YAZI: TALAT YEŞİLOĞLU
Bankaya genel müdür olarak 2018’de katılan Mert Öncü, yeni dönemde de bireysel ve ticari segmente odaklanmaya devam edeceklerini söylüyor. Öncü, “Farkımız, bizim para harcama tarafında değil, tasarruf tarafında olmamızdır. Ticari tarafta da üretici ve ihracatçının yanında durmaya devam edeceğiz” diyor.
Dünyadaki gelişmeler doğrultusunda ilk 5 yılını hızlı büyüme üzerine kurguladıklarına dikkat çeken Mert Öncü, son 5 yılda ise “verimlilik odaklı” büyüme stratejisi izlediklerini belirtiyor ve dönüşüm stratejisini aktarıyor:
12 YILDAKİ DEĞİŞİM
Bankanın kurulduğu dönemle benim katıldığım dönem arasında dünyadaki koşullar ve ekosistemler bambaşkaydı. O yıllarda globalleşme çok ünlüydü. Herkes birbiri için mal üretip, mal satabiliyordu. Ama şimdi dünyada ticari ağlar bozuldu. Son 5 yılda ise yerelleşme daha çok öne çıktı. Tansiyonun arttığı bir döneme girdik. Bütün bu sorunlu dönemi Covid izledi. Her ülke kendi çapında çözümler buldu ve bugünlere geldik.
5 yıl önce dünyanın nereye gideceğine ilişkin döngüyü anlamak için Türkiye’nin büyüme, işsizlik, ithalat, ihracat rakamlarına bakmak gerekiyordu. Türkiye, üreten ve genç bir ülke ama tasarrufları az. Bu yüzden yurt dışından kaynak getirip, istihdam yaratması gerekiyor. Banka olarak biz de her alanda olmak yerine uzmanlaşmayı seçtik. O dönemde bankacılık sektörü hem güçlü hem de büyüktü. Biz de nerede fark yaratabileceğimize baktık, bireysel ve ticari bankacılığın öne çıktığını gördük.
5 YILIN ANALİZİ
Geçmiş 5 yıllık dönemde, ilk başta hızlı bir kur artışı olacağını ve bunun öncelikle ihracatçı şirketler için pozitif olacağını öngörüyorduk. Döviz borçlusu şirketlerin bundan çok büyük zarar göreceğinden biz onlara yeni işlemlerde “TL borçlanmaya dönün” uyarısını yapmıştık.
Bu dönemde TL nakdi ve gayri nakdi kredilerde büyümeye başladık. Tasarruf tarafında ise TL’de mümkün olduğu kadar enflasyona endeksli mevduatları, özellikle teknoloji başta olmak üzere ihracatçı/üretici firma hisse senedi fonları, altın, yabancı teknoloji hisseleri fonları ve Türk Eurobond’ları gibi tasarruf ürünleri önermeye başladık.
Burada da tasarruf sahibini memnun ettik. Müşterilerimizin tasarruflarını mümkün olduğunca enflasyon karşısında eritmemeye çalıştık. Ürün çeşitliliği arttıkça müşterimizle de sepet oluşturup varlıklarını korumaya çalıştık.
DİJİTALLEŞME BİZE YARADI
Bir sonraki aşamada dijitalleşme konusuna odaklandık. Çünkü, dijitalleşme, en çok bizim gibi küçük bankalara yarıyor. Covid döneminde insanların evinde kalması, küçük ve orta ölçekli bankaların dijital uygulamalarının büyümesine pozitif katkı yarattı.
Biz de mobil uygulamamızı 2 yıl önce yeniden tasarladık. Birçok portföy yönetim şirketlerinin rekabetçi fonlarını müşterilerimize aracılık ediyoruz. İkincisi, bütün yatırım ürünlerinin toplandığı ‘kütüphane’ dışında, mobil uygulamamıza ‘Rob’O danışmanı ekledik. Rob’O, yatırımcının profiline göre portföyü değerlendirip, her gün öneride bulunuyor.
Mobil uygulamamızda bütün yatırım fonlarını sunabiliyoruz. Fon yöneticilerini, getiri ve kesinti oranlarını düzenli izlemek mümkün. Böylece müşterilerimiz için getirisi iyi, kesintisi düşük fonları önerebiliyor, bir tür yatırım seçeneklerini demokratikleştiriyoruz. Yeterli büyüklükte parası olmayanlara da yapay zeka destekli platform yardımcı oluyor.
Bu uygulama bize çok pozitif katkı yaptı. Kuruluşumuzdan bu yana 1.1 milyon müşterimiz oldu. Sadece geçen yıl yeni mobil uygulamayı yükleyenlerin sayısı 220 bine ulaştı. Mevduat dışı müşteri varlığı 1.3 milyar dolara yükseldi.
İHRAÇ EDENLERE DESTEK
Biz üreten, ihraç eden firmaları destekliyoruz. Bu yüzden ihracatın finansmanına odaklandık, özel ekipler kurduk. Farklı bir bakış açısı oluşturduk. Geliştirdiğimiz yazılımlar sayesinde, müşterinin farkında olmadığı riskler konusunda da uyarılarda bulunabiliyoruz. Örneğin, hammadde temin edilen şirketi, hatta onun da alım yaptığı şirketleri takip ediyoruz. Bu doğrultuda da faiz, kur riskine kadar önerilerde bulunabiliyoruz.
Ticari segmentte ilk etapta TL kredileri çok büyüttük. Son 5 yılda ise özellikle döviz kredilerini doğal akışıyla küçültüyoruz. Kurun geldiği nokta bizim ne kadar doğru strateji izlediğimizi gösteriyor. Bu nedenle müşterilerden teşekkür alıyoruz.
Gayri nakdi kredilerin TL büyümesi 2023 yılında yüzde 46 oldu. Son 5 yılda 20 kat büyümeyi başardık. TL nakit kredilerindeki büyüme ise 5 yılda 3.5 kat oldu. Şimdi dış ticarette 5 bine yakın müşterimiz var.
İhracatçılar için bu yıl zor geçecek, ancak gelecek yıl daha kolay olacak. Ancak, şunu unutmayalım ki son 4-5 yıllık süreçte büyük şirketler, yüzde 13-15’lerle TL kredileri kullandı ve bu sayede güçlü bir sermaye biriktirdi. Sonuçta, bu birikimlerin bir bölümünü bugünkü koşullarda kullanacaklar.
FINTECH’LERLE İŞ BİRLİĞİ
Türkiye, özellikle ödeme sistemlerinde ve kartlarda güçlü bir fintech kültürüne sahip. Yine mobil uygulamalarda çok başarılı şirketler var. Böyle güçlü bir ortamda biz de teknoloji hizmetlerini dışarıdan alıyoruz.
Ana sistemi dışarıdan alıyoruz ama bunun üst katmanındaki uygulamalarda kendimiz yazılımımızı geliştirmeye başladık. Ancak, girişimcilere ve yazılımcılara açık bir yapımız var. Ürünleri deniyor, katkı görüyorsak, işbirliğine gidiyoruz.
En büyük iş birliğini ise mobil uygulamamızda yaptık. 4-5 farklı fintech’in katkısıyla yaptığımız uygulamayı sürekli geliştiriyor, yeni ürünler ekliyoruz. Mobil uygulamamız üzerinde dinamik bir yapı kurduk.
Bankacılık lisansı olan IT, fintech şirketi olmaya çabalıyoruz. İştiraklerimiz olmadığı için kimseye bağlı değiliz. Bu nedenle de maliyetleri yönetmek durumunda kalmıyoruz ve startup’lardan gelen yeni fikirlere çok açığız.
YENİ NESİL BANKACILIK
‘Bank’O’ adıyla bir şube yarattık. Burada, görüntülü görüşme ile şubemiz bulunmayan illerdeki müşterilerimize hizmet veriyor. Her türlü bankacılık hizmetini oradan almak mümkün. Oradaki arkadaşların sayısı bir yılda 10 kat arttı. Çünkü, bu bölümde gerçekleşen hizmetlerde o ölçüde büyüme yakaladık.
Artık çok kimse, mecbur kalmadıkça şubeye gitmek istemiyor. Bu nedenle de önümüzdeki dönemde şubelerin konumu ve tanımı değişecek. Küçük ‘kontakt noktası’ haline gelecekler. ‘Fijital Bankacılık’ kavramı öne çıkıyor. Yani, hem fiziksel hem de dijital kanalları olan bankacılık. Özellikle büyük işlemlerde ‘fiziksel’ noktalar önemli… Ancak, onların da size çok yakın olması gerekmeyecek. Mevzuat imza için müşteriyi şubeye gitme zorunda bırakmadığı sürece hız, dokümantasyon, bilgi, güvenlik ve maliyet yönetimi gibi konularda bizim gibi bankaların daha avantajlı olacağını düşünüyorum.
Tabii ki büyük bankaların sosyal şapkası da var. İl ve ilçelerin yanı sıra kasabaların da gelişimine katkı yapıyorlar. Oradaki vatandaşlarımızı bankacılığa yakınlaştırmaları da çok önemli. Onların amaç ve misyonları farklı, bizim gibi bankaların farklı.
ŞUBELEŞMEDE YENİ DENGE
Kamu, büyük ve özel bankaların farklı ‘şapkaları’ var. Biz ‘ihracat’ ve ‘üretim’ diyoruz. Türkiye’nin milli gelirinin yüzde 80’i belirli kentlerde yoğunlaşmış durumda. O kentlerde var olmak bize yetiyor. Bizim gibi belirli alanlara odaklanmış bankaların zaten daha fazla şubeye ihtiyaçları yok. Ancak, büyük bankalar yaygın olarak bireysel, KOBİ bankacılığına girdikleri için belirli adet, sayıyla hizmet vermek durumunda.
Biz bankacılığa girdiğimizde, büyük metrekarelerde, 40 kişilik büyük şubelerin olduğu şubeler biliyoruz. 16-17 kişilik şubelere ‘uydu’, ‘minik şube’ diyorduk. Şimdi gerçek şubelerde sayı 6-7’ye düştü. Fakat, şube sayısındaki azalma, çalışan sayısında azalma anlamına gelmiyor. Yeni teknolojilik çözümlerin olduğu merkezlerde, ürün uzmanları, pazarlama, algoritma, veri ekiplerinde çok ciddi sayıda arkadaşımız çalışıyor. Şubedeki çalışan sayısı azalıyor ama diğer hizmetler için artıyor. Bir de bazen şubeler birleştirilip, daha güçlü ekipler de oluşturulabiliyor.
Lübnan kökenli Bank Audi’nin Türkiye’de 12 yıl önce kurduğu Odeabank, 41 şubesi ve bin 300’e yakın çalışanıyla hizmet veriyor. Odağında ise ‘bireysel ve ticari’ bankacılık var. Diğer bankaların aksine hiç iştiraki yok. Bu nedenle teknoloji dahil olmak üzere portföy yönetimi, leasing, faktöring ve menkul kıymetler gibi alanlarda başka kurumlarla çalışma esnekliğine sahip…
KREDİ, KUR, FAİZ BEKLENTİSİ
- DÖVİZ KREDİSİ
Şu anda önerimiz, yabancı kredilerin çok da negatif olmayacağı, hatta bir miktar pozitif olabileceği yönünde. Enflasyon ile birlikte TL kredilerinin arttığını, daha pahalı hale geldiğini zaten görüyoruz. - DÖVİZ ARTIŞI
Kur artışının hızlı olmayacağı görüşündeyiz. Çünkü, cari açık eskisi kadar hızlı gitmiyor ve döviz ihtiyacı azalıyor. Bir başka faktör ise bankaların yurt dışı borçlanmaları iyi gidiyor ve net olarak borçlanma artıyor. Yani, yabancı kaynaklara ulaşma olanağı rahatlamış durumda. Avrupa ve Amerika ile ilişkiler daha pozitif bir hale dönüştü. Rating notu artmaya başladı. CDS’ler 800’lerden 300’lere geldi, makro taraftan olumlu işaretler geliyor. - FAİZ TARAFI
Teorik modelleme olarak bugünkü duruma bakarsak, MB’nin son olarak 500 baz puan artışıyla birlikte beklenen seviyelere ulaşılmış oldu. Ana trend devalüasyonun öyle hızlı olmayacağı, hatta enflasyonun bir çıt altında kalabileceği yönünde. Faizler de yılsonu enflasyonun bir çıt üzerinde kalacakmış gibi görünüyor.
YENİ DÖNEM ANALİZ
- YÜKSELECEK SEKTÖRLER
Makine öğrenmesi, ileri analitik, veri, veriden anlam çıkarma, üretken yapay zeka uygulamaları çok gelişecek. Bu gelişmeler ve sağlık alanındaki ilerlemelerle toplumda ‘ortalama yaş’ yükselecek. Bana göre bunlar, ‘ilaç sanayi, tıp ve hastalık teşhis’ alanlarının gelişeceğini gösteriyor. - YENİ ÜRÜNLER
İnsanların daha uzun yaşamasıyla birlikte bakım alanında, konut tercihlerinde yeni sektörler oluşacak. Bu hizmetler de parayla fonlanacağı için finansal ihtiyaçlar artacak. Birikime yönelik ve bu ihtiyaçların sigortalanmasına ilişkin çözümlere ihtiyaçlar duyulacak. - ÇEVRE
Çevre, gıda ve su konusunda dünyanın gideceği yer konusunda ihtiyaç analizinin çıkarılması gerekiyor. Ortalama yaş uzayacağı için, gıda, su ihtiyaçlarına karşılık ne tip yeni gıdalar çıkabilir, su kaynaklarının nasıl korunabileceği ve güneş enerjisinin nasıl depolanabileceğine yönelik yeni çözümler önem kazanacak. Biz de bu çözümleri inceliyoruz. Şirketlerin de önümüzdeki dönemde finansmana ulaşmak için bu tip projelere yönelmeleri gerekiyor.
ODEABANK 2030
- ŞUBE
Şu anda 41 şubemiz var. Yeni dönemde şube sayımızı çok artırmaya gerek duymayacağız. Ancak, şubede çalışan sayısını, uzmanlık ve detay arttıkça, yükselteceğiz. - AKTİF MÜŞTERİ
Bilanço büyüklüğüne ilişkin hedef koymuyor, rakamsal büyüklük yerine, verimliliğe odaklanıyoruz. Çünkü, bilançoyu istediğimiz zaman büyütebiliyoruz. Önemli olan ‘aktif müşteri’ sayısıdır. Ticaride 46 bin müşterimiz var. Ortalama 3-4 ürün almayan müşteriyi, ‘aktif’ olarak saymıyoruz. - SERMAYE GETİRİSİ
Biz hâlâ yatırım döneminde genç bir bankayız. Bu nedenle bankacılık sisteminde sermaye getirisinin yüzde 70-80‘i kadar bir getiri sağlama gibi hedefimiz var. 3 yıl içinde ise ortalamanın üstüne çıkmayı hedefliyoruz. - GENÇ YETENEK ALIMI
İnsan kaynaklarına özel bir önem veriyoruz. Örneğin, 48 MT (Management Trainee) aldıysak, 48 de stajyer alıyoruz. Yeni gençleri eğitmek, çalışan sayımızı artırmak istiyoruz. - YENİ NESİL KREDİ
Bireysel kredi işlerinde olmaya devam edeceğiz. Ancak işin içinde tüketim değil, mutlaka bir tasarruf ürünü de olmasını istiyoruz. Örneğin, cep telefonunu almak isteyenleri değil, onun üzerine uygulama geliştirecekleri destekleyeceğiz. - KREDİ YAKLAŞIMI
Ticari tarafta ise o yatırımın gerekçesi, yatırım alanındaki rekabetin boyutuna bakıyoruz. Küçük olduğumuz için de bu yatırımların finansmanında seçici olabiliyoruz. Bu yüzden de bütün büyük şirketlerde varız.