in , ,

Beynimizin içindeki Google

Google, yapay zekayı takip etme konusunda dünyadaki diğer tüm şirketlerden daha fazla bilgi işlem gücüne, veriye ve yeteneğe sahip ve bu konuda hız kesmiyor. Bu yüzden insanlar da hız kesemez.

İnsan beyni komik bir şey. Belirli anılar sonsuza dek bizimle kalabilir: bir çocuğun doğumu, bir araba kazası, bir seçim günü. Ancak, sadece bazı ayrıntıları (hastanenin doğum odasının rengini veya oy verme merkezinin kokusunu) saklıyoruz; diğerleriyse, o çocuğun doğduğu andaki hemşirenin yüzü veya kaza sırasında ne giydiğimiz gibi, kayboluyor. Google CEO’su Sundar Pichai için yapay zekanın bir laboratuvardan çıkmasını izlediği gün sonsuza dek hatırlayacağı bir gün.

Yazı: KATRINA BROOKER
İllüstrasyon: GABRIEL SILVEIRA

“2012 yılıydı, küçük bir ekibin bulunduğu odaydı ve sadece birkaçımız vardı” diye anlatıyor bana. Google’da arama motorunu oluşturmaya yardım eden efsanevi bir programcı olan Jeff Dean adlı bir mühendis, yeni bir proje üzerinde çalışıyordu ve Pichai’nin bir bakmasını istedi. “Jeff size bir konuda yeni bir bilgi vermek istediğinde, heyecanlanıyorsunuz” diyor.

Dean çalışmalarını sunarken Pichai hangi binada olduklarını tam olarak hatırlamıyor, ancak o günün tuhaf detayları aklında kalmış. Oturmak yerine ayakta durduğunu ve yeni ise alınan ve 40 yıl boyunca yapay zeka konusunda araştırmalar yapmış olan, daha sonra da bir Turing Ödülü kazanan “Derin Öğrenmenin Babası” Geoffrey Hinton’un bir stajyer olarak gözükmesine yol açan bir IK hatası hakkında saka yapan birini hatırlıyor.

Google’ın gelecekteki CEO’su o sırada kıdemli başkan yardımcısı idi, Chrome ve uygulamaları yönetiyordu ve yapay zekayla ilgili hiçbir düşüncesi yoktu. Aslında Google’daki hiç kimse, bu konuya ciddiyetle eğilmiyordu. Evet, Google’ın kurucu ortakları Larry Page ile Sergey Brin, yapay zekanın şirkette bir dönüşüm yaratacağını 12 yıl önce açıkça belirtmişti: Page, Mayıs 2000’de Online dergisine “İdeal arama motoru akıllı olur” demişti. “Sorduğunuzu ve tüm belgeleri anlamalıdır. İşte bu açıkça yapay zekadır” diye eklemişti. Ancak büyük vaatlere rağmen, Google’da ve başka yerlerde, makine öğrenimi onlarca yıldır yetersiz sonuçlar veriyordu.

Simdi ise, etkili güçler Google’ın sunucularının adeta içini karıştırıyor. Bir yıldan biraz daha uzun bir süredir Dean, Andrew Ng ve meslektaşları, insan beyninde modellenmiş yollarla birbirine bağlı olan, büyük bir bilgisayar ağı kuruyorlardı. Ekip, toplam olarak 1 milyar bağlantı kurabilen 1.000 bilgisayarda 16.000 işlemci üretmişti. Bu, bir bilgisayar sistemi için benzeri görülmemiş bir şeydi, yine de insan beyninin 100 trilyondan fazla bağlantı kapasitesinden uzaktı.

Bu büyük sinir ağının verileri nasıl işlediğini test etmek için mühendisler aldatıcı biçimde basit bir deney yapmıştı. Makineyi üç gün boyunca, Google’ın 2006’da aldığı YouTube’daki videolardan milyonlarca rastgele imgeden oluşan bir diyetle beslediler. Başka bir talimat vermediler ve kendi basına bırakılırsa ne olacağını görmek için beklediler. Öğrendikleri şey, YouTube’da kesintisiz video izleyen bir bilgisayar beyninin bir insanınkinden çok farklı olmadığıydı. Bilgisayar hafızasının uzak bir bölümünde, Dean ve arkadaşları, 72 saat boyunca defalarca gördüğü bir şeyin kendiliğinden bulanık, aşırı pikselli bir görüntü oluşturduğunu keşfetti: Bir kedi.

Bu, kendine düşünmeyi öğreten bir makineydi. Bu tür bir zekanın Google’ın sunucularından ilk kez çıktığını izlediği gün, Pichai düşüncesinde bir değişim olduğunu, bir tür önsezinin uyandığını hatırlıyor. “Bu şey evrene yetişecek ve belki de evrenin çalışma şeklini ortaya çıkaracaktı” demiş ve eklemişti: “Bu, insanlık olarak üzerinde çalıştığımız en önemli şey olacak.”

Google’da yapay zekanın yükselişi, milyarlarca insanın topluca çıktığı bir yolculuğa benziyor. Pek azımızın tamamen anlayabildiği ve dışında kalmayı tercih edemeyeceğimiz dijital bir geleceğe doğru son sürat gittiğimiz bir yolculuğa… Büyük bir bölümüne Google’ın hakim olduğu bir gelecek. Gezegendeki çok az sayıda başka şirket (hükümetler bir yana) bilgisayarlı düşünceyi ilerletme yeteneğine veya isteğine sahip. Google, 1 milyar kullanıcıyla, dünyadaki diğer tüm teknoloji şirketlerinden daha fazla ürün çalıştırıyor: Android, Chrome, Drive, Gmail, Google Play Store, Haritalar, Fotoğraflar, Arama ve YouTube. Çin’de yaşamadığınız sürece, internet bağlantınız varsa, beyninizin bazı kısımlarını güçlendirmek için kesinlikle Google’a güveniyorsunuz.

Pichai, CEO’luğu devralmasından kısa bir süre sonra, 2015’te Google’ı “önce yapay zeka” şirketi olarak yeniden yapılandırmaya koyuldu. Google Brain ve DeepMind (2014’te aldığı) da dahil olmak üzere araştırma odaklı yapay zeka bölümleri zaten vardı. Pichai, zeka konusundaki tüm bu bilgileri yeni ve daha iyi Google ürünlerine dönüştürmeye odaklandı.

Mayıs 2018’de tanıtılan Gmail’in “Smart Compose” (Akıllı Yazma) seçeneği, çoktandır her hafta e-posta taslaklarında 2 milyardan fazla karakter öneriyor. Google Translate, kendi sesinizi, konuşmadığınız bir dilde yeniden oluşturabiliyor. Ve Google’ın yapay zeka destekli kişisel asistanı olan Duplex de sizin için telefonda insana çok benzeyen bir sesle randevular ya da rezervasyonlar yapabiliyor, o kadar ki, bu sesin telefonda konuştuğu kişilerden çoğu bunun bir robot olduğunu fark etmedi ve bu da etik sorunlara ve şikayetlere sebep oldu. Şirket, müşterilere çağrıların Google’dan geldiğini her zaman açıklamak durumunda kaldı.

Google’ın yapay zeka etkisinin tam kapsamı, şirketin sunduğu tekliflerin çok ötesine uzanıyor. Dışarıdaki (yazılım) geliştiriciler hem startup’lar hem de büyük şirketlerde artık Google’ın yapay zeka araçlarını, akıllı uyduları eğitmekten, dünya yüzeyindeki değişiklikleri izlemeye ve Twitter’da küfürlü söylemleri kökünden silmeye (en azından deniyorlar) kadar her şeyi yapmak için kullanıyorlar. Artık Google’ın yapay zekasını kullanan milyonlarca cihaz var ve bu sadece bir başlangıç. Google, kuantum üstünlüğü olarak bilinen şeyi başarmanın eşiğinde. Bu yeni bilgisayar ırkı, karmaşık denklemleri normal olanlardan milyonlarca veya daha fazla kez hızlı bir şekilde kırabilir. Bilgisayarların roket çağına girmek üzereyiz.

İyi kullanıldığında, yapay zeka topluma yardımcı olma potansiyeline sahiptir. Ölümcül hastalıkların tedavisini bulabilir (Google yöneticileri, akıllı makinelerinin insan doktorlarda tam bir yıl önce akciğer kanserini tespit etme yeteneğini gösterdiğini söylüyorlar), açları besler ve hatta iklimi bile iyileştirebilir. Cornell Üniversitesi’nin Bilim Dergisi’ne Haziran ayında birkaç önde gelen yapay zeka araştırmacısı (Google’la bağlantılı olanlar dahil) tarafından sunulan bir bildiri, makine öğreniminin, güneş enerjisinin gelişimini hızlandırmaktan enerji kullanımını radikal bir şekilde optimize etmeye kadar iklim değişikliğini ele alabileceği birkaç yöntemi tanımladı.

Kötüye kullanıldığındaysa yapay zekanın, tiranlara güç kazandırma, insan haklarını çiğneme ve demokrasiyi, özgürlüğü ve mahremiyeti yok etme potansiyeli vardır. Amerikan Sivil Özgürlükler Birliği (ACLU), Haziran ayında, Birleşik Devletler’de kurulu olan milyonlarca güvenlik kamerasının (Google tarafından satılanlar gibi), ABD’de halihazırda devlet izlemesini ve kontrolünü sağlamak için yapay zekayı nasıl kullanabileceğini belirten “The Dawn of Robot Surveillance” (Robot Gözetiminin Doğusu) başlıklı bir rapor yayımladı. Bu zaten Çin’in bazı bölgelerinde olan bir şey. Aynı ay açılan bir dava, Google’ı yapay zekayı hastanelerde hastaların mahremiyetini ihlal etmek için kullanmakla suçluyor.

İnsanlık tarihindeki her güçlü ilerleme hem iyilik hem de kötülük için kullanılmıştır. Matbaa, Thomas Paine’in “Common Sense”inin de Adolf Hitler’in faşist manifestosu “Mein Kampf (Kavgam)”ın da yayılmasını sağladı. Bununla birlikte, yapay zeka ile bu çıkmazın ekstra bir boyutu var: Matbaa, bastığı türü seçmiyor. Yapay zeka, tam potansiyeline ulaştığında, iste tam da bunu yapabilir.

Simdi soru sorma zamanı. Temmuz ayında Microsoft’tan 1 milyar dolarlık bir yatırım alarak yapay bir istihbarat geliştirmeye odaklanan OpenAI’nın kurucu ortağı Greg Brockman su soruyu ortaya atıyor: “İnsanların ateşi yaratırken, endüstriyel devrimi başlatırken veya atom gücünü [geliştirirken] keşke sahip olsalardı diye içinizden geçirdiğiniz düşünceleri bir düşünün.”

Hem (siyasi) sol hem de sağ taraflar, Google’ın fazla büyük olduğunu ve parçalara ayrılması gerektiğini savunuyorlar. Parçalanmış bir Google yapay zekayı demokratikleştirir mi? Ya da şirketteki liderlerin uyardığı gibi, yapay zeka üstünlüğünü liderlik etme niyetinde olduğunu belirten Çin hükümetine mi verir? Baskan Xi Jinping, 2030 yılına kadar dünyanın yapay zeka lideri olma hedefine yönelik olarak 150 milyar doların üzerinde para harcadı.

Google’da, birbiriyle kapışan gruplar yapay zekanın geleceği için rekabet ediyor. Binlerce çalışan liderlerine karsı isyan ediyor ve inşa ettikleri teknolojinin hükümetlerin gözetleme yapmasına veya savaş çıkarmasına yardım etmek için kullanılmasını engellemeye çalışıyor. Google’ın yapay zekayı nasıl geliştirip yayacağına dair vereceği karar, bu teknolojinin en nihayetinde insanlığa yardım etmek için mi yoksa ona zarar vermek için mi kullanılacağını belirleyebilir.

Stanford Üniversitesi İnsan Merkezli Yapay Zeka Enstitüsü kurulu üyesi, LinkedIn kurucu ortağı ve başkan yardımcısı Reid Hoffman, “Bu [yapay zeka] sistemlerini kurduğunuzda, tüm dünyaya yayılabilirler,” diye açıklıyor ve ekliyor: “Bu, [yaratıcılarının] doğru ya da yanlış yaptığı bir şeyin bağlantılı bir şekilde çok büyük çapta bir etkiye sahip olacağı anlamına geliyor.”

JEFF DEAN, CALIFORNIA, MOUNTAIN VIEW’DA
Muhteşem bir bahar aksamında “Başlangıçta, sinir ağı eğitilmemiş bir haldedir,” diye anlatıyor. Google’ın yıllık teknoloji vitrini I/O’nun açılış gününü kutlamak için bir parti düzenlediği Shoreline Amfitiyatrosu’nun hemen dışında bir palmiye ağacının altında duruyor. Bu etkinlik, Google’ın geliştiricilere ve dünyanın geri kalanına sırada neyin olduğunu gösterdiği yerdir. Leylak-gri bir polo tişört, kot pantolon, spor ayakkabılar ve omuzlarına çift askıyla geçirilmiş bir sırt çantasıyla Dean, asıl konuşmacılardan biri. Günün başlarında bir etkinlikte konuştuktan sonra Dean ile bir selfie çekmek için acele eden Koreli bir yazılım programcısı, “Bu Bono ile tanışmak gibi” diyerek Dean’i övüyor. “Jeff Tanrı,” diyor bir başkası bana ciddiyetle, neredeyse bunu zaten bilmediğime şaşırarak. Google’da, Dean, kung fu hareketleri ve bir defada birden fazla saldırganla başa çıkabilmesiyle tanınan aksiyon yıldızı Chuck Norris ile karşılaştırılıyor. “Ah, bu iyi görünüyor! Şunlardan bir tane alayım, ”diyor Dean sırıtarak bir garson elinde vegan tapyoka puding kaseleri tepsisiyle durduğunda. Bir ağaca yaşlanmış halde, sinir ağları hakkında Laird Hamilton’un Teahupo’o tatilinde sörf yapmayı tarif ettiği gibi konuşuyor. Gözleri ışıldıyor ve elleri akıcı jestlerle hareket ediyor. “Tamam, iste bunlar ağın katmanları,” diyor ağacı tutarak ve bir bilgisayar beyninin nöronlarının birbirleriyle nasıl birleştiğini açıklamak için ağacın kırlaşmış gövdesini kullanarak. Ağaca dikkatlice bakıyor, sanki içinde gizli bir şey görüyormuş gibi.

Geçen yıl, Pichai, Dean’i Google yapay zekanın başkanı olarak görevlendirdi; bu da, Dean’in şirketin ne yatırım yapacağından ve ne inşa edeceğinden sorumlu olduğu anlamına geliyordu – kısmen YouTube sinir ağları deneyini, makinelerini çok büyük bir ölçekte düşünebilecek şekilde eğitmek için yeni bir çerçeveye oturtarak elde ettiği bir görevdi. Bu sistem; Android, Haritalar ve YouTube dahil olmak üzere birçok ekibin ürünlerini daha akıllı hale getirmek için kullanmaya başladıkları DistBelief adlı kurum içi bir proje olarak başlamıştı.

Ancak 2014 yazında, DistBelief, Google’ın içinde büyüdükçe, Dean bu sistemin kusurları olduğunu görmeye başladı. GPU’ların (grafikleri isleyen bilgisayar yongaları) yükselişi veya konuşmanın oldukça karmaşık bir veri kümesi olarak ortaya çıkması gibi teknolojik değişimlere uyum sağlayacak şekilde tasarlanmamıştı. Ayrıca, DistBelief başlangıçta açık kaynak olacak şekilde tasarlanmamıştı, bu da büyümesini kısıtladı. Böylece cesur bir karar verdi: Herkese açık olacak yeni bir sürüm oluşturmak. Kasım 2015’te Pichai, CEO olarak yaptığı ilk büyük duyurulardan biri olan DistBelief’in halefi TensorFlow’u tanıttı.

TensorFlow’u Google dışındaki geliştiricilere açmanın önemi ne kadar anlatılsa yetersiz kalır. Dünyanın en büyük bilgisayar yongası tasarımcılarından biri olan Arm’da makine öğrenimi müdürü olan Ian Bratt, “İnsanlar buna sahip olmak için sabırsızlanıyordu” diye anlatıyor. Bugün Twitter, bunu konuşmaları izlemek, tweet’leri sıralamak ve insanları akışlarında daha fazla zaman geçirmeye teşvik etmek üzere botlar oluşturmak için kullanıyor. Airbus, uyduları dünya yüzeyinin neredeyse her parçasını birkaç metre içinde inceleyebilecek şekilde eğitiyor. Yeni Delhi’deki öğrenciler mobil cihazları hava kalitesi monitörlerine dönüştürdüler. Geçtiğimiz baharda Google, TensorFlow 2.0’ın erken sürümlerini yayınladı ve bu da yapay zekasını deneyimsiz geliştiriciler için daha erişilebilir hale getirdi. Nihai hedef, yapay zeka uygulamaları oluşturmayı bir web sitesi oluşturmak kadar kolay hale getirmek.

TensorFlow şimdiye kadar yaklaşık 41 milyon kez indirildi. Milyonlarca cihaz, arabalar, drone’lar, uydular, dizüstü bilgisayarlar, telefonlar – öğrenmek, düşünmek, akıl yürütmek ve oluşturmak için onu kullanıyor. Kurum içi bir doküman belgesi, TensorFlow’un Google içindeki kullanımını izleyen (buna bağlı olarak da makine öğrenimi projelerini takip eden) bir grafik gösteriyor: 2015’ten beri yüzde 5.000 artmış.

Teknoloji uzmanları, TensorFlow’un geliştiriciler için bir hediye olması durumunda, aynı zamanda bir Truva atı olabileceğine de işaret ediyor. Şu anki işi Google’ın platformuna erişime bağlı olduğu için isminin verilmesini istemeyen eski bir Google mühendisi “Yapay zekanın kapı bekçileri olmaya çalışmalarından endişe ediyorum” diyor. Şu anda, TensorFlow’un, akademisyenler arasında popüler olan, tek bir ana rakibi var: Facebook’tan PyTorch. Bu sayede, Google temel yapay zeka katmanı üzerinde çok fazla kontrole sahip oluyor ve kullanılabilirliğini de diğer Google zorunluluklarına bağlayabiliyor. “[Google’ın] Android’le neler yaptığına bakın” diye devam ediyor eski Google mühendisi. Geçen yıl, Avrupa Birliği regülatörleri, elektronik üreticilerinin mobil işletim sistemini çalıştıran cihazlara Google uygulamalarını önceden yüklemelerini istediği için şirkete 5 milyar dolar para cezası verdi. Google çok cazip, ancak hem Avrupa hem de Hindistan’daki rekabetçi uygulamaları için daha fazla soruşturma ile karşı karşıya.

Yapay zekanın çoğalmasına yardımcı olarak, Google satabileceği yeni araç ve ürünler için talep yarattı. Buna bir örnek, TensorFlow kullanan uygulamaları hızlandırmak için tasarlanmış entegre devreler olan Tensor İşleme Üniteleridir (TPU’lar). Geliştiricilerin TensorFlow uygulamaları için daha fazla güce ihtiyaçları olursa – ki genellikle oluyor – Google veri merkezlerinde çalışan bu yongaları kullanarak Google’a zaman ve mekan için ödeme yapabilirler. TensorFlow’un başarısı, Google’ın öncülüğündeki şüphecileri de kazandı. Sergey Brin, 2017’deki Dünya Ekonomik Forumu’nda bir muhabire, “Yapay zekanın ise yaramadığını herkes biliyordu,” diyor ve ekliyordu: “İnsanlar yapay zekayı denedi, sinir ağlarını denedi ve hiçbiri ise yaramadı.”

Dean ve ekibi ilerleme kaydettiğinde bile, Brin küçümseyici davranıyordu. “Jeff Dean düzenli olarak bana gelir ve ‘Bak, bilgisayar bir kedi resmi yaptı’ derdi ve ben de ‘Tamam, bu çok hoş, Jeff’ derdim,” dedi. Ancak yapay zekanın “bilgisayarlar konusunda hayatı boyuncaki en önemli gelişme” olduğunu kabul etmek zorunda kaldı.

I/O’nun ikinci günü ve Google’ın inovasyondan sorumlu başkanı Jen Gennai, “Adil ve Etik Yapay Zeka ve Makine Öğreniminin Kurallarını Yazma” konulu bir oturum düzenliyor. Kalabalığa söyle diyordu:

“Kırmızı çizgimiz olan dört alanı, takip etmeyeceğimiz teknolojileri belirledik. Silahlar inşa etmeyecek veya mevzilendirmeyeceğiz. Ayrıca uluslararası insan haklarını ihlal ettiğini düşündüğümüz teknolojileri kullanmayacağız.” (Şirket ayrıca “genel olarak zarar veren” ve “gözetleme için uluslararası kabul görmüş normları ihlal ederek bilgiler toplayan veya kullanan” teknolojilerden kaçınma sözü verdi.)

Kendisi ve diğer iki Google yöneticisi, şirketin şimdiye kadar yapay zeka ilkelerini oluşturdukları her şeye nasıl dahil ettiğini ve Google’ın algoritmalarındaki önyargıları asmaktan, yapay zekanın istenmeyen sonuçlarını tahmin etmeye kadar her şeyi halletmek için kapsamlı bir plana sahip olduğunu açıklamaya devam ediyor.

Konuşmadan sonra, farklı şirketlerden küçük bir grup geliştirici memnuniyetsiz bir şekilde birbirleriyle konuşuyor. Bu geliştiricilerin şüpheci olmaya hakları var. Google’ın söylemleri eylemleriyle sık sık çelişir, ancak yapay zeka ile risk daha da yüksek. Gizmodo, Mart 2018’de, şirketin “Maven Projesi” isimli bir yapay zeka drone-strike teknolojisi için bir Pentagon sözleşmesi olduğunu ilk bildiren oldu. Google çalışanları üç ay boyunca protesto ettikten sonra, Pichai sözleşmenin yenilenmeyeceğini açıkladı. Kısa süre sonra, başka bir proje ortaya çıktı: Çinli kullanıcıların, söylentilere göre ABD’deki aramaların yüzde 94’ü için kullanılan versiyonu kadar güçlü ve her yerde olduğu gibi tasarlanan fakat Çin’in insan hakları, demokrasi, konuşma özgürlüğü ve sivil itaatsizlik ile ilgili bazı konulardaki içeriği yasaklayan sansür kurallarına da uyan bir arama motoru olan Dragonfly. Dragonfly ayrıca kullanıcıların telefon numaralarını da yaptıkları aramalara bağlayacaktı. Çalışanlar dört ay daha protesto ettiler. Geçtiğimiz Aralık ayında Pichai Kongre’ye verdiği demeçte, Google’ın bu arama motorunu Çin’de kullanıma sunma planlarının olmadığını söyledi.

Bu kargaşa sırasında, bir Google mühendisi, şirketin baskıcı rejimlerle çalışmaya devam edip etmeyeceği konusunda doğrudan Dean’in karsısına çıktı. “Bilmemiz gerek: Kırmızı çizgiler neler?” diyor mühendis bana, Google’ın kendi sözlüğünü yansıtarak. “Asla yapmayacağınız şeyler neler? diyerek zorladım. Hiç açıklama yapılmadı.” Çalışan protesto ederek istifa etti.

Bugün yapay zekanın karanlık yüzü hakkında soru sorulduğunda, sevimli Dean birden ciddileşiyor. Maven’deki çalışmalarına değinerek “Örgütümdeki insanlar yapmamız gerekenler hakkında Savunma Bakanlığı ile açık açık konuştular” diyor. Dean, Google’ın takip etmeyeceği yapay zeka uygulamaları listesini sunuyor. “Bunlardan biri otonom silahlar üzerinde çalışmak. Bu, benim için, üzerinde çalışmayı veya benimle alakası olmasını istediğim bir şey değil” diyor gözlerimin içine bakarak.

İlk Proje Maven tartışmaları arasında Google’ın yapay zeka hırslarının ne ölçüde karşılanabileceği konusundaki endişeleri ortaya çıkaran e-postalar yayınlandı. Google Cloud’un o zamanki bas AI bilimcisi (ve Google’ın yapay zeka ilkelerinin yazarlarından biri) olan Fei-Fei Li bu e-postalardan birinde is arkadaşlarına “Medya, Google’ın gizlice yapay zeka silahları oluşturduğu konusunu didiklemeye baslarsa ne olacağını bilemiyorum” diyordu. “NE OLURSA OLSUN her türlü yapay zeka bahsinden veya imasından kaçının. Silahlanan yapay zeka, yapay zeka meselesindeki, EN hassas konu olmasa da, en hassas konulardan biri. Bu, Google’a zarar vermenin tüm yollarını bulsunlar diye medya için kışkırtıcı bir söylem.”

Fee-Fee-Li, şirkete Google’ın yapay zekayı demokratikleştirmesi ve insancıl yapay zeka olarak nitelendirdiği bir şey hakkında bazı olumlu PR hikâyeleri koymasını tavsiye etti. “Bu çok olumlu imajları korumak için olağanüstü dikkatli olurdum” diye yazdı.

Bu yapay zeka protestoları süregelen bir PR krizi yarattı. Şirket Mart ayında, yapay zeka etik kurulu olarak bilinen bir topluluk olarak Gelişmiş Teknoloji Dış Danışma Konseyi’ni açıkladı, ancak binlerce Google çalışanının bu sahte görüntüyü protesto ettiği bir haftadan kısa bir süre sonra dağıldı. Kurulda, bir drone şirketi CEO’su ve transfobik olan ve iklim değişikliğini reddeden, kamuya açık açıklamalarda bulunan sağcı Heritage Foundation başkanı da bulunuyordu. Pichai birkaç kez bizzat devreye girdi. Geçen kasım ayında, çalışanlarına Google’ın attığı yanlış adımları kabul ettiği bir yazı kaleme aldı. “Geçmişte her zaman her şeyi doğru yapamadığımızın farkındayız ve bunun için içtenlikle özür dileriz” dedi ve ekledi: “Bazı değişiklikler yapmamız gerektiği açık.” Ancak tartışmalar, teknolojiyi uygulama sekli konusunda Google’ın pesini bırakmıyor. Ağustos ayında, İnsan Hakları İçin Google Çalışanları (Googlers for Human Rights) adlı bir çalışan kurulusu, 800’den fazla imzayla halka açık bir dilekçe yayımladı ve şirketin Gümrük ve Sınır Koruma, Göç ve Gümrük Görevlileri veya Göçmen Yerleşim Bürosu gibi yerlere teknoloji sağlamamasını istedi. (Bir Google temsilcisi, şirketin çalışan aktivizmini desteklediğini belirtti.)

PICHAI’YE, GOOGLE’IN YAPAY zeka ilkelerinin kendi çalışmalarını nasıl etkilediğini sorduğumda, bunu başka bir kurumsal önceliğe bağlıyor: Google’ın sahip olduğu tüm kullanıcı verileriyle ne yaptığına dair endişeleri gidermek. “Ekipleri yapay zeka ve mahremiyet konusunda zorluyorum,” diyor ve ekliyor: “Bu biraz mantığa aykırı, ancak bence yapay zeka bize gizliliği artırma sansı veriyor.” Geçen baharda, Google’ın bir akıllı telefondaki verilere sahibinden başka biri tarafından erişilmesini önlemeye yönelik makine öğrenimi kullanma çabalarını öne sürdü. Yapay zekanın tehlikeleri hakkındaki korkuların abartıldığını söylüyor. “İnsanların ne konuda endişe etmeyeceklerini de anlamaları önemli, ki bu da her şey için daha çok erken olduğu ve vaktimizin olduğudur” diye açıklıyor. Pichai, Google’ın, meziyetlerini göstererek yapay zekanın tehlikeleri hakkındaki her türlü rahatsızlığı giderebileceğini umuyor. Sosyal Yardım için Yapay Zeka adlı bir girişim altında Google, “dünyanın en büyük sosyal, insani ve çevresel sorunları” olarak tanımladığı şeyi çözmek için makine öğrenimini kullanıyor. Selleri tahmin etmek, balinaları izlemek, kanseri teşhis etmek ve yasa dışı madenciliği ve ağaç kesimlerini tespit etmek için yapay zekadan yararlanan ekipler var.

I/O’da, Google’ın davet ettiği Ugandalı genç bir girişimci, kıtadaki kıtlığın bir nedeni olan tırtıl ordularını Afrika boyunca izlemek için TensorFlow’u kullanmaktan bahsetti. Google’ın 2018’de başlattığı AI Impact Challenge, yağmur ormanlarını koruma ve yangınla mücadele gibi nedenlerle yapay zeka kullanan yardım kuruluşları ve girişimcilere 25 milyon dolar hibe veriyor.

Şirket ayrıca yapay zeka tartışması sırasında anlaşmazlığa neden olan iki girişimi geri çekti. Geçtiğimiz Aralık ayında Google, kendi çalışanlarının protestolarına ve yasa uygulamalarının vatandaşları ırksal olarak profillemesini sağlamasıyla ilgili suçlamalara rağmen rakibi Amazon kendi versiyonunu yaparken bile, yüz tanıma yazılımını rafa kaldırmıştı. İçeriden biri, bu hareketin Google’a milyarlarca gelire mal olacağını tahmin ediyor. Şirket ayrıca, etik kaygıları gerekçe göstererek Pentagon’a bulut bilişim sağlamak için 10 milyar dolarlık bir proje için teklif vermekten vazgeçti. Amazon ve Microsoft hâlâ bu yönde çalışıyor.

Google’ın bir projenin toplum için iyi veya kötü olup olmadığını nasıl belirlediği sorulduğunda, Pichai “dudak okuma projesi” olarak adlandırılan bir şeyden bahsediyor. Bir mühendis ekibinin, dudak okumak için kameralarda yapay zekayı kullanmak gibi bir fikri vardı. Amaç konuşamayan insanlar için iletişimi sağlamaktı. Fakat bazı kişiler istenmeyen sonuçlara ilişkin endişeleri dillendirdi. Kötü oyuncular bunu, söz gelimi, sokak kameraları aracılığıyla gözetim için kullanabilir mi? Mühendisler bunu sokak kameralarında, CCTV kameralarında ve diğer kamu kameralarında test etti ve yapay zekanın çalışabilmek için yakın olması gerektiğini belirledi. Google, şu an için güvenle kullanılabileceğinden emin olarak, girişimi ayrıntılandıran bir makale yayımladı.

YAPAY ZEKANIN KISA TARİHÇESİ
MAKİNE ÖĞRENİMİ TEKNOLOJİSİNİN SON 70 YILDAKİ İNİŞ VE ÇIKIŞLARI

1950
YAPAY OYUN THE IMITATION GAME
2’nci Dünya Savaşı sırasında Alman kodlarını kırmasıyla tanınan İngiliz matematikçi Alan Turing, insanlardan farklı olarak makinelerin akıllı davranış gösterme yetisini test etmek üzere Turing Test’i ortaya çıkardı.

1956
YAPAY ZEKANIN AI BAŞLANGICI
Yapay zeka üzerine hayata geçen Dartmouth Yaz Araştırma projesi bu kavramın popüler hale gelmesine neden oldu.

1963
SOĞUK SAVAS ENDİŞESİ
Savunma İleri Araştırma Projeleri Ajansı (DARPA) gibi Amerika hükümetine bağlı bazı ajanslar, MIT gibi üniversitelerde yapay zeka üzerine araştırmalar yapılması için fonlar ayırmaya başladı. Burada amaç Rusçayı anında çevirmekti.

1968
“ÖZÜR DİLERIM DAVE. KORKARIM BUNU YAPAMAM.”
1968 yılı yapımı Arthur C. Clarke’ın kitabında yer alan HAL 9000 isimli ölümcül bir yapay zekadan esinlenerek hazırlanan film, 2001 yılında Bir Uzay Destanı (A Space Odyssey) olarak piyasaya sunuldu.

1974
YAPAY ZEKANIN AI KIŞI
Yapay zeka yatırımlarından çok az bir sonuç alınmasından dolayı dünyanın dört bir yanındaki hükümetler bu konuda yaptıkları araştırma yatırımlarını geri çekti. Yapay zeka üzerinde yaşanan bu “kıs dönemi” 20 yıl sürdü.

1984
SAĞDUYULU YAPAY ZEKA AI
Douglas Lenat, ortak akıl yürütebilen, sağduyulu bir yapay zeka oluşturmak için çalışmaya başladı. Zeka ticarileşmeden önce 30 yıl bu yapay zekayı ticarileştirmek için çalıştı.

1997
SAH MAT
IBM’in Deep Blue bilgisayarı Garry Kasparov’u satrançta yendi.

2000
“İDEAL ARAMA MOTORU AKILLIDIR”
Larry Page, Google Search’ü yapay zeka üzerinden yönlendirmeyi tartışmaya açtı.

2011
HEY, SİRİ
Apple, Siri’yi, teknolojiyi Stanford Araştırma Enstitüsün’den aldıktan bir yıl sonra piyasaya sürdü.

2012
KEDİLERİ YAKALAMAK
Google’ın sinirsel bir ağı kendini YouTube’da yer alan milyonlarca imaj arasından kedileri ve insanları ayırt etmek üzere eğitti. Bu ağ kedileri yüzde 74,8 insanları ise yüzde 81,7 doğruluk oranıyla tahmin etti.

2014
OYUN BİTTİ
Stephen Hawking, “Yapay zekanın tamamen geliştirilmesi, insan ırkının sonunu getirebilir” dedi.

2015
HERKES İÇİN YAPAY ZEKA
Google makine öğrenmesi için açık kaynak platformu olan TensorFlow’u sundu.

2017
ÖNCE YAPAY ZEKA
Sundar Pichai, Google’ın kendini “önce mobil” anlayışındaki dünyadan “önce yapay zeka” anlayışına dönüştürdüğünü açıkladı.

2018
BOŞLUK
Yapay zekaya yapılan rekor yatırımlar sırasında, Google yapay zekayı Pentagon’a satması nedeniyle eleştirildi. Amazon da kendi yüz tanıma sistemli yapay zekasını polis departmanının nasıl kullandığıyla ilgili soruşturmaya maruz kaldı.

2019
“YAZI DUVARIN ÜZERİNDE”
Google’ın quantum takımının bası bu alandaki büyüme oranlarını paylaştı. Bu büyüme oranlarına göre quantum’un üstünlüğünün yakın olacağı görüsü ortaya çıktı.

Yazar: Fast Company Türkiye

©Fast Company Dergisi, Türkiye’de Fast Dergi Yayıncılık A.Ş. tarafından Türkiye Cumhuriyeti yasalarına uygun şekilde yayınlanmaktadır. Fast Company’nin isim hakkı ABD’de Mansueto Ventures’a, Türkiye’de Fast Dergi Yayıncılık A.Ş.’ye aittir. Dergide yayınlanan yazı, tablo, fotoğraf ve görsellerin her hakkı saklıdır. İzinsiz, kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Müşterisiz iş dünyası

2020’lerde kripto paraya ne olacak?