YAZI: TALAT YEŞİLOĞLU
Bankacılık sektörünün son 3-4 yılı yapılandırmalarla geçti. Pandemi öncesi başlayan bu süreçte bankalar, çeşitli nedenlerle ortaya çıkan sorunları aşmak için çok sayıda şirketin/grubun kredisini yapılandırma yoluna gitti. Belki de bu dönemde, geçmişte olmadığı kadar “anlayışlı” davrandı, özel sektörün zorlukları aşması, yoluna devam etmesi için, küçükten büyüğe çok sayıda kurumla anlaşma yoluna gitti. 2020 yılının Mart ayında hayatımıza giren pandemiyle birlikte iş dünyası, özellikle bankalar için yeni bir dönem başladı. Çok sayıda şirketin gelirleri azaldı ya da ilk zamanlarda “sıfır” düzeyine yaklaştı. Bazıları uzun süre kapalı kaldı.
Türkiye kapanırken, ilk etapta kredi taksit ve dönem faiz ödemeleri ertelendi. Bankalar, genel müdürlük ve şube çalışanlarının büyük bir bölümünü evlerden çalıştırdı. Bu süreçte de hiçbir hizmetini aksatmadı. Ne kredi, ne mevduat, ne çek tahsili ne de diğer işlemler… Bu yüzden çalışanlara ve banka müşterilerine yönelik “anlayışlı bankacılık” kavramını, bu stratejinin sonuçlarını Garanti BBVA’nın genel müdürü Recep Baştuğ ile konuştuk…
‘Pandemi dönemi’nde bankacılığın “daha anlayışlı” bir strateji izlediğine yönelik bir düşünce var. Siz katılıyor musunuz?
Pandemi döneminde anlayışlı bir bankacılık stratejisi izledik. Kesinlikle bunun doğru olduğunu söyleyebilirim. Ticari konularda bazen anlaşmazlıkların olması doğaldır, ancak genele baktığımızda bankacılık sektörü müşterisine anlayışlıdır.
Ancak, bu pandemi döneminde olağanüstü anlayışlıydı. Bir kere bütün dünyanın içinde olduğu bir darboğazdan geçiyoruz. Büyük bir kısmını atlattık ama henüz bu sınav bitmedi. Bu zorlu sürece müşterilerimizin ve ülke ekonomisinin en az hasarla atlatmaları için çok ciddi destek verdik. Bunu sadece kendi bankam değil, Türk bankacılık sektörü adına da söyleyebilirim.
Bu desteği ekonomik ve sağlık olmak üzere iki boyutta ifade edebiliriz. Ekonomik tarafında baktığımızda, Mart itibarıyla son 1 yılda, TL kredilerinde yüzde 34’lük, yani yaklaşık 560 milyar TL’lik büyüme oldu. Bu, bankacılık tarihinin hem oransal hem de mutlak değer olarak en yüksek büyümesi anlamına geliyor. Bireylere ve şirketlere çok ciddi bir likidite sağlandı.
Ötelemelerin yanı sıra, kişilerin ve kurumların ihtiyacı olan likidite bankacılık sektörü tarafından çok rahat bir şekilde sağlandı. Ama çok kısa sürede çok sağlıklı önlemler aldık. Fiziksel koşullar bir anda değişti. Şubedeki korunma faktörleri, yapılanma, çalışanlarımıza verdiğimiz destekler, müşterilerle olan iletişimde sağlık ön plana çıktı. Müşterileri mesafeleri koruyarak aldık. Burada bankacılığın sosyal yönü ortaya çıktı. En riskli dönemde bile bütün banka şubeleri açıldı. Bu vesile ile şube çalışanlarımızın hakkını teslim etmek onlara en riskli dönemlerde verdikleri katkılar için teşekkür etmek isterim.
Son bir yılı değerlendirdiğinizde, müşteriyi anladığınızı ortaya koyan 3 önemli stratejiyi paylaşır mısınız? Bizim bilmediğimiz, görmediğimiz ne oldu?
Burada birinci sıraya müşteri memnuniyetini koymak isterim. Pandemi döneminde evinde çıkamayan, şubelere gelemeyen müşteriler için çok sayıda aksiyon alındı. Çağrı merkezlerine inanılmaz bir yoğunlaşma oldu ve gelen bütün talepleri karşıladık. Müşterilere, dijital ortamdan daha çok hizmet vermeye başladık. Hemen hemen her ürünümüzü dijitalde kullanılır hale getirmeye başladık.
Bu aksiyonlar, onların yaşamlarını kolaylaştırırken, bankalarda büyük bir dijital dönüşüm sağladı. Bu dönem, dijital dönüşümün en yüksek oranda gerçekleştiği dönemdir. Dijital tarafta ciddi bir büyüme bekliyorduk ama bu kadar büyük bir ivmeyi böylesine bir zaman aralığında bir daha göreceğimizi zannetmiyorum.
İkincisi, işin finansal boyutu idi. Sadece Garanti BBVA olarak 40 milyar TL’nin üzerinde kredi portföyünü müşterinin ihtiyacı doğrultusunda öteledik. Bu tarihimizde yaptığımız en büyük ötelemedir. Bunun güzel tarafı şu, yapılandırılan / ötelenen bu portföyde normal kredi portföyümüzün davranışı dışında olağanüstü bir davranış görmüyoruz. Yani, sorunlu kredi oranımız normal düzeylerinde seyrediyor, bir sorun görmüyoruz. Bu dönemde müşteri bankacılık sektöründen isteğine yakın yanıtlar aldı. Kendi nakit akışını şeffaf olarak bankalara sunduğunda, bankalar da buna tereddütsüz bir karşılık verdi.
Üçüncüsü, az önce söylediğim sağlık boyutuydu. Bence biz hem çalışanımızı hem de müşterimizi koruduk.
Özellikle bir yıllık dönemde bu üç faktör dışında sayabileceğimiz ve sizler açısından “yok artık” dedirtecek talepler geldi mi?
Biz “yok artık” dedirtecek taleplerle her zaman karşılaşırız ama bunlar sayı olarak yok denecek kadar azdır. Çünkü, bizim 12 milyonun üzerinde aktif müşterimiz var. Bunların bin tanesinden “yok artık dedirtecek talep’’ gelebilir belki ama 12 milyonun içinde bu kadar az sayıdaki talebi görmemek gerekir. Yani sorunuza yanıtım “hayır” olacak.
Pandemi ilk başladığında müşterilerimizden gereğinden fazla kredi talebi geldi. Çünkü, başlangıçta bir panik havası oluştu. Bu da şirketlerin “Bankalar kredi verecek mi?” endişelerinden kaynaklandı. Bence bankalar da bu talebi rahatlıkla göğüsledi.
Merkez Bankası, bankaları ciddi bir şekilde destekledi. Pandemi döneminin ilk 2 ayından sonra o hava bitti. Çünkü, şirketler bankalardan istedikleri kredileri, destekleri alabileceklerini gördü.
Tabii burada Kredi Garanti Fonu (KGF), çok önemli bir destek oldu. Aynı zamanda kamu bankaları, hepimizden daha fazla destek sağladı ve bu dönemin makul bir şekilde yürütülmesini hep beraber sağladık. Bu dönemde sektörün geneli benzer hareket etti.
Yapılandırma ağırlıklı çok talep oldu. Üzerine kredi taksitleri, faizleri ötelendi. Bir taraftan pandemi nedeniyle, hizmetler, sanayi, inşaat sektörlerinde geri dönüşlerinde ciddi sorunlar yaşandığı biliniyor. Bu durumun bilançolar üzerine etkisi, getirdiği yük ne oldu?
O yapılandırmalardan önce bilançolara bakmak gerekiyor. 2020 yılındaki kredi patlaması yaşadığımız dönemde tek haneli faizlerle kredi büyümesi oldu. Asıl büyüme nisan, mayıs ve haziranda yaşandı. Bankaların aktif rasyosu kaynaklı sıkıntılarının üzerine pandemi kaynaklı ihtiyaçlar da gelince, yüzde 10’un altında, “tek haneli” oranlarla krediler verdik.
Yılın ikinci yarısında faizler yükselmeye başlayınca, bu krediler bir anda ters marjla fonlanmaya başlandı. Bankacılık sektörünün TL kredi vadesi ortalama 500-600 gün civarında. Mevduatta vade ortalaması ise 1 ay. Dolayısıyla 2020’nin ikinci yarısında bir ay içerisinde fiyatı güncellenmiş mevduatla, vadesi 600 günü bulan kredileri fonlamaya başladık. 2020’nin ikinci yarısında başlayan bu süreç, 2021’in tamamına sirayet etti ve sektör şu anda negatif marjla çalışıyor.
Bizim geçen yıl yüzde 8-9’larla verdiğimiz kredileri şu anda yüzde 18-19’luk mevduatla fonluyoruz. Aynı şekilde Merkez Bankası’ndan sağladığımız fonların maliyeti de yüzde 19’e çıktı. Bu maliyetlerin bir bölümü, 2022’ye de sarkacak. Büyük bir olasılıkla da 2022’de bitecek. Bankacılık sektörünün şu anda taşıdığı ciddi bir yük var.
Geçen yıl pandemiyle birlikte reel sektöre, ekonomiye sağladığımız katkının bedelini bankacılık sektörü olarak bu yıl ödüyoruz. Herkesin bunu bilmesinde fayda var.
İkincisi, işleri bozulan şirketlere karşı bankacılığın inanılmaz toleranslı bir yaklaşımı var. Müşterilerimizi gayet iyi tanıyor ve bu süreçten nasıl etkilendiklerini biliyoruz. Müşteriler, sorunlarını iyi niyetle bizimle paylaştıklarında çok rahat bir çözüm bulduğumuzu gördüler. Yapılandırmalar, bu işin doğası. Her zaman oldu, her zaman olacak. Yeter ki şeffaflık olsun.
Şunu tekrar etmek isterim. Yapılandırmadan daha çok bankaların üstlendikleri risk, düşük faiz ortamında kullandırılan kredilerin, şu andaki yüksek mevduat faizleriyle fonlanmasından kaynaklanan yüktür. Büyük şirketlerin ihtiyaç duyanlarının yapılandırmaları, pandemi dönemine girildiğinde zaten büyük bir oranda bitmişti, üzerine pandemi geldi. Şu anda büyük şirketlerin yapılandırmaları ile alakalı bir sorun görmüyorum.
Sizin için en büyük risk, geçen yıl kullandırılan tek haneli krediler midir?
Bence, sektörün en büyük sıkıntısı budur. İkinci öncelikli konu ise sorunlu kredilerdir. Sorunlu kredilerle ilgili şunu söyleyebilirim: Aktif kalitesinde bir sorun olacağını 2020 yılında tespit edilip, banka olarak çok yüksek oranda karşılık ayırdık. Hala da bu ihtiyatlı duruşumuzu koruyoruz. Bir kere, ekonomik olarak işi bozulan şirketlerin hiç birinin üzerine gidilmedi, hiçbir hukuki süreç izlenmedi. Bu şirketlerin bazı kredileri yapılandırıldı, bazıları ise ötelendi.
Kaçınılmaz olarak aktif kalitesini ölçen göstergelerde bir bozulma olacaktır. Ancak, bu bozulma, bankaların mali yapılarını olumsuz etkilemeyecektir. Çünkü, sektör olarak 2020 yılında bu ayırdığımız karşılıklar, yeni karşılık ihtiyacını doğurmadığı için özkaynak ve kar/zarar yapısı aynı oranda negatif etkilenmeyecektir. Hangi firmaya ne olacağı bence biliniyor, bilinmeyen bir şey yok.
Biz geçen yıl bütün hesabımızı kitabımızı yaptık ve bu doğrultuda da 2020 yılında 7,3 milyar TL üzerinde karşılık ayırdık. 2020 sonu banka bilançolarına baktığımızda reel olarak sermaye erimesi var. Sektörün sermaye karlılık oranı geçen yıl yüzde 10,7 idi.
Söylediğiniz tablonun ilk yansıması değil midir?
Kesinlikle öyle. Aktif kalitesinde bozulmalar olacak ama banka bilançolarını daha da olumsuz hale getirecek negatif bir sonuç çıkmayacağı görüşündeyim. Bugün Türkiye’de sermayenin maliyeti uluslararası yatırımcılar tarafından yüzde 20.5 olarak hesaplanmaktadır.
Herhangi bir işe yatırım yapan sermayedar da, koyduğu sermayeye karşılık, minimum yıllık yüzde 15-20 arasında ya da en az enflasyon kadar bir karlılık ister. Biraz önce söylediğim gibi sektörde geçen yılın özkaynak karlılığı yüzde 10.7 düzeyinde. Genelde bankaların karları yüksekmiş gibi konuşulur. Ama büyük bankaların 60-70 milyar TL civarında sermayeleri var. Bugün 60 milyar TL’sini hangi işe yatıran sermayedar bu karlılık oranı ile mutlu olabilir? Maalesef son birkaç yıldır görüntümüz bu.
2021 bilançolarında daha sağlıklı, iyi oranlar mı göreceğiz?
Aktif kalitesinin ölçüldüğü tahsili gecikmiş alacaklar (NPL) oranında bir miktar bozulma yaşanabilir. 2021 yılında oluşacak sorunlu kredi portföyündeki artış, büyük oranda 2020 yılında bankalarca ayrılan kredi karşılıklarıyla eşleştiği için banka bilançolarının sağlığı ve karlılığında bir kötüleşme beklemiyoruz. Bankaların karlılık performansları, 2020’nin üzerinde olacaktır.
Bankacılık sektöründeki yeni normal nasıl oluşacak? Geçen yıl ve bu yıl için konuştuğumuz tablo, yeni dönemde nasıl evrilecek?
Bir kere Biontech ile yapılan anlaşma Türkiye için çok önemli. O aşılar geldiğinde ve yapıldığında, pandemi bizim ana gündemimiz olmaktan çıkacak. Çıktığı an da çok rahatlama olacak ve çalışmayan sektör kalmayacak. Bizi düşünün, pandeminin en yoğun döneminde şubelerde fiziki olarak çalışan sayısını yüzde 30’a, genel müdürlükteki çalışan sayısını yüzde 7’ye indirdik. Şu anda şubelerde çalışan sayısı yüzde 70’e yükseldi, ama genel müdürlükte hala sadece yüzde 7 oranında çalışan var.
“Dijitalden müşteri almayı tehdit değil fırsat görüyoruz”
- Sektör için çok kritik, iş yapış şekillerini, müşteri deneyimini ve hatta rekabeti yeniden şekillendirecek bir adım olarak görüyoruz. Temel faydası, finansal kapsayıcılığının artması şeklinde olacaktır.
- Dijital bankacılıkla beraber bir bariyer yıkıldı. Bunun şöyle bir etkisi olacak; bankacılığın dokunmadığı yer kalmayacak.
- Müşteriler için, geleneksel yönteme kıyasla çok daha hızlı, zaman ve mekândan bağımsız bir alternatif yaratacağız . Ürünlere ulaşmak çok kolaylaşacak. Akıllı teknolojilerle, “kullanıcı dostu” uygulamalar gelişecek, tüketiciyi rahatlatacak yenilikler getirecek.
- Bir yandan da bankalar arasında da önemli bir rekabete sahne olacak. Bu da “müşterinizi korumanızın” ve üst düzey müşteri deneyimi sağlamanızın çok daha kritik olduğu anlamına geliyor.
- Bankaların stratejilerini yan yana koyun, 10’nun 7-8’i aynıdır. Çünkü, ortak akılın sizi getirdiği doğru yol odur. Tek fark stratejinin uygulanmasındadır. Burada mütevazı olamayacağım. Biz dijitalden müşteri kazanımını bir tehdit olarak değil, bir fırsat olarak görüyoruz.
Dijitalin payı yüzde 50’yi geçti
- DİJİTAL BÜYÜME
E-ticaret şirketleri pandemi döneminde inanılmaz büyüme oranlarına ulaştı. Baz rakamın etkisi ile, pandemi döneminin yarattığı dijital trend neticesinde muazzam büyüme oranları yakaladılar. - SIRF DİJİTALİN PAYI
Bankacılık sektöründe zaten baz büyük olduğu için, doğal olarak oransal büyüme teknoloji şirketlerindeki gibi olmadı. Bizde dijital zaten açık ara öndeydi, pandemiyle birlikte ara daha da açıldı. Nakit olmayan işlemlerin, dijital ve ATM’nin payı bizde yüzde 97’ye ulaştı. Sırf dijitalin payı yüzde 50’yi geçti. Bizim her aktif 10 müşterimizin 8’i dijitali kullanıyor. Şu anda aktif dijital müşteri sayısı 10 milyona yaklaştı. - DİJİTAL İŞLEM YÜZDE 70 BÜYÜDÜ
Pandemi döneminde dijital işlemlerdeki artış yüzde 70’lere ulaştı. Bundan sonra bu oranlar dijital lehine artacak. Dijitalden müşteri edinme uygulamasının oturmasından sonra o artış tekrar ivmelenecek.
Genç mezunlara “doğru adres biziz” çağrısı
Gençler için bankacılık cazibe merkezi olmaya devam edecek. Sektör, dönüşümden geçiyor. Dijitalleşme, uzaktan çalışma modelleri geliştiriliyor. Biz bütün bunları bir kurum kültürü altında yapacağız. Bankaların kısa ve orta vadede, bu ve buna yakın kadrolarla çalışmaya devam edeceğini düşünüyorum. Çok radikal bir şekilde kadro ve şube sayısında azalma beklemiyorum. Genç mezun arkadaşlara naçizane önerim, bankacılığı ciddi bir alternatif olarak düşünmeleridir. Bankacılık, kendini çok hızlı bir şekilde değiştiren, teknolojiye, çağa uyduran bir sektör halini aldı. Genç arkadaşların kişisel gelişim açısından, bu çevik organizasyonların doğru adres olduğunu düşünüyorum. Ben bugün yeniden işe başlayacak olsam, yine bankacılığı tercih ederdim.
“Pandemi sonrasının çalışma düzenini hazırladık”
- ESNEK MODELE GEÇİYORUZ
Artık uzaktan çalışma modeli kaçınılmaz bir hal alacak. Biz de esnek çalışma modeli üzerinde çalışıyoruz. Hizmet kalitesini etkilemeden, esnek çalışma modelinin nasıl olacağının analizini yaptık. Eylül ayından itibaren esnek çalışma modeline geçmiş olacağız. - MÜŞTERİYE DOKUNANLAR
Müşteriye fiziksel dokunması gereken arkadaşlarımız, uzaktan çalışma modeline dahil olmayacak. Avrupa’daki kişi başına düşen şube sayısı, Türkiye’den çok daha fazla. Dolayısıyla şubelere ihtiyacımız var. Şube sayılarımız buralarda devam edecek. - GENEL MÜDÜRLÜK
Merkezde hiç bankaya gelmeden çalışacak kişi sayısı, görev tanımı çok çok az. İştiraklerimizle beraber 22 bin kişiyiz. Bunun 7 bin 500’ü genel müdürlükte çalışıyor. Her görev tanımına uygun uzaktan çalışma modelleri geliştirdik. - PANDEMİ SONRASI
Bu konuda çok agresif olmayan bir planımız var. Eylül ayına kadar üzerinde çalışacağız. Şu an genel müdürlükte şu anda çalışan oranı yüzde 7 diyoruz. Pandemi bittiğinde bu oran belki yüzde 60-65’e yükselecek. - BİNADAN TASARRUF
Türkiye’nin en pahalı binalarında çalışıyoruz. Binaya gelmesine gerek olmayanı niye burada çalıştıralım ki? O zaman biz konsolide olacağız. Yüzde 40 uzaktan çalıştığında, binanın yüzde 20-30’unun atıl olduğu ortaya çıkar. O zaman da kira ödediğimiz bazı birimleri genel müdürlüğe getiririz.
Hedef yok
“Biz bu dönemde başka bir şey daha yaptık. O dönemde, arkadaşlarımızın hedeflerini kaldırdık ve “Hedef yok, önemli olan sizlersiniz” dedik. Fakat, 2021’de hedefleri kaldırmadık ve “Yeni dünya bu, alışmamız lazım” dedik. Evden çalışıyorsak, bu satışı evden yapacak bir sistem kurduk ve herkesi de bu şekilde organize ettik.”
“İki tip fintech ile işbirliği yapacağız”
- TAMAMLAYICI İŞ YAPANLAR
Bankalardan çok farklı işler yapan, tamamlayıcı iş modelleri geliştiren B2B fintech’ler var. Bunlar, KOBİ, ticari bankacılık gibi hala dijitalde katedilecek alanlarda çok iyi çözümler geliştiriyorlar. Teknoloji hizmeti sağlayıcı modellerde bankalara maliyet, hız, çeviklik avantajı yaratabilecek fintech’ler var. B2B modellerin önümüzdeki dönemde artan bir hızlı büyüyeceklerini görüyoruz. Çünkü bizim de dönüp, bazı şeyleri kendi içimizde yapmak yerine elinde hazır böyle ürünü olanla işbirliği yapmak gibi bizi avantajlı hale getireceğini düşünüyoruz. - BANKALARA TRAFİK YARATACAKLAR
Dijital trafik yaratma potansiyeline sahip, bankalarla son kullanıcıyı daha fazla buluşturma, müşterilere daha fazla katma değer yaratma potansiyellerine sahip fintech’ler var. Bunlarla da e-ticaret ve sigortacılık gibi belli platformlarda birlikte olma stratejimiz var.
Yeni dönem bankacılığın 3 önemli göstergesi
560 milyar TL
TL kredileri, Mart itibarıyla son 1 yılda, yüzde 34, yani 560 milyar TL düzeyinde büyüdü. Bu, bankacılık tarihinin oransal ve mutlak değer olarak en yüksek büyümesidir.
40 milyar TL
Sadece biz 40 milyar TL’nin üzerinde kredi portföyünü müşterinin ihtiyacı doğrultusunda öteledik. Bu tarihimizde yaptığımız en büyük ötelemedir.
600 gün
Kredi vade 500-600 gün, mevduatta vade ise 1 ay civarında. 2020’nin ikinci yarısında, 1 ay içerisinde fiyatı güncellenmiş mevduatla, 600 gün vadeli kredileri fonlamaya başladık. Bu süreç, 2021’in tamamına sirayet etti ve şu anda negatif marjla çalışılıyor.