YAZI: M.RAUF ATEŞ
Kumaşçı Süleyman Kiğılı oğlunu, yetişsin diye Eminönü’ndeki meşhur Mantocu İsmail’in yanına vermişti. Görevi çok basitti: “Mantoya bak bayan” diye “çığırtkanlık” yapacak ve dükkana müşteri çekecekti. Ancak, 5’inci günün sonunda babasının yanına geldi ve “Artık çığırtkanlık yapmak istemiyorum. İznin olursa başka iş bakayım” diye yakındı.
Babası çok itiraz etmedi ve istediği işle uğraşmasına izin verdi. Bu arada okuluna da devam ediyordu. Ancak, bir süre sonra ailede baba işini üstlenecek kimse yok diye, okulu bırakmasına karar verildi. Artık işin tam içindeydi. Ailenin kararıyla babasının mağazasına bakmaya başlamıştı.
Babası işi öğrensin diye bir yandan da tanıdıkların yanına gönderiyordu. Bir süre o dönemin meşhur tüccarlarından Mişel Suraski’nin peşine taktı. “Bay Mişel’i takip et, ne yapıyor, nereden alıyor, kime satıyor, hepsini öğren.” diyen babasını dinledi. Altı ay onun peşinden koştu. Bay Mişel de yerinde durmuyordu. Sabah erken geliyor, akşam 17:00’ye kadar dükkan dükkan dolaşıyordu. Bu koşuşturmada en iyi kumaşı nereden, kimden, hangi fiyatla alacağını öğrenmişti. O zamandan kafasına şunu kazımıştı:
“Çıraklığını yapmadığın işin patronluğunu da yapma.” Öğrendikçe babasına yeni taleplerle, işi ileriye taşıyacak yeniliklerle giden genç, Abdullah Kiğılı idi. İzleyen yıllarda babasından gizli, mağazalarını yenileyecek, kumaş işini geliştirecek ve Beymen ile başladığı perakende işini, üretimle birlikte bugünlere taşıyacaktı. Mağazacılığı, özellikle de “erkek giyim” mağazacılığını başlatan isim olarak öne çıkacaktı.
Kiğılı, şirketini, bugün 51’i yurt dışında olmak üzere 200 mağaza, 1850 çalışanı olan, sektörün önemli şirketlerinden birine dönüştürdü.
Giyim mağazacılığında 51 yıllık geçmişi olan Abdullah Kiğılı’yı ziyaretimde, bu kez ondan “yarım asırda” tanıdığı insanları anlatmasını istedim. “Abdullah Abi” kimliği ile ilk kumaşçı, kendi dünyasının insanlarını, sektöre bıraktığı izler ile anlattı…
En etkilendiği isimlerden birinin “Kumaşçı Suraski” olduğunun altını çizdi… Dönemin meşhur erkek kumaşçısı Sultanhamam’daki, KBK’dan Turgut Abi’nin unutulmaz olduğunu paylaştı. Beyoğlu’na damgasını vuran Sevil, Olimpiyat ve Bülent gibi kumaş tüccarlarını unutmadı. Mutlaka unutulanlar olmuştur ama “Abdullah Abi”nin galerisinden 51 yılın önde gelen perakendecilerini paylaşıyoruz:
ÜMİT ZAİM – DERİMOD
Derimod’un kurucusu Ümit Zaim çok iyi arkadaşımdır, bizden sonra sektöre girmiştir. Biz kendi içimizde, arkadaş grubu olarak işimizi yürüttük.
Çok eski yıllardan bu yana hep birbirimize yardımcı olduk. Ondan dolayı bu markalar doğmuştur. Hatta o günlerde, 1970’lerde “Bir araya gelelim” diye bir çalışma yaptık.
Beceremedik. “10 marka bir araya gelelim, bir şirket kurup, birlikte hareket edelim” demiştik.
1975’te başladı, 2000’lere kadar yerine getirilemedi. 2001 krizinden sonra Birleşmiş Markalar Derneği biraz da bu düşünceyle doğdu.
Ümit Zaim, deri giyim sektörü içinde bir numaraydı. Deri işinde Türkiye’de çığır açmıştır. Bir zamanlar Kazlıçeşme’deki mağazasında insanlara deri giyimini öğretmiştir.
MUSTAFA TAVİLOĞLU – MUDO
Ben bu işe 24 Temmuz 1969 günü başladım. İstiklal Caddesi’nde mağazamı açtığımda ilk tanıdığım insan, benden 6 ay daha kıdemli olan Mustafa Taviloğlu idi.
Onun mağazası Fitaş Pasajı’ndaydı. Gözümü açtığımda ilk onu tanıdım. 51 yıllık arkadaşlığımız var.
Mudo, benim için hep önemli bir rehber olmuştur. Giyim sanayisine birçok açıdan örnek olmuştur, çok sayıda yeniliği getirmiştir.
Bizim kuşak moda ve mağaza anlayışını onunla tanıdı. Başka bilenler de vardı ama onlar paylaşmazdı.
Göstermemeye çalışırlardı, gizlerlerdi. Mudo öyle değildi. O bizim sektöre hayat vermiştir.
FEVZİ ATABEK – ATALAR
Türkiye’nin en eski perakende markalarından biriydi. Bir aile şirketiydi. Bütün kurucuları tanırdım. Ailenin içindeki büyükler sırayla ölünce, bütün iş Fevzi Atabek’e kaldı. Çok öncü bir perakendeciydi. Sultanhamam’daki Atalar mağazası o günün şartlarında çok önemliydi. Mağazacılık denince akla gelen birkaç yerden biriydi. İki katlı, içinde her şeyin olduğu bir mağazaydı.
VİTALİ HAKKO – VAKKO
Bay Vitali’yi çok iyi tanırdık. Çok başarılı bir perakendeciydi. Ancak, kendi içinde gerekli atılımları zamanında yapmadı.
Beyoğlu’nu kendi üssü olarak gördü ve hep öyle devam edecekmiş gibi zannetti.
1990’larda AVM’ler açılmaya başlayınca, ilk başlarda cesaret edemedi. Sonra yavaş yavaş AVM’ler çoğalınca ve alışveriş hızlanınca, girmeye başladı.
Vakko, benim başladığım yıllarda sektörde bir numaraydı. Bay Vitali yaratmıştır. Bay Hakko ile o yıllarda görüşebilmek çok zordu. Randevu almanız gerekirdi.
Aranızda belli bir mesafe vardı. O zamanın efsanesiydi ve kimse görüşemezdi. Kendi içinde saklıydı.
SAİT AKARLAR – MAVİ
Çok kişi bilmez ama Sait Akarlar Türkiye’de ilk montu yapan iş adamıdır. Çok uzun yıllarını mont üretimiyle geçirdi. Sait Baba, makinenin başına geçer, iki saatte montu diker çıkardı.
İş hayatına Sultanhamam Çakmakçılar Yokuşu’nda başlamıştı, bir markası vardı. Mont yapar ve mağazalara dağıtırdı.
Daha sonra işin pantolon kısmına geçti, Mavi Jeans markasını kurdu. Bence onun sırrı, “Yaptığı işin en iyisini, en doğrusuna yapmaya uğraşması” idi.
Bir başka deyişle, onun yaptığı ürünü piyasada kimse kolay kolay yapamazdı.
CEMALETTİN SARAR – SARAR
1990’lardan sonra Türkiye’ye en büyük yeniliği getiren markadır. Örneğin, Türkiye’de ilk bayilik sistemini onlar getirmiştir.
Benim mağazam vardı, onlar bayilik vererek Anadolu’ya yayılma becerisini gösterdiler.
Cemalettin Bey bu konunun öncüsüdür. Celalettin ve Sabahattin de arka planda büyük işler yaptılar.
Ayrıca, Türkiye’de ilk fabrikasyon imalatı onlar başlattı.
Toptan ve bayilik sistemiyle üretimlerini yaparak sektöre büyük katkıda bulundular.
GÜLDEN-YILMAZ YILMAZ – KOTON
Alın teri ve göz nuruyla marka yarattılar. Kendisi öğretmen, kocası askerdi. Bir öğretmen ve asker insan olarak çok başarılı oldular. Küçük bir mağazadan bugünlere gelmeleri, dünya markası yolunda ilerlemeleri muazzam bir iştir.
OSMAN BOYNER – BOYNER
Osman Boyner, Beymen’i kurduğunda, ilk beni çağırdı. 1 saat görüştük ve Beymen’in ilk bayiliğini bana verdi. 1971 yılında ilk takım elbiseyi ben Beyoğlu’ndaki mağazamda sattım. 1 yıl bayilik yaptım. Sonra Osman Bey, “Gel bu böyle yürümez, Beymen mağazaları açacağız” dedi. İlk mağazayı Beyoğlu’nda ortak açtık.
Ben 28 yaşındaydım ve Osman Abi bana itimat etti, ortak oldu. Ben bugünlere Osman Boyner’in, Beymen’in katkılarıyla geldim. Kumaşı, dikişi, malzemeyi, mağazacılığı hep o dönemde öğrendim.
Osman Bey, sektöre, özellikle kumaş sektörüne çok şey katmıştır. Altınyıldız denince akla Avrupa ayarında kumaş gelirdi. İtalyanların Zegna’sı kalitesinde kumaş üretirdi.
VAHAP KÜÇÜK – LC WAIKIKI
Büyük bir marka yarattı, markayla gurur duyuyorum. Türkiye’de ilk doğru malı, doğru zamanda, doğru satan markadır. Halkın cebindeki paraya en uygun malı satan şirket oldu. Bırakın Türkiye’yi, bir dünya markası yaratmıştır. Bu başarıda Vahap Küçük’ün, Mustafa Küçük’ün katkısının büyük olduğunu söylemek lazım.
NURİ GÜVEN – YKM
Yeni Karamürsel Mağazaları (YKM) Anadolu’da hakim bir markaydı. Nuri Güven amcamız ortaklardan biriydi. İşin başında o vardı. Sektörün en önemli isimlerinden biriydi.
Anadolu halkına hizmet veren bir zincirdi. 8 taksitle mal satardı. Çok önemli markaydı. Piyasadan mal alır, mağazalarında satardı. Anadolu’ya yayılmayı, halka yakın olmayı iyi becermişlerdi. Ne yazık ki artık yaşamıyorlar.
AYKUT HAMZAGİL – HAMZAGİL
Sektörde hepimizin yol göstericisi oldu. Ne zaman bilgiye ihtiyacımız olsa gider Aykut Abi’ye danışırdık. Vakit ayırır, dinler ve fikir verirdi. Benim için her zaman önemli bir rehber olmuştur. Sağ olsun, hâlâ hepimizin yanındadır.
CEM BOYNER – BOYNER
Çok müthiş işler yaptı. Kıskandığım zamanlar olmuştur. İnanılmaz bir zekası ve ileri görüşlülüğü var. Bizim işte ileriyi görmek çok önemli. Biz bakınca duvarı, o bakınca duvarın arkasını görüyor. Bu açıdan bize de çok katkıları oldu.
Örneğin 1980’lerde Çarşı, ardından Advantage Card’ı çıkardı. Sonra ciddi paralara sattı. Dünyanın hiçbir yerinde kart sistemi çalışmıyordu, Cem Boyner bunu yaptı. Üstelik neredeyse 40 yıl önce. Aynı zamanda mağazacılığa yön vermiştir. Birçok insanın da önünü açmıştır.