in , , ,

“Normalleşme oranımız yüzde 80’de”

11 ilimizi etkileyen Kahramanmaraş merkezli depremin ardından yaralar sarılmaya çalışılıyor. Kahramanmaraşlı Kipaş Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı Hanefi Öksüz, şehir sanayisi için normalleşme surecinin uzun zaman alacağı görüşünde. Bu oranın Kipaş Holding için yüzde 80’lerde olduğunu belirten Öksüz’e göre oranı yükseltmenin yolu yeni yatırımlardan geçiyor. Kipaş Holding olarak yeni yatırımlara imza atacaklarını söyleyen Hanefi Öksüz, “1-5-2 milyar doları bulacak yatırım için çalışıyoruz” diyor…

Normalleşme-oranımız-yuzde-80

HANEFİ ÖKSÜZ
KİPAŞ HOLDİNG YKB

YAZI: TALAT YEŞİLOĞLU

Kipaş Holding, 14 bini aşkın çalışanıyla Kahramanmaraş’ın en büyük kuruluşu. Tekstil, kağıt, çimento, enerji gibi farklı sektörlerde faaliyet gösteren ve geçen yıl sonu itibarıyla 28 milyar TL’lik büyüklüğe ulaşan bir topluluk.

Kipaş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hanefi Öksüz, geçen süre zarfında toparlanma oranını yüzde 80 olarak veriyor. Öksüz ile depremin yarattığı yıkım, alınan önlemler ve Kipaş ile Kahramanmaraş ekonomisini konuştuk. Öksüz, ‘yatırımcı grup’ olarak geleceğe umutla bakan bir iş insanı. Depremin yaralarını sarmaya katkı yapacak, istihdam yaratacak yeni yatırımlar aşamasında. Aynı zamanda, depremin ardından eldeki birikimlerin nasıl yatırıma dönüşebileceğini, farklı sektörlerdeki işbirliği olanakları için de önerilerini, Fast Company Türkiye’ye anlattı…

6 ŞUBAT SABAHI…

Deprem öncesinde işlerimiz sağlıklı bir şekilde devam ediyordu. Ama 120 saniyelik deprem felaketi, Kahramanmaraş’ta her şeyi değiştirdi ve bizi farklı bir dünyaya taşıdı.

Yaşadığımız felaketin zararları da çok büyük oldu. Binlerce insanımızı kaybettik, yüzlerce sanayi tesisi zarar gördü. Konutların yıkılmasıyla insanlarımızı kaybettiğimiz gibi, vatandaşlarımızın bir bölümü de göç etti. Bundan da sanayi tesislerimiz olumsuz etkilendi. İşçi bulmada, fabrikalarımızı ayağa kaldırmada ciddi sorunlar yaşadık.

Dolayısıyla depremle birlikte gündemimiz tamamen değişti. Üretimle uğraşan bir yapıdan, yaşamını sağlamaya çalışan bir yapıya dönüştük. 3-4 aylık süreçte biz dahil çok sayıda tesis üretim yapamaz hale geldi.

Özellikle Türkiye genelinde önemli bir üretim payına sahip olduğumuz tekstil sektörü çok büyük zarar gördü. Tamamen veya yarım çöken fabrikalar oldu. Deprem sabahından bu yana çok sayıda sorunla uğraştık ve uğraşmaya da devam ediyoruz.

SIĞINMA YERİMİZ

Büyük bir kuruluş olarak bizim aynı zamanda kente karşı da sorumluluğumuz var. Deprem öncesi 14 bin çalışanımız vardı. İlk günlerde nerdeyse 15 kişi bile değildik. Çünkü, herkes kendi sıkıntısıyla uğraşıyordu. Kimisinin cenazesi vardı, kiminin yakınları enkaz altındaydı. Hiç kimse eve giremiyordu, hava -6/7 derecelerdeydi. Barınma, ısınma ve gıda gibi hayati sorunlar vardı. Bir yandan da kendimiz ve çalışanlarımız için bunları da çözmeye, tedarik etmeye çalışıyorduk. Ancak, 10-15 gün geçtikten sonra sanayi tesislerine el atabildik.

Bizim Kipaş olarak 120 derslik büyük bir okulumuz var. Çok sağlam yapıldığı için ayakta kaldı. O binaya jeneratör kurduk, LPG ile ısıtmaya çalıştık. Böylece 5-6 bin kişiyi barındırma olanağı yarattık.

Depremde Türkiye’nin dört bir yanından yardımlar geldi. Gelen yardımları dağıtmak, organize etmek de çok önemliydi. İlk etapta, bu organizasyonda görev alabilecek arkadaşları topladık. Ardından barınma, ısınma, gıda, çadır, konteyner sağlanmasına yönelik çalışmalar yaptık. Kendi içimizde kurtarma ekipleri oluşturduk ve kurtarma çalışmalarına katıldık.

İLK ŞOKUN ATLATILMASI

Uzun süre sanayi tesislerimizle ilgilenemedik. Ancak, 10-15 gün sonra fabrikalarımıza bakmaya başladık. Ne durumda olduklarını, nasıl faaliyete geçireceğimizi değerlendirmeye odaklandık.

Depremden sonra doğal olarak fabrikaların elektriği kesildi, üretim de durdu. Hemen öncesinde gece vardiyası çalışıyordu. Depolarda, bazı üretim yerlerinde çöküntüler oldu ama çok şükür işçi kaybı yaşamadık.

Tabii, bizim moral bozma gibi bir lüksümüz yok. Ancak, depremin ardından yakınlardan, çevreden gelen haberlerle morallerimiz biraz daha bozuldu. Yakınlarımızdan kayıplarımız oldu. Bazı çalışanlarımız yakınlarını kaybetti. Okulumuzda da öğrenci ve öğretmen kayıplarımız oldu.

İlk günlerin şokunun ardından acının ağırlığını daha çok hissediyorsunuz. Bu acının üstünden gelebilmek için de biz de gerekeni yapmaya, büyük gayretle çalışmaya odaklandık.

NORMALE DÖNÜŞ ORANI

Bizim grubumuz Kipaş’ta normale dönme oranı yüzde 80’e ulaştı. Kağıt ve çimento fabrikaları, depremin ardından 3 ay içerisinde çalışmaya başladı. Tekstilde ilk günlerden itibaren devreye aldığımız tesisler olduğu gibi hâlâ çalışmayan tesisler de var. Çalışanlarımız işe dönmeye başladı. Biz de onların dönüşü için önce çadırlar, ardından konteyner kentler kurduk. Şimdi prefabrik konut da yapıyoruz.

Türkiye’nin sanayisinde de sıkıntılar ve işlerde büyük bir durgunluk var. İhracatın normale dönmesi de zaman alacak. Siz de duyuyorsunuzdur; bütün şirketlerde, sektörlerde sipariş sıkıntısı yaşanıyor. Dünya piyasalarının durumu, döviz kurlarındaki değişim ve hammadde girdileri olumsuz yönde etkiliyor.

Özellikle finans piyasalarının durumu bizi olumsuz etkiliyor. Depremin ardından toparlanma çalışmalarına devam ediyoruz ama mali piyasalardaki gelişmeler maalesef işin kamburu oldu. İki sıkıntı üst üste geldi. Deprem bölgelerinde fabrikalar hem hasar gördü, hem geçmişten gelen gelirlerden oldu. Ödemeler ve borçlar ise aynen devam etti. Türkiye genelindeki durgunluk, deprem bölgesinde daha yoğun bir şekilde yaşanıyor.

DÖNÜŞÜME FAYDASI OLUR

Zaman için kesin bir şey söylemek mümkün değil. Bu felaketi bence avantaja çevirmek gerekiyor. Yeni ve daha düzenli bir kent kurulması, güvenli yapılaşma sağlanması gerekiyor. Sonuç olarak, bir sonraki depreme hazır olacak şekilde bir yapılaşma yapılmalı.

30 yıl önce Kahramanmaraş’ta sadece iplik vardı. Bu süreçte sektörel olarak çok fazla çeşitlilik sağladık. Dokuma, örme, boya, terbiye ve farklı kumaşların üretimiyle entegre hale geldik. İplik üretiminde 70’e yakın şirketle yüzde 36 payımız var.

Sanayi tarafında da biz tekstilde çok büyüdük ve bu nedenle yavaş yavaş başka sektörlere girmemiz gerekiyor. Belki de bu dönüşüme faydası olacak. Fabrikası yıkılan arkadaşların, daha farklı sektörlerde yatırım için bir araya gelmelerini arzu ediyoruz. Çünkü Kahramanmaraş sanayisini artık tekstil sektörü taşıyamaz.

YATIRIMCININ ÖNÜ AÇILMALI

Bu süreçte devletten de beklentilerimiz var. Girişimciler, sermaye biriktirip büyük yatırıma girdiklerinde, yatırım ve vergi avantajlarını mevcut şirketlerine yansıtabilmeleri lazım. Bu çok önemlidir. Bunu yaparlarsa, sanayide üretim ve sektör çeşitliliği de artacaktır. Çünkü, büyük tesisler kurmak için, daha büyük sermaye gerekiyor.

Bir arkadaşımızın iplik, birisinin dokuma fabrikası çökmüş. Deprem sigortasından bir miktar tazminat aldılar. Bu arkadaşlarımız ve benzerleri, bir araya gelip daha büyük bir yatırıma girebilmeli. Ancak, bizim teşvik sistemi, bu girişimlerin önünü tıkıyor. Bu tıkanıklığın önü açılabilir. Mutlaka açılması gerekiyor.

Teşvik sistemindeki bu sıkıntı çözülürse, daha büyük yatırımlar yapılır, yaralar daha hızlı sarılır ve daha sağlıklı sanayileşme olacağı görüşündeyim. Türkiye olarak, yeni yapılacak yatırımlarda; ya ithal ettiğimiz veya ihracata yönelik bir üretim olmalı. Böylece; hem birbirimizle rekabeti ve döviz kaybımızı azaltır hem de ihracat olanaklarımız artar.

KİPAŞ’IN YATIRIM AJANDASI

Kahramanmaraş’ta alınan kararlar, şirketten şirkete farklılık gösteriyor. Biz Kipaş olarak mevcut stratejimizi değiştirmiyor, yatırıma devam ediyoruz. Biz zaten yatırımcı bir grubuz.

Söke’deki kağıt fabrikamızın yanındaki ve ikinci etap olan tesisin montajı devam ediyor. Bu 450 milyon dolarlık bir yatırım. İki yatırımın tutarı 1 milyar doları buldu. 7-8 aylık süreçte üretime geçeceğiz diye planlıyoruz.

Kahramanmaraş’ta kurduğumuz nişasta fabrikası 2-3 ay içerisinde üretime geçecek. Bu da bizim için yeni bir sektör olacak. Nişastayı kağıt sektöründe kullanıyoruz. Bu yatırımla 150-200 kişiye iş sağlayacağız.

Çimento fabrikasının içinde kireç fabrikası yatırımı da devam ediyor. Bunların dışında modernizasyon yatırımlarımız var. Özellikle depremden sonra eski tesisleri elden çıkartıyoruz. Ayrıca, 1.5-2 milyar doları bulacak çok büyük bir yatırım üzerinde çalışıyoruz. Faaliyet gösterdiğimiz değil -şimdi adını anamayacağım- farklı bir sektör olacak. Büyük bir tesis olacağından 4-5 yıl içinde faaliyete geçmiş olacak.

İPLİK ÜRETİMİ/MARAŞ

  1. 65 fabrika
    Türkiye’deki iplik üretiminin yüzde 36’sını Kahramanmaraş üretiyor. 500’e yakın şirket, tekstilde faaliyet gösteriyor. Bunların 65’i iplik üretiyor.
  2. Talep azaldı
    Depremle birlikte üretimin durmasıyla Türkiye iplik piyasasında bir boşluk oluştu ve bu durum bir miktar fiyatlara yansıdı. Ama dünya genelinde iplik sektöründe bu dönemde bir kriz oldu. Özellikle eski tesislerin devre dışı kalmasıyla üretim düştü ama dünyada talep azaldığı için fiyatlar dengelendi.
  3. Yeni yatırım koşulu
    İplik üretimindeki yüzde 80’lik kapasitenin eski seviyelere dönmesi yeni yatırımlara bağlı. Ancak, bence yüzde 20’yi temsil edenler arasındaki eski teknolojili ve yıkık olanlar hiç çalışmayacak.
  4. Rekabet gücümüz
    İplikte artık rakiplerimiz Uzakdoğu ve Orta Asya oldu… Enerji fiyatlarındaki yükseliş nedeniyle üretim yapamaz hale gelmiştik. Ancak, son zamanlarda enerji fiyatları düştü ve döviz bir miktar yükseldi. Bu sayede yeni bir denge oluştu.

MALİYETİ DÜŞÜRMEYE ODAKLANDIK

  1. ENERJİ Çatılarımıza güneş sistemleri kurduk… En azından günlük enerji ihtiyacımızın bir bölümünü oradan karşılıyoruz.
  2. YENİ MAKİNE Enerji verimliliği düşük, eski teknolojiyle çalışan makineleri yeniliyoruz. Bu nedenle grup olarak yeni teknolojiyi izliyor, verimliliğe daha çok önem veriyoruz.
  3. YENİ PAZARLAR Dünya piyasalarını daha yakından izliyor, yeni pazarlara bakıyor ve daha çok katma değerli ürünleri yapmaya çalışıyoruz.

EN BÜYÜK ZORLUKLARI

  • Çalışanlarımızı fabrikalara sokmakta da zorlandık.
  • Deprem nedeniyle hasar gören makinelerin bakımını yapacak teknik ekip bulmak kolay olmadı.
  • Finansal kaynaklara erişimde de zorlandık.
  • Ustaların ve çalışanlarımızın bir bölümü kenti tamamen terk etti. Yerlerini doldurmak kolay olmuyor. Bu nedenle, çalıştıramadığımız tesislerdeki arkadaşları, çalışan fabrikalara kaydırdık.
  • Asgari ücret kadar ‘ek prim’ verdik ki, böylece zor günlerde çalışanlarımıza destek olalım, kenti terk edenler de geri gelebilsin ve fabrikalarımızı çalıştırabilelim.

Yazar: Talat Yeşiloğlu

Fast Company Türkiye Genel Yayın Yönetmeni

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

yonetim-degil-donusum-gerek

Yönetim değil dönüşüm gerek

dunyayidegistirenfikirler-

Dünyayı değiştiren fikirler