in , , ,

Dünya hâlâ düz mü?

“Dünya Düzdür”, globalleşmenin geldiği düzeyi anlatan bir yaklaşımdı. Yazar Thomas Friedman’ın kitabına adını verdiği bu tanımlama, önce küresel kriz, ardından gelen tedarik zinciri sorunu ve Ukrayna işgali nedeniyle yeniden gündemde…

dunya-hala-duz-mu-

YAZI: M.RAUF ATEŞ

Meşhur yaklaşımın temel gerekçesini globalleşmenin yeni bir evreye geçmesi oluşturuyordu. Yeni bir endüstri devrimi geliyordu ve buna da ‘enerji teknolojileri’ öncülük edecekti. Bu kadar da değil, başka gerçekleri de vardı:

“Tekstil, makine ve ağır sanayi gibi bazı üretim alanlarında Batı’dan Doğu’ya kayma oluyordu. Dünyada sınırlar kalkıyor, Vietnam’da üretilen kumaşlar Çin’de tişörte dönüşüyor, İspanya’da etiketle dünya pazarına sürülüyordu.

Hepsi bu kadar da değil; internet, iletişimi inanılmaz şekilde hızlandırıyor, dünyayı birbirine bağlıyordu.

Uzun bir süre globalleşmeyi anlatmak için kullanılan “Dünya Düzdür” (The World is Flat” kitabının yazarı Thomas Friedman, bu düşüncesini 10 temel unsura bağlıyordu:

“Berlin Duvarı’nın yıkılması, web ağının oluşması, yazılımların gelişmesi, Wikipedia gibi açık kaynakların gelişmesi, dış kaynak kullanımının artması, üretimin ülke dışına kayması, tedarik zinciri anlayışının yaygınlaşması, iç kaynak kullanımının etkin hale gelmesi, internet üzerinden bilgilendirmenin en üst düzeye çıkması ve cep telefonu gibi kişisel dijital aletlerin devreye girmesi.”

Friedman, bunların yanı sıra düzleşmenin devam etmesini sağlayacak gelişmelerin yolda olduğunu belirtiyor ve ekliyordu: “Henüz her şeyi icat etmedik. Sıradakini bilmiyoruz ve dünya düzleşmeye devam edecek.”

Aradan yaklaşık 8 yıl geçti. Dünyada teknolojiden global politikalara, krizlerden pandemiye kadar onlarca önemli değişim yaşandı. Özellikle de pandemi, ardından da gelen Ukrayna-Rusya kriziyle, “Dünya düzdür” yaklaşımının anlamını yitirdiğine yönelik görüşler öne çıkmaya başladı.

“World 3.0” (Dünya 3.0) kitabının yazarı ve New York Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Pankaj Ghemawat, “dünyanın düz olmadığına” yönelik görüşünü, verilere dayanarak ileri sürüyor. Ona göre, ülkeler arası ticaret, doğrudan yabancı sermaye yatırımları, göçler, internet trafiği, risk sermayesi akışı ve e-mail gibi göstergelerde, ulusallaşmanın ağırlığı artma eğiliminde.

“Globalleşme bardağı, doludan ziyade daha fazla boş gibi görünüyor” sözleriyle görüşünü destekliyor.

“The Exponential Age” kitabının yazarı Azeem Azhar, “düz” yerine, yeni dönemde dünyanın çıkıntılarının oluşacağına dikkat çekiyor: “Dikenlerle dolu bir dünyadan söz etmek mümkün” diye konuşuyor.

Yıldız Holding Yönetim Kurulu Üyesi Murat Ülker ise 28 Şubat 2022’de düzenlediğimiz Global Trends Summit’teki konuşmasında, bu konuya değinerek, görüşünü şöyle ifade etmişti:

“Dünya eski dünya ama giderek şekli değişiyor, yaşantımız değişiyor. Artık dalgalı bir hayat yaşıyoruz ve sık sık da değişecek. Sık sık altüst olacak, değişecek sanıyorum.”

Düzlük niye tartışılıyor?
“The Exponential Age” kitabının yazarı Azheem Azhar, globalizasyonun “ışıltısını” 2007-2009 yılları arasındaki finansal kriz döneminde kaybetmeye başladığına dikkat çekiyor:

“Bu dönemde varlıklı ülkeler, başka ülkelere üretimlerini kaydırmalarının kendi ekonomilerine zarar verdiğini gördü. Özellikle mavi yakalı işlerin Doğu’ya kaydığına yönelik görüşler öne çıktı. İstihdam kaybı ve değer göçü, milliyetçilik duygusunun yükselmesine neden oldu.

Sonuçta İngiltere’de Brexit, ABD’de ise Trump’ın yükselişi ortaya çıktı.”

Azhar, “Uzun yıllardır tedarik zinciri giderek uzuyor ve üretim süreçleri daha global hale geliyordu.

Bir aracın banttan çıkması, 10-12 ülkede gerçekleşen üretimlerin merkezde monte edilmesiyle gerçekleşir hale gelmişti” sözleriyle, finansal krizden sonra etkili olan bir başka trende dikkat çekiyordu.

Son 10 yılda dikkati çeken ve globalleşmeyi olumsuz etkileyen birkaç önemli gelişmeyi ise Avrupa Merkez Bankası’nın (ABM, ECB) verileri ortaya koyuyor.

Buna göre, “düz olmayı” azaltan etkenlerden olan “korumacılık” eğilimi artıyor. 2019’da dünya çapında uygulamaya konulan ticari koruma kararı 600 idi, 2020’de 1900’a yükseldi.

ABM analistlerine göre büyük bir ülkenin gümrük duvarlarını yüzde 10 artırması ve diğer ülkelerin buna karşılık vermesi, dünya ticaretinde yüzde 3 düzeyinde küçülmeye neden olabiliyor.

Aynı araştırmaya göre dünya ticaretinde tedarik zincirinde ortaya çıkabilecek 1 günlük gecikme, gümrük tarifelerinde yüzde 1 artış gibi etki yapabiliyor.

Çok dik bir rampa oluşuyor!
Mart 2020’de ilan edilen Covid-19 pandemisi, başta tedarik zinciri olmak üzere dünya ticaretinde büyük etkiler yarattı. Çok sayıda şirket üretim ve lojistik yapısını gözden geçirdi, ülkeler düzeyinde önlemler alındı. Savaş, bunların üzerine başka faktörleri de ortaya çıkardı.

Çok sayıda holding ve şirkette yönetim kurulu üyeliği yapan Cem Kozlu, “Dünyada ticaretin zemini biraz düzleşiyor ve finansın akışkanlığına yaklaşıyorken, birden işler değişti” diye konuşuyor:

“Tam böyle bir değişim yaşanıyorken önce Çin ile ABD arasında gerginlik ortaya çıktı. Ardından Rusya’nın Ukrayna işgali yaşandı. Dünya, yolu ‘dik’ bir rampaya dönüştü. Tekrar, ‘Dünya düzdür’ diyebilmek için herhalde epey süre, belki de bir kuşak bekleyeceğiz.”
Cem Kozlu’nun dikkat çektiği ‘dik rampa’ eğilimini destekleyen çok sayıda veri var:

Örneğin, lojistik şirketi Flexport’a göre Çin’den ABD’nin batı yakasına 2019’da 50 gün olan tedarik süresi 2022 Ocak itibarıyla 113’e çıktı. Artık ticaret o kadar da hızlı akmıyor. ABD-Çin arasındaki tedarik süresi sadece aralık ayında 6 gün arttı.

Freightos’a göre Avrupa’dan Çin’e bir konteynerin taşınma maliyeti, Kasım 2019’da bin 900 dolar civarından 15 bin dolara kadar yükseldi. Dünya ticaretinin yüzde 90’ının denizden yapıldığı dikkate alındığında, büyük bir “bozucu” etkisi olduğunun altı çiziliyor.

Ukrayna’daki savaştan önce de bazı ürünlerin tedarik zincirinde sorunlar vardı. Örneğin, uygun olmayan işçi çalıştırmaları nedeniyle Batılı şirketler, Çin’den pamuk alımlarını azaltmıştı. Bu büyük bir sıkıntıya neden olmuştu.

Ardında Ukrayna’daki işgal beraberinde buğday ve mısır ithalatını zora soktu. Ukrayna ve Rusya, globalde buğdayda yüzde 29, mısırda ise yüzde 17 düzeyinde paya sahip. Venezuela’ya yönelik ambargo nedeniyle tüketiminin yüzde 7’sini Rusya’dan karşılayan ABD, 2022’de tedarik sorunu yaşayabilir.

Bundan daha kötüsünün ise “chip” konusunda yaşanacağına dikkat çekiliyor. Techcet’e göre ABD, çip için kritik olan “neon” gazının yüzde 90’ını Ukrayna’dan tedarik ediyor. Rusya ise çip için kritik madde olan paladyumun yüzde 35’ine sahip.

MASSIMO RENON
Benetton CEO

Eve yakın olma rüzgarı
İtalyan giyim markası Benetton’ın CEO’su Massimo Renon, Eylül 2021’de bazı ürünlerde stok sıkıntısı olduğunu görünce ekibini topladı ve nedenini sordu. Aldığı yanıt, “Ham madde geç geliyor, lojistikte büyük bir karmaşa var ve üretim maliyetleri çok hızlı yükseliyor. Bu tabloda tedarik zincirini kontrol altına almak olanaksızlaşıyor” olmuştu. Bunun üzerine strateji değişikliğine gitme kararı aldı ve birkaç 10 yıldır Tayland gibi Uzak Doğu ülkelerinden sağlanan üretim, daha yakın coğrafyaya kaydırıldı. Yeni tedarik adresleri olarak Türkiye, Sırbistan, Hırvatistan, Mısır ve Tunus gibi ülkeler belirlendi. Plan, gelecek 12-16 ay arasında üretimi tamamen Akdeniz’e taşımak olarak oluşturuldu. Bu, üretimin yüzde 58’inin Uzak Asya’dan yeni ülkelere kaydırılması anlamına geliyordu. Şirkete göre bu, üretime ulaşmanın süresini “haftalardan” bir hafta düzeyine indirecek. Böylece Benetton’ın “Eve yakın üretim” stratejisini hayata geçirme dönemini de başlatacak.

Goldman Sachs Group’un direktörlerinden Ellen J. Kullman, otomotivden dayanıklı tüketim ürünlerine kadar çok sayıda müşterisinin ABD’deki tesislerini artırmaya yöneldiğine dikkat çekiyor. Ona göre, şu anda verimli olsa dahi çok uzun bir tedarik zincirine sahipler ve bu, onlara zarar veriyor. Şimdi bunun farkına vardılar. Kullman, “Bunun arkasında ise sadece kontrol var. Giderek daha fazla belirsizleşen dünyada daha fazla kontrol isteniyor” diyor.

“Müşteriye yakınlık” için strateji değiştiren şirketlerden biri de Majestik Steel. Çeşitli sektörlere ham madde sağlayan şirket, başta taşıma maliyetleri olmak üzere çeşitli lojistik sorunları nedeniyle üretimini müşteriye yakın yerlere taşıma kararı aldı. Bu kapsamda en önemli müşterisi Nucor’un yakınına büyük bir yatırım kararı aldı.

“Aslında hiç düz değildi ki”
Wharton Business School öğretim üyesi ve “2030” kitabının yazarı Prof. Mauro F. Guillén, “Ben dünyanın hiçbir zaman düz olduğunu düşünmemiştim” diyor. Bu konuda araştırmaları olan ve kitabında da bu alanı kapsayan Prof. Guillén, “inanmama” nedenlerini şöyle ortaya koyuyor:

  • Ülkeler ve hükümetler hâlâ çok önemli. Dev teknoloji şirketlerinin hükümetlerin düzenlemelerine tabi olduklarını görüyoruz.
  • Kültür giderek önem kazanıyor. İnsanlar hayatın anlamını aradıkça, yerel/ulusal kültürlere büyük bir dönüş olduğu dikkati çekiyor.
  • Teknoloji, globalleştirdiği için yerelin önemini de artırıyor. Örneğin, dijital müzik çok ucuzladı ve kolaylaştı. Yerel sanatçılar tarafından üretilen yerel müzikler dünyanın her tarafından dinlenebilecek hale geldi. Aynı şekilde filmler de öyle.
  • Politika tarafında ise küreselleşmeye karşı yabancı düşmanlığının ve korumacılığın arttığını gözlemliyoruz.
HAKKI YILDIZ
Yıldızlar Holding CEO

Korumacılık devam eder mi?
Çeşitli ülkelerde şirketleri olan ve dış ticareti bulunan Yıldızlar Holding CEO’su Hakkı Yıldız, “Malum olduğu üzere, küresel tedarik zincirinin herhangi bir aşamasında oluşabilecek bir kriz ya da hata, tüm ağı etkiliyor ve finansal olarak ağır sonuçlar doğuruyor” diyor. Ona göre, pandemi döneminde ortaya çıkan tedarik zinciri krizinin kökeninde ise birden çok, farklı etken vardı. Bu nedenle de tahminlerden daha büyük bir “bozulma” ortaya çıktı:

“Küresel ticarette bu bağımlılıktan kurtulmanın yollarını aramamız ve alternatif üretici, tedarikçi, mal grubu, müşteri, ürün, hizmet, kanal rotalarının belirlenmesi gerektiğinin artık farkındayız.

Bundan sonraki süreçte, küreselleşmeden geri dönüş ve buna bağlı korumacılık politikalarında artışın devam etmesi mi söz konusu olacak, yoksa yeni bir küreselleşme mi başlayacak, hepimiz merak içerisindeyiz. Ama görünen o ki uzun bir süre daha korumacılık politikaları yükseliş trendine devam edecek.”

GittiGidiyor Genel Müdürü Öget Kantarcı, pandemi ve Ukrayna işgali sonrasında ortaya çıkan tedarik zinciri sorununun, bölgeselleşme konusunu öne çıkardığını söylüyor. Ancak, ona göre, her ne kadar globalleşme yerine, bölgesel yaklaşımı savunan tezlerin sesi yükselse bile, uluslararası işbirliği önemini korumaya devam ediyor:

“Bu tür dönemlerde özellikle çeşitliliğe ve uluslararası rekabete değer veren çok yönlü bir küresel sistemin varlığını kıymetli buluyorum. Krizlere yenilikçi yanıtlar vermenin yolunun da küresel düzeyde işbirliğinden geçtiğine inanıyorum.

Katı bir bölgeselleşme stratejisinin, küresel çaptaki sorunların çözümünü zorlaştırma riski var. Bu nedenle tedarik zincirlerini daha dayanıklı hale getirmek için çeşitlendirmeye odaklanmamız gerektiğini düşünüyorum.”

CEO’LAR NE DİYOR?

MEHMET NANE
Pegasus Havayolları CEO

Dünya engebelidir. Geçmişe göre bu engebeler, özellikle internetin yaygınlaşması ile daha da azalmıştır. Ama halen vardır. Hatta bazı yerleri çok daha sivrilmiş ve keskinleşmiştir.

Bu engebeleri ise kişisel, bölgesel ve ülkesel çıkarlarımız, beklentilerimiz, dengesiz eğitim-sağlık-yiyecek-su kaynaklarına ulaşmamız sağlıyor.

Gelir dengesizliği ve teknolojiye ulaşım zorlukları ise engebelerin kalıcılığını sağlıyor.

 

ÖMER ARAS
QNB Finansbank YKB

Dijitalin gücü ile her geçen gün artan iletişim etkinliği, dünyayı bilgi paylaşımı anlamında daha da düzleştiriyor. Ancak bilgi paylaşımı ve haber alma geniş kitleler üzerinde ciddi bir farkındalık yaratıyor. Bu farkındalığın sosyal ve ekonomik hayata büyük etkileri oluyor.

Dünya iletişim anlamında düzleşirken, gelir dağılımı açısından büyük uçurumlar oluşuyor. İklim değişikliği gibi, yerkürenin çok önemli başka sorununda da düzleşmenin aksi bir trend söz konusu.

 

TURAN ERDOĞAN
Vestel CEO

“DÜMDÜZ OLACAK DERKEN TİCARET SAVAŞI İŞİ BOZDU”
“Bence dünya Friedman’ın yazdığı tarihteki tahmininden bile daha düz gidiyordu. Blockchain ve kripto paralarla da dümdüz olacak gibi görünüyordu. Ancak, tam bu noktada bence bu gelişmeyi durduramayacak ama belli ki geciktirecek inisiyatifler ortaya çıkmaya başladı.

ABD, bu düzeydeki globalleşmeden, kendisinden daha fazla Çin’in avantaj sağladığını düşünerek bir çeşit ticaret savaşı başlattı. Pandemi de birçok insanın dünyadaki eşitsizlikler üzerine kafa yorması için bir zaman tanıdı. Her türlü ‘mal ve hizmet’ serbest dolaşıma dahilken, en değerli varlık olan ‘insan’ serbest dolaşımın dışında tutulmak istendi. Bu sırada kitlesel insan göçleri, globalleşmenin öncüsü olan gelişmiş ülkelerin ajandasını değiştirdi. Kısacası şu anda tam bir ‘araf’ halinde, bekleyip göreceğiz.”

 

FRIEDMAN YENİ KİTABINDA “SADECE DÜZ DEĞİL” DİYECEK

Thomas Friedman, “Dünya Düzdür” yaklaşımına karşı çıkanlara yanıt vermek ve yeni gelişmeleri paylaşmak için bir kitap yazıyor. Kitap, yakında piyasaya çıkacak. Frieadman, “Dünya artık sadece düz değil. Üstelik çok hızlı, birbirine geçmiş ve daha derin bir yapıda” görüşünü savunacak. Friedman’ın, yeni kitabında savunacağı birkaç önemli başlık şöyle olacak:

  • Dünya çok hızlı olacak. Hız derken, değişimin hızından söz ediyorum. Teknoloji ve çipler sayesinde dünyanın hızı giderek artıyor.
  • Dünya birbirine sadece bağlı değil, artık çok kaynaştık, iyice ayrılmaz parça haline geldik. Bir geminin denizde takılmasının yarattığı etkilerden bunu açıkça gördük.
  • Sadece iş dünyası değil, iklim de bizi birbirimize yakınlaştırdı, bağladı. Çin’deki kirlilik, Avusturalya’daki yangınlar hepimizi etkiliyor.
  • Dünya derinleşiyor. Bu dönemin en önemli kelimesi bence “derinlik”. Artık her tarafta sensörler var. Dünyada sürekli birbiriyle konuşma yapılıyor ama biz bunu duymuyoruz. Sensörler sürekli iletişim halinde.
  • Bu noktada dünyanın nasıl yönetileceği önem kazanıyor. Globalleşmenin yeni fazını yönetmenin yolu, dünya ya da ulus düzeyinde, kompleks ve uygulanabilir bir koalisyondan geçiyor. Bütün sistemler birbirine uyumlu çalışmak zorunda. ABD, Avrupa, ya da diğer ülkeler birlikte çalışmadan iklim krizi aşılabilir mi?
  • Ülkeler giderek daha fazla milliyetçi hale geliyor. Sadece bu nedenle bile biz global koalisyona şimdiye kadar olduğundan daha fazla ihtiyaç duyuyoruz.

 

AZHEEM AZHAR
“The ExponentI al Age” kitabının yazarı

“ÜSSEL BÜYÜME ÇAĞI” NELERİ DEĞİŞTİRECEK?

  1. Girdiğimiz bu dönemi ‘üssel büyüme çağı’ olarak adlandırıyorum. Üssel teknolojiler iş yapma biçimini kökünden değiştirecek.
  2. Ben ‘üssel teknolojiyi’, yıllar itibarıyla maliyetlerin her yıl yüzde 10 iyileşmesi olarak tanımlıyorum. Bu çok önemli bir orandır. Çünkü, 10 yılda teknolojinin 2.5 kat daha güçlü olması anlamına gelir.
  3. Yakın gelecekte, üretimin tamamı, 3D (3 boyutlu baskı) nedeniyle tüketiciye en yakın yerde olacak. Üretim yerel, tasarım ise global olacak.
  4. Sadece 3D teknolojiler değil, gıda (yatay tarım) enerji (güneş) gibi alanlarda da bu teknolojinin kolaylaştırıcı ve maliyet düşürücü etkileri olacak.
  5. Yeni çağda ayakkabı, telefon, otomobil parçaları ve benzeri ürünleri standart konteynerlere koyup, gemilerle göndermekten fazlasına tanık olacağız. Üretim, 3D baskı teknolojisiyle olduğu yerde kolaylıkla yapılacak.
  6. Bu yeni yapı, büyük fabrikaları, onlarca şirketten oluşan tedarik zincirini de gereksiz hale getirebilecek. Bu dönemde dünya düz değil, çok dikenli olacak.

 

CRAIG ALLEN
ABD-ÇİN İŞ KONSEYİ BAŞKANI

“NE YAZIK Kİ BÖLGESELLEŞME ARTIYOR”

  • DAYANIKLI ZİNCİR
    Tedarik zincirleri sürekli bir değişim içinde. Şirketlerin esnek hareket etmesi ve tedarik zincirleri için uzun vadeli strateji oluşturmaları gerekiyor. Çünkü, tek noktaya bağımlılık başarısızlık getirdi. Birçok şirket, verimli, ancak dayanıksız tedarik zincirlerine sahip. Eskiden verimliliğe çok fazla odaklanmışlardı. Şimdilerde ise dayanıklılık öne çıkıyor.
  • ÇİN HÂLÂ GÜÇLÜ
    Çin’den tedarik verimli olabilir ama başka kaynaklarınız da olmalı. ABD’nin Çin’deki varlığını koruyan 270 şirketi var. Çin’e olan güven devam ediyor. Önümüzdeki yıllarda küresel büyümenin yüzde 25-30’unu, yani 1 trilyon dolarını Çin’in sağlaması bekleniyor. Ancak, bir yandan da işçi maliyetleri artıyor. Bu nedenle bizim üyelerimizin bir bölümü tedarik zincirlerini dışarıya taşıyor.
  • SAVAŞ ETKİSİ
    Ukrayna ve Rus buğdayı dünyanın bazı ülkeleri, özellikle de Orta Doğu ve Güney Asya için çok önemli. Eğer arz bozulmaya devam ederse, fiyatlarda dramatik artışlar görülecek. Özellikle Lübnan, Suriye, Suudi Arabistan, Hindistan ve Sri Lanka gibi ülkeler, buğdayda Ukrayna ve Rusya’ya büyük ölçüde bağımlı. Enerji fiyatları inanılmaz artıyor. Kömür fiyatı 3 katına çıktı.
  • BÖLGESELLEŞME
    İyi bir şey değil ama ne yazık ki bölgeselleşme artıyor. Bölgesel tedarik zincirlerine doğru giden bir trend var. Amerikan şirketlerinin çoğu Asya’ya yoğun yatırım yapmış durumda. Ancak, ABD ve Asya ticareti açısından bu hiç iyi değil. Türkiye’de de benzer bir durum olabilir. Ukrayna’nın AB’ye katılmak için başvurması mükemmel bir gelişme, ama aynı zamanda bölgeselleşmenin de güçlü bir sembolü.

Yazar: Rauf Ateş

Fast Company Türkiye Kurucusu

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Benim-isletim-sistemim-umit-zaim

Benim İşletim Sistemim: Derimod YKB Ümit Zaim

gercek-kar-nedir

Gerçek kâr nedir?