İLLÜSTRASYONLAR: RICHARD BORGE VE MARIUS KINDLER
HAVAYOLU EMİSYONLARINI AZALTMAK İÇİN YAPAY ZEKAYI KULLANMAK
YILIN ŞİRKETİ • 2024 •
GOOGLE
UÇAKLARIN ARDINDA BIRAKTIĞI, ckontreyl adındaki ince uzun yoğunlaşma izleri, küresel ısınmanın oldukça büyük bir kaynağı ve havacılığın iklim üzerindeki etkisinin üçte birinden daha fazlasından sorumlu. Fakat bir uçağın uçuş yolunu hafifçe değiştirmek, sıcak egzoz dumanıyla, soğuk ve nemli havanın birleşmesi sonucu ortaya çıkan bu fenomenden kaçınmaya yardımcı olabilir.
Araştırmacılar Google’da, kontreyllerin nerelerde oluşacağını tahmin etmek için yapay zekayı kullanıyor ve böylece pilotlar, rotalarını buna göre ayarlayabiliyor. 2022 ile 2023’ün başı arasında gerçekleştirilen düzinelerce American Airlines uçuşu üzerinden yapılan altı aylık bir testte, bu yaklaşım, kontreyl oluşumunu yüzde 54 oranında azaltmaya yardımcı oldu. Uçakları yeniden yönlendirmek biraz daha fazla yakıt kullanımına neden olsa da iklim konusundaki faydası, fazladan salınan karbondioksit emisyonlarından çok daha ağır basıyor. Havayolları için bu değişiklik fazla maliyetli olmayacak. Eninde sonunda, pek çok uçak hem kontreylleri azaltan hem de karbondioksit emisyonlarını düşüren sürdürülebilir havacılık yakıtına geçecek fakat uçuş yolunu değiştirmek hemen uygulanabilir.
Google, kontreylleri daha da azaltmak için yapay zeka üzerinde ince ayar yapmaya devam ederken, Southwest Airlines ve Avrupa’daki hava trafiğini yöneten kurum olan Eurocontrol ile ek testler de yapıyor. Bu veriler, yakında, pilotların uçuş yollarını en iyi hale getirmesine yardımcı olan yazılıma eklenecek ve birkaç yıl içinde de uygulanabilir olacak.
Google’ın iklim yapay zekası için ürün lideri olan Juliet Rothenberg, “Bu, büyük ve uygun maliyetli bir etkiyi, iklim alanında insanların mümkün olduğunu düşündüğünden çok daha kısa bir zaman diliminde uygulayabileceğimizin bir örneği” diyor. Yapay zekanın gelişmesi, kendi iklim risklerini oluştursa da (enerji kullanımını artırmasını önlemek için yönetilmesi gerekiyor) bu teknoloji, iklim eylemi konusunda çeşitli şekillerde rol oynayabilir. Kontreyl çalışması, Google’daki emisyonları azaltmak ve iklim felaketlerine önlem almak için yapay zekayı kullanan birçok projeden biri (bkz. sağdaki kutu). -Adele Peters
GOOGLE’DAN 4 YAPAY ZEKA GİRİŞİMİ DAHA
Google araştırma ekipleri, şu anda iklim değişikliğiyle savaşmak ve olağanüstü seller ve orman yangınları gibi darbelere uyum sağlamak için tasarlanmış 20’den fazla yapay zeka aygıtı üzerinde çalışıyor. Julie Rothenberg, “İklim konusunda çığır açmamız ve bunu hızlıca yapmamız gerekiyor” diyor.
- METHANESAT
Çevre Savunma Fonu’nun yeni uydusu, sera gazından gelen metanı uzaydan takip ediyor. Google’ın yapay zekası, uydu görüntülerini kullanarak petrol ve gaz tesislerinin haritasını çıkarıyor ve böylece kirliliğin kaynağını bulmaya yardımcı oluyor. - GREEN LIGHT
Bir düzineden fazla şehir, trafikte ‘dur-kalk’ın neden olduğu emisyonları azaltmak için Google’ın bir aygıtını kullanıyor. Bu aygıt, trafik ışıklarını optimize etmek için yapay zekayı ve Google Haritalar’ı kullanıyor. - TAPESTRY
Google’ın çığır açıcı teknolojileri icat etmek için kurduğu şirketi X’te, yapay zeka destekli araçlardan oluşan Tapestry, elektrik şebekesi planlamaları için daha hızlı simülasyonlar çalıştırarak yenilenebilir enerjiyi şebekeye eklemeyi daha kolay hale getiriyor. - FLOOD HUB
Flood Hub, uydu görüntüleri üzerinde makine öğrenimiyle birlikte hava tahminlerinden gelen verileri kullanarak, büyük bir sel ihtimaline karşı yedi gün kadar önceden uyarı gönderebiliyor. Böylece halkın felakete hazırlanması için vakti oluyor.
Juliet Rothenberg, ürün lideri, Google iklim yapay zeka ekibi
İllüstrasyon: Marius Kindle
İLAÇLARI NAKLİYE SIRASINDA SOĞUK TUTMAK
EMBER LIFESCIENCES
••• SAĞLIK ÜRÜNLERİ
FARMASÖTİK ENDÜSTRİSİ, ilaçların, aşıların ve ısıya duyarlı diğer materyallerin sevk edildiği süreç olan soğuk zincirde ortaya çıkan hatalar yüzünden her yıl 35 milyar dolar kaybediyor. Bu süreç, çoğunlukla köpük kutular ve buz torbaları içeriyor. Bu süreç bozulduğunda ise (sıcaklık değişimi olursa veya nakliye gecikirse) içeriğin ne durumda olduğu her zaman belli olmuyor. Genellikle iyi durumdaki ilaçlar önlem olarak atılıyor ya da daha kötüsü insanlar bozulmuş ilaçları kullanabiliyor.
Ember LifeSciences, takibi geliştirmek ve israfı azaltmak için Ember Cube adında, tekrar kullanılabilir ve kendi kendini soğutan bir kutu tasarladı. GPS ve hücresel teknolojiyi kullanarak buluta bağlanan bu kutu, gönderen eczanenin süreci takip edebilmesini sağlıyor. Sensörler ise kutunun hem içindeki hem dışındaki sıcaklığı takip ediyor. Eğer bir teslimat gecikirse veya kutu içindeki sıcaklık yükselmeye başlarsa, şirket bir alarm gönderebiliyor ve taşımayla ilgilenen kişinin kutuyu tekrar şarj olması için şarja takmasını sağlıyor. Bir hasta kutuyu iade etmek isterse bir düğmeye basıyor ve kutunun e-mürekkep ekranı yeni bir gönderi etiketi oluşturarak paketin alınması için bir randevu ayarlıyor.
Ember LifeSciences’ın kurucusu Clay Alexander, sıcaklık kontrolü alanına ilk kez 2012’de Ember Technologies ile girdi. Ember Technologies ısı kontrolü sağlayan bir seyahat bardağı ile kendi kendini ısıtabilen bir biberon gibi içecek kabı ürünleri sunuyordu. Bu yüzden, Alexander, Mayo Klinik’ten klinisyenlerle tanışıp onların en çok sorun yaşadığı noktalardan birinin sıcaklık kontrolü olduğunu öğrendiğinde, bir fark yaratabileceğini biliyordu. “Isıtma ve soğutma teknolojisiyle ilgili pek çok patentimiz ve tonlarca araştırma ve geliştirmemiz vardı” diyor.
Ember LifeSciences, Boston ve New York Maratonları için doping testine gönderilecek kan numunelerini taşımak üzere 2023’te ABD Dopingle Mücadele Ajansı’yla birlikte çalıştı. Ajans, 2024’teki Olimpiyat denemeleriyle ilişkili olarak aynı görevi üstlenmesi için şirketle yakın zamanda bir sözleşme imzaladı. -Adele Peters
EMBER CUBE NASIL ÇALIŞIYOR?
Ember Cube, ilaçları korumak için hassas sıcaklık kontrolü teknolojisiyle hücresel telsiz ve GPS takibini kullanıyor.
- Kutu, içindekilerin en az 72 saat boyunca 2 ila 8 santigrat derece arasında kalmasını sağlamak için dış ve iç sıcaklığı takip ediyor.
- Kutunun içinde bulunan hücresel telsiz, kutunun sıcaklığı, konumu ve nemini rapor ediyor ve bunlar, Ember Cube’un bulut tabanlı panelinden takip edilebiliyor.
- Her kutunun önünde, kutuların kolayca tekrar kullanılabilmesi için kutu içindeki sıcaklığı ve bir gönderi etiketini gösteren bir e-mürekkep ekranı bulunuyor.
- Alıcılar kutunun üstündeki bir düğmeye basarak paketin alınması için bir randevu ayarlayabiliyor ve e-mürekkep ekranında görünen yeni bir gönderi etiketi oluşturabiliyor.
EKİN KAYBINI AZALTMAK İÇİN TOHUMLARI DEKONTAMİNE ETMEK
CLEAN CROP TECHNOLOGIES
••• TARIM
1995’TEN BAŞLAYARAK, CALIFORNIA’NIN Salinas ve Pajaro Vadileri’ndeki çiftçiler her yıl binlerce dönüm maruldan oluşan ekinlerini kaybetmeye başladılar. Peki, suçlu kimdi? Ispanak tohumlarından diğer ekinlere yayılan kontaminasyon. Her yıl, dünya çapındaki ekinlerin yüzde 20 ila yüzde 40’ı çiftçilerin arazilerinden çıkamadan böcekler ve hastalık yüzünden kaybediliyor ve küresel ekonomiye yılda 220 milyar dolara mal oluyor. Fakat Clean Crop Technologies, soğuk plazma teknolojisi sayesinde kontaminantları yüzde 99’a kadar yok edebiliyor.
Endüstri kontamine olmuş tohumları tedavi etmek için genellikle ısı veya kimyasallar kullanıyor. Bu süreç ise yoğun bir işçilik ve enerji gerektiriyor ve tohumların kalitesini düşürebiliyor. Clean Crop, daha sürdürülebilir bir alternatifi rekabetçi bir fiyattan sunuyor. Clean Crop kurucu ortağı ve CEO’su Dan White, bu teknolojinin iyonize gazlardan oluşan bir “yüzme havuzu” gibi işleyen bir reaktörden oluştuğunu söylüyor. Belli koşullarda, iyonize gazlar, kimyasal bağları bozabilir ve yenilerini oluşturabilir. Ekip, bu süreçte, tohumların yüzeyindeki patojenleri parçalamak için bu gazlar üzerinde küçük değişiklikler yapabiliyor.
Bu teknoloji, ekin kaybını azaltmak için yoğun bir enerji gerektiren ve çevre için zararlı olan alternatiflerinin kullanımını azaltabilir. White, “Eğer daha çok su, arazi ve enerji kullanmadan daha çok gıda elde edebilirsek, herkesin tabağındaki karbon yoğunluğunu azaltmış oluruz” diyor.
Clean Crop, ilk işleme tesisini Ekim 2023’te Holyoke, Massachusetts’te açtı. Bugün, yetiştiriciler ayda yüzlerce ila binlerce kiloya varan ekini tedavi edebilen Clean Crop’a tohumlarını gönderiyor ve daha sonra Clean Crop da bunları ülke çapındaki yetiştiricilere geri yolluyor. Şirket, bir kanepe boyunda ve genişliğinde olan bu makineleri zamanla çiftliklere yerleştirmeyi planlıyor, böylece yetiştiriciler tohumlarını çiftliklerindeki tohum işleme tesislerinde işleyebilecek.
Clean Crop, bugüne kadar 13 milyon dolarlık finansman aldı ve sebze endüstrisindeki çok uluslu yetiştiricilerle 3 milyon dolardan fazla değere sahip sözleşmeler imzaladı. Şirketin ticari ölçekte tedavi edebildiği ilk beş tohum brokoli, turp, kabayonca, karnabahar ve ıspanağı içeriyordu. Şirket, daha çok türün de yolda olduğunu belirtiyor. -Elissaveta M. Brandon
İllüstrasyonlar: Richard Borge (Clean Crop Technologies), Marius Kindler (Ember LifeSciences)
KADINLARI YOKSULLUKTAN KURTARMAK
MADE FOR A WOMAN
••• AVRUPA, ORTA DOĞU VE AFRİKA
DÜNYANIN EN FAKİR ÜLKELERİNDEN BİRİ OLAN MADAGASKAR’DA, toplumun kıyısında kalan kesimler, yoksulluktan kurtulmakta zorluk çekiyor. Fakat moda alanında bir startup olan Made for a Woman, 2019’da başkent Antananarivo’da artık 350 kişiye iş veren bir atölye açtı. Engelli kadınlar, bekar anneler, istismar mağdurları ile eskiden seks işçiliği yapan kadınlardan oluşan çalışanların çoğunluğunun başka bir seçeneği yok.
“Made for a Woman”, geçinmeye yetecek bir maaş kazanmaları için çalışanlara güvenli bir alandan fazlasını sağlıyor: Ayrıca, onlara destek sağlamak için görev yapan doktorlar, psikologlar ve çocuk bakımı çalışanları var. Bunun yanı sıra, sanat ve müzik terapisi içeren çeşitli kurslar da alabiliyorlar. Kurucu Eileen Akbaraly, “Onların sadece finansal istikrarına değil, aynı zamanda sağlıklarının duygusal ve psikolojik taraflarına da odaklandığımız bir alan yaratıyoruz” diyor.
Madagaskar’da büyüyen ve Milano’da moda konusunda eğitim alan Akbaraly, ülkenin en savunmasız insanlarına destek olmak için “Made for a Woman”ı kurmaya kararlıydı. Fakat Akbaraly’nin tasarladığı kıyafetler ve aksesuarlar da moda dünyasına damga vurdu. Akbaraly, geçtiğimiz yıl ilk koleksiyonunu Milano Moda Haftası’nda sergiledikten sonra (modeller podyumda dramatik elbiseler, etekler ve büyük oranda ileri dönüştürülmüş pamuk ile adaya özgü palmiye ağaçlarından elde edilen rafyadan ince işçilikle üretilmiş şapkalarla yürüdüler), Moda Operandi ve Farfetch gibi lüks perakendecilerden siparişler aldı. Akbaraly ayrıca geçtiğimiz yıl Chloé ile bir kapsül koleksiyon için iş birliği yaptı ve bu yılın sonlarında lüks Fransız markasıyla daha büyük bir iş yapmayı planlıyor.
Akbaraly, “Her zaman modaya ilgi duydum fakat bu ilgi, sahne arkasında gerçekleşen ve daha az göz alıcı kısımlara oldu” diyor ve ekliyor: “Bu lüks ortaklıklar Madagaskar’da yaratmayı başardığımız iş modelini sergilememiz için bir fırsat.” -Elizabeth Segran
İllüstrasyon: Aleksandar Savić
%100 GERİ DÖNÜŞTÜRÜLMÜŞ BETONDAN YENİ BİNALAR
HOLCIM
••• GENEL MÜKEMMELLİK
PARİS’İN DIŞINDA, 1960’LARDAN KALMA bir grup eskiyen apartman yakın zamanda yıkıldığında, bu yıkımdan arta kalanlar atılmadı. Bunun yerine, aynı bölgede şu anda inşaat halinde olan 220 dairelik yeni bir konut kompleksindeki yedi binadan ikisinde tekrar kullanıldı.
Recygénie adındaki binalar, yüzde 100 geri dönüştürülmüş beton kullanan ilk binalar. Geri dönüştürülmüş materyal; geri dönüştürülmüş su ve geri dönüştürülmüş kum, kağıt yan ürünleri ile çelik cürufu da içeren maddelerden üretilmiş çimentoyla karıştırılıyor. Daha önce hiç böyle bir şey yapılmadı. Ecocycle adlı süreci geliştiren İsviçreli inşaat malzemeleri devi Holcim’in yenilik ve küresel Ar-Ge lideri olan Edelio Bermejo, “Kendi çimento uzmanlarımızı yüzde 100 geri dönüştürülmüş çimentoya geçmeye ikna etmek bir yıl sürdü” diyor. Fransız sosyal konut geliştirme şirketi Seqens, bu yeniliği öğrendikten sonra yeni proje için Holcim’le ortaklık kurdu.
Fransız mevzuatı yeni binalarda geri dönüştürülmüş materyale sadece küçük bir yüzdede izin verdiği için Holcim’in, tamamen geri dönüştürülmüş bir ürüne geçildiğinde kaliteden hiçbir şekilde ödün verilmeyeceğini yetkililere kanıtlaması gerekti. Geçtiğimiz aralık ayında, geri dönüştürülmüş betondan olan üst yapı tamamlandı ve 6000 tonluk yeni materyal tasarrufu sağladı. Sakinleri, bu sonbaharda binaya taşınmaya başlayacak.
Bu süreç her yerde yürütülemez çünkü yeni inşaat talebini karşılamaya yetecek kadar imha atığı bulunmuyor. Fakat şirket, inşaatçıların düzenli olarak kullandığı geri dönüştürülmüş materyal miktarını artırmanın mümkün olduğunu gösterdi. Pek çok Avrupa ülkesindeki kurumlar da mevzuatları değiştirme üzerinde çalışıyorlar. Bermejo, “İnşaat endüstrisi çok tutucu” diyor ve ekliyor: “Yeni bir şey uygulamak istediğiniz her seferinde, bunun kademeli olması gerekiyor. Biz bunu şiddetli bir şekilde hızlandırmak istiyoruz. Bunlar; endüstrinin karbonsuzlaştırılması gereken yıllar. Pek fazla vaktimiz yok.” -Adele Peters
3 BOYUTLU OLARAK TARANMIŞ VE YAZDIRILMIŞ BİR AYAKKABI
VIVOBAREFOOT
••• TÜKETİCİ ÜRÜNLERİ
HER AYAK FARKLI OLMASINA RAĞMEN modern ayakkabılar, toplu üretilen ve ideal ölçüler konusunda varsayımlarla dolu olan bir nesne. Bu yüzden de her bir ayakkabı aslında bir çeşit taviz ve eşsiz morfolojinizin neye ihtiyacı olduğu hakkında kumaş ve köpükle gerçekleştirilen en iyi tahmin oluyor.
Fakat Vivobarefoot (çıplak ayakla koşma akımının arkasındaki minimal ayakkabı markası), her ayak için eşsiz bir ayakkabı üretmenin bir yolunu geliştirdiğini düşünüyor. VivoBiome adlı yeni serisi sayesinde müşterileri, telefonlarıyla ayaklarının üç boyutlu bir taramasını yapabilir, bu veriyi endüstriyel bir üç boyutlu yazıcıya gönderebilir ve mükemmel ayakkabıyı posta yoluyla alabilirler.
Vivobarefoot, bir milimetreye kadar doğruluk elde edebilmek için cep telefonundaki görüntüleme teknolojisini daha iyi hale getirmek üzere günümüze kadar 20 milyon ayağı taramış olan ayak analiz firması Volumental ile birlikte çalıştı. Şirket, buradan yola çıkarak görünüş veya performanstan taviz vermeden ayakkabı şeklini daha iyi hale getirmek için yapay zekayı kullanan bilgisayarlı tasarımla çalışan bir ayakkabı tasarım sistemi geliştirdi.
Vivobarefoot ayakkabıyı kusursuz bir şekilde doğru olan bir tarama etrafında oluştursa da müşterilerin ayakkabının son ölçüsü hakkında hâlâ söz hakkı bulunuyor: Ayaklarının ayakkabının içindeki bir ön izlemesini görüyorlar ve ayakkabı üretilmeden mutlu olduklarından emin olmak için, örneğin parmak ucu gibi kısımlar üzerinde istedikleri ayarlamayı yapabiliyorlar. Ayakkabı ‘yazdırma’ tesisleri bölgesel olarak kurulacak, böylece üretim ve dağıtım mümkün olduğu kadar sürdürülebilir olacak. VivoBiome ayakkabıların çoğunu biyolojik olarak çözünebilen tek bir materyalden yapmayı vaat ediyor, bu sayede ayakkabıları giymeyi bıraktığınızda tekrar doğaya dönebilecekler.
Vivobarefoot, bugüne kadar birkaç yüz çift test ayakkabısı üretti ve 2024 bitmeden 2000 tane daha üretecek (fiyatları 291 dolar), ayrıca 2026’da ilk tam ölçekli üç boyutlu yazdırma fabrikasının tasarımını daha iyi hale getirerek tamamlama planları da bulunuyor. Vivobarefoot’un kurucu ortağı ve baş tasarım yöneticisi olan Asher Clark, “Yavaş ama emin adımlarla ilerliyoruz, böylece oldukça ölçeklenebilir bir şey inşa ediyoruz” diyor. -Mark Wilson
BİR AYAKKABININ ANATOMİSİ
İşte Vivobarefoot’un üç boyutlu olarak yeni yazdırılmış ve biyolojik olarak tamamen bozunabilen ayakkabısının bazı önemli bileşenleri…
- Altıgen şeklindeki iplik örgüsü, ilhamını doğadan alıyor ve farklı açılardan kavrama sağlıyor. Ayakkabının biçiminin tasarlanmıştan ziyade doğada yetişmiş gibi görünmesi amaçlanıyor.
- VivoBiome ayakkabılar şu anda üç boyutlu yazıcıdan biraz tozlu ve son bir dokunuşa ihtiyaç duyar halde çıkıyor. O yüzden de Vivobarefoot bu süreci ölçeklendirmek üzere temizlik aşamasını otomatik hale getirecek bir iş akışı geliştiriyor.
- Ayakkabının tamamı, Balena tarafından üretilen ve Vivobarefoot’un üretim sürecine 2025’te girecek olan geri dönüştürülebilir ve biyolojik olarak tamamen çözünebilir bir termoplastikten üretiliyor.
- Vivobarefoot, önümüzdeki yıl elit koşu ayakkabılarının önemli bir özelliği olan ve enerjiyi ayağa geri verebilen, mikro yazdırılmış iç örgü yapılarıyla denemeler yapmaya başlayacak.
YENİ BİR OKYANUS KORUMA GİRİŞİMİ
CONSERVATION INTERNATIONAL AND NIUE OCEAN WIDE
••• DOĞA
TÜRÜ TEHLİKE ALTINDAKİ BİR HAYVANA SPONSOR OLMAK, uzun süredir insanların kaplanlar ve pandalar gibi risk altındaki türlerin korunmasına katkı yapmalarının bir yolu olmuştu. Şu anda bir program, halkı, tehlike altındaki okyanus alanlarına sponsor olmaya teşvik ediyor.
Blue Nature Alliance’ın baş bölge direktörü Maël Imirizaldu, Yeni Zelanda’nın yaklaşık 2500 kilometre kuzeydoğusundaki küçük Güney Pasifik ülkesi Nieu için, “engin bir okyanusun ortasında küçücük bir kayalık” diyor. Geçen yıl, 261 kilometrekarelik ada, onu çevreleyen neredeyse Malezya büyüklüğündeki okyanusu 127.000 bölge halinde işaretleyip, sponsorluğa açık alan olarak ilan etti. Herkes, yaklaşık 150 dolarlık hızlı bir çevrimiçi kart satın alarak, dünya denizlerinin bir kısmını korumak üzere katkıda bulunabiliyor.
Nieu okyanus korumada zaten ön saflarda bulunuyordu. 2022’de, cesur bir hamleyle münhasır ekonomik bölgenin yüzde 100’ünü, yani bir ülkenin kıyılarının 200 deniz mili (yaklaşık 370 km) ötesine uzanan okyanusları korumaya alacağını ilan etti ve bu rakam 2030 yılı itibariyle BM’nin okyanusların yüzde 30’unu korumaya alma hedefinin kat be kat üzerinde. Imirizaldu, “Uzun süredir buradayız,” diyor ve ekliyor: “Gelecek kuşaklarımızın bu adada yaşamaya devam edebilmesini istiyoruz.”
Ama bu minik adanın bu taahhüdü gerçeğe dönüştürmek için çok kısıtlı kaynakları vardı. Gelecek 20 yıl için istikrarlı bir kâr akışına olanak vermek üzere bir mekanizma tasarlanmasına yardımcı olan, kâr gütmeyen okyanus koruma girişimi Blue Nature Alliance ile çalışmaya başladı. İkisi birlikte, türünün ilk örneği olan sponsorluk modelini hayata geçirdiler. Altı ay içinde, Okyanus Koruma Taahhütleri (OCC’ler) olarak bilinen segmentlerin yaklaşık yüzde 16’sına sponsorluk yapıldı ve bunların büyük çoğunluğuna, ada sakinlerinin her biri için 1700 segmenti destekleme taahhüdü veren Yeni Zelanda hükumeti sponsor oldu. Toplam yüzde 100’e ulaşırsa, Niue’nin ekip ve operasyon oluşturmak, toplumu kaynaştırmak ve deniz araştırması yapmak için harcayabileceği yaklaşık 19,2 milyon dolar elde edilmiş olacak.
Niue, coğrafi açıdan benzersiz, ancak çabalar işe yararsa, Imirizaldu diğer ülkelerin bunu kopyalayabileceğini söylüyor. “Bence, gerçekten dalga yaratabilecek son derece havalı bir model,” diyor. -Talib Visram
İllüstrasyon: Richard Borge
YENİ BİR ALFABE BULMAK
MICROSOFT AND MCCANN WORLDGROUP
••• REKLAMCILIK
GÜNÜMÜZDE DÜNYADA YAKLAŞIK 7000 DİL konuşuluyor ve bunların en az yüzde 40’ının yazılı bir alfabesi bulunmuyor. Fransızca, Orta ve Batı Afrika’nın büyük kısmında konuşulan resmi dil olsa da, 40 milyon Fulanilinin ortak dili olan, Fulfulde olarak da bilinen Pulaar dahil, yaygın şekilde konuşulan daha pek çok başka dil de bulunuyor. Şu anda, bölgede doğmuş iki kardeşin onlarca yıldır süren çabalarıyla, Microsoft ve reklam devi McCann ile iş birliği sonucunda, Pulaar’ın artık internet için de şık bir yeni tasarımı olan kendi alfabesi var.
1980’lerde Gine’de büyüyen Abdoulaye Barry, “Kendi dilimizi düzgün yazamazdık,” diye konuşuyor. 28 orijinal harf ve 10 sayıdan oluşan, başlangıç niteliğinde bir el yazısı formu geliştirmeye başladıklarında Abdoulaye 10, ağabeyi Ibrahima ise henüz 14 yaşındaydı. Bu alfabeye ADLaM diyeceklerdi; bu sözcük, Alkule Danday e Leñol Mulugol’ün kısaltmasıydı ve Abdoulaye bunun anlamının “Kültürü ve halkı yok olmaktan koruyacak alfabe” olduğunu söylüyor. 2000’lerin başında Portland, Oregon’a taşınmalarının ardından, iki kardeş ADLaM’ı tanıtmaya devam etti ve dijital cihazlarda metin gösterim standardını belirleyen kâr amacı gütmeyen kuruluş Unicode Consortium’a giriş için girişimlere başladı. 2016 yılında, ADLaM, Unicode 9.0 sürümüne dahil edildi; 2019 yılında Microsoft bu dili Windows’a ekledi.
2022 yılında, Barry’ler ve bir grup yazı karakteri tasarımcısı, revize edilmiş bir yazı karakteri olan ADLaM Display’i oluşturmak üzere Microsoft ve McCann ile el ele verdi. Nisan 2023’te bir dizi ders materyalinin yanı sıra dünya çapında birçok platformda ücretsiz indirilecek şekilde yayınlanan, kolay okunur ADLaM Display, Pulaar alfabesinin kabulünün hızlanmasına ve dilin okuryazarlığının tüm Batı Afrika, Avrupa, Orta Doğu ve ABD’de yaygınlaşmasına yardımcı oluyor.
Kardeşler özellikle Fulani toplumundaki kadınların kendi küçük işletmelerini çalıştırmaları için alfabeyi öğrenmelerinin gururunu yaşıyor. Abdoulaye, ADLaM’ın, diğer bazı Afrika dillerini konuşan halka da kendi alfabelerini geliştirme konusunda ilham verdiğini söylüyor. “Çünkü, bizim uzun süredir bildiğimiz bir şeyi şimdi öğreniyorlar: Dilinizi korumak istiyorsanız, onu yazabilmelisiniz.” -Alex Pasternack
Abdoulaye (solda) ve Ibrahima Barry kardeşler, Gine’de büyüdükleri yıllarda bir alfabe icat etmeye başladı.
METNİN İLHAMI
Font tasarımcıları Andrew Footit, Mark Jamra ve Neil Pater, geleneksel Fulani battaniyeleri, şapkaları ve tekstil ürünlerinde bulunan puantiyeler, üçgenler ve zigzaglardan ilham alarak, internet için sağdan sola metin yazımlarını iyileştirmek üzere Barry kardeşler ile el ele verdi.
3D BASKILI YAŞAYAN DENİZ DUVARI
KIND DESIGNS
••• YÜKSELİŞTE: 0-4 YILDIR FAALİYETTE
MIAMI’NİN SAHİL ŞERİDİ BENZERSİZ güzellikte, lakin dünyanın en büyük şehirlerinden bazılarına kaygı verici bir şekilde benziyor: O da deniz seviyesinin yükselmesine bağlı bir varoluşsal riskle karşı karşıya. Ancak, şehirlere dair standart yaklaşım, yani sağlam bir deniz duvarı inşa etmek çok pahalı ve sıklıkla erozyon ve habitat bozulması gibi daha fazla çevresel soruna yol açıyor.
Şimdi, Miami merkezli Kind Designs, bir yandan maliyetleri düşürürken ekosistemlere de faydalı olacak şekilde tasarlanan deniz duvarları üretmek için 3D baskı teknolojisini kullanıyor. Yaklaşık 3 metre uzunluğundaki robot kol, daha doğal bir ortamı taklit etmesi amaçlanan konturlar ve dokular oluşturarak, katmanlar halinde duvarlar üretiyor, bu işleme de “biyotaklit tasarım” adı veriliyor.
Kind Designs CEO’su Anya Freeman, “Florida’da, mangrov bitkisi, doğal bir deniz habitatıdır,” diyor ve ekliyor: “Mangrov kökleri, deniz canlılarının avcılardan saklanabileceği mağaralar oluşturuyor.
İşte biz de deniz duvarlarımızın yüzeyinde, deniz canlılarının avcılardan saklanacağı delikler oluşturan ve organizmaların tutunması için daha küçük bir dokusu olan bir mangrov kökü tasarımı oluşturduk.” Freeman, Kind Designs’ı 2020’de, hukuk okumak üzere Miami’ye taşındıktan sonra kurdu. Mühendislik, deniz biyolojisi veya inşaat hakkında hiçbir mesleki geçmişi yoktu, ancak South Beach’teki evinde deniz seviyesinin yükselip bulunduğu sokağa sürekli diz seviyesinde suların bastığını görmesi, şirketi kurması için ilham kaynağı oldu.
Kind Designs 2023’te tohum yatırım için 5 milyon dolar topladığı sırada, Freeman şirketin 4 milyon dolarlık sipariş aldığını söylüyor. Freeman, Kind Designs’ın çözümünü, mevcut inşaat süreçlerine kolayca entegre edilen bir kurulum prosedürü sayesinde dünya çapında bir yaygınlığa kavuşması muhtemel bir çözüm olarak görüyor. Freeman, “Miami dünyanın geri kalanı için bir örnek ya da bir ders teşkil edecek,” diyor ve ekliyor: “Bunun bir örnek teşkil etmesini sağlamak istiyorum.” -Veronica Irwin
“GÖRÜNMEZ KREDİLİ”LERE YARDIMCI OLMAK
ESUSU
••• FİNANS
ABD’DE 26 MİLYONU AŞKIN YETİŞKİNİN, “görünmez kredili” olduğu, yani hiçbir kredi geçmişlerinin olmadığı düşünülüyor. Bunların çoğunluğunu göçmenler, beyaz ırk dışındakiler ve düşük gelir düzeyine sahip hane halkı oluşturuyor. Pek çoğu da kiracı. Finans teknolojisi girişim şirketi Esusu’nun eş kurucuları Wemimo Abbey ve Samir Goel bu konuya oldukça hakimler. Abbey, Lagos’tan göç ettiğinde, ailesi maddi sorunlarla boğuşmaya başlamış ve en sonunda aşırı maliyetli bir kredi başvurusunda bulunmuşlardı. Yeni Delhili göçmenlerin çocuğu Goel de ailesinin nasıl mücadele ettiğine şahit olmuştu.
Abbey, “Üç temel madde ile işe başladık” diye anlatıyor ve ekliyor: “Geldiğiniz yer, derinizin rengi ve mali kimliğiniz, dünyanın en zengin ulusunda sonunuzun ne olacağını belirlememeli.”
Tarihsel olarak, kira ödemeleri, kredi oluşumunu ipotek ödemelerinin yaptığı gibi desteklememekteydi ve kiracıların bir araba, ev ya da eğitimi finanse etmeye yardımcı olmak üzere kredi profillerini oluşturmalarını engelliyordu.
Eş CEO’ların 2018’de kurduğu Esusu, aralarında Cushman & Wakefield (önemli pazarlarda 172.000’ler civarında birimi yönetiyor), Mercy Housing (47.000 vatandaş için barınma sağlayan ulusal, ekonomik bir barındırma kuruluşu) ve RHP Properties’in (ABD’nin prefabrik ev topluluklarının en büyük özel sahibi ve işletmecisi) bulunduğu ülkenin en üst düzey mülk yöneticileriyle ve sahipleriyle birlikte çalışıyor.
Esusu’nun bulut API’si, zamanında ödeme verilerini yakalayıp her ay güvenli bir şekilde üç temel kredi bürosuna (Equifax, TransUnion ve Experian) iletmek üzere büyük mülk yönetim platformlarına entegre oluyor. 27.000’i aşkın yeni kredi puanı, tek başına Esusu’nun Freddie Mac ile çalışması sonucu kaydedilen mülkler için zamanında kira raporlaması vasıtasıyla oluşturuldu. Toplamda, 50 eyalette 5 milyonu aşkın kiralık birim bu hizmeti kullanıyor. Yani bugüne kadar, Esusu, kredilerini iyileştiren ve artık çok daha uygun maliyetli kredi kartlarına, kredilere ve ilk kez alınacak ipoteklere erişebilen kiracıların yeni kredi aktivitelerinde yaklaşık 22 milyar doların “kilidini açmış durumda”. Goel, “Görevimiz, çalışan aileler için barınma bariyerlerini yıkmak,” diyor ve ekliyor: “Bir vatandaşın, kamusal konutlardan ev sahibi olarak kendi evine taşınma potansiyeline baktığınızda dahi, bu gerçekten çok güçlü.” -Adam Bluestein
KREDİ OLUŞTURMANIN YENİ YOLU
107.000’i aşkın kiracı, Esusu’dan faydalanarak kredi puanları oluşturdu.
- Mülk yöneticileri veya sahipleri, aylık olarak ünite başına 3.500 dolar kurulum ücreti artı 2 dolara kadar ödeme yapıyor.
- Programa katılım, kiracıları zamanında ödeme yapmaya teşvik ediyor; ödemeler otomatik olarak üç temel kredi bürosuna bildiriliyor.
- Bazı mülklerde, Esusu, kiracılara üç aya kadar kira yardımı sağlıyor, bu da geç ödemeleri ve tahliyeleri azaltıyor.
YERALTI GÖLLERDEN LİTYUM SÜZMEK
EVOVE
••• SU
ELEKTRİKLİ ARAÇ TALEBİ, lityum pillere yönelik adeta doyumsuz bir açlığa yol açıyor, ancak lityum (ya da diğer bir deyişle beyaz altın) çıkartılması için çok fazla alan ve süre gerekiyor. Günümüzde en yaygın yöntem, lityumun yer altı tuzlu su yataklarından başta Güney Amerika olmak üzere kurak bölgelerdeki çevreye zarar veren buharlaştırma havuzlarına pompalanması, ardından akü kalitesinde rafine edilmek üzere başka bir yere (genellikle Çin’e) sevk edilmesidir.
İngiliz şirketi Evove, lityumu doğrudan tuzlu sudan süzerek havuz ihtiyacını ortadan kaldırabilen yüksek teknolojili, 3D baskılı bir membran tasarladı. Dört yıldır faaliyette olan şirketin Separonics membranı, onu başka bir yere sevk etmek zorunda kalmadan yerinde akü kalitesinde lityum üretimine yardımcı oluyor. Lityum bu şekilde önemli derecede daha hızlı çıkarılıyor ve bundan sonraki en iyi yöntemden yüzde 40 daha ucuz olabiliyor.
3D baskılı membran sayesinde, Evove, filtrenin gözeneğini (her bir deliğin çapını) farklı kimyasal bileşimlere uyarlayabiliyor ve böylece hassas olmayan ve kontrol etmesi zor olan mevcut membrana dayalı filtreleri ezip geçerek çeşitli uygulamalara olanak sağlayabiliyor. Evove’nin baş ticaret yetkilisi Andrew Walker, “Düşünün, sabah kahvenizi yapıyorsunuz ama filtreniz tam ayarlı değil …
Malzemenin filtreden öyle geçip gittiğiyle kalırsınız ve kahve filtresi çok sıkı olursa bu sefer de kahve gelmez.” şeklinde konuşuyor. Evove, tuz giderme tesislerinde tuz ve suyu birbirinden ayrıştırıyor veya yiyecek ve içecek sektöründe istenmeyen içerikleri filtreliyor. Ancak esas iş alanı lityum.
Şirket şu anda dünyanın ikinci en büyük lityum üreticisi olan Şilili SQM ve Birleşik Krallık’tan Northern Lithium ile birlikte çalışıyor. Evove, geçtiğimiz yıl İngiltere’de endüstriyel ölçekte bir pilot tesis kurdu ve tüm dünyadan şirketleri bu tesise tuzlu su sevk etmeye çağırdı. Walker, “Biz onların tuzlu suyunu [aküye hazır lityum üretmek için] işliyoruz,” diyor ve ekliyor: “Onlar da sistemimizin onların tuzlu suyuyla çalışmasının güvenini yaşıyorlar.” -EMB