in , , ,

Yatırımda 3’üncü fazdayız

Esas Holding CEO’su Çağatay Özdoğru, holdingin yatırım stratejisini, vizyonunu ve gelecek planlarını Fast Company için anlatırken, diğer gruplardan farklarının altını çizdi.

yatırımda-3-uncu-fazdayiz

YAZI: MEHTAP DEMİR

“Hayatımı 2 bölüme ayırabilirim” diyor ve devam ediyor: “Bir yüksek mühendis olarak 1992-2005 arası 13 yıllık ilk bölümünde teknoloji ve telekomünikasyon endüstrisinde çalıştım. 2005’ten sonrası ise tamamen yatırım endüstrisinde geçti. Hissedarlarımızın davetiyle 18 yıl evvel geldiğim yerde yaptığım işe keyifle devam ediyorum.”

Esas Holding CEO’su Çağatay Özdoğru’dan bahsediyoruz. Görevi üstlendiğinde şirket sadece gıda ve sağlık alanında, küçük yatırımlarla faaliyet gösteriyordu. Maslak’taki ofiste sadece 10 çalışanla işe başlanmıştı. Bugün ise 5 milyar dolar büyüklüğe ulaşan, dünyanın çeşitli şehirlerinde 2 milyar dolar yatırımı bulunan bir gruba dönüşen Holdingin CEO’luğunu yürütüyor. Esas’ın; Türkiye’nin en büyük özel havacılık şirketinin yanı sıra ülkenin en büyük spor salonu zinciri, en bilinen ayakkabı perakendecisi ve son yıllarda yapılan teknoloji endüstrisindeki yatırımları var. Türkiye’nin yanı sıra Almanya ve İngiltere’de de ofisleri bulunuyor.

“Bu başarı hikayesini, hissedarlar ve profesyonel ekip, hep birlikte yazdık” diye konuşan Özdoğru, Holdingin yatırım stratejisini, vizyonunu ve gelecek planlarını Fast Company için anlattı…

“KLASİK” HOLDİNGDEN FARKIMIZ

Türkiye’de ‘klasik holding’ kavramından anlaşılan büyük, stratejik ve uzun vadeli yatırımlar yapan ve bunları büyüten, belirli endüstrilere odaklı gruplardır. Stratejik yatırımdan kasıt ise o işi, ‘kendi işleri’ olarak benimsemiş, hatta bazen o endüstriyi yaratan olmalarıdır.

Biz ise farklı bir yapıyız. Öncelikle stratejik bir yatırımcı değiliz. ‘Private equity’, yani ‘özel sermaye’ iş modelini benimsemiş bir yatırım grubuyuz. Belirli bir endüstriye özellikle yatırım yapalım ve o alanda uzun süre kalalım, anlayışından uzağız. Pegasus dışındaki işlerimizin tamamında bu bakış açısıyla faaliyet gösteriyoruz.

‘Private equity’ iş yaklaşımında belirli alanlara yatırım yaparsınız. Bu yatırımlarda hedef uzun vade değildir. Orta vadede, ortalama 8-10 yıl gibi bir sürede değer yaratırsınız. Bizim para kazanma modelimiz de budur.

Şirketten gelen kâr ya da o kârdan gelen temettülerle değil, gerçekleştirdiğiniz değerden kazanırsınız. En nihayetinde ise halka arz yöntemi veya stratejik satışlarla ortaya çıkan değeri realize edersiniz. Esas Holding’in iş modeli ve klasik holdinglerden başlıca farkı budur.

NEREDEN NEREYE GELDİK?

Esas Holding’in yolculuğunu 3 evreye ayırabilirim. 2010 yılına kadar olan dönemi 1’inci faz, 2010-2020 arasını 2’nci faz, 2020 sonrasını ise 3’üncü faz olarak düşünebiliriz.
Holding 2000’de kuruldu. Fakat kritik tarih 2005’tir. Zira o yıl, o dönemde 14 uçağı bulunan Pegasus satın alındı.

2005-2010 arası, Esas Holding’de iş modelinin ne olacağı arayışıyla geçti. ‘Private equity’ iş modeli 2009 yılı sonunda resmileşti. 2010’dan sonra ise bu modeli daha organize biçimde, özellikle Türkiye’de yapmaya başladık.

2013’ten 2018’e kadar önemli başarı hikayeleri yazdık. 2013’te Pegasus’un halka arzı gerçekleşti, ardından ülkenin en önde gelen iki sinema zincirinin birleştirilmesi ile Mars Sinema Grubu kuruldu ve dünyanın en büyük Güney Koreli yatırımcısına 2016’da satıldı. Bunları; Peyman’ın İngiltere’nin en büyük fonlarından birine ve son olarak da 2018’de U.N. Ro-Ro’nun Avrupa’nın en büyük İskandinav yatırımcısına satışı izledi. 2013-2018 yılları arasında Türkiye’ye yaklaşık 2 milyar dolarlık yabancı sermaye gelmesini sağladık. Bunlarla paralel olarak da gayrimenkul yatırımlarına ve sonrasında uluslararası yatırımlara girdik, Londra ofisini açtık.

2020 sonrasını ise 3’üncü faz olarak düşünebiliriz. Bu fazda, mevcut yatırımların içerisine dış yatırımcıları da almak ve yönetilen varlığı büyütmek için çalışıyoruz.
Geldiğimiz noktada yaklaşık 5 milyar doları aşan bir büyüklüğü yöneten, yatırımlarının yüzde 50’si yurtdışında olan bir yatırım şirketine dönüştük.

YATIRIMDA 3 ÖNEMLİ KRİTER

Biz yatırımda sektör fark etmeksizin 3 kritere bakıyoruz. İlk kriter, yatırım yapacağımız işin büyümesinin önünde engel olmamasını istiyoruz.

İkinci kriter, bu işe girerek bir katkı yapıp yapmayacağımızdır. “Bir değer yaratabilir ya da paradigma değişiklikleri sağlayabilir miyiz?”, sorusunun yanıtını arıyoruz.

Bu önemli, çünkü biz inovatif bir yatırımcıyız. Bir işe girdiğimizde, o alana farklı açılar getirmek isteriz. Örneğin, havacılıkta, ucuz uçak bileti (low cost) yeni bir modeldi, farklıydı. İnsanlar eskiden Türkiye’nin en doğusundan İstanbul’a otobüsle bazen 30 saatin üstünde yolculuk yaparak geliyorlardı. Şimdi uçakla 1-1.5 saatte gidebiliyorlar. Getirdiğimiz modelle herkes uçmanın keyfine vardı. Dolayısıyla, girdiğimiz işte yeni model getirme ve değer katabilmeye çok önem veriyoruz.

Üçüncüsü ise insan kaynağı. O işi yönetebilmek için gerekli profesyonellerin olması da çok kritik…

Bunun için önce kurum içindeki yönetici kadrosuna bakıyoruz. Olmazsa dışarıdan bulma konusunu inceliyoruz. İşi yönetecek, sahip çıkacak, bizimle beraber büyüyecek, kazanacak, bu endüstriyi, yönetim bilimlerini bilen içeride ya da dışarıda takım istiyoruz.

SANAYİDEN UZAK MIYIZ?

Ağırlıklı olarak hizmet sektöründe faaliyet gösterdiğimiz için, bu alana uzak olduğumuz yönünde hatalı bir algı var. İşin doğrusu pek öyle değil. “Üretime girmeyelim” gibi bir düşüncemiz hiç olmadı. Sadece dönemin gerçeklerine ve trendlerine uygun hareket ettik ve büyüyen alanlara yatırım yaptık.

Özellikle 2010-2018 arasında Türkiye’de tüketici ağırlıklı endüstrilerin büyüdüğünü görüyoruz. Bu yıllarda tüketim arttı, perakende ve insana dokunan her iş büyüdü. Biz de bu dönemde Pegasus, Peyman, Mars Sinema ve Ayakkabı Dünyası gibi tüketiciye yönelik şirketlere yatırım yaptık.

Bununla birlikte, B2B yatırımlarımız da oldu. U.N. Ro-Ro, şirketlere, özellikle de lojistik şirketlerine hizmet veren B2B bir işti. Korozo Ambalaj, kimya ve ambalaj sektörlerine yönelik çalışıyor. Aynı şekilde Insider, yazılım alanında B2B işidir.

Dolayısıyla “Sanayiye ya da üretime girmeyelim” gibi bir düşünceden ziyade ‘Büyüyen alanlara girelim” düşüncesiyle ilerledik. Bundan sonrası için de yol haritamızı böyle çiziyoruz. Sanayi dahil her alanda olabiliriz. Örneğin, ihracatın öne çıktığı, teşvik edildiği bu dönemde üretim yapan ve ihracat yapan işlere yatırıma da çok açığız.

GELECEĞİ ŞEKİLLENDİRECEK ALANLAR

Özellikle 2 alanın geleceği şekillendireceğine inanıyoruz. Birincisi ‘yapay zeka’ ve uygulamaları, ikincisi ise ‘veri bilimi.’

Ben 1991’de yüksek lisansımı Amerika’da George Washington Üniversitesi’nde tamamladım. O dönemde Yapay Zeka Temelleri isminde bir ders almıştım. Yani bundan 32 sene önce yüksek mühendislik eğitiminde yapay zekanın temellerine dair ders vardı. O günleri çok iyi hatırlıyorum, konseptlerle ilgiliydi, içinde matematik yoktu. Daha ziyade geleceğin neler getireceğine dair ve terminolojiyle ilgiliydi, biraz da bilim kurgu filmi gibiydi.

Bugün ise özellikle son 5 yılda ‘katlanarak’ büyüdü. Çünkü, teoriden öteye geçildi, yapay zekadaki en büyük sıkıntı olan, ‘deep learning’ olarak adlandırılan derin öğrenme yazılımları gelişti. Tasarlananlar, hayalden öteye geçerek hayatımızın bir parçası haline geldi.

DİJİTAL EKONOMİ VİZYONUMUZ

Türkiye’nin kalkınmasının ‘teknoloji merkezli’ kalkınma modeliyle olacağına inanıyoruz. Bu nedenle Türkiye’ye katkı sağlamak için çok çalışıyoruz.

Türkiye’de şu anda 6 tane unicorn var. Fransa’ya baktığınızda bu sayı 25, İsrail’de ise 98… Türkiye’nin dünyadaki teknoloji endüstrisinden, yani dijital ekonomiden aldığı pay yüzde 0.1 düzeyinde… Oysa reel ekonomiden yüzde 1 pay alıyor. Yani 10 kat fark var. Bizim yatırım yapmamız yeterli değil, yeterli kalitede şirket ve gelişmiş bir ekosistem gerekli. Merkezine teknolojiyi alan yeterli bir ekosistem olursa, şu anda 6 olan ‘unicorn sayısı’ 100’e çıkar. Bu hedefle, yerel ve global yatırımcıların sayısı da artar.

Türkiye’de o devinim henüz yok. Pek çok teknopark var, sayısı 92 oldu. Çok fazla gelişme de yaşanıyor. Ancak dijital, yüksek teknolojiler henüz ülkenin merkezinde değil. Bununla birlikte, Türkiye’nin avantajlı olduğu, katma değeri yüksek ‘mobil oyun’ gibi bazı alanlar var. Mobil oyundan 2 unicorn çıktı. Bunun yanı sıra, e-ticaret alanında çok iyi şirketlerimiz ve ekosistem avantajımız var.

175 YATIRIMIN ARDINDA

Şu anda aktif 175 yatırımımız bulunuyor. Bunlar içinde 500 bin dolarlık yatırım da 50 milyon dolar koyduğumuz yatırım da var. Esas Holding kurulduğundan bu güne toplamda 2 milyar dolar civarında yatırım yaptık. Bunun yüzde 55-60’ı Türkiye’de. Bizim ‘private equity’ yatırımlarımızın getirisi, dünyadaki örneklerinin en az 3 puan üstündedir.

Bu 175 yatırımı geri dönüşleri bakımından değerlendirdiğimizde ise, elbette her yatırımın ‘doğru yatırım’ olduğunu söylemek mümkün değil. Mutlaka doğru olmayan yatırımlar da oluyor. Ancak çok sayıda yatırım yapmanın amacı da zaten riski azaltmaktır.

10 tane yatırım yaptığınızda 1’i kötü olabilir ve sizi üzer. 20 yatırımda 2’si kötü olursa daha az üzülürsünüz. 100 tane yatırım yapıp arasından 4-5 tanesi istediğiniz gibi gitmeyebilir, toplamda çok iyi bir performansınız varsa o zaman yine de iyi hissediyorsunuz.

Zaman zaman da şirket satıp, yatırım yaptığımız o alandan çıkarız. Çıkma zamanının geldiğine karar vermede birtakım faktörler bize yardımcı olur.

Rahmetli Şevket Sabancı’nın hep söylediği bir söz vardı: “Açgözlü olmayalım”. Bir işin değerini 100 birime çıkarıp, “Acaba 110’a satabilir miyim?” diye bakıyorsanız, yanlış yapıyorsunuzdur. Biz böyle bakmayız. Zamanı gelince pazar ve potansiyel alıcılar bizi yönlendirir, ‘açgözlü’ davranmayız.

ÖNCELİKLİ HEDDEFİMİZ

En büyük hedefimiz yatırım platformumuzu dış yatırımcılara açmak. Gerekli lisansları, izinleri almak için çaba gösteriyoruz. Dolayısıyla mevcut yatırımlarımıza dış yatırımcıları da katmak, özellikle Ortadoğulu ve Avrupalı yatırımcıları Türkiye’deki yatırımlarımıza çekerek ülkemizde yabancı sermaye yatırımını artırmak başlıca gayemiz. Bu bağlamda, gerek batı Avrupalı gerek Ortadoğulu yatırımcılarla Türkiye’ye daha çok yatırım yapmak için çok aktif çalışıyoruz. En büyük projemiz bu şu anda.

Türkiye’nin daha fazla büyümesini, buraya daha fazla yatırım yapmayı ve daha fazla global sermaye getirmeyi istiyoruz. Bu bağlamda, kurun daha stabil olması, enflasyonun kontrol altına alınması için alınan önlemleri de çok iyi adımlar olarak değerlendiriyoruz.

CAZİP GELEN ALANLAR

  • İKİ KRİTER VAR Türkiye’deki yatırımlara ’iki kritere’ bakarak karar veriyoruz: Büyüme potansiyeli taşıyan ve yabancı sermaye getirmesi muhtemel alanlarla ilgileniyoruz. Sonuçta bu şirketleri büyütüp yabancılara sattığımız için, yabancı sermayenin de girişini teşvik eden bir mekanizma kurmuş oluyoruz.
  • KİMYA ENDÜSTRİSİ Bu bağlamda, odağımızdaki alanlardan birini ‘kimya endüstrisi’ oluşturuyor. Hatta Tacirler Grubu’yla bu endüstriye odaklı bir fon kuruyoruz.
  • TEKNOLOJİ Türkiye ve global pazarlarda ise odağımızda ‘teknoloji’ var. Sadece yazılım şirketleri değil; teknolojiyi kullanan, merkezinde teknoloji olan işler, dijital ve ileri teknolojiler kullanarak hizmet veren şirketlerle ilgileniyoruz.
  • DEĞERLİ İHRACAT Katma değer yaratan ve ihracat yapan şirketler de önemli. Sanayinin fasonu değil, katma değer yaratıp onu da ihraç eden şirketler ve endüstriler odağımızda.
  • LOJİSTİK Tedarik zinciri ve lojistik de önemli alanlar. Türkiye’nin dünya ticaretindeki konumu, Çin’in geri çekilmesi ve yabancıların yeni lojistik merkezi araması gibi faktörler bu kararımızda önemli rol oynuyor.
  • SAĞLIK TEKNOLOJİSİ Global yatırımlarda ise ‘sağlık ve sağlık teknolojileri’, ‘wellness’ odaklı işler odağımızda olacak. Yapay zeka odaklı uygulamaları çok yakından takip ediyoruz.
  • VERİ BİLİM Bunların yanı sıra, ‘veri bilimi’ çok önemli bir alan. Veriyi kullanarak strateji oluşturan şirketler ilgimizi çekiyor. Burada katma değer yaratacağımızı düşünüyorum.
  • AFET TEKNOL0JİSİ Afet teknolojileriyle ilgili; yani deprem, sel gibi doğal afetlerdeki teknolojik gelişmeleri destekleyici çalışmalarımız, planlarımız var.

“GİRİŞİM EKOSİSTEMİNİ BÜYÜTMEK İSTİYORUZ”

  • ALTERNATİF YATIRIMLAR MERKEZİ Girişimcilere destek olmak ve ekosistemi geliştirmek için aldığımız 2 önemli aksiyonumuz var. Bir tanesi, Türkiye’nin en saygın üniversitelerinden biriyle ‘Alternatif Yatırımlar Merkezi’ kurmayı planlıyoruz. Özel sermayeyi, VC’yi (venture capital-girişim sermayesi) daha iyi anlatan, hatta girişimcilere eğitimler veren, etkileşimleri artıran bir merkez kurmak istiyoruz.
  • GİRİŞİMCİLERE DESTEK İkincisi, girişim sermayesi aktivitelerine sağladığımız destek. Startups.watch ve birtakım yeni teknoparklara destek veriyoruz. Yönetim Kurulu Başkanımız Ali Sabancı, 2 yıl öncesine dek, TOBB’un Genç Girişimciler Kurulu başkanıydı. Şu anda Girişimcilik Vakfı’nda, mütevelli heyetinde aktif çalışıyoruz. Girişim ekosistemini, girişimciliği, inovasyonu desteklemeye çalışıyoruz. Yabancı sermaye ve girişimciliği motive eden her türlü işin içinde olmak istiyoruz, bu kültürün ve ekosistemin oluşmasına katkı sağlamaya gayret ediyoruz.

ESAS SOSYAL’DE KENDİNİ FONLAYAN SİSTEM KURDUK

Esas Sosyal yani sosyal yatırım birimimiz çatısı altında yer alan gençlerimizi çok önemsiyoruz. Burada, ilk olarak topluma fayda sağlama misyonumuz çerçevesinde, fırsat eşitsizliğini ortadan kaldırmak için ve sonra da girişimciliği büyütmek için çalışıyoruz.
Esas Sosyal’de kendi kendini fonlayabilen bir sistem kuruldu. Şu anda 41 destekçisi var. Bu sayıyı artırarak programı daha da güçlendirmeyi hedefliyoruz.

ESAS’IN 3 FAZI

  1. 2005-2010: İş modeli arayışı
  2. 2010-2020: Private equity stratejisi
  3. 2020 sonrası: Dış yatırımcıları ortak alma

“AZINLIK OLMAK İSTİYORUZ”

  • ÇOĞUNLUK HİSSE Türkiye’de girişimcilerin sitem ettiği konulardan birini, ‘yatırımcıların yüksek pay istemesi’ oluşturuyor. Biz ‘azınlık’ girme tarafındayız. Girdiğimiz hiçbir şirkette çoğunluk hissesini almak istemiyoruz. Zaten yatırımcının çoğunluk hissesini almaya çalıştığı işler yürümüyor. Taşın altındaki en büyük el, kurucununki olmalı. Diğer türlü aynı gemide olamazsınız.
  • DENEYİM VE BİLGİ PAYLAŞIMI Onlara yönetim kurulu üyesi olarak bilgi birikimimizi aktarmayı hedefliyoruz. Mentorluk ve koçluk yapalım, tecrübelerimizi aktaralım istiyoruz. Özellikle de şirketin stratejisinin oluşturulması ve finansman tarafında destek sağlamaya çalışıyoruz. İçeride bir ekibimizin olmasından, onlara destek vermekten yanayız. Bu nedenle önceliğimizi ‘kimyanın’ tutması oluşturuyor. Girişimci de desteğimizi hissetmeli ve “Unicorn yolculuğumda Esas Holding bana çok destek olur” diye düşünmeli.

Yazar: Mehtap Demir

Fast Company Türkiye Yazı İşleri Müdürü

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Elektrikli araç dönüşümüne hazırız

“Elektrikli araç dönüşümüne hazırız”

getir-daha-yolun-basinda

“Getir daha yolun başında”