in , ,

Şirket doktoru

Şirketler için yeni dönem stratejileri

sirket-doktoru
M. Rauf Ateş
Fast Company Türkiye Kurucusu

Verimlilik artacak peki ya istihdam?

Dokuma tezgâhından alınan ders
Yaklaşık 265 yıl önce, 1760 yılında İngiltere’de önemli bir icat yapıldı. Richard Arkwright, ‘pamuk eğirme makinesini’ yarattı. Ekonomisinde tekstilin büyük yeri olan İngiltere’de o tarihte 2 bin 700’ü dokumacı olmak üzere 7 bin 900 çalışan vardı. Sadece 27 yıl sonra tekstil sektöründeki çalışan sayısı yüzde 4 bin 400 oranında artarak 320 bine ulaştı.

18’inci yüzyılda İngiltere’de yaşananın benzeri 1960’larda, teknoloji ve verimlilik etkisiyle birlikte kendini gösterdi. MIT’den Prof. Robert Solow, teknolojinin yarattığı verimliliğin “istihdama darbe vuracağını” açıklamıştı. 1930’larda da yine John Maynard Keynes, fabrikalarla, yeni tekniklerle işgücünün yok olacağını ileri sürmüştü.

New York Üniversitesi’nden Prof. Scott Galloway, bu tabloyu değerlendirirken, “Çoğu zaman da yeni istihdam yaratmanın yolu, mevcut işlerin yok edilmesinden geçer. İngiltere’de de öyle oldu, 2 bin 700 dokumacı yeni icatla birlikte işlerinden oldular. Ama 7 yıl sonra 500 kat işçi yaratıldı” diye konuşuyor.

Ona göre yapay zekayla desteklenen otomasyon şimdiden on binlerce kişiyi işinden etti. Eğer böyle gider ve önlem alınmazsa, 10 yıl içinde milyonlarca kişi işinden olabilir. Bunu önlemenin yolu da eğitimden, onlara yeni yetkinlikler ve beceriler kazandırmaktan geçiyor. Çok sayıda kişinin işini kaybedeceğine yönelik çeşitli araştırma ve görüşler var.

Aksini iddia edenler olduğunu da okuyor, dinliyoruz. Sadece İngiltere’de 8 milyon kişiden söz ediliyor. ABD’de daha fazla. Tekrarlanan, basit işleri ortadan kaldıracağına kesin gözle bakılıyor. Bana göre geçmiş yıllarda olduğu gibi teknolojiden korkmaya gerek yok. Nasıl tekstil makineleri, bilgisayar ve internet, bazı işleri yok ettiyse, daha fazlasını yarattı. Yapay zeka artık bir gerçek.

Yeni dönemi anlayacak yetenek ve beceriler geliştirerek, yola devam etmek daha doğru olacak. Çünkü, verimliliğin artacağına şüphe yok. Goldman Sachs, önümüzdeki 10 yılda ortalama yüzde 1.5 verimlilik hesabı yapıyor. Verimlilik, yeni döneme uygun işleri ortadan kaldıracaktır. Bunu önlemenin yolu da eğitimden, moda deyimiyle ‘reskilling’den, ‘upskilling’den geçiyor. Yeni yetkinlikler kazandırmak, yetkinlik düzeyini artırmak zamanı geliyor.

Müşteriyle iletişimin yeni süresi

Nisan ayı içinde düzenlediğimiz CEO Council’daki konuşmacılardan biri de Migros CEO’su Özgür Tort idi. Konuşmasında sektöre girdiği zamana, perakendenin ‘Mal gelir, mal çıkar’ diye tanımlandığı günlere atıfta bulundu. Ardından dönüşümü, müşteri yaklaşımlarını anlattı. Bunu anlatırken de benim dikkatimi çeken önemli bir yeniliğin, stratejinin altını çizdi. Çünkü, bunun arkasında ‘müşteriyle ilişkileri düzenleme’ formülü vardı. Sizin de ilginizi çekeceğini düşünerek özetle paylaşmak istedim:

“İçinde bulunduğumuz dönemde ‘müşteriyle ilişkimizi’ yeniden tanımlayabilir miyiz’ diye yola çıktık. Bunun için de bir çerçeve çizdik. Bizim yeni koyduğumuz çizgi, ’15 dakikada müşteriyle birbirimize ulaşalım’ oldu. Ya müşteri bize gelsin ya da biz bu sürede ona gidelim.

“Niye 15 dakika?” diye soranlar olacaktır. Bunun da arkada bir sürü matematiği, algoritması ve formülü vardır. Detayına girmek uzun sürecek ama bu mekanizma çalışıyor. Türkiye’nin neresinde olursanız olun bugün biz bu hedefe yüzde 80-90 oranında ulaşmış durumdayız. Karada, denizde, dağda… Nerede olursanız olun yapabiliyoruz.

Bunu yapabilmenin yolu da bütün mağazalarınızın altyapısını, stok işleyişini uygun teknolojilerle donatmaktan geçiyor. Bu konuda veri yönetimi ve yapay zeka da önem kazanıyor.”

Ülker’in ilk geri dönüşüm projesi!

Anlattıklarını dinleyince, “Nereden nereye” diye içimden geçirdim. Yıldız Holding’in yönetim kurulu başkanı Ali Ülker’i, yıl değerlendirmesini yaptığı buluşmada dinlerken, bir anekdotu ayrıca not ettim. Türkiye’nin, kendi gruplarının nereden nereye geldiklerini ortaya koyması açısından ilginç bir anı idi. ÜAli Ülker, o dönemden hatırladığını şöyle paylaşmıştı:

“1960 ve 70’lerde Türkiye’de kağıt sıkıntısı büyük boyutlardaydı. Bizim gibi bisküvi üretenler için ambalaj çok önemliydi. Bisküvi kutularını yapmak için kağıt sıkıntısı yaşanıyordu. O dönemde bir çözüm bulduğumuzu hatırlıyorum. Anadolu’daki bakkallara, ‘Bisküvi kutularını atmayın’ çağrısı yapmaya başladık.

Amacımız bu kutuları toplayıp, yeniden ambalaj kutularına dönüştürmekti. Bisküvi kutuları bakkaldan toplanıyor, üzerindeki tarihin üzerine yeni tarihler basılıyor, temizlendikten sonra içine ürün konularak dağıtıma gönderiliyordu.” İşin püf noktası ise bakkalları bu kampanyaya teşvik etmekti. Bunun için de çok iyi bir formül bulmuşlardı: 7 kullanılmış kutu getirene 1 kutu dolu bisküvi veriliyordu. Ali Ülker, o günleri anlatırken, “Şimdi bakınca ilk geri dönüşüm kampanyasını o yıllarda yapmışız” diyordu.

Yazar: Fast Company Türkiye

©Fast Company Dergisi, Türkiye’de Fast Dergi Yayıncılık A.Ş. tarafından Türkiye Cumhuriyeti yasalarına uygun şekilde yayınlanmaktadır. Fast Company’nin isim hakkı ABD’de Mansueto Ventures’a, Türkiye’de Fast Dergi Yayıncılık A.Ş.’ye aittir. Dergide yayınlanan yazı, tablo, fotoğraf ve görsellerin her hakkı saklıdır. İzinsiz, kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

sifir-karbon

Sıfır karbon kulübü

İsdünyasindanhaberler

İş dünyasından haberler