in , , , ,

Dünyayı değiştiren fikirler

Farklı alanlardaki startup’lar veya şirketler tarafından geliştirilen bu projeler dünyanın çeşitli yerlerindeki inatçı sorunlara akıllıca ve beklenmeyen şekillerde çözüm buluyor.

dunyayidegistirenfikirler-

İLLÜSTRASYON JOSE BERRIO

BM’DEKİ İKLİM BİLİMCİLERDEN oluşan bir panelin yakın zamanda bize hatırlattığı gibi eğer dünyanın en acil sorunları birbiriyle alakalıysa, o zaman çözümler de birbiriyle alakalı olabilir. Çiftçilerin gelirini artırmaya yardımcı olan sürdürülebilir deriden, gelişmekte olan dünyaya dijital araçlar getiren yeniden tasarlanmış nakliye konteynerlerine kadar, bu projeler inatçı sorunlarla akıllıca ve beklenmeyen şekillerde uğraşıyor. İlerleyen sayfalarda, dünyamızı daha iyi hale getirmek ve korumak için yeni yollar keşfetme konusunda 45 kategorinin kazananları onurlandırılıyor.

ATMOSFERDEKİ KARBONU ÇEKMEK İÇİN KAYALARI KULLANMAK

LITHOS CARBON
GENEL MÜKEMMELLİK

YÜKSELEN SICAKLIKLARLA SAVAŞMAK İÇİN, sadece karbon emisyonlarını azaltmak değil, aynı zamanda atmosferdeki milyarlarca tonluk karbonu da ortadan kaldırmak zorundayız. Çeşitli girişimler, havadaki karbonu ortadan kaldırmaya odaklanıyor fakat yaklaşımlarının birçoğu pahalı teknolojiler kullanıyor ve anlamlı bir etkilerinin olması da yıllar alacak.

Lithos Carbon adlı startup ise karasal alanlara ve doğal bir maddeye odaklanıyor: Hawaii ve İzlanda gibi volkanik olarak aktif adalarda yaygın şekilde bulunan siyah, volkanik bir taş olan bazalt. Lithos, mevcut bazalt tozunu (taş ocaklarından elde edilen bir yan ürün) geri dönüştürerek, tarım arazilerinin üzerine serpiyor. Yağmur suyu bazalt tozuyla karıştığında, karbondioksiti bikarbonat olarak yakalayan ve tutan kimyasal bir reaksiyonu tetikliyor. Bu bikarbonat daha sonra, nehirlere ve açık denizlere akıyor; mercan resifleriyle yengeçlerin, istiridyelerin ve diğer organizmaların kabuklarını besliyor. Bu canlılar öldüğünde, karbon da okyanus tabanında kayalara dönüşerek sonsuza kadar kalıyor. Lithos’un kurucularından CEO Mary Yap, “Atmosferdeki karbondioksiti emiyoruz ve onu 10 bin ila 100 bin yıl arasında kalıcı olarak saklıyoruz” diyor.

Lithos, bu yıl 10 bin metrik ton tutma yolunda olduklarını ve bunun pahalı makineler gerektiren diğer yöntemlerin tutarının çok az bir kısmıyla yapılabildiğini söylüyor. Şirket, ABD çapında hem aile çiftlikleri hem de şirketlere ait çiftliklerle birlikte çalışıyor. Lithos, çiftçilere ücretsiz şekilde bazalt sağlıyor ve teknoloji şirketlerine karbon kredisi satarak bu proje için fon yaratıyor. Bazalt, toprağa zarar verebilecek veya toprağı zehirleyebilecek pek çok diğer işlemin tersine, toprağın yenilenmesine ve asiditesinin giderilmesine yardımcı oluyor. Şu ana kadar, tarım ürünleri hasadı yüzde 47 artmış durumda. Yap, “Bu süreç çiftçiler için gerçekten düşünmeyi gerektirmiyor” diyor. —Talib Visram

İLLÜSTRASYON JONATHAN PETERSEN
  1. Bazalt kayaları, yağmur suyuyla etkileşime geçince atmosferdeki karbondioksiti bikarbonat olarak içine hapsediyor.
  2. Bu kayaların tozu, toprağın yenilenmesine doğal bir şekilde yardım ederek, tarım ürünlerinin hasadını artırıyor.
  3. Lithos, Yale ve Georgia Technology Enstitüsü’nden araştırmacıların yardımlarıyla, ortadan kaldırılan karbonu ölçüyor.
  4. Araştırmacılar, tarım ürünlerinden akıp nehirler aracılığıyla okyanuslara geçen karbonun izini sürer.
  5. Bikarbonat, mercan resiflerine ve deniz kabuklarına dönüşür ve okyanus tabanına kalıcı olarak yerleşir.

 

PALM YAĞINA ALTERNATİF

C16 BIOSCIENCES
DOĞA

ŞAMPUAN, DONDURMA, DUDAK BALMI, çamaşır deterjanı da dahil olmak üzere, süpermarket raflarındaki paketli ürünlerin yüzde 50’sinde palm yağı olarak da bildiğimiz palmiye yağı bulunuyor ve 60 milyon dolarlık bu endüstrinin büyüklüğünün 2050’ye kadar dörde katlanması bekleniyor. Palm yağı üretmek için de tropik ormanların kesilip yakılması gerekiyor. Palmiye yağı, soyayla birlikte ormanların tahrip edilme nedeninin neredeyse yüzde 20’sini oluşturuyor. Dünyanın bir numaralı palm yağı üreticisi olan Endonezya’da, palmiye yağı plantasyonları, orman tahribatlarının tahminen yüzde 23’üne neden oldu ve 2015’te 16 milyar dolarlık bir zarara neden olan orman yangınlarının da sorumluları arasında yer alıyor. Gölgelik alanların bu kaybı sadece sera gazı emisyonlarıyla değil, aynı zamanda doğal ortamların kaybıyla da bağlantılı. Palmiye yağı ağaçları, sadece dünya üzerindeki en fazla biyolojik çeşitliliğe sahip alanlar olan tropik bölgelerde yetişebilir.

Tüketici ürünlerini karbondan ayırma hedefindeki bir biyoteknoloji şirketi olan C16 Biosciences’ın CEO’su Shara Ticku, “Bitkisel yağ üretmek için yağmur ormanlarını yok etmek çok mantıksız” diyor ve soruyor: “Tarım yerine biyolojiyi kullanabilir miyiz?” Kasım 2022’de, C16 Biosciences tüketiciler için palmiye yağı alternatifleri içeren bir marka olan Palmless’ı kurdu. Palmless, bira mayalamaya benzer hassas bir fermantasyon süreci kullanıyor; maya, çelik tanklarda büyürken, yağ da mayanın hücrelerinde büyüyor. (Mayalar daha önce biyo-yakıt yağları üretmek için de kullanıldı.)

Bu yağ, Palmless’ın ilk ürünü olan ve Şubat 2023’te piyasaya sürülen Save the F#$%ing Rainforest Nourishing Oil adlı cilt ve saç bakım yağının temel bir içeriği. Ticku, güzellik endüstrisinin bu tarz bir yeniliğe “aç” olduğunu söylüyor çünkü tüm kozmetiklerin en az yüzde 70’inin palmiye yağı ve türevlerini içerdiği tahmin ediliyor. Palmless, kendi ürünleriyle birlikte, tanınmış paketli tüketici ürünleri markalarındaki palmiye yağının da yerini alacak içerikler üretecek. —Kristin Toussaint

 

İLLÜSTRASYON NICO189

YERLİ MİRASINI ONURLANDIRMAK

HAWAII ÜNİVERSİTESİ, MANOA
SANAT VE TASARIM

HAWAII ÜNİVERSİTESİ, birbirinden 531 kilometre uzağa kadar yayılmış dört ada üstünde yer alan 10 kampüsten oluşuyor. Toplam 48 bin 373 öğrenciyle eyaletin tek devlet üniversitesi, ulusun ırk açısından en çeşitliliğe sahip kampüslerinden biri ve öğrencilerin yüzde 21’i kendisini Hawaii yerlisi olarak tanımlıyor.

2018’de, Manoa’daki Hawaii Üniversitesi, Hawaii yerlilerinin mirasını onurlandırmanın yollarını keşfetmeye başladı. Bunun sonucu olarak, ziyaretçilerin 130 hektarlık kampüsü dolaşmasına yardımcı olacak yeni bir tabela sistemi doğdu. Bir zamanlar bağımsız olan bu ulusun mirasına zarif bir saygı duruşu olarak nitelendirilebilecek bu sistem, bir ABD üniversitesinde yerli halkın dilini de içeren ilk yol bulma sistemi.

Her tabelada, akıllı telefonla erişilebilen haritayla eşleştirilmiş bir QR kodu içeren madalyonlar bulunuyor. Fakat tabelalar ayrıca, ziyaretçilerin bakışlarını kampüsün bulunduğu vadiden görülemeyecek önemli bir yere doğru çekecek şekilde konumlandırılıyor; tıpkı Wailele Spring adası veya hatta Oahu’nun ikonik Elmas Burnu’nda (Le’ahi) olduğu gibi. Bunun amacı, insanları kampüsteki (ve kampüs ötesindeki) önemli yerler hakkında bilgilendirerek, alanı Hawaii bağlamına oturtmak. Yeni yol bulma ve tabela projesinin baş araştırmacısı olan Brian Strawn, yerli Hawaii halkı için “Bu topraklar onların akrabası” diyor. “Bu topraklardan geliyorlar, bu yüzden proje tam anlamıyla onları etraflarındaki doğal dünya hakkında daha meraklı hale getirmeyi umuyor.” —Elissaveta M. Brandon

 

İLLÜSTRASYON NICO189

DAHA İNCE (VE DAHA SESSİZ) İNŞAAT EKİPMANLARI

BOBCAT
ULAŞIM

HERKESİN BİLDİĞİ GİBİ inşaat endüstrisinin büyük bir karbon ayak izi var ve bu oran küresel emisyonların neredeyse yüzde 40’ı. Bobcat, bu duruma kendi yaptığı katkıları ele alma amacıyla, geçtiğimiz yıl dünyanın ilk tamamen elektrikli kompakt paletli yükleyicisi olan T7X’i tanıttı. Paletli yükleyiciler, tekerlek yerine paletleri olan, ağır malzemeleri yüklemek için önünde büyük bir kepçesi bulunan ve yaygın şekilde kullanılan inşaat araçları.

Bobcat, sadece ana dizel motoru elektrikli versiyonla değiştirmekle kalmadı, aynı zamanda hidrolik sistemi de elektrikli hale getirdi ve böylece sistemin gerektirdiği potansiyel olarak zehirli sıvıların miktarını azaltmış oldu. T7X, geleneksel bir dizel yükleyiciyi çalıştırmak için gerekli olan yaklaşık 227,1 litre sıvıya karşın, Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi’nin güvenli olarak derecelendirdiği 5,6 litre propilen glikol soğutucu ve 60 ml’den az bir miktarda şanzıman yağı ile çalışıyor. Yapılan bu iyileştirmeler, genellikle yoğun nüfuslu şehir alanlarında yer alan iş sahalarındaki hem hava hem de ses kirliliğini yok ediyor. Bu araç ayrıca bakımını belirgin derecede kolaylaştıran bir şekilde yüzde 40 daha az bileşenden oluşuyor ve bu da değiştirilmesi gerekebilecek parçaların sayısını azaltarak çevreyle ilgili başka bir fayda sunuyor.

Ülkenin en büyük ekipman kiralama şirketlerinden biri olan Sunbelt Rentals, California’daki kiralama noktalarına bu araçlardan satın aldı ve muhtemel müşterilerinin bunları almadan önce denemelerine izin veriyor. Bobcat’in küresel yenilik başkan yardımcısı olan Joel Honeyman, inşaat endüstrisindeki insanların “sürdürülebilir” seçeneklere şüpheyle yaklaştığını söylüyor. “Dünya böyle” diyor ve ekliyor: “Bu yüzden insanları eğitmemiz lazım. Onları aracın koltuğuna oturtarak, denemelerini sağlamak lazım.” —Aimee Rawlins

 

İLLÜSTRASYON JONATHAN PETERSEN

ÇORAK ASFALTTAN YEMYEŞİL BİR PARKA

SASAKI
ŞEHİR TASARIMI

DÜNYANIN EN DİKKAT ÇEKİCİ KENTSEL DÖNÜŞÜMLERİNDEN BİRİ, şu anda Yunanistan, Atina’da gerçekleşiyor. Şehrin kapatılan havaalanı, önümüzdeki on yıl içinde, peyzaj mimarlığı firması Sasaki tarafından tasarlanan ve aralarına 21. yüzyıla ait mahallelerin serpiştirildiği, 263 hektarlık Ellinikon Metropolitan Park’a dönüştürülecek. 2001’de kapatılan havaalanı, Yunanistan’ın iniş-çıkışlarının fiziksel bir temsili haline geldi. Ülke, 2004 Olimpiyatları için havaalanında stadyumlar inşa etti, olimpiyatlar sonrası da ülke uzun süreli bir borç krizine girdi. Daha sonra ise havaalanının terminalleri ve Olimpik alanları akın akın gelen mülteciler için acil durum sığınakları oldu.

Ellinikon yakında Avrupa’da, deniz kıyısında yer alan en büyük kamuya açık park haline gelecek ve hepsi toplu taşımayla ulaşılabilir olan 48.2 kilometreden uzun yürüme patikaları, 16 kilometre uzunluğunda bisiklet yolları, dört adet büyük oyun parkı, 18 bin kişilik bir amfi tiyatro ve devasa bir kumsala ev sahipliği yapacak.

Parkın gizlice yürütülen geliştirme planını gerçeğe dönüştürmek, yıllar süren pazarlıklar yapılmasını gerektirdi. Özel sektör geliştiricilerinden oluşan bir koalisyon, parkın ve ilgili altyapılarının inşası ve işletilmesi karşılığında alanın yarısını ücretsiz olarak inşa etme hakkı kazandı. Bu, yatırımın çoğunun özel sektöre ait olduğu ve kamuya uzun vadeli faydalar sağlayacak olan nadir bir kamu-özel sektör ortaklığıydı. Bu geliştirme modeli, Sasaki’nin agresif şekilde dayanıklı bir tasarımın peşinden koşmasına olanak verdi. Park, ürettiğinden daha fazla karbon emisyonunu absorbe edecek ve Atina’nın zorlu hava koşullarına uyumlu, yerel bir peyzaj içerecek. Bir zamanlar yüzde 80’i asfalt olan bu yer, yakında yüzde 80 oranında yeşil alanlardan oluşacak. Parkın toplam alanının yaklaşık yarısı olan ilk aşaması 2025’te bitecek. Sasaki’nin baş tasarımcısı Michael Grove, “Biz burayı 1000 yıllık bir park olarak görüyoruz” diyor. —Nate Berg

  1. SAHİL ŞERİDİ BAĞLANTISI
    Deniz kıyısında yer alan bir tramvay hattı, bu metropol ölçüsündeki parkı ve yeni halk plajını, Atinalılara ve güneydeki banliyölerden gelenlere kolayca ulaşılabilir kılıyor.
  2. YEREL PEYZAJ
    Park en sonunda karbon negatif hale gelerek, ürettiğinden daha fazla emisyonu absorbe edecek. Bu da kısmen parkın Yunanistan’ın kırsal bölgelerinden esinlenen iklim dostu yerel peyzajı sayesinde olacak.
  3. TOPLU TAŞIMAYLA ULAŞIM
    Park ve yeni mahalleleri bir metro istasyonuna yürüme mesafesinde olacak.
  4. AMFİ TİYATRO
    Bu tiyatro, 18.000 kişilik kapasitesiyle Atinalılar için halka açık nadir bir toplanma alanı olacak. Sasaki’nin kıdemli ortaklarından biri olan Chris Hardy, “Büyük açık alanların çoğu, korunmuş durumda olan antik veya tarihi alanlar” diyor.
  5. YENİ MAHALLELER
    Binlerce sakin için, parkın içine işlenmiş şekilde karışık kullanıma sahip mahalleler olacak. Sasaki’den Michael Grove, “Gelişim ve peyzaj arasında her zaman vuku bulacak aktif bir etkileşim bulunuyor” diyor.

 

İLLÜSTRASYON NICO189

GÜNEŞ ENERJİLİ TOPLULUK MERKEZLERİ

DELL TECHNOLOGIES
KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK

DÜNYA NÜFUSUNUN NEREDEYSE YARISININ hâlâ internete erişimi yok. Bu da sağlık hizmetleri ve su gibi temel hizmetlere en çok ihtiyaç duyan bazı insanların bunlara erişmekte sorun yaşadığı anlamına geliyor.

Dell Technologies, bu duruma eski yük konteynerlerini Güneş Enerjili Topluluk Merkezleri adını verdiği bir yapıya dönüştürerek karşılık veriyor. Bunlar, enerjisi yapının çatısındaki güneş panelleriyle sağlanan ve bir topluluğun ihtiyaçlarını karşılamak üzere teknoloji sunan, uyarlanabilir destinasyonlar haline geliyorlar.

İlk Güneş Enerjili Topluluk Merkezi, 2022’de Brezilya Amazonu’nun derinliklerindeki Boa Esperenza’da kullanıma açıldı. Bu merkez, ayrıca 2000 yılından beri ağaçlarının yüzde 19’unu kaybetmiş olan bir yerde, bölge sakinlerinin ormanların tahrip edilişini takip edebilmesini de sağlayan bir eğitim merkezi haline geldi. Dell, drone’lar ve çevre monitörlerini de içeren ekipmanların kurulumu için Amazon Sürdürülebilirliği Derneği ile birlikte çalıştı. 3 Mart ve 10 Mart 2023 arasında, ağaç kayıpları hakkında Boa Esperanza’dan 200’den fazla uyarı gönderildi. Dell, o zamandan bu yana Brezilya ve Güney Afrika’da üç adet Güneş Enerjili Topluluk Merkezi açtı ve Mısır’da iki tane (kariyer ve hayatla ilgili becerilere odaklanacak) ve Avustralya’da da bir tane (Aborijin sanatı ve kültürünü korumaya odaklanacak) daha açmayı planlıyor.

Dell’de küresel Güneş Enerjili Topluluk girişimi müdürü olan Ahmed Houcine Faik, “Renovasyon yapıyoruz, uyum sağlıyoruz ve geçtiğimiz yıl ağ hakkında gördüklerimizin faydalarını getiriyoruz” diyor. “Bunu bir tohum ekmek ve mümkün olan en fazla değeri katacak bir ekosistem yaratmak olarak görüyoruz.” —Chris Stokel-Walker

 

İLLÜSTRATION BY JOSE BERRIO

TAVUKSUZ YUMURTA BEYAZI

ONEGO BIO
GIDA

YUMURTA BEYAZI ÇIRPILDIĞINDA hacmi altı ila sekiz kat büyüyebilir ve malzemeleri birbirine bağlamaya yardımcı olur. Yiyecekleri pofuduk, köpüklü ve hatta yapışkan bir hale getirebilir. Bunlar, ovalbumin gibi doğal proteinlerin yaptığı işlerdir ve bitki bazlı alternatiflerin kolayca taklit edilemezler.

Biyoteknoloji şirketi Onego Bio’nun CEO’su Maija Itkonen, ovalbüminin “doğanın harikalarından biri” olduğunu söylüyor. Fakat aynı zamanda, yumurtalarla ilgili pek çok çevresel ve etik sorun bulunduğunu da belirtiyor: Gezen tavuklar, tüm yumurta veren tavukların sadece yüzde 34’ünü oluşturuyor ve biftek gibi proteinlere nazaran daha az emisyona yol açsalar da yumurtaların yüzde 86’sı hâlâ yoğun karbon salımına yol açan endüstri çiftliklerinde üretiliyor. Bu da her yıl toplam 200 milyon tondan fazla karbondioksit anlamına geliyor.

Finlandiya’daki VTT Teknik Araştırma Merkezi’nden ayrıldıktan sonra Şubat 2022’de kurulan Onego Bio, “biyo-albümin” adındaki hayvansız yumurta akını üretmek için hassas fermantasyon yöntemini kullanıyor. Bu ürün, şu anda toz formunda geliyor ve mevcut üretim sistemlerine kolayca uyum sağlıyor. Yumurta akı tozları genel olarak şekerlemeden protein tozlarına kadar her şeyde yaygın bir şekilde kullanılıyor.

Onego Bio, tavuksuz yumurta aklarının tavuklardan gelen yumurta aklarına göre yüzde 90 oranına kadar daha az çevresel etkileri olduğunu söylüyor. Biyo-albümin genetik olarak ovalbüminle birebir aynı olduğu için, yumurta akına bir alternatif değil: Gerçek yumurta akı. Bu da yiyecekler ve diğer ürünler için önemli olan tüm özelliklerin aynısına sahip olduğu anlamına geliyor. Yumurta akı proteinleri, cildi sıkılaştırmak için kozmetik ürünlerinde, şarabın iyileştirilmesinde ve eczacılık alanında da kullanılıyor.

Şirket, biyo-albümini daha büyük ölçekli ve ticari bir hale getirmelerine yardımcı olması için ineksiz süt proteini üreten ve hassas fermantasyon konusunda lider olan Perfect Day ile bir araya geldi. Bu iş birliğiyle, 2 milyon tavuğa eşdeğer kapasitesi olan bir fabrikanın planları geliştiriliyor. —Kristin Toussaint

 

İLLÜSTRASYON NICO189

DÜŞÜK GELİRLİ MESKENLERİ HARİTAYA EKLEMEK

AMERICANAS, FAVELA BRASIL, G10 FAVELAS, GOOGLE
LATIN AMERİKA

PEK ÇOĞUMUZ, SOKAK ADRESLERİNİ kanıksıyoruz. Adreslerimizi yemek ve başka ürünler sipariş etmek ve su ve diğer hizmetlere ulaşmak için kullanıyoruz. Fakat 15 milyondan fazla Brezilyalı bu kadar şanslı değil. Yoğun bir nüfusa sahip favela’lardaki gecekondu evlerde yaşayan pek çok düşük gelirli sakinin geleneksel bir adresi yok ve en temel modern hizmetlere bile ulaşamıyorlar. Brezilyalı e-ticaret şirketi Americanas, Google’la ortaklık yaparak bu sorunu ele alabilmek için NGO G10 Favela’ları ve Favela Brasil girişimiyle güçlerini birleştirdi. Geliştirdikleri projeyle dünyanın her yeri için kodlanmış ve internette aranabilir bir adres sunmak üzere teknoloji devi Google’ın mevcut Açık Konum Kodu teknolojisinden faydalanıyor. Ocak 2022’de açılan Plus Codes Brazil, dijital bir adres yaratarak GPS’in tam konumu enlem ve boylamla bulmasına izin veriyor. 1 metreye kadar doğru olabilen bu adresler, favela sakinleri için sadece e-ticaret teslimatlarında (adresler Google Haritalar ve Waze’de görünür hale geliyor) değil, aynı zamanda sağlık sistemine kaydolmak veya su ya da elektrik gibi hayati hizmetlere ulaşmak için de kullanılabiliyor. Daha sonrasında, Favela Brasil Xpress, alanın haritasını çıkarmak için Google ile birlikte çalışıyor ve Google da binalara eklenebilecek adres koordinatlarını da içeren tabelalar üretiyor.

Favela’larda yaşayan çoğu kişi araba veya kamyon kullanmadığı için, haritalar bisikletlerin ve “tuk tuk”ların (elektrikle çalışan üç tekerlekli bir bisiklet çeşidi) kullandığı yolları da içeriyor.

Paraisopolis favela’sında şimdiye kadar 1700’den fazla adres haritalandırıldı ve bu da günde 5000 kadar teslimatın gerçekleşmesini sağlıyor. —Andrea Paola Hernández

 

İLLÜSTRASYON NICO189

SUYUN YERİNDE GERİ DÖNÜŞÜMÜ

EPIC CLEANTEC

DÜNYANIN ÇOĞU YERİ ARTIK YAĞIŞ almadığından, lavabo giderinden veya tuvaletten akıp giden suya duyarlı olmak için sadece Arizona’da yaşamanız gerekmiyor. Bu mega-kuraklık çağında, Epic Cleantec’in One-Water System’i binaların suyu yerinde geri dönüştürmesine izin vererek (pek çok şehrin büyük binalar için yürürlüğe koyduğu bir zorunluluk), rezervlerden atılması gereken yeni su ihtiyacını azaltıyor.

Aslında Bill ve Melinda Gates Derneği’nin Tuvaleti Yeniden İcat Etmek kampanyası olarak ortaya çıkan bu cihaz, katı atıkları sıvı atıklardan ayırmak için ince bir örgü tel kullanıyor. Sıvılar filtrelenip işlemden geçiyor ve su da binaya geri gönderiliyor. Kanunen, yerinde işlenen su sadece içilemeyeceği şekilde kullanılabilir. Bu da bir binanın sifon, bitkileri sulamak veya soğutma ünitelerini doldurmak gibi su kullanımının yüzde 95’ine karşılık gelebilir. Katı atıklar ise binadan uzaklaştırılıp, şirketin yerel parklara bağışladığı ve ayrıca poşetli şekilde satışa sunduğu gübrelere dönüştürülüyor.

One-Water System ayrıca kabaca 26.5 derece olan atık suların ısısını, binalara 12.7 derece civarında gelen yeni suları önceden ısıtmak için kullanıyor. Sadece birkaç derecelik bir ısıyı transfer ederek, bu süreç su ısıtmak için ihtiyaç duyulan enerji miktarını yüzde 35 ila yüzde 40 oranında azaltabiliyor.

Şirketin ilk projesi, 2021’de San Francisco’da bulunan 40 katlı bir gökdelende gerçekleştirildi ve duşlardan ve çamaşır yıkamadan gelen günlük 28 bin 390 litre suyu yeniden kullandı. Bu, tek bir binadan yılda 9 milyon 464 bin litre su kazancı demek. Kasım 2022’de tanıtılan modüler bir sürümünün kullanıma sokulması ise çok daha kolay. Şirketin şu anda California’da, Hawaii’de ve Texas’ta devam eden projeleri bulunuyor.

Epic Cleantec’in CEO’su ve kurucu ortaklarından olan Aaron Tartakovsky, “Su dünyası için, güneş enerjisinin elektrik konusunda yaptığı şeyi yapıyoruz” diyor ve ekliyor: “Devasa enerji tesislerinden daha küçük, dağıtılmış ve hatta ev ölçeğinde olanlara geçiyoruz.” —Morgan Clendaniel

 

İLLÜSTRASYON JONATHAN PETERSEN

ANANAS ATIKLARINDAN DERİ YAPMAK

L&C NEW YORK AND DOLE
HALKLA İLİŞKİLER, REKLAM ŞİRKETLERİ VE PAZATLAMA AJANSLARI

HASAT EDİLEN ananasların her tonu için üç ton yaprak çöpe atılıyor. New York’ta bulunan L&C kreatif ajansı, bu sorunu ele almak için 2020’de gıda devi Dole ile bir araya geldi ve pazarlama firması Peppercomm ile birlikte, lifli ananas yapraklarını Pinatex adındaki vegan deriye dönüştürme konusunda patentini aldığı süreci ticari hale getirmek için tekstil girişimcisi Carmen Hijosa tarafından yaratılan Ananas Anam şirketinde bir çözüm buldu. Ananas Anam, yedi yıldır faaliyet gösteriyor ve daha fazla yaprağa ihtiyaç duyuyor. 2021’de resmi hale gelen bu ortaklık hem sorunu hem de Pinatex çözümünü gösteren eğitici bir filmle başladı ve 1,7 milyardan fazla görüntülenme aldı.

Pinatex, dünya çapında Hugo Boss, H&M ve Nike’ın (Happy Pineapple ayakkabı koleksiyonuyla) de dahil olduğu 1000 marka tarafından kullanıldı. L&C’nin CEO’su ve kurucularından biri olan Gian Lanfranco, “Çöp olduğu düşünülen bir şeyin bir Nike ayakkabısında olması harika bir şey” diyor.

Aynı zamanda, ananas çiftçilerine yeni bir gelir kaynağı verilmiş ve Dole de genel meyve israfını azaltmış oluyor. Ayrıca da şirket pop kültürüyle ilgili sohbetlerin bir parçası haline geliyor. Lanfranco’nun da dediği gibi: “Önceleri Dole’den süpermarketlerde bahsedilirdi, şimdiyse Vogue’da adı geçiyor.” —EB

  1. Ananaslar Filipinler’de hasat ediliyor.
  2. Ananas hasadından sonra, çiftçiler yaprakları ayırıyor.
  3. İşçiler, yarı otomatik makineler kullanarak lifleri yapraklardan ayırıyor.
  4. Lifler güneşte kurutuluyor.
  5. Kurutulduktan sonra temizleniyor. Saflaştırma süreci, atıkları yok ederek geride bir sonraki aşamaya hazır olan, yumuşak ve ince tüylü lif yumakları bırakıyor.
  6. Daha sonra işçiler, bu lifleri mısırdan elde edilen bir termo-plastik ile karıştırıyor. Lifler, bu ikisini birbirine bağlayan mekanik bir süreçten geçiyor ve bu süreç, Pinafelt adı verilen dokunmamış bir ağ ile sonuçlanıyor.
  7. Pinafelt, uzman işçilerin onu boyayıp cilalayacağı Avrupa’ya gidiyor. Ve sonunda, Pinatex moda ve döşeme endüstrileri için hazır hale geliyor.

 

İLLÜSTRASYON JOSE BERRIO

YİYECEK İSRAFINI AZALTMAK VE SOKAK SATICILARINA YARDIM ETMEK

TRANE TECHNOLOGIES
GELİŞEN DÜNYA TEKNOLOJİSİ

TRANE TECHNOLOGIES’İN sokak satıcıları için yeni soğutmalı el arabaları, pek çok soruna aynı anda yanıt veriyor.

Sebze ve meyveleri soğuk tutarak, her yıl çöpe atılan ve çoğu, BM’nin tahminlerine göre çürürken küresel iklimin de ısınmasına neden olan gazların yüzde 10’una katkıda bulunduğu çöp sahalarına giden, 1 milyar ton yiyeceği azaltmaya yardımcı olabilirler.

Bu arabalar, sağlıklı yiyecekleri daha uzun süre taze tutarak, Dünya Gıda Programı’na göre 800 milyondan fazla insanın bir sonraki yemeğinin nereden geleceğinden emin olmadığı bir zamanda, geçerli besin kaynaklarını koruyabilir.

Arabalar, yiyeceklerin tazeliğini uzatarak, Trane’in gelişmekte olan ülkelerde iş yaptığını tahmin ettiği 25 milyondan fazla sokak satıcısına büyük bir ekonomik fayda sağlayabilir ve sattıkları yiyecekler bozulduğunda ortaya çıkan 75 milyar dolarlık toplu yıllık kaybı azaltabilirler.

Trane’in pasif soğutuculu arabaları, SkyCool Systems tarafından geliştirilen, filmden yapılan bir gölgelik kullanıyor. Bu film, taze ürünleri aşırı ısınmadan korumak için güneş ışığını yansıtarak, altındaki alanı pasif bir şekilde 10 santigrad dereceye kadar soğutuyor ve yiyecekleri bozulmaktan ve satılamadan çöpe gitmekten kurtarıyor.

Trane’in yenilik girişimlerinin başında bulunan Dominique Silva, “Davranışların değişmesini gerektirmiyor, bu da çözümün gerçekten önemli bir parçasıydı” diyor.

Trane’in kıdemli genel müdürü Zubin Varghese, şirketin Hindistan Kolar’da bir pilot programı test ettiğini ve bu programın da yakın zamanda 300 arabanın sipariş edilmesine yol açtığını belirtiyor.

Varghese, “Sadece yiyecek israfı konusunda değil, ayrıca bu yiyecekleri satan kişilerin geliri konusunda da büyük bir etki yarattı” diyor ve ekliyor: “Özellikle de işin son kısmının büyük bir parçasının bu arabalar üzerinden yürüdüğü Hindistan gibi yerlerde.”

Trane şu anda, soğutucu arabaların Hindistan’ın yanı sıra başka yerlerde de kullanılmasını sağlamak için Birleşmiş Milletler’le birlikte çalışıyor. —Jessica Bursztynsky

Yazar: Fast Company Türkiye

©Fast Company Dergisi, Türkiye’de Fast Dergi Yayıncılık A.Ş. tarafından Türkiye Cumhuriyeti yasalarına uygun şekilde yayınlanmaktadır. Fast Company’nin isim hakkı ABD’de Mansueto Ventures’a, Türkiye’de Fast Dergi Yayıncılık A.Ş.’ye aittir. Dergide yayınlanan yazı, tablo, fotoğraf ve görsellerin her hakkı saklıdır. İzinsiz, kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Normalleşme-oranımız-yuzde-80

“Normalleşme oranımız yüzde 80’de”

İleri teknik seramiklerde yeni bir çağın başlangıcı