Merhaba! Öncelikle, dünyanın en ‘cool’ dergisi Fast Company’de yazıyor olmanın inanılmaz motivasyonu içinde olduğumu ileterek yazıma başlamak istiyorum. Biliyorsunuz, ‘Dijital Dönüşüm’, günümüzün gözde kavramlarından bir tanesi. ‘Bir dijital dönüşüm gördüm’ başlığı, aslında Cem Yılmaz’ın 20 yıl öncesindeki bir esprisinden kaynaklanıyor. Dersini çalışmadığı için bir kelimenin anlamını bilmeyen ve öğretmen tarafından o kelimeyi cümle içerisinde kullanması istenen çocuk, durumu kurtarmak için ‘ben … gördüm’ diyor. Aslında kelimeyi bilmiyor ama cümle içinde kullanmış oluyor. Bizimkisi de o misal. Ben bir bilgisayar mühendisiyim. ODTÜ’nün 4 yıllık Bilgisayar Mühendisliği Bölümü’nün üçüncü dönem mezunuyum. Türkiye’de ve dünyada bilişimin (donanım ve yazılım) tüm evrelerine şahit oldum. 1994’te IBM’de laptoplarımıza ilk internet tarayıcı olarak NETSCAPE (ilk adı MOSAIC) kurulduğu zaman kendimizi bedava şekerci dükkanına giren çocuklar gibi hissetmiştik.
Sonra dönüşüm başladı. İnternet, önce kişisel bir mecraydı. Sonra yavaş yavaş e-business kavramı ortaya çıktı. Ardından her 10 yılda bir yeni başka kavram ve o kavrama sahip çıkan markalar geldi… Derken zirveye çıkan kimse, gelen tehlikeyi göremedi ve yerinden oldu. Kısaca dijital dönüşümün yarattıklarını, yıktıklarını ve yok ettiklerini 25 yıldır soluksuz izliyorum. Bu nedenle yazdıklarımı yazma hakkını kendimde görüyorum.
HAYAL MI SATIYORUZ?
Bilişim dünyası, kavramlar üzerine kurulu. Aslında biz hayal satıyoruz. Hayallerin yüzde 30’u gerçekleşirken, yüzde 70’i unutulup gidiyor. Ama bizim genelde ABD kaynaklı sektörümüz öyle güzel hayaller üretiyor ki, insanlar içeriğine vakıf olmadan kavramı satın alıyor. O şirketler de, sonradan unutulan yüzde 70’e dahil olmak üzere tüm bu hayallerden para kazanıyor. Bilişim dünyasının büyük firmaları her 2-3 yılda bir, ortaya başka bir kavram atıyorlar. Aslında o kavram sadece yeni bir pazarlama aracı. Başarılı olursa, büyük bir ‘sükse’, başarısızlık halinde ise bir ‘satış yutturmacası’ olarak anılıyor. Sonra kendinizi bir anda bu kavramın geçtiği cümleler kurarken buluyorsunuz. Bugünlerde IOT, Big Data, Endüstri 4.0, Bulut, 5G demeyeni dövüyorlar. O kavramlar kullanılıyor, kullanılıyor, artık posası çıkacakken, bir anda ortaya yenileri geliyor. Ayrıca bu kavramlar trademark’lı değil. Yani ISO gibi standartları yok. Ne güzel değil mi? İsteyen istediğini bu başlıkların altına koyarak istediği yöne çekebiliyor… “IOT ile beslenen, Big Data ile işletilen, AI ile sonuçlandırılan” diye tanımlamalar yaptığınızda, etrafınızda size hayran hayran bakanlar görebilirsiniz. Bir de içine KPI, Disruptive, Innovation, Cutting Edge, Customer-centric gibi kavramlar koyarsanız, işi almanız garanti!
ASLINDA DİJİTAL DÖNÜŞÜM NEDİR?
Dedim ya, konumuz ‘Dijital Dönüşüm’. Ya da plaza diliyle ‘Digital Transformation’. Dijital dönüşüm konusunda tüm tanımlamalar çok sıkıcı. Hiçbirisi ne demek oldugunu tam olarak açıklamıyor. Bence Dijital Dönüşüm şudur: “Yaptığımız veya henüz yapmadığımız aksiyonları, mobil ve internet yardımı ile yapmak.” Yani özü iletişim. Geçtiğimiz on yıllarda dijital dönüşüm önce ‘Digitization’ ile başladı. Yani kağıt üzerindeki bilgileri veri olarak bilgisayara girmekle. Sonra sıra uygulamaların dijitalleşmesine geldi.
Fakat ne zaman ki internet hayatımıza girdi, o zaman artık o dijital veri, dijital uygulama ile dünyanın her yerinde kullanılmaya başladı. Ve son olarak da internet-telekom yakınsaması ile her şeyin ortasına ‘iletişim’ oturdu.
Bugün artık dijitalleşme ne için kullanılıyor? İletmek ve İletilmek için. Alışveriş, seyahat, medya, konaklama, aklınıza ne gelirse gelsin; hepsinde önemli olan verinin taşınması… Veri yeni petrol diyorlar ya, iki yorumum var: 1. Petrol bitiyor, veri çığ gibi büyüyor. 2. Kendi basına duran verinin bir önemi yok.
BİLİŞİMDE 3’LÜ KATMAN GERÇEĞİ
Tüm bilişim dünyası aynı yere doğru gidiyor. Veri, Uygulama ve Kullanım… Artık herkesin isteği aynı. Vatandaşı, müşterisi, izleyicisi ve hastası için şunları talep ediyor:
Ne zaman nerede olduğunu ve ne yaptığını bilmek. (IOT)
Bu bilgiyi alıp toplamak, düzenlemek. (Big Data)
Sonra davranışları ortaya çıkarmak. (Data Mining)
Bu davranışlardan akıllı sonuçlar çıkarmak, o akıllı sonuçlardan akıllı önermeler çıkarmak (AI)
Kısacası, eğer bu bahsettiğim kavramları pratiğe indirip kullanım sahalarını da beşeri hale getirirsek, herkesin sahipleneceği heyecan veren gerçekler haline dönüştürebiliriz.