in , , , ,

Sınıf atlama yolculuğu

TUSAŞ, Türkiye’nin alanında global şirketlerinden biri… CEO’su Temel Kotil’in tanımıyla “hava uzay” sektöründe ‘devlerle’ yarışıyor, 2.5 milyar dolarlık cirodan 10 milyara doğru gidiyor. Kotil, teknoloji ve mühendis gücüyle geleceğe hazırlandıklarına dikkat çekiyor: “Amacımız, BAE Aerospace ve Leonardo Aerospace’i geçip, bir üst ligde yer alan şirketlere önümüzdeki 20 yıl içinde yaklaşmak.”

sinif-atlama-yolculugu

YAZI: M. RAUF ATEŞ

TUSAŞ (TAI), kendini, uçak, helikopter, uydu ve İHA yapan bir şirket olarak tanımlıyor. İçinde olduğu sektör ise global çapta “aerospace” (Hava uzay) olarak tanımlanıyor. TUSAŞ’ın iki tür üretimi var. Birinci tarafta “sabit kanatlı ve döner kanatlı hava araçları” ile “uydu” üretimi gibi askeri amaçlı araçları var.

Diğer tarafta ise sivil programları yer alıyor. Bu kapsamda yolcu uçakları için uçak yarı gövdeleri, kanatları ve kontrol yüzeyleri üretiyor. TUSAŞ Genel Müdürü Temel Kotil, “Bu üretimlerimizden de yaklaşık 600 milyon dolar ihracat gerçekleştiriyoruz” diyerek, sivil tarafın gücüne dikkat çekiyor.

Temel Kotil, TUSAŞ’ın dünyadaki yerini anlamak için benzer şirketlerle karşılaştırma yapmanın isabetli olacağına işaret ediyor: “Güney Koreli KAI, bize yakın ölçekte bir firma. İsrail ve Hindistan’ın benzer şirketleri ile Mitsubishi Heavy Industries’in benzer girişimi var. Biz böyle bir yerdeyiz.”

Ardından da hemen üzerlerinde Bombardier ve Embraer gibi iki firmanın olduğuna dikkat çekiyor. Onlar da TUSAŞ gibi hem askeri hem de sivil üretim yapıyorlar. Bir de bunların üzerinde Raytheon, Airbus Defense, Boeing Defense ve Leonardo Aerospace gibi yer alıyor. Kotil, “İşte bu grubun hemen altında bizler yer alıyoruz” diye konuşuyor.

Ancak, Temel Kotil’e göre TUSAŞ, bugün geldiği durum itibarıyla bir üst seviyeye çıkmak üzere. Yani “sınıf” atlamaya doğru gidiyor: “Bu yılı 2.5 milyar dolar gibi bir ciro ile tamamlayacağız. Geçen yıl 1.8 milyar dolar idi. Şu anda bütçe çalışması yapıyoruz, 2024 yılında çok daha yukarıda bir ciroya ulaşacağız.”

7 yıla yakın süredir TUSAŞ’da CEO’luk görevini yürüten Temel Kotil, uçak yapmanın zorluklarından gelecek hedeflerine kadar kapsamlı sorularımızı yanıtladı:

TUSAŞ’IN ÜRETİM GÜCÜ

Bizim şu anda yılbaşı itibarıyla seri üretime giren bir Gökbey adlı Genel Maksat helikopterimiz var. Ülkemizin ilk milli Jet Eğitim ve Hafif Taarruz Uçağı HÜRJET, 2025’te seri üretime giriyor, KAI’nin şu anda HÜRJET benzeri uçağı var. Bizim en önemli projelerimizden olan 5’inci nesil çok rollü savaş uçağı olan KAAN 2028’de tamamlanacak. Korelilerin ürettiği savaş uçağı ise önümüzdeki yıl giriyor. Hintlilerin de benzer durumu var.

Bunun yanı sıra Ağır Sınıf Taarruz helikoperimiz ATAK-2 projemiz ile uydu projelerimiz devam ediyor. Yerimizden harekete geçtik, ciromuzu 4-5 milyar dolarlara çıkarmak üzereyiz. Çıkışı gerçekleştirdiğimizde alttaki ilk segmenti bırakacağız. Leonardo Airspace’e yaklaşmaya başlıyoruz. Bizim bir üstümüzdeki şirket grubunu yakaladıktan sonra daha yukarı geçebileceğiz. Çünkü, bu iki firmanın şu anda kendilerine özgün ürünleri, örneğin bizim KAAN gibi önemli projeleri yok.

Sadece BAE Systems, 6’ncı nesil savaş uçağı için bir konsorsiyum kurdu. Ancak, bunun ürünü daha sonraki yıllarda gelecek. Biz onlardan önce KAAN’ı teslim edeceğiz. Dolayısıyla o lige çıkmak üzereyiz.

20 YILLIK KRİTİK HEDEF

Şu anda 6 bin 800 mühendisimiz var, bunu 10 bine çıkaracağız. Bu BAE Aerospace ve Leonardo Aerospace’ten daha yüksek bir rakam. Sadece bu şirketler değil, Güney Kore, Hindistan gibi ülkelerin şirketlerinden de çok daha iyi durumdayız. İnsan kaynağı olarak Leonardo ve BAE Systems’e yaklaşmaya başladık ve onları geçeceğiz.

Sadece insan kaynağı olarak değil, teknoloji ve fiziksel altyapıda da çok iyi duruma geldik. Avrupa’nın ikinci büyük tesisi olma özelliğine sahip başta KAAN olmak üzere özgün, sabit kanat ve döner kanat hava araçlarımızın geliştirilmesinde ve kritik sektörlerde kullanılmasını sağlayacak olan “Rüzgar tüneli” ve tüm ürünlerimizin testinde kullanılacak olan “Yıldırım Test Tesisi ” gibi altyapı unsurlarında da onların düzeyine yaklaşıyoruz. Korelileri, Hintlileri, İsraillileri, Japonları geride bıraktık. Amacımız, BAE Aerospace ve Leonardo Aerospace’i geçip, bir üst ligde yer alan şirketlere önümüzdeki 20 yıl içinde yaklaşmak.

YILLIK ÜRETİM DÜZEYİ

T129 ATAK helikopteri gibi bazı ürünlerimiz daha olgunlaşmış durumda ATAK helikopterlerimizden ayda 2-3 tane yapabiliyoruz. Buradan iyi kazanç sağlıyoruz. Bunun dünyadaki rakibi de Tiger helikopteridir. Biz Tiger’dan daha iyiyiz ve çok daha fazla satıyoruz.

Temel eğitim uçağımız HÜRKUŞ’tan 15 tane var ve satmaya devam ediyoruz. Önümüzdeki yıl ayda 2 tane üretmeye başlayacağız.

GÖKBEY helikopterlerimizden bu yıl itibarıyla ayda 2 adet üretmeye başladık. İnsansız uçağımız olan ANKA ayda beş tane üretiliyor. Uydular ise tekil üretiliyor. Onu da 2 yılda bir ürettiğimizi söyleyebilirim.

Hepsini toparlarsak bunlar savunma sanayi sistemi olarak yılda 1 milyar dolarlık ihracat anlamına geliyor. Ama şunu söylemem lazım: HÜRJET ve GÖKBEY gibi projeleri biz olgunlaştırdık. 2-3 yıl sonra ayda 3-4 tane üretir duruma geleceğiz. Bu da bizi yılda 10 milyar dolarlık ciroya ulaştıracak.

İNSAN GÜCÜ ÖNEMLİ

TUSAŞ’ta 7’nci yılımı doldurdum. Ben başladığımda bin olan mühendis sayımız 6 bin 800’e ulaştı. Bunun yanı sıra üniversiteden mezun olanların ilgisi de çok önemli… Gençlerin ilgisi katlanarak artıyor, Türkiye’nin en iyi mühendisleri bize geliyor. Bize olan ilgi sayesinde İTÜ Uçak Fakültesi’ne giriş puanı bile yükselmiş.

Biz bir teknoloji şirketiyiz. Teknisyen ve mühendislerimiz çok önemli. Bugün teknisyen sayısını istediğimiz kadar artırabiliriz. Eğitimi ve yetenek kazanması daha kolay. Zor olan mühendis yetiştirmek ve bulmak.

Biz TUSAŞ’a katılan mühendislere bir şey öğretmiyoruz. Onlar kendileri öğreniyorlar. Örneğin Milli Muharip Uçak KAAN Projesi’nde 1500 mühendis var. Yıldan yıla incelerseniz, harikalar yarattıklarını görürsünüz. Çünkü, gençler, en iyi okullardan, çok iyi bir donanımla geliyorlar. İngilizce gibi dil problemleri yok. Her türlü dokümanın içine girip oradan dışarı sağ çıkıyorlar.

Bu nedenle biz ilk sıraya “insan”ı koyuyoruz. Onların en iyi okullardan gelmelerini istiyoruz. Zaten Türkiye’nin “elit” mühendisleri de bize geliyor. Bize gelenlere dünyanın en iyi mühendislik aletlerini veriyoruz. Bugünkü mühendislik, bir yazılım kullanarak iş yapmaya dayanıyor. Bu yetenekli gençlere en canavar yazılımları veriyoruz. Örneğin, bir sisteme 100 milyon dolar verdik. Gençlere en güzel bilgisayarları veriyor, onlara teknoloji cennetini sunuyoruz. Sonra da “ne istiyorsan yap” diyoruz.

KAAN NİYE ÖNEMLİ?

Biz şu an KAAN’a yoğunlaştık. En önemli projemiz ve şu anda Kaan’ın binasında 2 bin 300 kişi çalışıyor. Bu proje fikir olarak 2010 yılında başladı. İlk yıllar biraz gözlemle geçti. Ben o zaman TUSAŞ’ın yönetim kurulu üyesiydim. O zamanki genel müdür projeyi yönetim kuruluna getirdiğinde pozitif yönde oy kullandım. Çok büyük bir projeydi ve toplantı tartışmalı geçti. Çünkü, devlet sadece Faz 1 için 1.3 milyar dolar verecekti. Fiili imza Haziran 2016’da atıldı, fiili olarak 2017 yılında başladık. Öncesinde 60 kişilik bir kadro vardı. Şimdi 1500 mühendis ve onları destekleyen bir o kadar daha mühendis var.

KAAN, 5’inci nesil bir savaş uçağı. F16, Eurofighter, Rafale ve SU-35 gibi uçaklar 3 ve 4’üncü nesli temsil ediyor. Nesiller arasındaki fark şu: 3’üncü ve 4’üncü nesil uçaklar daha çok “it dalaşı” yapan niteliktedir. Yani bir uçağın diğer uçağa vurması üzerine geliştirilmiş. Ya savaş uçağı ya da kendisine yönelen füzeyi vurması gerekiyor. Bir de “it dalaşı” yaparken, ses hızının altına inerler.

Ses hızının üzerine çıkınca, şok dalgası oluşur ve manevra yapamazlar.
5’inci nesilde ise dünya tamamen değişiyor. Artık “it dalaşı” yapılmıyor, diğer uçağın yakınına gidilmiyor. Artık radarlar çok uzak mesafeden hedefine kitlenebiliyor. Karşıdan size gelen bir savaş uçağını vurmanız gerekiyorsa, 300 km’den onun üzerine radar ışını tutabiliyor ve radar ışığını gören füzeniz de gidip onu bulup vurabiliyor. Aynı şekilde kara hedeflerini de yakına gitmeden vurabiliyorsunuz. Bunu da radar, sensör ve füze teknolojisinin gelişmesi sayesinde yapabiliyorsunuz. Türkiye bu teknolojiye sahip.

5’inci nesil savaş uçağında bir “Supercruise” özelliği var. Bu şu anlama geliyor: İkinci yanma odasını çalıştırmadan süpersonic uçmanız lazım. Uçağınız daha büyük oluyor. Motoru daha iyi yapmanız gerekiyor. İkinci yanma odası çok yakıt tüketir. İkinci yanma odasını yakmadığında, daha uzun spersonic uçması mümkün hale geliyor. Halbuki F16, Eurofighter ve Rafale gibi uçaklarda 5-10 dakikada yakıt bittiği için “supersonic” uçamıyorlar. Dolayısıyla bunlardan daha üstün… Aynı zamanda bu uçakların radarda görünmemesi gerekiyor.

Biz KAAN’ı 2028 yılında Hava Kuvvetleri’ne teslim ediyoruz. Bu birinci versiyonu olacak. Bütün unsurlarıyla gelişmiş 5’inci nesil savaş uçağını ise 2030’da, üstelik “Türk motoru” ile teslim ediyoruz.

Üretime 2 yıl önce başlamak gerekiyor. Bunun için malzeme ve altyapı siparişleri var. Bizim şu anki kurgumuz 2030 itibarıyla ayda 2 adet üretmek. Üretim zor bir şey değil. İstediğiniz gibi ölçeklendirebilirsiniz.

SIFIRDAN UÇAK YARATMAK

Aslında bizim üretim sürelerimiz dünya standardının altında. Eurofighter, 15-20 senelik bir dönemde geliştirildi. Savaş uçaklarının içindeki sistem, kablo ve sensör sayısı çok. Bunların da birbiriyle yüzde 100 uygun çalışması gerekiyor. Üstelik aynı anda birçok yedeği de var.

Her yaptığınızı test etmeniz gerekiyor. Mesela KAAN’ın yakıt tanklarında “yıldırım testi” yapacağız. Şu anda 3.5 milyon volt üretecek tesis kuruyoruz. Ama bu sayede yakıt tanının üstüne “yüksek gerilim” düşürerek, uçma anında yıldırım düşmesinin etkisini göreceksiniz. Çalkalandığında ne olacağını tek tek analiz etmek gerekiyor.

Doğal olarak bütün bunları olgunlaştırmak vakit alıyor. İlk uçuş bu sene sonunda olacak. İlk teslimat 5 yıl olacak. Bir uçağı yerden kaldırmak işin yüzde 80’inin bitmiş olması demek oluyor. Teknik olarak yüzde 80’i geride bıraktık. Ama emek olarak daha çok işimiz var. 2017’yi referans alırsak 10 yıllık bir süremiz geçti. Oluşan dirençleri minimum seviyeye getireceksiniz ki, diğeri kadar güzel ya da daha iyi olsun. Normalde bin çekirdekli makinemizle yaptığımız analizleri şu anda 50 bin çekirdekli makineyle gerçekleştiriyoruz. Aslında mümkün olan şeyi biz yapıyoruz.

YAZILIMA DÖNÜŞEN UÇAKLAR

Şirketlerin, otomobillerin “yazılıma” dönüştüğü söylenir. Uçakta onun daha ötesindeyiz. Savaş uçakları “instabil” bir uçaktır. Örneğin, yolcu uçakları “stabil” olurlar. Uçtukları zaman kumanda vermezseniz, dümdüz giderler. Bu tiplerin her şeyi daha kolaydır. Ama savaş uçağını instabil yapmanız gerekir. Çünkü, dönmesi, manevra yapması gerekiyor. Onun için de kontrol bilgisayarının çok gelişmiş olması gerekiyor.

Bu yapı içinde uçağı ikiye bölüp incelemek gerekiyor. Elektrik-elektronik ile yazılım beraberdir. Onlar uçağın neredeyse yüzde 50’sini oluşturur. Diğer yarısı da motor, iniş takımları ve gövdesidir.
5’inci nesil savaş uçaklarında dijital ile mekaniği birleştiriyoruz. Sayısal yöntem ile analog bir şeyi birleştirip uçuyoruz. Bir savaş uçağını kontrol eden bütün yazılımın miktarı, yerde ve havadakiyle birlikte 10 milyon satırı geçiyor.

GELECEK İÇİN HEDEF

TUSAŞ’a ilk atandığımda zamanın Savunma Bakanı Fikri Işık ile 10 milyar dolar ciro ve 10 bin mühendis hedefi koymuştuk. Bu şirketin gideceği yer belli. 2-3 milyar dolarlık bir hedefle duramayacağımızı söyledim. Buranın en az bir Leonardo Aerospace’in düzeyine gelmesi gerekiyor ki kendini sürdürebilsin.

Fiziksel testler ile ilgili tüm altyapı yatırımlarımızı bitirdik. Leonardo’nun cirosuna yaklaşmayı 2028 yılında yapabileceğimizi düşünüyoruz.

Şu anda TUSAŞ’ın yükü yeteri kadar ağır. HÜRKUŞ, HÜRJET ve KAAN, bütün yelpazeyi tamamladı. ANKA, AKSUNGUR ve ANKA-3 ile insansız yelpazemiz oluştu. Şimdi T-129 ATAK Helikopteri ile GÖKBEY ve ATAK-2 Helikopterlerini üretiyoruz. Bir de ATAK-2’nin kendi güç sisteminden 10 tonluk bir tane daha GÖKBEY yapıyoruz. Haberleşme ve gözetleme uydusu üretiyoruz. Şu anda sadece bir yolcu uçağımız yok.

“MOTOR YAPMAK KOLAY, YATIRIM ÇOK BÜYÜK”

  • Ben bir mühendis olarak her şeyi yaparım. Ancak, öncelikle zaman ve finans faktörü devreye giriyor. Bunun yanı sıra yönetimin insan kaynağı ve altyapıyı oluşturması gerekiyor.
  • Savaş uçağı motorları, kendi kendini ödeyen yatırımlar değil. Böyle bir motoru geliştirmek milyarlarca dolara mal oluyor ve bundan 10 binlerce satamıyorsunuz.
  • Ölçek sorunu var. Bir motorun 10 milyon dolar civarında olduğunu dikkate alırsak, burada devlet finansmanının şart olduğu ortaya çıkıyor.

UÇAK ÜRETİMİNDE KRİTİK SÜRELER

  • TASARIM SÜRESİ 2016’da yurt dışına ihtiyacımız vardı. Onun için bir sistemle beraber çalıştık. Ama şu anda, özgün bir proje yapmak için kendi uzmanlarımız bizim için yeterli. Sistem mühendisleri ekibimiz var. Bir ürünü fikirden teslimata götürmek de yaklaşık 10 yıl sürüyor.
  • DÜNYADA ÜRETİM Eurofighter, 15-20 senelik bir dönemde geliştirildi. Savaş uçaklarının içindeki sistem, kablo ve sensör sayısı çok. Bunların da birbiriyle yüzde 100 uygun çalışması gerekiyor. Üstelik aynı anda birçok yedeği de var.
  • TUSAŞ’TA ÜRETİM Bizde uçak tamamlama süreci, rakiplerimizden daha kısa… KAAN için tarihi 2017 yılı olarak alırsak 10 yıl içinde tamamlamış olacağız.
  • PARÇA ÜRETİMİ GÖKBEY Helikopteri, bizim için önemli bir proje. Arkadaşlarımız dünyanın en iyi dişli kutusunu tasarladılar. Bunun imalatı için Alman bir firmaya proje verdik. Ama bize dişli kutusunu yapamadılar, biz yaptık. İlk uçuşumuzu 2018’de gerçekleştirdik. 2-3 ay sonra dişli kutusu geldi.

SAVAŞ UÇAĞI HAMMADDESİ

  • TİTANYUM Sıcak bölgelerde, yani motorun bağlandığı bölgede titanyum, diğerleri alüminyum yük taşıyıcılar.
  • KOMPOZİT Üzerindeki kaplama ise tümüyle kompozit maddeden oluşur. Bu hem elektromanyetik görülme konusunda yardımcı oluyor hem de uçağı hafif yapıyor. Bizim KAAN uçağımız tümüyle kompozit kaplı. İçinde alüminyum ve titanyumdan yük taşıyıcı çerçeveler var.
  • İTHALAT Yurt dışından ağırlıklı kompozit, alüminyum ve titanyum gibi hammadde ile motor alıyoruz. Onun dışında bir şeye ihtiyaç yok.
  • MOTOR 2028’de ise KAAN, Türk motoruyla havada olacak. Helikopter olan GÖKBEY’in motoru yerli. ATAK-2’nin motoru dışarıdan geliyor.

TUSAŞ’TAN KRİTİK RAKAMLAR

  • 2.5 Milyar Dolar
    Bu yılı 2.5 milyar dolar gibi bir ciro ile tamamlayacağız. Geçen yıl 1.8 milyar dolar idi. 2024 yılında çok daha yukarıda bir ciroya ulaşacağız..
  • 4-5 Milyar Dolar
    Yerimizden harekete geçtik, önümüzdeki dönemde ciromuzu 4-5 milyar dolarlara çıkarmak üzereyiz.
  • 10 Milyar Dolar
    HÜRJET ve GÖKBEY gibi projeleri biz olgunlaştırdık. 2-3 yıl sonra ayda 3-4 tane üretir duruma geleceğiz. Bu da bizi yılda 10 milyar dolarlık ciroya ulaştıracak.
  • 10 Bin
    Şu anda 6 bin 800 mühendisimiz var, bunu 10 bine çıkaracağız. Bu BAE Aerospace ve Leonardo Aerospace’ten daha yüksek bir rakam.
  • 20 Yıl
    Korelileri, Hintlileri, İsraillileri, Japonları geride bıraktık. BAE Aerospace ve Leonardo Aerospace’i geçip, 20 yılda bir üst lige çıkmak istiyoruz.
  • 100 Milyon Dolar
    KAAN için maliyet söyleyemem ama fikir vermesi açısından F35’in 100 milyon dolara satıldığını biliyoruz.

YOLCU VE SAVAŞ UÇAĞI FARKI

  • Yolcu uçağı stabil bir uçaktır. Onlarda uçuş emniyeti önde tutulur. Manevra yapmasına ihtiyaç yoktur. Kumanda ve kontrol yüzeyleri her şey daha kolaydır.
  • Yolcu uçakları büyüktür, böyle olduğu için de analiz ve imalatları daha zordur. Ama uslu uslu uçan bir uçaktır.
  • Bir savaş uçağına göre yapması 2-3 kat daha kolaydır. Ama hacimli olduğu için çok büyük yatırım gerektirir.
  • İkisi arasındaki önemli bir farkı ise bütçe oluşturur. Savunma sisteminin geliştirmesini
    devletler üstlenir. Bir sivil uçağın geliştirme maliyetini ise özel şirketler karşılar. O nedenle ciddi bütçeler gerekir.

Yazar: Rauf Ateş

Fast Company Türkiye Kurucusu

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

en-yenilikci-sirketler

En yenilikçi 50 şirket

Sektörün kalbi 13-14 Şubat’ta 19th International Supply Chain Camp ile atıyor!