YAZI: MEHTAP DEMİR
Fransa’da 1981’de küçük bir teknoloji şirketi olarak kuruldu. Bugün 5.67 milyar Euro geliri olan, (2022) 150’den fazla ülkede ‘sürdürülebilir inovasyonlar’ için ‘sanal evrenler’ sunan küresel bir şirkete dönüştü.
Sağladığı 3D ve Sanal İkiz (virtual twin) teknolojileriyle, toplumsal fayda sağlayan ‘yıkıcı çözümler’ ve endüstriyel inovasyonlara önderlik etmeyi amaçlayan Dassault Systèmes’de inovasyonları mümkün kılan temel fonksiyonlarından birini ise 3DExperience Laboratuvarı oluşturuyor. Burada, robotların kullanıldığı büyük ölçekli inşaatlardan, cerrahi simülasyonu için geliştirilmiş organların 3D baskısına ve uzun menzilli güneş enerjisiyle çalışan insansız hava araçlarına kadar Birleşmiş Milletler’in Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ile uyumlu başarılı projelere imza atılıyor.
Kurucusu ise şirkette 25.yılını dolduran Frédéric Vacher. Laboratuvarın temel amacını, “Toplumu etkileyen çığır açıcı inovasyonları mümkün kılmak ve sektörlerin dijital transformasyon yolculuğuna ilham vermek” olarak kaydeden Vacher, “Yaşam kalitesini iyileştirmek için gerçekliği temsil etmenin yeni yollarını ve ‘sanal ikiz yaşam deneyimini’ icat etmeliyiz” diye konuşuyor. Yakın gelecekte bu teknolojilerin kapsamının “insan vücuduna kadar genişleyeceğine” dikkat çekiyor.
Şirketin Fransa’daki genel merkezinde bir araya geldiğimiz Dassault Systèmes 3DExperience Lab Başkanı Frédéric Vacher, 3D ve Sanal İkiz teknolojilerindeki gelişmeleri ve bu alanda geleceğin nasıl şekilleneceğini Fast Company için anlattı…
3DEXPERIENCE LAB’IN ROLÜ
3Dexpereince Lab, Dassault Systèmes’in ‘açık inovasyon’ laboratuvarıdır. Toplumu olumlu yönde dönüştüren projelerin gelişimini hızlandırır ve böylece Birleşmiş Milletler’in ‘Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ne ulaşılmasına yardımcı olur. Amacımız, ekolojik ayak izini azaltırken, dünyayı değiştirmeye katkı yapacak çığır açıcı inovasyonlar için stratejik partner olmak.
Departmanımız, yıkıcı inovasyonların sanayileşmesine ve erken aşama girişimlerin başarılı olmaları ve endüstrilere, dönüşüm yolculuklarında ilham vermeleri için ölçeklendirilmesine yardımcı oluyor. ‘Yıkıcı’ (disruptive) projeleri hızlandırmanın yanı sıra, 3Dexperience Platformundaki topluluklarımız aracılığıyla ‘kolektif zekayı’ teşvik etmeyi de amaçlıyoruz. Her bir topluluk, meraklı ve ilgili tasarımcı veya mühendisleri ve hatta doktor, pilot gibi çok çeşitli endüstrilerden, konulara farklı gözlüklerle bakabilecek uzmanları belirli bir konu etrafında bir araya getiriyor.
Büyük ‘veri analizleri ve ‘çevik’ süreçlerle; birlikte yaratmalarını, ilerlemelerini, iletişim kurmalarını ve sorunları çözmelerini sağlıyor. Örneğin, engelli çocuklar için tekerlekli sandalyelerine özel bir kahraman kostümü yaratan ‘Magic Wheelchair’ topluluğu ya da Leonardo de Vinci meraklılarını bir araya getirerek kodeksten çıkan 3D makineleri geliştiren ‘Open Codex’ topluluklarımız var.
3D’NİN KATETTİĞİ YOL
3D, endüstriye yaklaşık 40 yıl evvel girdi, pazarı yaratan firma da Dassault Systèmes oldu. Bu teknolojinin halka sunulması, yaygınlaşması ise 10 yıl önce oldu diyebiliriz. Bugün ise 3D artık her yerde… Etrafınızda gördüğünüz tüm ürünler, var olmadan önce 3D olarak tasarlandı. Arabalar, uçaklar ve hatta denizaltı gibi çok karmaşık ürünlerden şampuan şişelerine, mobilyalarınıza, çamaşır makinenize ve telefonunuza kadar hepsinin 3D sanal ikizleri var.
Dünyadaki tüm endüstriler, küçük moleküllerden, büyük raflara kadar bunu kullanıyor ve hatta tüketiciler artık bir mutfağı yapılandırmak veya örneğin bir arabayı çevrimiçi olarak özelleştirmek için 3D yazılımları ile etkileşime giriyor.
İKİ SEKTÖRLE BAŞLADI
Her şey ‘havacılık’ ve ‘otomotiv’ ile başladı. Tarihsel olarak, 3D’den önce, en fazla havacılık sektöründe faydalanıldı. Sivil ve askeri uçaklar ile drone’lar tamamen 3D teknolojilerini ve sanal uçakları kullanıyordu. Sonra otomotiv endüstrisi geldi. Arabaların neredeyse tamamı sanal ikiz teknolojisi temel alınarak üretildi. Bu alanlarda tüm süreçler optimize edildi, 3D ve sanal ikiz teknolojilerinin kaldıraç etkisinden yüksek oranda faydalanıldı. Sonrasında, yüksek teknoloji (high tech), tüketici ürünleri ve ambalajlama, yaşam bilimleri ve tıbbi cihazlar ve son zamanlarda bina ve inşaat endüstrilerine kadar genişledi. Tasarım, performans ve güvenlik açısından daha iyi ürünler yaratmaya olanak tanıyor. Ayrıca, pazara sunma süresini kısaltıyor, üretim maliyetini optimize ediyor…
HER SEKTÖRDE VAR
Diğer endüstrilerde ise 3D kullanılmasına önderlik eden ilk insanlardan biriyim. Örneğin, 1998’de inşaat endüstrisinde kullanmaya başladık. Bir mimarla beraber yarattığım girişimle bir binada inşasından evvel 3D teknoloji ile modelleme yaptık. Çok başarılı sonuçlanan bir proje oldu. Sonrasında Dubai ve Çin’de çok yüksek katlı yapılar için çalıştık. Şimdilerle çok büyük şirketler, sadece simülasyon değil, kompleks projeleri yönetebilmek için de bu teknolojileri talep ediyor. Çünkü, sanal ikiz teknolojisiyle, bütçeden insan kaynağına, tedarikçilerden işbirliklerine bir projenin tüm kompleks süreçlerini hassas ve kolay şekilde yönetebilirsiniz. Gerçek hayatta karşınıza çıkacak olası tüm riskleri ve fırsatları bire bir aynı şekilde görürsünüz.
3D ve ‘Sanal ikiz’ teknolojisi sağlıkta da çığır açıyor. Hassas sağlık hizmetlerini yeniden tanımlayan ve tıbbi araştırma ve klinik deneylerdeki ilerlemeleri hızlandıran yapay zeka destekli sanal ikizler konusunda çalışıyoruz. Sağlıkta, hassasiyeti, verimliliği ve bireyselleştirmeyi artırarak yeni bir kişiselleştirilmiş sağlık hizmetleri çağını başlattık. Medikal cihazlar ve organ protezlerinin yanında, ilaç molekülleri üzerinde de çalışıyoruz. 3D ve sanal ikiz teknolojilerinin kullanımı hem vakit hem kaynak tasarrufu sağlıyor, sektörlerin milyonlarca dolar tasarruf etmesine olanak sağlıyor.
İNSAN BEDENİNE GENİŞLİYOR
Sanal İkiz teknolojisi gerçek dünyayı bilimsel olarak taklit edebilir. Şu anda fiziksel ürünler için yapılan çalışmalar, ‘insan bedenine’ doğru genişliyor. Halihazırda bir doktor, bu teknolojileri kullanarak, yapacağı bir ameliyatı tüm risklerden arındırılmış şekilde gerçekleştirebiliyor. Bunun yanı sıra, şu anda organlarınızı tarayabiliyor, yapay zeka ile protezin otomatik tasarımını oluşturarak insan vücuduna en iyi oturan parçayı yapılandırabiliyoruz.
Gelecekte, vücudunuza özel, kişiselleştirilmiş protezleri kendi ‘canlı hücrelerinizle’ üretebileceğiz. Böylece kullanılamaz durumdaki bir iç organı, örneğin bir karaciğeri, vücudunuzun reddetmeyeceği şekilde yenisiyle değiştirebileceğiz. Bu gelişmelerin ilk adımı kozmetik endüstrisinde olacak. Kozmetik ürünleri test etmek için canlı hayvan kullanımına son vererek print edilen organlar üzerinde testlerini yapabilecekler. Elbette ‘yarın’ değil, ancak 20 ila 30 yıl içinde tüm bu gelişmeler hayata geçmiş olacak. Bugüne dek bilimkurgudan ibaret olan tüm bu gelişmeler yakında gerçek olacak.
BİLİMSEL SİMÜLASYONLAR
3D dediğimizde aklınıza gelen sadece bir ürünün parçaları ve mühendisliği olmamalı. Bilimsel açıdan kompleks simülasyonlar da bu teknolojiyle yapılıyor. Kullanım alanları günden güne de artıyor. Sadece mühendislik değil, pazarlamadan iletişime tüm alanlarda hayatımızda. Örneğin, bir süre evvel dünyanın en büyük yolcu uçağı A380 pazara girdi. Tüm havayolları için de çalışanları için de yeni bir deneyimdi. Dolayısıyla, yolcuların uçağa nasıl alınacağı, acil bir durumda uçağın nasıl boşaltılacağı gibi konularda eğitilmeleri gerekiyordu. Tüm bu eğitim süreci, 3D sanal dünyasında simülasyonlarla gerçekleştirildi. Böylece gerçek dünyada bu deneyim doğru ve iyi bir şekilde yaşanabildi.
Bir diğer örnek, telefonunuzu yere düşürdüğünüzde ufacık parçalara ayrılmaz. Bunun sebebi, 3D ‘drop test’ ile piyasaya sürülmeden evvel, üretim aşamasında simüle edilmesidir. Tasarım, materyaller hepsi optimize edilir. Arabalarda da bu test söz konusudur. Sanal dünyada en iyi seçenek belirlenir. Böylece gerçek dünyada olası tüm kazalara ve aksiliklere karşı korunursunuz. Dolaysıyla tüm endüstriler için yazılımlarımızı kullanarak simülasyonlar yapmak kritik hale geldi. Çünkü kodlamak, üretmek, robotları ve makineleri programlamak için de 3D yazılımlara ve sağladığımız ‘bilimsel’ davranış modellemelerine ihtiyaç var.
GELECEĞE YÖN VERECEK
Şu anda 3D insan organı protezlerinden güneş enerjisiyle çalışan otonom drone’lara çok çeşitli projeler üzerinde çalışıyoruz. VORTHEx projemizde, radyoterapi tedavisi gören hastaların refahını desteklemeye yönelik çalışıyor, sanal gerçekliği hasta deneyiminin merkezine yerleştiriyoruz. Yakın zamanda kanser sonrası meme rekonstrüksiyonu için Lattice Medical’i duyurduk. Diğer yeni inovasyonlar arasında, hızlı iyileşme için yaralara deri dokusu püskürten Pacify Medical, plastiksiz bir gelecek için gezegen dostu paketleme sunan ‘Atacama Materials’ var. Bunlar portfolyomuzdaki işlerden sadece birkaçı. Çığır açıcı harika projelere hız veriyoruz.
Enerjide nükleer füzyon üzerine, çığır açacak bir inovasyon üzerinde çalışıyoruz. Ayrıca, bataryalar ve hidrojen de odağımızda. Bence geleceği şekillendirecek yenilikler en fazla ‘enerji’ alanından gelecek. Çünkü hayatta her şeyin bağlı olduğu ana kaynak ‘enerji’ özellikle de gezegeni kirletmeyen ‘temiz enerji’.
5.SANAYİ DEVRİMİNE DOĞRU
- ESKİ NESİL
4.Sanayi Devriminin odağında üretim vardı. Akıllı ve bağlantılı makinelerin üretimi ile veri ile öne çıkıyordu… Tüm bunlarla sistemi değiştirmiyor, sadece daha verimli hale
getiriyorsunuz. - YENİ DÜŞÜNCE
5.Sanayi Devrimi ise sistemin şeklini tamamen değiştiriyor. Çünkü, var olan sistem sürdürülebilir değil. Gezegen artık bu gidişatı kaldıramıyor. Sadece birkaç yıl içinde ‘bakır’ı tamamen kaybedebiliriz. Eğer bakır olmazsa kablolar olmaz. Kablo olmazsa elektrik olmaz. Elektrik olmazsa hayat olmaz. Dolayısıyla, tüm sektörlerde farklı bir düşünce biçimi inşa etmek zorundayız. - DÖNÜŞÜM
Endüstriler olarak şu anda ‘metamorfoz’ olarak bahsettiğimiz bir devrimden geçiyoruz. Bu evrede, gezegenimizin sahip olduğu ‘limitler’ nedeniyle endüstrilerin çalışma şekillerini değiştirmeleri, küresel etkilerini büyük ölçüde azaltmak için krizalitlerini yapmaları gerekiyor. Arabalardan paketlemeye kadar her şeyin yeni bir bakış açısıyla yeniden düşünülmesi gerekiyor. 3D ve Sanal İkiz Teknolojileri bu açıdan vazgeçilmez olacaktır. Bu çözümleri uygulamaya da hemen bugün başlamalıyız. Çünkü gezegen konusunda fazla vaktimiz kalmadı.
3D TEKNOLOJİSİNİN AŞAMALARI
- PARÇADAN SÜREÇLERE 80’lerde ‘3D Parça Tasarımı’ ile başladı, daha sonra dijital modelleme, yani bir ürünü oluşturan tüm sanal parçaların montajı, 90’ların sonunda sadece modeli değil, süreçleri ve fabrikaları da sanallaştırmak için kullanıldı.
- MALİYET 3D teknolojisi, şimdiye kadar maliyeti düşürmek için performansı ve planlamanızı optimize etmek, daha iyi tasarım, daha iyi mühendislik ve daha verimli olmak için kullanılıyordu. Gerçekten teknik ve finansal bir yaklaşım hakimdi.
- DAHA FAZLASI Şimdi ise algoritmalarımızı kullanarak simülasyon yapabilen kullanıcılarımız ürünlerinin gezegen üzerinde yaratacağı ‘etkiyi’ ölçüyor. Bu çok önemli bir adım. Çünkü, bir ürünün yaratacağı etkinin yüzde 80’i ‘mühendislik’ aşamasında belirlenir. Dolayısıyla bu aşamada ürünün etki ve sürdürülebilirliğine karar verme olanakları oluyor. Sürdürülebilirliğin her sektör için artık ‘temel kriter’ olduğunu düşünürsek oldukça kritik bir aşama.
- YARIN Geleceği için ne beklediğim konusuna gelince; gelecek, çevre üzerindeki olumsuz ‘etkileri’ azaltmaktan geçiyor. Bu, sadece geri dönüşüm, malzemelerin yeniden kullanımı değildir. 3D Sanal İkiz ve simülasyon sayesinde çevresel ayak izinin azaltılması, bir ürünün tüm yaşamı boyunca oluşturacağı çevresel etkinin en aza indirilmesi, sürdürülebilir tasarım, eko tasarım sağlanıyor.