YAZI: BESTE GÖKSEL
“İnsanlık için kırmızı alarm!” BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) 6’ncı Değerlendirme Raporu’nu tanımlarken işte bu benzetmeyi kullandı. Çünkü, rapora göre, dünya 125 bin yıldır günümüzdeki kadar ısınmamıştı. Geçtiğimiz 5 yıl boyunca dünyanın sıcaklığı 1 derece arttı ve böyle giderse, küresel ısınmayı sınırlandırmamız gereken eşik olan 1.5 derece, 20 yıl sonra aşılacak.
Guterres, dünyanın dört bir yanından çok sayıda kişinin gözlerini çevirdiği Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı’ndaki (COP26) açılış konuşmasında ise bu krize yeter deme vaktinin geldiğinin altını çizdi: “Ya biz onu durduracağız ya o bizi durduracak. Kendimizi karbon ile öldürdüğümüz yeter. Kendi mezarımızı kazıyoruz.”
COP26’da alınan kararlar, çevre aktivistleri başta olmak üzere birçok grubu hayal kırıklığına uğratsa da gelişmeler, iklim krizinin önüne geçmekte tüm paydaşların katılımıyla yapılacak mücadelenin kazanan strateji olacağını gösteriyor. İş dünyasının yaşanan bu yıkıcı krizdeki biriken payı düşünülürse, tüketicilerin elindeki gücün farkına varması ve şirketlerin hareketlerini yönlendirmesi, pek de şaşırılacak bir durum değil. Nitekim, bu yılın başlarında yapılan Zeitgeist araştırmasına göre, ABD ve İngiltere’deki her 10 internet kullanıcısından 7’si büyük şirketlerin çevresel sorunları ele almak için daha fazlasını yapması gerektiğine inanıyor.
“YEŞİL TÜKETİM” YÜKSELİYOR
Tüketicilerin çevre dostu bir üretim sürecinden geçen, geri dönüştürülerek veya gezegenimizin kaynaklarını koruyarak üretilen ürün ve hizmetler talep etmesine dair bir eğilim olarak tanımlanan “yeşil tüketicilik” (green consumption), günümüzde hem şirketlerin hem bireylerin gündeminde her geçen gün daha fazla yer ediniyor. Guimei Zhao’ya göre bunun bir nedeni de yeşil tüketimin, sürdürülebilir endüstriyel kalkınmayı kolaylaştırabilir olması…
Çünkü, yeşil tüketiciler, çevre dostu paketleme seçeneklerini, mevsiminde tüketmek, enerji verimliliği yüksek cihazlar kullanmak, geri ve ileri dönüşüm, yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanmakgibi sürdürülebilir alışkanlıkları benimsiyor. Bununla kalmıyor, bu konuda kaygı duyan ve soruna çözüm getiren markalardan alışverişi tercih ediyor.
Hult International Business School’dan Prof. Matt Johnson, “Tüketicilerin bir markanın sürdürülebilirlik algısından etkilendiğine ve sürdürülebilir bir markanın ürünleri için daha fazla ödemeye istekli olduğuna dair kanıtlar var” diyor. İşte bunlardan bazıları:
- Simon-Kucher & Partners’ın Küresel Sürdürülebilirlik raporuna göre, küresel ölçekte son 5 yılda tüketicilerin yüzde 85’i daha sürdürülebilir satın alma davranışları benimsedi.
- Aynı araştırmada, “sürdürülebilirlik”, tüketicilerin yüzde 60’ı tarafından önemli bir satın alma kriteri olarak değerlendiriliyor. Yüzde 34’lük bölüm ise sürdürülebilir ürünler ve hizmetler için daha fazla ödemeye razı olduğunu paylaşıyor.
- 2021’de yayınlanan PwC Pulse anketine göre, küresel tüketicilerin yüzde 50’si, ilk anketten bu yana daha çevre dostu hale geldiklerini söylüyor.
- Wageningen University & Research’ün yakın tarihli araştırmasına göre, sürdürülebilir ürünlere yapılan harcama, yüzde 7 artışla 2020’de 8.2 milyar doları buldu.
- E.ON’un Renewable Returns araştırmasına göre, tüketicilerin yüzde 72’si, şirketlerin “iklim dostu” bir şekilde hareket edip etmediğine dikkat ediyor. Katılanların yüzde 65’i de çevreye zarar vermeyen ürün ile hizmetlerden yana tercihini kullanıyor.
- Pandemide tüketicilerin yüzde 34’ü ‘yeşil’ ürünler için daha fazla ödeme yaptı. Sürdürülebilir ürünler için yüzde 3 daha fazla ödemeye istekliler.
TÜRKİYE’DE DE BİLİNÇ ARTIYOR
WWF ile Economist Intelligence Unit (EIU) tarafından yürütülen, dünya nüfusunun yüzde 80’ini kapsayan rapora göre, 2016’dan bu yana Twitter’da doğaya verilen zarar ve biyoçeşitlilikle ilgili gönderiler yüzde 65, Google aramaları yüzde 16 arttı.
2019’da global düzeyde yapılan bir araştırmada ise katılımcıların yüzde 50’si değerlerini çiğneyen markaların ürünlerinden vazgeçeceklerini paylaştı. Bunun arkasındaki bir numaralı neden ise “çevreyi korumak”tı.
WWF-Türkiye Genel Müdürü Aslı Pasinli, bu konudaki farkındalık ve bilinç düzeyinin son yıllarda ciddi bir yükselme eğilimi gösterdiğine dikkat çekiyor:
“Konda Araştırma tarafından hazırlanan Yuvam Dünya Derneği ‘Türkiye’de İklim Değişikliği Algısı’ araştırmasından çok önemli sonuçlar çıktı. Araştırmaya göre, her 3 kişiden 2’si iklim değişikliğinden dolayı ortaya çıkabilecek bir olay veya durumda başkalarına kıyasla daha fazla zorlanacağını belirtiyor ve kendini daha kırılgan hissediyor.”
FutureBright tarafından Kasım ayında açıklanan “Türkiye’de Sürdürülebilirlik Raporu”na göre, katılanların yüzde 77’si iklim değişikliğini Türkiye’nin en önemli sorunlarından biri olarak görüyor. Unilever Türkiye, Orta Asya ve İran Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Seçkin, bu oranın geçtiğimiz yazdan önce yüzde 48 olduğuna dikkat çekerek, yaşadığımız orman yangınları gibi felaketlerin insanların farkındalığını artırdığını düşünüyor.
Araştırmalar, Türkiye’de tüketicilerin, iklim krizinin getirdiği kaygıları yaşadığını ve bunun alışveriş davranışlarına da yansıdığını ortaya koyuyor. Örneğin H&M Türkiye İletişim ve Sürdürülebilirlik Müdürü Pelin Atay Kuran, çevre dostu tüketim alışkanlığına sahip grubun sektörlerindeki paylarının yüzde 20-25 civarı olduğunu tahmin ediyor.
Beymen Club Marka Direktorü Pınar Sezgin ise ABD ve Avrupa’da “yeşil tüketici” olarak tanımlanan grubun, Y ve Z kuşağı içindeki payının yüzde 50’ye çıktığına dikkat çekiyor: “Şu anda Türkiye’de düşük seyretse bile hızla yüzde 50’nin üzerine çıkacağını görüyoruz.”
MODADA BEKLENTİ DEĞİŞİYOR
Uzmanlar, çevreye büyük etkileri nedeniyle “yeşil tüketici” etkisinin modada hızlı yükseleceğine inanıyor. Columbia Climate School’dan Renee Cho, insan kaynaklı sera gazı emisyonlarının yüzde 10’undan ve küresel atık suyun yüzde 20’sinden küresel moda sektörünün sorumlu olduğunu söylüyor. Cho’ya göre moda, havacılık ve denizciliğin toplamından daha fazla enerji kullanıyor. “Ayrıca, moda, Amerikalıların 1 yılda içtiği sudan daha fazlasından, 93 milyar metrik ton temiz su tüketiminden sorumlu.”
Dünyada bir yılda 150 milyar adet koleksiyon piyasaya sunuluyor. Ancak alınan kıyafetlerin yüzde 25’i giyilmiyor. Hemington Kurucusu Umut Boz, “Bunun sorumlusu modanın çok hızlı tüketilmesidir” diye konuşuyor: “Tükenen dünya kaynakları düşünüldüğünde, sürdürülebilir üretime ve doğru tüketime odaklanmak gerekiyor. Yeni nesil ekonomik modellerin yanı sıra modanın dokunduğu tüm alanlarda yeşil tüketim bilincini artırmalıyız.”
McKinsey’nin yaptığı anket, yeşil tüketimin modada önemli ölçüde yer edinmeye başladığını gösteriyor. Katılımcıların yüzde 67’si “sürdürülebilir malzemeleri” önemli bir satın alma faktörü olarak görüyor. Yüzde 57’lik grup ise çevresel etkilerini azaltmak için yaşam tarzlarında önemli değişiklikler yaptığını belirtiyor.
Ünlü moda markası Patagonia, tüketici beklentilerini doğru şekilde anlayıp karşılayarak değer yaratmasıyla öne çıkıyor. Marka, ürünlerinin 3’te 2’sinden fazlasını geri dönüştürülmüş malzemelerden üretiyor. 10 yıldan uzun süredir B-Corp olan şirket, 1985’te satışlarından elde ettiği gelirin yüzde 1’ini doğal çevrenin korunması ve restorasyonuna vereceğini taahhüt etti. Bu strateji sayesinde 12 milyar dolarlık dış giyim pazarında yüzde 10’luk paya ulaştı.
ÜRETİM SÜREÇLERİ ÖNEMLİ
McKinsey’nin anketine göre, tüketicilerin sürdürülebilirlik konularına katılımı pandemiyle birlikte arttı ve tüketiciler moda oyuncularının sorumlu davranmasını, sosyal ve çevresel etkilerini dikkate almasını istiyor. Ankete katılanların yüzde 88’i, şirketlerin yol açtıkları kirliliği azaltmaya daha fazla dikkat etmesi gerektiğine inanıyor.
Örneğin, Boyner Grup, hayata geçirdiği LiveWell insiyatifi ile yeşil tüketiciye hitap ediyor. Boyner LiveWell’de yoga taytı, hayvanlar üzerinde test edilmeyen makyaj malzemeleri, doğal şampuanlar, sağlıklı atıştırmalıklar, sürdürülebilir giyim, geri dönüştürülmüş malzemelerle üretilen ayakkabı ve aksesuarlar gibi sağlıklı birçok ürün bulunuyor. Üstelik şirket, satın alınan her ürün için Ecording ile birlikte tohum topu atışı yapıyor.
H&M, kıyafetlerin geri dönüşümünün yanı sıra modanın çevresel etkisini azaltmak ve döngüsel moda sistemine geçiş yapmak amacıyla çeşitli standartlar benimsiyor. Örneğin bugün ürünlerinde kullanılan pamuğun tamamı organik, geri dönüştürülmüş veya sürdürülebilir kaynaklardan elde ediliyor. Ürünlerinin yüzde 65’i geri dönüştürülmüş veya diğer sürdürülebilir kaynaklardan elde edilmiş materyallerden üretiliyor.
TÜKETİCİ BİLMEK İSTİYOR!
Nova Fashion Group CEO’su Umut Boz koleksiyonların tasarımdan müşteriye ulaşmasına kadar geçen tüm süreçlerde, hızlı moda anlayışının verdiği zararın ortadan kaldırılması için çevre ve insan hayatına duyarlı bir yaklaşım benimsediklerini söylüyor. “Bunun için üretimde sürdürülebilir materyaller, doğal ve sertifikalı iplikler tercih ediyor ve bunu da ürünlerin üzerinde yer alan etiketler ile belirtiyoruz” diyen Boz’a göre, ne giydiğini bilmek tüketicinin en doğal hakkı.
Bu bilinçle, Hemington üretim tesislerinde dünya standardında sürdürülebilirlik derecelendirmeleri uygulanıyor. Üretimde kullanılan su geri dönüştürülüyor, sıfır atık prensibi benimseniyor ve kullanılan hammadde ve malzemelerin yüzde 70’i sürdürülebilir kaynaklardan elde ediliyor.
Orka Holding Pazarlama Direktörü Kübra Orakçıoğlu Kazan, Türkiye’de bu eğilimi gördüklerini, tüketicinin artık “hammaddeye” kadar ayrıntılara dikkat ettiklerini belirtiyor: “Özellikle Z kuşağı herhangi iki marka arasında hangisinin sürdürülebilir adımları attığını görebiliyor ve bunu bir kıstas olarak kullanıyor.”
Cotton Inc tarafından yapılan bir araştırma da bunu doğruluyor: Y kuşağı ve Z kuşağı tüketicilerinin 3’de 1’inden fazlası, çevre dostu etiketi olan giysiler bulmak için çaba harcıyor. Orka Holding, bu değişime çeşitli inovatif yöntemlerle yanıt veriyor. Damat Tween ve D’S Damat markaları için hazırlanan, sürdürülebilir üretim yöntemleri ile plastik pet şişelerden üretilen ipliklerden dokunan kumaşlar ile oluşturulan sürdürülebilir kapsül koleksiyonu buna bir örnek.
Ayrıca marka, birkaç ay önce, 90’lardaki tasarımının aynısını sürdürülebilir kumaşlardan ürettiği sınırlı sayıdaki t-shirt tasarımları ile tüketicileri çevre dostu tüketim dönüşümüne dahil olmaya davet etti.
YEŞİL 5.6 KAT HIZLI BÜYÜYOR
NYU Stern’e bağlı Center for Sustainable Business’tan araştırmacılar, sürdürülebilir olarak pazarlanan ürünlerin 2013’ten 2018’e kadar yapılan satışlarını inceledi. Bunun sonucunda paketli tüketim ürünlerinin yüzde 90’ından fazlasında, sürdürülebilir ürünlerin, geleneksellere göre daha hızlı büyüdüğü saptadı. En kritik sonuç ise, sürdürülebilir ürünlerin, sürdürülebilir olmayanlardan 5,6 kat daha hızlı büyüdüğü oldu. Bu ürünlerin satışı, 2013’e göre yüzde 29 artışla yaklaşık 114 milyar dolar civarındaydı.
Tüketici ürünleri sektörünün önde gelen şirketlerinden Unilever’in Türkiye, Orta Asya ve İran Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Seçkin’in paylaştığı veriler, bunun arkasındaki dinamiği ortaya koyuyor: Kantar’ın bir araştırmasına göre, hızlı tüketim ürünleri sektöründe yapılan harcamaların beşte biri, “kendini çevreye duyarlı tüketici olarak tanımlayan tüketiciler” tarafından yapılıyor. Başka bir araştırmada ise her 4 tüketiciden 1’i, çevresel konulara daha fazla odaklanmayı planladığını söylüyor.
Unilever’in ‘Sürdürülebilir Yaşam Pusulası (Compass)’ adındaki yeni stratejisi bu konuya odaklanıyor. Böylece, gezegene zarar vermeyen, performansı yüksek, uygun fiyatlı ürünler üretmeye çalışıyor. Örneğin, Ev Bakım kategorisi, Temiz Gelecek Vizyonu ile ürünlerin formüllerinden fosil yakıtlardan elde edilen hammaddeleri çıkarma, bunun yerine tamamen yenilenebilir veya geri dönüştürülmüş hammaddeler kullanma sözü verdi. Bu strateji çerçevesinde tamamen geri dönüştürülebilir ve yüzde 25 geri dönüştürülmüş plastikten üretilen OMO’nun beyaz renkli sıvı deterjan şişeleri ile yılda 70 ton birincil plastik kullanımı engelleniyor.
Sektörün bir başka önemli oyuncusu P&G ise üretim ve inovasyon yoluyla tüketimi çevreci hale getirmeyi getirmeyi amaçlıyor. P&G Türkiye, Kafkasya ve Orta Asya CMO ve Pazarlamadan Sorumlu Başkan Yardımcısı Dr. Onur Yaprak, çevre dostu tüketimin, şirketin ilkeleri arasında yer aldığını belirtiyor. Örneğin, bugün saç bakım kategorisi ürünlerinde, kapakları hariç tüm ürünlerin şişeleri yüzde 100 geri dönüştürülebilir. Prima’nın da tüm ambalajları geri dönüştürülebilir malzemelerden üretiliyor. Gillette ürünlerindeki plastik malzemeler, geri dönüştürülmüş PCR malzemelerinden üretilecek ve ambalajları plastiklerden karton ve kağıt materyallere dönüştürerek geliştirilecek. Yaprak’ın söylediğine göre, çok yakında Venus ailesi ürünleri yüzde 40 oranında geri dönüştürülmüş plastikten üretilmeye başlayacak ve yüzde 100’ü geri dönüştürülebilir hale gelecek.
SÜRDÜRÜLEBİLİR FİNANS DALGASI
Rockbridge’in araştırması, çevre dostu, “yeşil” ürünler için yılda 104 milyar dolarlık bir pazar potansiyeli olduğunu ortaya koyuyor. Aynı araştırmada, tüketicilerin yüzde 68’i “çevreye karşı sorumluluk sahibi şirketlerle iş yapmaktan hoşlandıklarını” ifade etti. Bu şirketler arasında finans kuruluşları da önemli yer tutuyor. Garanti BBVA Genel Müdür Yardımcısı Ebru Dildar Edin, İngiltere’de her 5 bankacılık müşterisinden 3’ünün, bankaların “olumlu sosyal ve çevresel bir etki yaratmak için daha fazlasını yapmasını” istediğini belirtiyor. Gelişmekte olan ülkelerde bu seviyelere henüz ulaşamadıklarını ifade eden Edin’e göre, sürdürülebilir finans ürünlerine artan müşteri ilgisi, bu tüketici grubunun Türkiye’deki payı hakkında çok şey söylüyor:
“Sürdürülebilirlik temalı üç fonumuz bir hayli ilgi görüyor. Sürdürülebilirlik Hisse Senedi Fonu, Temiz Enerji Değişken Fonu ve ESG Sürdürülebilirlik Fon Sepetinin bugünkü toplam varlığı 163 milyon TL’ye ulaştı.”
Garanti BBVA, sektöründe yeşil tüketimi teşvik etmek için çeşitli uygulamalar da başlattı. Örneğin 2017’de çevreci taşıt kredisi ürününü geliştirdi. Ardından, elektrikli bisikletlerin kullanımını teşvik etmek amacıyla yeni bir alışveriş kredisi imkanı sundu ve enerji verimliliği yüksek binaları desteklemek amacıyla yeşil konut kredisi uygulaması “Green Mortgage”ı geliştirdi. Banka, 2014’ten beri kömür santrallerine finansman sağlamıyor.
TÜKETİCİ ELEKTRONİĞİNDE YEŞİL
Energy Mining Planning Unit tarafından yapılan bir araştırmaya göre, bir buzdolabı 10 yaşın üzerindeyse, evde üretilen enerjinin yaklaşık yüzde 50’sini tüketiyor. Birmingham Üniversitesi’nde yapılan başka bir çalışma, soğutma endüstrisinin, küresel CO2 emisyonlarının yaklaşık yüzde 10’undan sorumlu olduğunu ortaya koydu. 2012’de Avrupa ülkelerindeki satışlarda, cihazların sadece yüzde 24’ü A++/+++ etiketine sahipken, 2018’de “Sınıfının En İyisi” etiketine sahip cihazların payı yüzde 62’ye yükseldi.
BSH Grubu, bu bilinçle hareket eden şirketlerden. Şirketin CEO’su Gökhan Sığın, son dönemde pandeminin de etkisiyle sürdürülebilirliğin bireyler, işletmeler ve devletler açısından en önemli konulardan biri haline geldiğini ifade ediyor. Şirket, bu doğrultuda enerji verimliliği yüksek çevreci ürünler geliştiriyor, üretim süreçlerinde daha az kaynak kullanarak ve atık seviyelerini azaltarak iyileştirmeler yapıyor.
Örneğin 2020’nin sonundan bu yana, tüm üretim, geliştirme ve yönetim merkezleri karbon nötr olarak faaliyet gösteriyor. Yani tüm ürünleri karbon ayak izi bırakmadan geliştirilip üretiliyor.
Türkiye’de sektörün önemli oyuncularından Vestel de sürdürülebilirliğe, sunduğu ürün ve hizmetler, fabrika ve tesisleri, insan kaynağı ve iş yapış şekillerini ele alan kapsamlı bir şekilde yaklaşıyor. Şirketin CMO’su Duygu Badem Uylukçuoğlu da, tüketicilerin değerleriyle örtüşen; çevreyi, sosyal ve kültürel hayatı destekleyen ve amaç odaklı markaları tercih ettiğini söylüyor ve “sosyal bilinç kavramı gelişmiş veya yüksek tüketici” dediği bu kitle için özellikle enerji tasarrufu sağlayan ürünlerin, öne çıktığını belirtiyor. Bu vizyonla geliştirdikleri bazı ürünleri şöyle anlatıyor:
“Daha az elektrik ve su tüketen WiFi bağlantılı beyaz eşyalar, vakum, maya ve gün ışığı teknolojisiyle gıdaların ömrünü uzatan buzdolapları, gün ışığı teknolojisine sahip klima, çamaşır ve bulaşık makineleri, aktif iyon teknolojili kurutma makineleri ve Android işletim sistemli televizyonlar gibi ürünlerimiz tüketicilerden büyük ilgi görüyor.”
YEŞİL ÜRÜNLER REVAÇTA
ABD’de sürdürülebilir ürünlerin tahmini pazar büyüklüğü (Milyar Dolar)
YIL CİRO
2019 – 135.3
2020 – 142.5
2021 – 150.1
KAYNAK: STATISTA
“MALİYET BÜYÜMEYE ENGEL”
- %20: Futurebright’ın Türkiye araştırması, ürünün sürdürülebilir olmasına dikkat eden tüketicilerin oranını yüzde 80 olarak hesaplıyor. Ancak, bu oran, satın alma davranışında bu yüzde 20’lere düşüyor.”
- %44: PwC Pulse anketine göre, sürdürülebilir alışverişe daha az ilgi gösterenlerin yüzde 44’ü, ana gerekçe olarak bu ürünlerin çok pahalı olmasını gösteriyor.
- %60: Zeitgeist araştırmasına göre, ABD ve İngiltere’de tüketicilerin yüzde 60’ı, “maliyeti” çevre dostu ürünler satın almanın önündeki ana engel olarak gösteriyor.
MARKALARIN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK HEDEFLERİ
- BEYMEN CLUB
Marka Direktörü Pınar Sezgin: “Sonbahar-Kış 2021-2022 koleksiyonumuzun yüzde 45’i sürdürülebilir hammadde ve süreçlerle tasarlandı. Hedef, 3 yılda bu oranı yüzde 90’ın üzerine taşımak.” - BOYNER
Genel Müdür Yardımcısı Nurçin Koçoğlu: “İş Dünyası Plastik Girişimi ile 2023’e kadar plastik tüketimimizi 11.5 ton azaltmayı taahhüt ettik. Yeniden kullanılabilir modellere geçeceğiz. Plastik ambalajları da yüzde 100 geri dönüştürülebilir ürünlerle değiştireceğiz.” - DEFACTO
CMO’su Handem Çelenkler: “Merkez mağazalarda ve lojistikte yüzde 100 Sıfır Atık, yüzde 100 Green to Pack, yüzde 100 plastik içermeyen tek kullanımlık malzemeler ve çevre dostu mağazalar ile faaliyet göstereceğiz.” - DOĞTAŞ
Marka ve Ürün Direktörü Çağrı Öztürk: “Doğtaş, 2024 yılına kadar portföyün yüzde 40’ını yüzde 100 geri dönüşümlü kumaş kullanımıyla üretecek. - H&M
İletişim ve Sürdürülebilirlik Müdürü Pelin Atay Kuran: “2025 itibarıyla tüm ambalajlarımızın, geri dönüştürülebilir, tekrar kullanılabilir ya da doğada çözülebilir olmasını hedefliyoruz.” - NOVA FASHION GROUP
Hemington Kurucusu Umut Boz: “Kullandığımız hammadde ve malzemelerin yüzde 70’i sürdürülebilir kaynaklardan elde ediliyor. 2025’te bu oranı yüzde 100 yapacağız.” - MİGROS
Kurumsal İletişim Direktörü Ahu Başkut Alyanak: “İş Dünyası Plastik Girişimi üyesi olarak 2023 yılına kadar 500 tona yakın plastik atığın önüne geçmeyi hedefledik.” - P&G
Bölge CMO Dr. Onur Yaprak: “2030’da yüzde 100 geri dönüştürülebilir veya yeniden kullanılabilir ambalajlar sunmayı, yüzde 100 geri dönüştürülebilir veya yeniden kullanılabilir ambalajlarla ve saf plastik oranımızı yüzde 50 azaltmayı hedefliyoruz.” - UNILEVER
Bölge Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Seçkin: Ana amacımız, 2039’a kadar değer zincirimizde net sıfır emisyona ulaşmak. 2023’e kadar tedarik zincirimizdeki ormansızlaşmayı sona erdireceğiz.” - VESTEL
CMO’su Duygu Badem Uylukçuoğlu: “İş Dünyası Plastik Girişimi için 2023 sonuna kadar yaklaşık 9 bin ton geri dönüştürülmüş plastik kullanımı ve yaklaşık 2000 ton plastik azaltma taahhüdü verdik.”
“10 yıllık bir buzdolabı, enerjinin yarısını tüketiyor”
TARIMDA YEŞİL DÖNÜŞÜM
- E.ON’un Renewable Returns raporuna göre tarım sektörü, yeşil değişim için en büyük baskıyı gören sektör. İşletmelerin yüzde 87’si, müşterilerinin geçen yıla göre çevre konusunda daha kaygılı olduğunu söyledi. Tarım sektöründeki yaklaşık 10 KOBİ’den 9’u (yüzde 88’i), sürdürülebilirlik konusunda kaydettikleri ilerlemeyi gösterebildiklerinde tüketicilerin sempatisinin artacağına inanıyor.
- Migros, tüketicilerin bu konudaki algısını ölçmek için ThinkNeuro ve NielsenIQ ile bir araştırma gerçekleştirdi. “Sürdürülebilir ürün” dendiğinde, tüketicinin aklına ilk olarak “doğal içerikli, organik ürünlerin” geldiği ortaya çıktı. Ayrıca, tüketiciler sürdürülebilir ürünleri “kaliteli ve güvenilir içeriğe sahip ürünler” olarak da algılıyordu. 5 tüketiciden 3’ü marketlerin yerli malı ürünler sunmasını, 2 tüketiciden 1’i yerel üreticileri desteklemesini bekliyordu. Bu farkındalıkla hareket eden şirketin ürünlerinin yüzde 77’si tarım ürünü.
- “Bu nedenle sürdürülebilir tarım konusu bizim için çok önemli” diyen Migros Kurumsal İletişim Direktörü Ahu Başkut Alyanak, bu konuya 10 yıldır odaklandıklarını ve her yıl artan oranlarda kaynak ve zaman ayırdıklarını söylüyor.
- Örneğin Migros, özgün markalı gıdalar dışındaki ürünlerinin ambalajlarında geri dönüştürülmüş malzeme kullanmaya başladı. Yakın zamanda mağazalarda “Poşetsiz Alışveriş Hareketi”ni başlattı ve plastik poşet kullanımını azalttıkça Ege Orman Vakfı aracılığıyla yeni fidanlar dikecek.
ÇEVRE DOSTU GIDA
“Tüketiciler, şirketlerin sürdürülebilirlik ve çevreye duyarlılık konularında gün geçtikçe daha şeffaf olmalarını bekliyor. Tüketicilerin yüzde 21’inin yiyecek ve içecek seçiminde çevre dostu ürünlere yöneldiğini gözlemliyoruz.”
NURTAÇ ZİYAL AFRİDİ
Godiva CEO’su
MİGROS’UN ARAŞTIRMASINDAN ÖNE ÇIKAN ÖNEMLİ MESAJLAR
- Tüketiciler, bildiği ve güvendiği markaların sürdürülebilir ürünlerine daha fazla
yöneliyor. - Aynı fiyatta olduğu sürece sürdürülebilir ürünleri tercih edeceğini belirtiyor.
- Türkiye’de ise dijital kanallarda sürdürülebilir ürünlerle ilgili aramalar son 5 yılda yüzde 71 arttı.
- Türkiye’de sürdürülebilir ürün gamının artmasıyla bu trendin etkileri daha fazla görülecek.