALI
Sivil toplum gönüllüğünün iş insanları açısından hem bilgi birikimlerini ülkelerinin hizmetine sunmaları hem de ülkenin gelişmesi için düşündüklerini ifade etme konusunda çok önemli olduğunu düşünüyorum.
Kamuoyunu meşgul eden siyasi, ekonomik ve sosyal konularda konuşan aktivist liderlerin sayısının zamanla artması; konuşmayanlar üzerinde bazı etkiler yaratabilir elbette.
Benim tecrübelerim; her hal ve şartta doğrunun, toplumsal faydanın ve iyiliğin, özetle “değerlerin” kılavuzluğunda hareket edildikçe kaybeden olmadığını gösteriyor.
Sorularınız için: [email protected]