FOTOĞRAF: ELIZABETH RENSTROM
ALPHA
Amazon’un CEO’su Andy Jassy ile tanışın.
Hayatlarımıza sonsuz şekillerde dokunan bir şirketi yönetiyor. Onu tanımak, muhtemelen iyi fikir.
Kaç yaşında? Jassy 53 yaşında.
Nereli? New York City’nin zengin banliyösü Scarsdale’da büyüdü. Babası Dewey Ballantine’de şirket avukatıydı. Annesi ise bir gençlik tiyatrosu programının genel kurulunda görev alıyordu. Ablası Kathy Savitt, bir dönem Amazon’da çalıştı. Günümüzdeyse, bir havacılık girişimi olan Boom Supersonic’in başkanı ve ticari direktörü.
Hangi okulda okudu? Scarsdale Devlet Lisesi’nde okudu. O dönem ligde futbol ve tenis oynadı. Liseden mezun olduktan sonra Harvard’a gitti, siyaset bilimi alanında lisans eğitimini tamamladı. Bu süreçte Harvard Crimson’ın reklam müdürlüğünü yaptı. Harvard’da aynı zamanda MBA de yaptı.
Şu ana dek Amazon’da neler yaptı? Çok fazla şey. İlk olarak, şirketin kitapların ötesine geçerek genişleyeceği ilk alanın, müzik piyasası olması gerektiğini savundu. 2002’de, uzun bir listenin üst sırasına çıkarak, Jeff Bezos’un “gölge danışmanı” oldu.
Bir yıl boyunca CEO’yu tüm toplantılarında takip etti ve CEO ofisi koordinatörü olarak görev yaptı. Bir sonraki yıl, Bezos ile birlikte, şimdilerde tüm şirketin gelir kaynağı olan Amazon Web Services konseptini geliştirdi. Jassy, 2016’da AWS’nin CEO’su oldu ve o yıl 36.6 milyon dolar kazandı. Amazon’un CEO’su olmadan önce geçirdiği son çeyreğinde, AWS’nin işletme gelirleri bir önceki yıla göre yüzde 25 artarak 4 milyar dolara ulaştı.
Ailesi var mı? Jassy 1997’de Elana Caplan ile evlendi. Eski bir kıyafet tasarımcısı olan Caplan, 2015 yılında Eclectic Nomad adında bir tekstil, kilim ve cam eşya pazaryeri kurdu. İki çocukları var ve Seattle’ın Capitol Hill semtinde yaşıyorlar.
Ne zaman CEO oldu? 5 Temmuz 2021’de.
Neleri önemsiyor? Rangers, Mets, Knicks ve Giants. Ayrıca Capitol baskınından kısa süre sonra, ocak ayında Parler uygulamasını AWS’den çıkarmak da Jassy’nin kararıydı.
İş dışında nelerle uğraşıyor? Jassy, bir NHL takımı olan Seattle Kraken’ın azınlık sahibi ve bir charter (bağımsız çalışan devlet okulu) ortaokulu olan Rainier Prep’in müdürü.
Hangi yemekleri sever? Twitter biyografisine göre, Buffalo kanatları.
MARKALAR
Neredeyse tamamen Amazon’un platformunda çalışan ve yeni yeni oluşan bir alıcı (“aggregator”) ordusu (küçük şirketleri satın almaya dayalı bir faaliyet modeliyle çalışan şirketler), daha önce adını bir kez dahi duymadığınız markalardan ürünler satın almanızı sağlayabileceklerine bahse giriyor.
YAZI: AINSLEY HARRIS
Catherine Seifert, çantasını arabasında nereye koyacağını bulamıyor, bu sorunu çözmek istiyordu. Çok kısa sürede, patentli bir cihaza ve (koltukların arka kısmındaki dikey boşluğu kapatmak için tasarlanmış) fileli askılarını Amazon’da satan milyonlarca dolarlık bir şirkete sahip oldu. Seifert’in yarattığı marka Car Caché, herkesin duyduğu bir marka değil. Ancak imza ürününün profesyonel fotoğrafları, Amazon’un “1 Numaralı En Çok Satanlar” etiketi, makul bir fiyat etiketi (19.99 dolar) ve 7 bin değerlendirmesi var.
İşte bu, alışveriş yapanları, “Şimdi satın al” kısmına tıklamaya ikna eden formülün ta kendisi. Bazı tüketiciler ise, Car Caché’nin sunduğu ürünleri geçtiğimiz yılın sonlarında fark etmeye başladı ve şimdi satın almak istedi. Sadece ürünlerini değil, tüm işletmeyi; yani günlük 18 bin dolarlık satışını…
Yalnızca Amazon’da satılan markaları satın almak için 1.7 milyar dolar borç ve öz sermaye toplayan üç yaşındaki şirket Thrasio, Car Caché’ye ilk ulaşan oldu. 2014’ten bu yana Amazon’da satış yapan eski bir iş geliştirme yöneticisi olan Seifert’e yazdığı soğuk e-mailinde Thrasio, “Bravo!” yazarak onu başarısından dolayı tebrik etti ve şirketinin, “aradığımız şeyin temel bileşenlerine sahip olduğunu” yazdı. Bunlar, “harika ürün ve mutlu müşteriler” idi.
Seifert, şüphelendi ve e-maili spam olarak işaretledi. Ancak çok geçmeden, çok sayıda “alıcı” iletişime geçmeye başladı. Merak içinde, spam klasörünü karıştırdı, Thrasio’ya yanıt verdi ve daha sonra geri kalan alıcılarla müzakerelere başladı. İki yıldan kısa sürede 900 milyon dolardan fazla para toplayan, SoftBank’in desteklediği Perch’ten bir yönetici, bir Zoom görüşmesi aracılığıyla huyuna giderek anlaşmaya çalıştı. Başka bir firma, organizasyon gurusu Marie Kondo ile çalışma deneyimini yaşayan çalışanlarından bahsederek hünerlerini sergiledi. Seifert etkilenmişti.
Fakat Thrasio galip geldi. Seifert, “Ödenen nakit ve peşin para aynıydı” diyor. Ancak Boston merkezli Thrasio, gelecekteki büyüme açısından “‘astronomik’ bir ödeme” diye bahsettiği şeyi teklif etti. Seifert şirketini sattığı için artık arama sıralamaları, depo maliyetleri, olumsuz yorumlar veya sahte satıcılar gibi konularda endişelenmek zorunda kalmıyor. İşte, şirketi satıp nakit para kazanmayı bu kadar cezbedici kılan şey tam da bu.
(Thrasio’nun web sitesindeki bir tanıtım videosunda, şirketin yeni satın aldığı başka bir markanın kurucusu, Corvette’inde, yeni sürat teknesinde ve Florida’daki malikanelerinde dinlenirken görülüyor.) Bu arada Thrasio, şu anda 200 markaya sahip ve 1 milyar doların üzerinde gelir elde etme yolunda ilerliyor. Kendisini bu yıl, “unicorn” statüsüne ulaşacak en hızlı ABD şirketi olarak konumlandırıyor.
Amazon’un, platformunu üçüncü taraf satıcılara açmasından bu yana geçen 20 yılda, bu pazaryeri birimi (bölüm o şekilde adlandırılıyor), Amazon’un kendi gerçekleştirdiği fiziksel ürün satışlarını geride bıraktı. Araştırma firması Marketplace Pulse’ın verilerine göre, geçtiğimiz yıl tahmini 300 milyar dolarlık satış yaptı. Pandemide Amazon’un kendi perakende satışları artsa da, üçüncü taraf satıcıları daha da hızlı büyüdü. Walmart ve Target gibi rakipler, çok da şaşırtıcı olmayan bir şekilde, kısa süre önce platformlarını dış satıcılara açtı.
Amazon, pazaryerinin ilk yıllarında önde gelen perakendecileri platforma çekiyordu. Bu sırada küçük, genellikle ailelerin sahip olduğu şirketler devamlı mağazalar açarak Amazon’a akın ediyordu. Prime üyeliklerinin sunduğu eşsizlikler ve Amazon’un depolama, nakliye, takip ve müşteri hizmetlerine kadar her şeyi içeren karşılama hizmetlerinin kolaylığı sayesinde, bu akın giderek büyüdü. Birkaç yıl önce, zengin yatırımcıların dikkatini çekti. Bu yatırımcılar başlangıçta, kaderleri pek de şeffaf olmayan bir e-ticaret devinin keyfine ve algoritmalarına derinden bağlı olan satıcıları destekleme konusunda temkinliydiler.
Ancak rakamlar güçlüydü: Eğer bir alıcı, farklı kategorilerdeki en iyi satıcıları (yani, yılda 1 milyon doların üzerinde kazanan, yüzde 20’den fazla kâr marjına ve en az dört yıldızlı müşteri değerlendirmesine sahip olanlar) satın alabilirse yeni bir tür ambalajlı tüketici ürünleri şirketi yaratabilir. Kim bilir, belki binlerce niş markaya sahip olan, bir perakende devinin başarılarını devam ettirerek, internet döneminin giderek büyüyen Unilever’ini yaratabilir.
Şu anda 70’ten fazla alıcı var. Hepsi toplamda yaklaşık 9 milyar dolar topladı ve bu parayı, yalnızca Amazon’da satış yapan yüzlerce markayı ve binlerce ürünü satın almak için kullandı. Fortia Group’un kurucu ortağı ve satıcılar için komisyonculuk yapan David Hyland, alıcıların rekabet edebilmeleri için “en az 100 milyon dolara [ana sermayeye] sahip olmaları” gerektiğini söylüyor.
Seifert’in de keşfettiği gibi, en büyük büyüme potansiyeline sahip satıcılara yönelik rekabet çok ciddi olabilir. Bu satıcıların çoğu, karşılama hizmetleri için Amazon’a bel bağlıyor. Dolayısıyla alıcılar, aslında bir satıcının hesabına giriş için gerekli kimlik bilgilerini, envanterleri ve fikri mülkiyetleriyle birlikte satın alıyor. Thrasio ve Seifert anlaşmaları hakkında ayrıntı vermeyi reddetse de, iyi yönetilen bir Amazon markası için verilen teklifler genellikle en az, yıllık gelirin üç katından fazla oluyor. Bu da, Car Caché boyutundaki satıcıların, sekiz haneli çekleri bozdurduğu anlamına geliyor.
E-ticarette şirket satın almaları henüz emekleme aşamasında olsa da, yine de online perakende için bir dönüm noktası niteliğinde. Bu satın almalar, Amazon’da daha büyük ölçekli kuruluşların küçük olanları denklemden çıkarak yerlerini aldığı bir geleceğe işaret ediyor. Zira, daha profesyonel olan ama belki o kadar da canlı ve hareketli olmayan bir pazaryeri yaratıyorlar. Ayrıca marka pazarlamasında da yeni bir dönemin kapısını aralıyor. Nitekim, Procter & Gamble gibi şirketler bir zamanlar televizyonda reklamlar vererek ve önde gelen mağazalarda vitrinler kurarak markalar oluştururken, bu modern kuruluşlar arama motoru optimizasyonu (SEO), hedefli reklamcılık ve müşteri değerlendirmelerinde muazzam başarı yakalayarak kendi markalarını yaratıyor. E-ticaretin bugün hâlâ genel perakende sektörünün ancak beşte birini oluşturduğunu düşünürsek, doğru portföylere sahip alıcılar için bunun müthiş avantajları olabilir.
Fakat önlerinde bazı engeller var. Amazon işleme dayalı ticarete harika bir örnek oluşturuyor. Müşteriler Amazon’da spesifik bir amaçla alışveriş yapıyor. Alıcılar yakın gelecekte başarılı olmak istiyorsa, Amazon’un arama çubuğu ve karanlık klavye sanatının şekillendirdiği bu oyunda çok iyi performans göstermeli ve Amazon’un, oyunun kurallarını değiştirmeyeceğine dua etmeliler. Uzun vadede, eğer Amazon dışında varlıklarını sürdürmek istiyorlarsa, anonim sayılabilecek bu markaları her eve sokmalı, bilinen markalar haline getirmeliler.
Amazon’a “her şeyin olduğu mağaza” diyorsak, Thrasio’ya da “her şeyin olduğu alıcı” dememiz gerek.
Kamp malzemeleri, yastıklar, tırnak makası, egzersiz topları… İlk bakışta, ürün yelpazesi Amazon’un perakende denizinden rastgele toplanmış gibi görünüyor. Ancak Thrasio’nun eş kurucuları Josh Silberstein ve Carlos Cashman’ın bir planı var. İkili, şirketi, bir Amazon yazılım sağlayıcısı aracılığıyla satıcı verilerini elde ettikten ve bir trendi fark ettikten sonra, 2018’de kurdu. Satıcılar 10 milyon dolarlık gelire yaklaştıkça kâr marjları düşecek ve satışları durağan seyredecekti. Silberstein, “‘Tedarik zincirini, pazarlamayı, yaratıcılığı ve yeni ürünleri yönetme yeteneğimiz yok’ derlerdi” diyor.
Birçok küçük işletme ölçeklenme sorunlarıyla karşı karşıya kalır. Ancak neredeyse hiçbiri Amazon’un satıcı ekosistemine, büyüme sermayesi ve çıkış opsiyonları sunmaya odaklanmaz.
Seri girişimciler Silberstein ve Cashman, yatırımcıları nispeten küçük miktarda borç vermeye ikna etti ve büyüme açısından durağanlığa ulaşan satıcıları hedef almaya başladı. Yeni kurulan bu işletme, Nisan 2020’ye geldiğimizde öyle iyi sonuçlar elde etmişti ki, 35 milyon dolarlık borcun yanı sıra B Serisi yatırım turunda 75 milyon dolar topladı. Bu büyük rakamlar, diğer yatırımcıları şaşırttı ve destekleyecekleri daha fazla alıcı bulmak için uğraşmaya başladılar.
Thrasio’nun söylediğine göre şirket, satın aldığı satıcıların yüzde 94’üne performansa bağlı ödeme yaptı. Silberstein için geçmişteki bu başarı, şirketin Amazon’a dair uzmanlığının da bir kanıtı. “Büyük ihtimalle, şu anda oturup, portföyümüzdeki ürünlerin hepsini yeniden listeleyip, elde edilen dönüşüm (‘conversion’) oranlarını iyileştirebilirim” diyor. Daha iyi fotoğraflar, daha iyi anahtar kelimeler, daha iyi metin… Üstelik bunlar yalnızca temel bilgiler. Silberstein, “Dört veya beş bariz stratejimiz var” diye belirtiyor.
“Alıcılar, Amazon’un arama çubuğu ve karanlık klavye sanatının şekillendirdiği bir oyunda çok iyi performans göstermeli.”
“Bunların yanı sıra nasıl yapacağımızı bildiğimiz üç-dört şey var, [bunlar konusunda] kimsenin hiçbir fikri olduğunu sanmıyorum. Bunların ne olduğunu söylemeyeceğim. Ama [bu bahsettiklerim], diğer her şeyden 10 ila 20 kat daha değerli.” Durakladı, daha fazla ayrıntı vermesi yönünde baskı oluşunca, devam etti: “Sanırım bir tek şunu söyleyebilirim: Amazon, birbirine, çok sayıda şaşırtıcı şekilde bağlı bir SEO ekosistemi. Eğer bu yolların nereye gittiğini anlarsanız, o zaman, daha önce orada olduğunu fark etmediğiniz şeyler olduğunu da keşfedersiniz.”
Thrasio, Amazon’un platformunda daha derinlere doğru inerken, yükselen rakibi Perch, platformu yalnızca bir sıçrama tahtası olarak görüyor. Kurucu ve CEO Chris Bell’in söylediğine göre, şirketin yaklaşımı, satıcıların erken aşamada deneyler yapmasına olanak vermeye ve daha sonra, kârlı bir niş şirket yaratabilenleri satın almaya dayalı. Perch bu aşamadan sonra, markalarını diğer pazarlara, doğrudan tüketiciye satış yapan kanallara ve hatta fiziksel mağazalara taşımayı planlıyor. Şirket halihazırda e-mail pazarlamasından yararlanarak, markalarından bazıları için sadık bir kitle oluşturmaya çalışıyor.
Bell, amacın “herkesin bildiği bir ‘tüketici markaları’ koleksiyonuna” sahip olmak olduğunu söylüyor. Eski bir Wayfair yöneticisi, Amazon’a özel bir sevgi beslemediğini söylüyor ve çoğu satıcının da beslemediğini savunuyor: “Amazon, bir girişimcinin, pazaryerinde doldurmak istediği bir boşluk bulacağı en kolay yerdi.”
Perch, şu ana dek 80’den fazla markayı satın aldı. Şirket, bu 80 markadan yaklaşık 20 tanesini Amazon dışındaki kanallarda satmaya başladı bile. Örneğin, Perch’ün bu yılın başlarında satın aldığı, bebekler için özel bir uyku tulumu üreten Baby Merlin, şu anda Buy Buy Baby’de de satışta. E-ticaretin pandemi etkisiyle yakaladığı ivmeyi, belirli bir şirketin performansından ayırmak zor. Yine de, strateji Perch için işe yarıyor gibi görünüyor: Şirket, markalarını geçtiğimiz yılın aynı dönemine kıyasla ortalama yüzde 75 büyütme yolunda ilerliyor.
Perch’ü farklı kılan bir diğer faktör de, yakında kendi siparişlerinin karşılama süreçlerini yönetecek olması. Perch’ün COO’su Matt Montgomery ve Bell, Wayfair’da birlikte çalışırken, ülkenin her yerine iki günde mobilya, hatta jakuzi ulaştırabilecek bir tedarik zinciri oluşturdu. Pandeminin, Amazon’un sipariş karşılama kapasitesinin sınırlarını epey zorladığını düşünürsek, kendi depolarına sahip bir alıcı, kıskanılacak bir konumda olacaktır. Perch temmuzda, vakumlu poşetler ve makyaj aynaları da dahil olmak üzere 30’dan fazla markayı bünyesinde bulunduran, Web Deals Direct adındaki daha küçük bir işletmeyi 100 milyon dolara satın aldı. Satışa ne mi dahildi? Web Deals Direct’in California, Long Beach limanı yakınlarındaki 230 bin metrekarelik deposu…
Alıcılar, doğrudan tüketiciye satış yapan, 2010’ların başlarında çok sevilen markaların çıkardığı derslere çalışmalı. Warby Parker ve Away gibi pek çok marka, dağıtım kanallarını çeşitlendirmenin önemini geç de olsa fark etti. Çoğu şimdi fiziksel mağazalarda satış yapıyor ve büyük perakendecilerle ortaklıklar kuruyor.
Marka danışmanlığı şirketi Prophet’in ortaklarından Marisa Mulvihill, “Güçlü bir marka oluşturmanın en güzel yanı, kendi ivmesini yaratmasıdır” diyor ve ekliyor: “[Alıcılara dayalı] bu modelin riski şu ki, markalar özgün hissetmiyor. Büyük bir işletmeden çıkan herhangi bir marka gibi hissediyorlar.” Ancak marka yaratmak, ucuz bir iş değil. Allbirds ve Warby Parker bile hâlâ kâr etmiyor.
Bir şey kesin: Bu alıcılardan yalnızca bazıları hayatta kalacak. Amazon’da satış yapan yaklaşık 20 adet satıcıyı bünyesinde bulunduran Elevate Brands’in CEO’su Ryan Gnesin, “Amazon işletmelerini satın alanların bazılarının zor zamanlar yaşamaya başladığını görüyoruz” diyor ve ekliyor: “Birkaç şirket, bize portföylerini teklif etti.” Bazı alıcılar, çok iyi gitmeyen, değeri çok yüksek olmayan markaları satın alacak.
Bazıları satın aldığı markaları yönetmekte zorlanacak. Çin merkezli markalar, bazı alıcılardan pazar payı alacak. Üstelik bu markalar, pazar ekosisteminin neredeyse yarısını oluşturuyor ve fiyat rekabeti açısından güçlü bir konumda… Amazon’un büyümesinden pay ka pma fırsatının baş döndürücü telaşına kapılan alıcılar, daha önce denenmemiş, yepyeni bir strateji benimsedikleri bir yolculuğa çıktıklarını unutabilir.
Bununla birlikte, kazananların tadına bakacağı ziyafetler de muazzam olacak. Neredeyse tüm ölçütlere baktığımızda Thrasio, Perch, Elevate ve benzeri şirketlerin bu yolculuğa daha yeni yeni başladığın söyleyebiliriz. Amazon’daki satıcılar için bir analiz aracı sunan Jungle Scout’un CEO’su Greg Mercer, “Alıcılar hâlâ, Amazon’da satılan ürünlerin yüzde 1’inden daha azını ellerinde bulunduruyor” diyor.
Bu da, şu anlama geliyor: Amazon o kadar büyük ki, bu satıcılar hiçbir zaman Amazon’dan ayrılmak zorunda kalmayabilir.
ÖLÇEK USTALARI
Çinli satıcılar, Amazon’un pazaryerini nasıl domine ediyor?
Önceden varlıkları ile yoklukları çok da fark edilmeden faaliyet gösteren Çin fabrikaları, yaklaşık altı yıl önce markalarını iyileştirmeye ve doğrudan tüketicilere satış yapmaya başladığında, Amazon yöneticileri onlara yardım etmeye hazırdı. Pazaryerlerinden sorumlu eski bir genel müdür yardımcısı, 2015’te şirket içinde paylaştığı bir yazıda, “Biz o aracız” diye yazmıştı. O dönemde Çinli satıcılar, Amazon’un ABD pazarının tahmini olarak yüzde 15’ini temsil ediyordu. Bugün ise bu oran, yüzde 40’a çıktı. Bilgisayar aksesuarları markası Anker gibi, Amazon’da satış yapan en büyük markalar şu anda milyarlarca dolar değerinde.
- DÜŞÜK FİYATLAR
Amazon’daki Çinli satıcılar genellikle aynı zamanda üreticidir de. Aracıları ortadan kaldırarak ve çok düşük marjlarla çalışarak düşük fiyatlar koyuyorlar. - HIZLI ÜRÜN GELİŞTİRME
Çinli satıcılar, fabrikalara yakınlıkları sayesinde trendleri hızlı bir şekilde yakalayabiliyor. Ancak eleştirmenler bunun, beraberinde sahte ürünler getirdiğini söylüyor. - İNOVATÖRLERİN BULUŞMA NOKTASI
Çin’deki Amazon satıcılarının çoğu Shenzhen’de yaşıyor. Birbirleriyle sahip oldukları bilgileri ve en iyi uygulamaları aktif biçimde paylaşıyorlar.
MAĞAZALAR
Amazon.com’da alışveriş yapmak verimlidir, ancak genel bir deneyim olarak, insanda alışveriş yapma isteği uyandırmaz. Amazon bugünlerde, California ve Ohio’da mağazaya benzeyen yerler açmayı planladığını söylüyor. Bu lokasyonlarda müşteriler kıyafetler deneyebilecek (hatta Amazon’un özel markalı ürünlerini dahi), ve ile Echo gibi elektronik cihazlarla vakit geçirebilecek ve hatta belki de, garip biçimde tercüme edilmiş ürün açıklamaları olmadan, bir üçüncü taraf satıcıdan yeni bir şey keşfedebilecek. Bu fiziksel lokasyonlar iade süreçlerini de kolaylaştırabilir. Bu da, Amazon müşterilerinin en çok istediği şey olabilir…
İKLİM FONU
Amazon’un 2020’deki karbon ayak izi, (60.64 milyon metrik ton) bazı ülkelerinkinden daha büyüktü. (Ve buna, verilen her bir “tek tıkla sipariş” ile büyüyen üçüncü taraf satıcıların ve üreticilerin ayak izleri dahil değil.) Ancak şirketin ulaştığı boyut, daha küçük bir şirket olsaydı daha yavaş gelişebilecek iklim çözümlerini destekleyebileceği anlamına geliyor. Amazon iki yıl önce, 2040’a kadar net sıfır karbona ulaşmayı planladığını duyurduğunda, bu hedefe ulaşmak için gereken teknolojilerin çoğu (örneğin sıfır emisyonlu jetler gibi) henüz icat edilmemişti.
Amazon bu amaçla, kullanabileceği ürünler üreten girişimlere en az 2 milyar dolar yatırım yapmayı hedefleyen girişim kolu Climate Pledge Fund’ı kurdu. Fon ile desteklenen bir girişim, Amazon’un araçlarından sipariş verdiği elektrikli araç üreticisi Rivian. Fonun yöneticisi Matt Peterson, “Bizim yaptığımız, başka hiçbir yatırımcının yapamayacağı bir şey. ‘Şimdi biz, ürünlerimizin nihai teslim noktasını karbondan arındırmak istiyoruz.
Bunun için de 100 bin adet kamyonunuzu satın alacağız’ diyoruz” diyor. Fonun büyüyen portföyünde şu anda dokuz şirket yer alıyor. Bunlardan bazıları, inşaatın ortaya çıkardığı karbon ayak izini azaltmak için çimentoya CO2 enjekte eden CarbonCure, sıfır emisyonlu uçak motorları geliştiren ZeroAvia ve ormanlardaki karbon dengelemelerini doğrulamak için yapay zekadan yararlanan Pachama.
İŞVEREN
Amazon, çok yakında ABD’nin en büyük özel işvereni Walmart’ı gölgede bırakacak. Bu, birçok insan üzerinde sahip olunan çok büyük güç anlamına geliyor. İşte rakamlar…
- 1,335,000: Dünya genelinde tam ve yarı zamanlı Amazon çalışanlarının sayısı (yükleniciler ve geçici personel hariç)
- 450,000: ABD’de, pandemi döneminde işe alınan yeni çalışan sayısı, Amazon’u ülkede en fazla iş yaratan şirket haline getiriyor.
- %460: Amazon Teknik Akademisi’ne (çalışanların dokuz ayda yazılım mühendisi olmalarına yardımcı olan beceri geliştirme programı) başvuran çalışanların sayısında, pandemide görülen artış yüzdesi
- %150: Amazon’un saatlik çalışanlarında yıllık işten ayrılma oranı
- 18 DOLAR: Amazon’un sipariş karşılama ve nakliye pozisyonları için yeni ortalama başlangıç saatlik ücreti (UPS sürücüleri için ortalama ücret saatte yaklaşık 22 dolar)
- 750,000: Amazon’un, bir istihdam teşviki kapsamında üniversite harçlarını ödemeyi teklif ettiği, ABD’li saatlik çalışan sayısı
- 28: Mevsimlik “CamperForce” çalışanlarını işe alan tesis sayısı (Mağaza yakınlarında karavanlarında yaşayan ve günlük 10 ila 12 saatlik vardiyalarda çalışabilmesi, herhangi bir vardiya veya çalışma programı için müsait olması ve 22 kiloya kadar ağırlık kaldırabilmesi gereken çalışanlar)
- 29 BİN: 2020’de Amazon’da çalışan birinin yıllık aldığı ortalama ücret (Amerika’nın tüm eyaletlerindeki ortalama maaştan daha az)
Kaynaklar: The New York Times (işten ayrılma oranları); Amazon (diğer tüm bilgiler)
SAHTE ÜRÜNLER
Amazon büyüdükçe, dolandırıcılara karşı savaşı da büyüyor. Tüketicilerden, markalardan ve Kongre’den gelen baskılar ve müşterilerin, hükümet tarafından belirlenen güvenlik standartlarına uymayan ürünler yüzünden yaralandığı veya hayatını kaybettiği olaylardan sonra şirket, 2020’de 2 milyon sahte ürünü ortadan kaldırdı ve 10 milyardan fazla şüpheli ürün listelemesini engelledi. İşte Amazon, sahte ürünlerle böyle savaşıyor…
- Doğrulanmış satıcılar
Amazon, canlı görüntülü sohbetten yararlanarak satıcıların kimliklerini doğruluyor. Şirket geçtiğimiz yıl, 6 milyondan fazla potansiyel sahte başvurunun önüne geçti. - Marka kaydı
Platform, satıcıların logolarını ve IP adreslerini kaydetmelerine olanak tanıyor. Amazon bu kayıtları yapay zeka araçlarına entegre ederek sahte bilgileri tespit ediyor. - Hukuki işlem
Amazon, GoPro ve Yeti gibi marka ortaklarının yanı sıra sahte satıcılara karşı da davalar açıyor.
OYUN
YAZI: MARK WILSON
Günümüzde, Amazon’un sahibi olduğu Twitch’te değilseniz, kendinize “gamer” (oyuncu) diyemezsiniz. Saatler boyunca aralıksız oyun oynayan streamer’ların (yayıncılar) canlı yayınları ve hayranlarıyla yaptıkları gerçek zamanlı sohbetleri barındıran 10 yıllık platform, yepyeni bir yetenek sınıfı yarattı: “Streamer”, yani yayıncı. Forrester’a göre, tüm ABD’li yetişkinlerin yüzde 16’sı Twitch üzerinden yapılan yayınları takip ediyor.
Amazon’un belirttiğine göre bu rakam, herhangi bir anda 2.5 milyon insana karşılık geliyor. Business of Apps tarafından yapılan bir analize göre, ortalama bir uzman yayıncı, yalnızca Twitch’in iştirak programlarından elde ettiği gelir ile ayda tahmini 3 bin ila 6 bin dolar kazanıyor.
8 milyon takipçisi olan Imane Anys, diğer adıyla Pokimane, şu an Twitch’teki en popüler yedinci yayıncı. Los Angeles’ta yaşayan, şen şakrak olduğu kadar oldukça rekabetçi de olan Anys; League of Legends, Fortnite ve Valorant oynayarak, yılda yedi basamaklı rakamlar kazandığını söylüyor. Ama aynı zamanda devasa platformunu, zihinsel sağlığı savunmak için de kullanıyor; özellikle de her gün saatlerce yayın yapmanın farklı zorlukları söz konusu olduğunda… Anys aynı zamanda kadın yayıncıların hem Twitch’te hem de oynadıkları oyunlarda karşılaştıkları, genellikle cinselleştirilen taciz konusunda da açık sözlü. Son zamanlarda Anys oyun dünyasının ötesine geçmeye başladı: Twitch’te suşi yaptı.
YouTube’da gerçek hayatından kesitler sunan içerikler üretiyor ve yayıncılara hizmet veren, RTS adında bir yetenek yönetimi ajansı kurdu. Anys, yayın işi hakkında Fast Company‘ye konuştu.
2013 yılında yayın yapmaya başlama kararını verdiğinde lisedeydiniz. Bu kararı vermenize yol açan neydi? Lisede son yılımdı. Sayısız kez League of Legends oynamıştım. Okulda birlikte oynayabileceğim çok fazla insan yoktu, bu yüzden genelde başkalarıyla online oynuyordum. [İnsanlar] bana izlemem için Twitch yayınları göndermeye başladı. Twitch’te yayın yapmanın, birlikte oyun oynayacağım daha fazla arkadaş edinmenin de bir yolu olacağını düşündüm. Daha sonra platforma bayıldım.
Peki ne zaman, “Dur bir dakika, bu benim kariyerim olabilir!” dediniz? Üniversitede kimya bölümünde okuyordunuz, değil mi? O anı hatırlıyorum. [McMaster Üniversitesi’ndeki] ikinci yılımdı. Hâlâ yarı zamanlı yayın yapıyor, tam zamanlı okula gidiyordum. Ancak ajanslar ve sponsorlar ciddi anlamda yayın sahnesine girmeye başladı ve bir ay sponsorluklar, abonelikler ve bağışlardan 10 bin dolardan fazla para kazandım. Bu aylık tutarı gördüğümde, hayret ettim.
İnsanlar, bir yayıncının hayatına dair neyi anlayamıyor? Canlı yayınlar, büyük olasılıkla sahip olabileceğiniz, sizi en çok tüketecek iş veya meslektir, çünkü günün 24 saati yayın yapabilmenin, sizin için [finansal anlamda] faydalı olacağı çok açık. Ancak elbette bu, çok da sağlıklı bir hareket olmaz. Bu da sizi, sağlıklı bir iş-yaşam dengesi oluşturmakta zorlanabileceğiniz bir duruma sokuyor.
Twitch’te bu dengeden söz ederken oldukça açık sözlüydünüz. Evet. Twitch’te başarı yakalayan yayın türlerinin çok daha çeşitlendiğini görmek sevindirici. Bazı kanallar ayda belki beş kez yayın yapıyor, ancak her yayın bir gösteri niteliğinde ve gerçekten heyecan verici olduğundan, izleyici sayıları da harika. Böyle şeyler inanılmaz. Eskiden her gün 8 veya 10 saat yayın yapmam gerektiğini söyleyen yöneticilerim vardı. Ancak benim için işler öyle yürümüyordu. Mutlu, faal bir insan olmak istiyorsam, dinlenme ve tazelenme zamanına da ihtiyacım var.
SAÇ
Amazon, nisan ayında, şu ana kadarki en ilgi çekici ve şaşırtıcı fiziksel mağaza operasyonunu başlattı: Londra’nın lüks Spitalfields Market’ında bulunan, iki katlı, bin 500 metrekarelik, tam donanımlı hizmet veren bir kuaför. Amazon Salon’da yer alan, AR (artırılmış gerçeklik) teknolojisiyle donatılmış aynalar sayesinde müşteriler yeni renkleri ve stilleri (pandemi kahkülü isteyen var mı?) deneyerek görebiliyor ve aynı zamanda, bir Fire tableti ile dergi okuyabiliyor. Amazon, 2019’da güzellik uzmanlarına yönelik online bir toptan satış mağazası açtı. Salonu ise, doğal bir uzantı olarak görüyor.
GELİR
AWS, Amazon’un ve sayısız başka şirketin ayakta kalmasını sağlıyor.
YAZI: HARRY McCRACKEN
Amazon’da çalışmaya henüz yeni başlayan Adam Selipsky, 2005 yılında küçük bir ekibe katıldı. Şirketin internet üzerinden kitap, laptop ve bebek malzemeleri gibi ürünler satmaya dayalı olan ana işinden oldukça uzak görünen bir proje üzerinde çalışıyordu. Amazon Web Services, herhangi bir işletmenin, Amazon’un kendi amaçları doğrultusunda oluşturduğu o sağlam, düşük maliyetli bilgi işlem altyapısını kullanmasına ve kullandıkça ödeme yapmasına olanak verecekti. Selipsky, “İlk başlarda, Amazon’da dolaşıyor, milyar dolarlık yeni işin bu olabileceğini söyleyip duruyorduk” diye anlatıyor.
Bu durum, Amazon’da çok nadir görülen, küçük düşünmeye bir örnekti. Şu anda, 15 yıllık muazzam bir büyümeden sonra, AWS’nin elde ettiği tahmini gelir, yılda 59 milyar dolar. 2021’in ikinci çeyreğinde ise gelirler yüzde 37 gibi büyük bir oranda artış gösterdi. AWS’nin CEO’su Andy Jassy, temmuzda Amazon’un CEO’luğu görevini üstlendiğinde Selipsky, Jassy’nin eski koltuğunu devraldı. (Daha sonra, 2016’da görselleştirme yazılımı üreticisi Tableau’yu yönetmek üzere Amazon’dan ayrıldı.)
Selipsky’nin yaptığı tek şey AWS’nin güçlü çarkını döndürmek olsaydı, bu muhtemelen Wall Street’i tatmin ederdi. Ancak bu, elbette, Amazon’un yapacağı bir hareket olmayacaktı. Selipsky, işlerinden bahsederken, AWS’nin operasyonel anlamda yakaladığı ivmeyi korumanın yanı sıra, “işimin bir parçası da tez canlı olduğumuzdan ve kolay kolay tatmin olmadığımızdan emin olmak” diyor.
Kaybedecek çok şey var. AWS, uzun zamandır Amazon’un en kârlı kolu: 2021’in ikinci çeyreğinde, işletme gelirinin yüzde 54’ünü oluşturuyordu. Bu güvenilir getiriler yalnızca yatırımcıları mutlu etmekle kalmıyor: AWS’nin sağladığı para kaynağı olmasaydı Amazon, Jeff Bezos’un, şirketin kimliğinin merkezine koyduğu değerleri yaşatamazdı. İcat, uzun vadeli planlama, geleneksel anlayışa meydan okuma gibi bu değerleri, en azından bu kadar farklı alanda, bu kadar büyük ölçekte yaşatamazdı.
AWS’nin yükselişinin önemli bir bölümü, startup’ların bilgi işlem süreçleri için ihtiyaç duydukları kaynakları, yalnızca gerektiği ve kullandıkları kadar ödeme yaparak elde etmelerine olanak sağlamasından geliyor. O kadar ki, yayıncı ve internet lideri Tim O’Reilly bunu, “Kişisel bilgisayarlardan bu yana teknoloji alanında gerçekleşen, demokratikleşmeye en çok katkı sağlayan şey” olarak adlandırıyor.
Dijitalden sorumlu genel müdür yardımcısı Marcello Damiani, 7 yıl önce, ilaç ve biyoteknoloji şirketi Moderna hızla yükselirken şirketin veri merkezini yönetmek “şu anda AWS’ye ödediğimizden çok daha pahalıya mal olurdu” diyor ve ekliyor:
“Ve o dönemde maddi konular çok sorun yaratmasaydı bile, bu altyapıyı bölgesel olarak kurmak bile tek başına, bir veya iki yılımızı alırdı.”
AWS’ye yapılan bu erken yatırım, Moderna 2020’de, bilgi işlem gücü ve esnekliği sayesinde rekor sürede COVID-19 aşısı geliştirdiğinde karşılığını verdi.
Bugün AWS’nin hizmet verdiği şirketlerin büyük kısmını, milyonlarca küçük ve orta ölçekli müşteri oluşturuyor. Ancak finansal hizmet devleri (Capital One), paketlenmiş tüketici ürünleri üreticileri (Unilever), kamu hizmetleri şirketleri (PG&E) ve Amazon’un rakipleri (Netflix) de, BT ihtiyaçlarını AWS’nin daha iyi karşılayabileceği kanısına vardı.
Selipsky, en kritik önceliklerinden birinin “gerçekten büyük müşterilere büyük değer sağlama konusunda her geçen gün daha iyi olmak” olduğunu söylüyor. Ayrıca şirketi, 100 milyar dolarlık ve hatta daha fazla yıllık gelire ulaştırmayı düşünüyor. Ancak bunu yaparken, çok fazla hizmet geliştirerek işleri fazla karmaşık hale getirmek istemiyor. Bu, zihninde dolaşan bir meydan okuma. Şirket şu anda devlet kurumlarından oyun geliştiricilere kadar farklı paydaşlara yönelik 200’den fazla hizmet sunuyor.
AWS’nin bu başarı hikayesi, yakın zamanda sona erme tehlikesiyle karşı karşıya gibi görünmüyor. Araştırma şirketi Canalys’e göre, şirket bulut hizmetleri pazarının yüzde 31’ine hakim ve yüzde 22 ile ikinci sırada gelen Microsoft Azure’un oldukça önünde. Google Cloud ise epey düşük bir oran olan yüzde 8 ile üçüncü sırada. Baird Equity araştırma direktörü Colin Sebastian’a göre, şirketlerin buluta taşıdığı süreçlerin artması, bu üç oyuncunun da ek büyüme potansiyeli yakalamasını sağlıyor. “Pandemi, birçok organizasyonun, dijital dönüşümün sadece bir fırsat değil, genellikle bir zorunluluk olduğunun farkına varmasını sağlayan bir çağrı oldu.”
AWS’yi endişelendiren en kritik konular arasında, rekabette öne geçmek ve hatta müşteri taleplerini karşılamak bulunmuyor. AWS; Prime Originals, Whole Foods ve Twitch gibi, Amazon’un diğer markalarıyla karşılaştırıldığında çok göze batmayan bir profil çizse de, bazı tartışmalı meseleler söz konusu. Temmuzda, 500’den fazla çalışan, AWS’yi “kadınlara ve yeterince temsil edilmeyen gruplara karşı temel, sistemik ayrımcılık, taciz, zorbalık ve önyargı kültürüne” sahip olmakla suçlayan bir dilekçe yazdı. (Selipsky, AWS’nin bu konuyu araştırmak için dışarıdan bir firma ile anlaştığını söyledi.) Ve AWS demek hâlâ, yarattığı bulut bilişim alanı demek; dolayısıyla modern yaşamın birçok alanına, Amazon’un tüketiciye yönelik hizmetleri kadar nüfuz etmiş durumda.
AWS’nin kritik hizmeti olmasının yanı sıra aynı zamanda önyargı, mahremiyet ihlali veya yalnızca hata yapma potansiyeli nedeniyle hararetli tartışmaların odağı olan yapay zekayı (AI) düşünün. Şirket, 2020’de George Floyd’un öldürülmesiyle ortaya çıkan protestolardan sonra sunduğu yüz tanıma hizmetini ABD kolluk kuvvetlerine satmaya son verdi. Bu, Selipsky’nin CEO rolünü üstlenmesinden hemen önceydi. Diğer AI sağlayıcıları gibi, AWS de yasalar bazı temel kuralların uygulanmasını sağlayana kadar, uygun zamanı kolluyor gibi görünüyor. Selipsky, “Karar vericilerin kesinlikle bir rolü olduğunu düşünüyorum” diyor.
Tüm bunların yanı sıra, sürdürülebilirlik konusu da var. AWS, veri merkezlerinde yüzde 100 yenilenebilir enerji kullanacağı taahhüdünü vermişti. Greenpeace, 2019’da şirketi, bu sözünden caymakla suçladı. Şu anda AWS, 2025’te bu taahhüdüne ulaşacağını söylüyor. Bu da asıl hedefin beş yıl önünde. Şirket aynı zamanda, tedarik zincirindeki şirketler (örneğin çelik ve çimento tedarik edenler) için de standartlar koyuyor. Amazon Energy’nin direktörü Nat Sahlstrom, “Faaliyet alanımız ve ölçeğimiz dolayısıyla büyük üreticilerle çalışabiliyor, bu tür gereklilikleri iş süreçlerimize dahil edebiliyoruz” diyor ve ekliyor: “Bunun sonucunda karbon ayak izi daha düşük binalar elde ediyoruz.”
Selipsky, bu tür meselelerle mücadele etmenin bir soruyla başladığını söylüyor:
Topluluklarımızda yerel vatandaşlar, ülkelerimizin vatandaşları ve dünya vatandaşları olmak için gereken sorumluluk ve fırsatı nasıl benimsiyor, kabul ediyoruz? Henüz daha birkaç aydır bu rolde olan Selipsky, tüm sorulara cevabı olduğunu iddia etmiyor. Fakat AWS’nin bugün, her türlü işin yapılmasını sağlamakta oynadığı baskın rolü düşünürsek, çok derin bir etki yaratabilir. Çoğumuz göremesek bile…
JUST WALK OUT
Perakendeyi online’a taşıyarak oyunu değiştiren şirket, şimdi de fiziksel mağazaları dönüştürmeye hazırlanıyor. Amazon’un kasiyersiz Just Walk Out (al ve çık) teknolojisi, tepe kameraları, ağırlık sensörleri ve yapay zekadan yararlanarak, mağazaya gelenlerin neyi seçtiğini tespit ediyor ve ödemeyi otomatik alıyor. Üstelik Amazon, şu anda en az 28 Amazon Go ve Amazon Fresh mağazasında ve hatta birkaç Whole Foods satış noktasında kullanılan bu teknolojiyi artık diğer perakendecilere de lisanslıyor. Şu anda, yeni açılan Las Vegas gıda pazarında Just Walk Out’u kullanan moda butiği Fred Segal ve geçtiğimiz baharda kullanmaya başlayan, Hudson’ın havalimanındaki mağazası da dahil olmak üzere beş şirket ile anlaşmış durumdalar.
KHAN!
Amazon’un en sert eleştirmeni, şimdi bloktaki en “iyi polis”.
YAZI: CHRISTOPHER ZARA
Geçtiğimiz 50 yılın büyük kısmında, rekabet hukukuna dayalı uygulamalar yalnızca ceplere odaklanıyordu. Şirketler istedikleri kadar büyüyüp güçlenebiliyor, fiyatlarına zam yapmadıkları sürece ne olursa olsun regülatörlerin gazabından kaçabiliyordu. Fakat Amazon devamlı fiyatlarını düşürmesine rağmen rekabet hukuku uzmanlarını endişelendiriyordu.
Paradoksu fark ettiniz mi? Hukuk uzmanı Lina Khan fark etti. 2019’da Yale Law Journal’da yayımlanan ve viral olan bir makalesinde, rekabet hukukunun şu anda fiyata çok fazla odaklanarak çizdiği çerçevenin, günümüzün teknoloji devlerinin yarattığı etkiyi doğru şekilde yansıtamadığını yazdı. İki konuda Amazon’un hatalı olduğunu kabul ediyordu:
“Yıkıcı fiyatlandırma” (rakiplerinden daha ucuza ürün satmak için zararına satış yapmak) ve açgözlü bir şekilde yeni iş alanlarına girmek (lojistik veya AWS gibi yeni işler, rakiplerini, Amazon’un sahip olduğu altyapıya bağımlı hale getiriyor).
Khan, “Amazon’s Antitrust Paradox” başlıklı makalesinde şöyle yazıyor: “Şirketler, fiyat ve sonuçlar anlamında kısa vadeli etkileri olmayan ancak rekabetin yapısını bozan çok farklı şekillerde, pazardaki güçlerini kendi çıkarları için kullanabilir.”
Başkan Joe Biden, dört yıl sonra, (bu makale için yorum yapmayı reddeden) Khan’ı, ABD antitröst yasaların uygulanmasından sorumlu kuruluş olan Federal Ticaret Komisyonu’nun (FTC) başkanı olarak atadı. Şimdi sırada ne var? Amazon hâlâ mevcut herhangi bir yasayı ihlal etmediğini savunuyor ve Khan’ın FTC başkanı olmadan önceki çalışmaları nedeniyle Amazon ile ilgili konulardan uzaklaşması gerektiğini öneriyor. Ancak rekabet hukuku uzmanları, yine de Amazon’a karşı bir tür yaptırım olabileceğini düşünüyor.
Bunun nasıl olacağı henüz belli değil. FTC, dar bir yaklaşımla ilerlemeyi seçebilir. D.C. başsavcısı da, Amazon’u üçüncü taraf satıcılara aşırı kısıtlayıcı sözleşmeler uygulamakla suçlayan bir davada öyle yapmıştı (bu anlaşma o zamandan bu yana, toptancıları da kapsayacak şekilde genişletildi). Böyle bir strateji, Khan’ın araştırmasında bahsedilen rekabet hukuku felsefesini yeterince dramatik şekilde dönüştüremiyor. Fakat mahkemede başarı şansı daha yüksek. Institute for Local Self-Reliance’ın eş direktörü ve ünlü Amazon eleştirmeni Stacy Mitchell’a göre, bir başka çözüm de FTC’nin büyük oynaması olabilir. Yani, “Amazon’un faaliyet alanlarını temelden ayırmak…”
Veya yasalar değiştirilebilir. Yıkıcı fiyatlandırmayı mahkemede kanıtlamak, bilindiği gibi, zordur. Üstelik Khan, hukuki standartların neden değişmesi gerektiğini de, elinde kanıt ile ortaya koyuyor. (Örneğin Amazon’un, en sonunda satın alıp fişini çektiği Diapers.com’un sahibini sıkıştırmak için bebek bezlerinin fiyatını düşürmesini anlatıyor.) Bazı uzmanlar, FTC’nin alacağı herhangi bir aksiyonun, Kongre’yi anlamlı reformlar yapmaya itebileceğini söylüyor. Geçtiğimiz yıl, Khan’ın da danışman olarak görev aldığı bir Meclis alt komitesi, Big Tech’i kontrol altına almanın bir yolu olarak, Kongre’nin “yapısal ayrılık ve faaliyet alanı kısıtlamalarını” (örneğin bir şirketin birimlerini ayırmayı) amaçlayan yasaları dikkate almasını önerdi. FTC, Big Tech satın almalarına dair verileri zaten Khan atandığından bu yana sunuyor ve böylece, bu tür anlaşmalar konusunda daha sert olacağının sinyallerini veriyor. Adalet Bakanlığı’nın antitröst biriminde eski bir savcı olan Benjamin Sirota, “FTC’nin, kaybetme olasılığı yüksek bir bahse girmesi gayet anlaşılabilir, [ancak bu], yasa koyucuların, önerilen bazı yasaları kabul etmesi için itici bir güç olacak” diyor ve ekliyor: “Sonuçta, Amazon gibi bir şirketi regüle edebilmenin en makul yolu, büyük olasılıkla bu.”
ALAN
Amazon’un fiziksel ayak izi, dijital bir şirkete göre inanılmaz derecede fazla.
- 41 BİN KM2: 2020’de toplanma kiralanan alan (km2) Bu, Washington, D.C’nin dörtte birine eşittir.
- %50: Amazon’un 2020’de karşılama ve lojistik alanlarını genişletme oranı
- 2 BİN KM2: Amazon’un 2020’de sahip olduğu alan; 341 futbol sahası büyüklüğünde
- 611: Whole Foods dahil olmak üzere Kuzey Amerika’daki fiziksel Amazon mağazalarının sayısı
MEDİKAL
Amazon, 2 yıl önce Seattle’daki çalışanları için çıkardığı birinci basamak sağlık hizmeti ürününü tanıttı. Bu, görüntülü doktor randevuları, reçeteli ilaçların teslimatı ve eve yapılan doktor ziyaretleri gibi olanakları içeriyordu. Şirket, geçtiğimiz yaz 50 eyaletin hepsindeki çalışanlarının yanı sıra diğer şirketlere de, Amazon Care’ın telesağlık hizmetlerini sunmaya başladı. Ancak tüm bunlar, Amazon’un sağlık alanına yönelik hırslarının yalnızca çok küçük bir kısmı. Amazon Web Services şu anda halihazırda Orange County Çocuk Hastanesi ve Birleşik Krallık Ulusal Sağlık Hizmeti (NHS) gibi kurumların back end (arka yüz) süreçlerini destekliyor.
Moody’nin kıdemli perakende analisti Charlie O’Shea’ya göre, sıradaki büyük fırsat, hastaneleri daha verimli ve etkin hale getirmeye yardımcı olan ürünlerden gelecek. Amazon halihazırda tıbbi transkripsiyondan hastanın sağlık durumunu yöneten algoritmalara kadar çok çeşitli hizmetler sunuyor. Şimdiyse, hastanelerle çalışıyor ve tam olarak istedikleri şeyi oluşturuyor. Örneğin Pittsburgh Health Data Alliance (Pittsburgh Sağlık Verileri Birliği), Amazon’un makine öğrenmesi teknolojisini kullanarak göğüs kanseri vakalarında tümör büyümesini daha iyi anlayabiliyor. Bu ilişkiler her geçen gün gelişerek, en nihayetinde, Amazon Care’ın sağlık hizmetleri ağına dönüşebilir. O’Shea, “Yolun gerçekten çok başındayız” diyor.
YENİ PARALAR
MacKenzie Scott, 2019’da Jeff Bezos’tan boşandıktan çok kısa süre sonra, kendisini en ilginç ve üretken hayırsever olarak konumlandırdı. Amazon’daki yüzde 4 hissesinin şu anda 60 milyar dolara ulaştığı tahmin ediliyor. Üstelik şu ana kadar yüzlerce STK’ya toplamda 8 milyar dolardan fazla değerde bağış yaptı. Aynı zamanda bu tempoyu düşürmeye hiç de niyetli olmadığını göstermek amacıyla Bağış Sözü (“Giving Pledge”) verdi. Scott gibi isimler genellikle kendi adını taşıyan kurumlara (Bill ve Melinda Gates), karma hibelere ve kâr amaçlı yatırımlara (Laurene Powell Jobs; Mark Zuckerberg ve Priscilla Chan) fon sağladı ve ciddi anlamda “Limit gökyüzü” dedi (Elon Musk ve tabii ki Scott’ın eski eşi).
Scott ise, “yok ederek yaratmak” adını verdiği farklı bir yoldan gidiyor. Medium’da yazdığı, bağışlarını anlatan yazısında şöyle açıklıyor: “Ayrıcalıklı seslere karşı duyduğum empatiyi yok etmek ve odağımı diğerlerine vermek istedim.” Kendi deyişiyle amacı, “geçmişten bugüne yeterince fonlanmamış ve göz ardı edilmiş organizasyonları öne çıkarmak.” (Eleştirmenler bu konuda daha fazla şeffaflığın iyi olacağını söylüyor.) Bu organizasyonlara örnek olarak Bronx’ta yer alan, mesleki eğitim veren ve 2 yıllık programlardan oluşan bir kamu üniversitesi ile HIVli anneler için mentörlük programı verilebilir. Scott’ın örneği, hayırseverlik dünyasında uyanış yaratan bir çağrı niteliğinde: Mevcut güç yapılarını güçlendiren şeyleri vermek, vermek değildir.
OSCAR DE LA RENTA
Amazon, 2020’nin eylülünde moda dünyasına kapı aralamak için son adımını da atarak, lüks markalar için “alan içinde” yer alan ayrı “bir alan” olan Luxury Stores’u (Lüks Mağazalar) açtığında, ilk ve tek ortağı Oscar de la Renta’ydı. O zamandan bu yana başka markalarla da ortaklıklar yaptı, ancak Amazon’a karşı temkinli yaklaşan LVMH veya Kering gibi işletmelerden hiçbiri ortakları arasında değildi. Amazon, bu adımıyla, ucuz ev eşyaları için Amazon’a yönelen müşterileri, perakendecide lüks ürünlere de göz atabileceklerine ve keşfedebileceklerine ikna etti.
PATENTLER
Amazon, IP’sini nasıl kilitleyeceğini iyi biliyor. Geçtiğimiz 10 yılda, yıllık patent hibeleri yüzde 2 binden fazla arttı, geçtiğimiz yıl ise 2 bin 300’ü geçti. İşte, ilgi çekici üç yenilik.
- Gıda ürünlerinin besin değerlerini otomatik saptama ve çıkarma
Bu, genellikle gıda etiketlerinin üzerinde yer alan bilgileri, sorunsuz bir şekilde dijitalleştirmenin ve aratılabilir hale getirmenin bir yolu. - Dairesel kanatlı hava aracı
Yataydan dikey yönde harekete kolaylıkla geçişi sağlayan, dairesel kanatlı teslimat uçağı, oyunu bir sonraki seviyeye taşıyor. Drone’lar genellikle hız veya verimlilik için üretilir. Bu tasarım ikisini de sunuyor. - Sesli/görüntülü kayıt ve iletişim cihazları ile paket hırsızlığında caydırıcılık
Ev güvenlik kameranızı kullanarak, kapınıza bir paket bırakıldığında bunu algılayan ve paket oradan alındığında sizi uyaran teknoloji.
ÇIKIŞ?
Kargo kutularından bıktınız mı? Amazon çalışanlarının maruz bırakıldığı çalışma koşulları sizi huzursuz ediyor mu? Amazon’un hayatınızdan çıkmasını istiyor musunuz? Kolay gelsin! İşte sizi bu evrenden çıkarabilecek az sayıda yol…
RİNG
Amazon, 2018’de, popüler Ring Video Doorbell’in (kameralı kapı zili) üreticisi Ring’i satın aldıktan sonra müşterilerin daha büyük kaygılarına odaklanmaya başladı. Güçlü, büyük bir güvenlik ve izleme ekosistemi yaratıyordu. Günümüzde Ring kapı zili, hem iç hem dış mekana uygun kameralar, sensörler ve alarm sistemleri ile birlikte satılıyor. Şirket şu anda, Ring markalı bir araba kamerası ve alarmı ile evinizin etrafında uçarak yakınlarını izleyen (ve evinize izinsiz girenleri şaşkınlığa uğratan) bir drone gibi ürünler üzerinde çalışıyor. Yakın zamanda çıkacak olan abonelik sistemi, dış mekan hareket alarmları için profesyonel izleme olanağı sunacak. Ring aynı zamanda, tüm mahallenin kameralarını kablosuz ağa dönüştüren proje Amazon Sidewalk’un da temelini oluşturuyor. Amazon’un diğer donanım ürünleri bile bu alana dahil oluyor. Örneğin Echo hoparlör eve izinsiz girenlerin sesini duyduğunda uyarı veriyor ve dışarıdaki kamera hareket tespit ettiğinde köpek havlaması sesi çalıyor. Ring’in yeni bir alarm sisteminde Amazon’un Eero Wi-Fi yönlendiricisi yer alıyor. Çok yakında, Alexa’nın desteklediği bir robot evinizde devriye gezerek tehlikelere karşı sizi koruyacak. Eleştirmenlere göre bu, işler açısından iyi olsa da bir maliyeti var. Electronic Frontier Foundation’dan politika analisti Matthew Guariglia, “İnsanlar evlerinde ve mahallelerinde güvende hissettiklerinde Amazon para kazanıyor” diyor ve ekliyor: “Ve bu, genel olarak, toplum için hiç iyi değil.”
UYDULAR
Amazon, önümüzdeki birkaç yıl içinde, 3 bin 236 uydudan oluşan bir uydu serisini, alçak Dünya yörüngesine göndermeyi planlıyor. Project Kuiper, kırsal bölgelerdeki insanlara daha iyi bant genişliği sağlamak için tasarlandı (yani, potansiyel Amazon müşterilerine). Amazon, 400 Mbps’ye kadar daha yüksek indirme hızları sunmayı planlıyor, ancak maliyetler ve herhangi bir veri sınırı olup olmadığı hakkında henüz bir şey belirtmedi. Belirsiz olan bir şey daha var: Bu projede uyduların teslimatı için, Jeff Bezos’un, yakında çıkacak Blue Origin markalı yeniden kullanılabilir roketleri kullanılacak mı? Nitekim proje, SpaceX’in benzer Starlink uydu serisinin rakibi…
TAŞIMACILIK
Amazon, gezegen üzerindeki en kapsamlı karşılama ağını oluşturma hedefi, bazı sonuçlar yarattı: Şirketin otonom ve elektrikli araba ve kamyonlara yatırım yapmasını (Zoox başlıklı bölüme bakın), Amazon Air ve kargo jetleri filosunun oluşmasını ve paketlerin, üç tekerlekli kargo e-bisikletleri ile teslimatına dayalı sistemi geliştirmesini sağladı. Perakendeci aynı zamanda, Çin ve dünyanın geri kalan kısmı arasındaki taşımacılık için kullanılan okyanus yollarının da giderek daha fazla kontrolünü kazanıyor. Bu da Amazon’un, hem satıcılar hem de diğer şirketler için tercih edilebilir bir kargo ağı olmasını sağlıyor.
SENDİKA
100 bin üyesi olan Retail, Wholesale and Department Store Union’ın (Perakende, Toptan Satış ve Büyük Mağazalar İşçi Birliği-RWDSU), Kasım 2020’de Amazon’un Bessemer, Alabama’daki deposunda bir seçim yapmak için başvuruda bulunması, potansiyel olarak çığır açıcı bir andı. İşçi hareketi, pandemi döneminde işçi aktivizminin yükselişinden yararlanmaya ve ülkenin en büyük ikinci özel işvereni içinde, kendisine güvenli bir alan yaratmaya istekliydi. İşçi hareketinin liderleri de davalarını destekliyordu. Başkan Biden bir destek mesajı paylaştı. Ve Amazon, kampanyayı bastırmak için elinden geleni yaptı.
Sonuç: İşçiler, bin 798’e karşı 738’e oy ile, sendikalaşmayı reddetti.
Ancak oyun henüz bitmedi. National Labor Relations Board’un (Ulusal Çalışma İlişkileri Kurulu) bölge müdürü, Amazon’un oy pusulalarını toplamak için özel bir posta kutusu kullanmak gibi yöntemlerle iş yasalarını ihlal edip etmediğini değerlendiriyor. Sonuçlar geçersiz sayılırsa, RWDSU yeniden oylama yapmak isteyip istemediğine karar vermek durumunda kalacak (çalışanların şirketten ayrılma hızının yüksekliği, farklı bir seçmen havuzu olabileceği potansiyeline işaret etse de).
Seçim sonucunda sendikalaşmaya gidilmesi tarihe iz bırakacaktır. Ancak bu kararı diğer depolarda da uygulamak, Amazon’daki istihdamın atomize yapısı düşünüldüğünde zor olacaktır. “A History of America in Ten Strikes” kitabının yazarı Erik Loomis, “Amazon’un birkaç tesisini kazansanız bile bunun diğerlerine de yayılacağı belli değil” diyor ve devam ediyor: “Burada, tek bir yerde bulunan on binlerce çalışanın olduğu bir durumdan bahsetmiyoruz veya otomotiv ya da çelik endüstrisinde olduğu gibi, [çalışanların] belirli şehirlerde yoğunlaşması söz konusu değil.”
Diğer sendikalar, Amazon’u hâlâ organize olmak için bir fırsat olarak görüyor. En çok UPS’ten olmak üzere 1.3 milyon lojistik çalışanını temsil eden Teamsters, kısa süre önce çalışmalarının odağını Amazon’a çevirmeyi planladığını duyurdu. Teamsters’ın Amazon Ulusal Direktörü Randy Korgan, sendikanın çeşitli yöntemlere başvuracağını söylüyor. Örneğin, geçtiğimiz yıl yaptığı gibi, Amazon tesislerine yerel vergi indirimleri sağlanmasını engellemek ve işçileri, işyerlerinde harekete geçmeleri için teşvik etmek amacıyla yapılan çalışmaları sürdürmek gibi…
Korgan, Amazon’un yakın zamanda en düşük saatlik ücretini 18 dolara çıkarmasıyla, şirketin tüm bu yapılanları dikkate aldığını gösterdiğini söylüyor.
Amazon çalışanları, resmi bir sendikanın desteği olmadan bile aktivizme giderek büyüyen ilgilerini ortaya koydu. Ve bu ilgi, depolardaki çalışma koşullarına karşı öfkelerinden besleniyordu. Örneğin, Staten Island’daki bir tesiste çalışanlar şu anda yeni, bağımsız bir sendika oluşturmaya çalışıyor. Amazon, Bessemer’daki savaşı kazanmış olabilir fakat çalışanları, farklı bölgelerdeki manşetleri süslemeye başlıyor. Ve, Amerika’nın tüm kurumsal dünyasının odağına giriyor.
DEĞERLEME
Jeff Bezos, bilindiği üzere, uzun vadeli bakış açısına sahip. 1997’de yatırımcılara, şirketin, “yatırım kararlarını, kısa vadeli kârlılık odağından ziyade uzun vadeli pazar liderliği hedefiyle vereceğini” söylemişti.
Kaynak: Amazon (Değerleme)
BÜYÜCÜLER
Amazon’un, Eylül 2020’de çıkacak olan Yüzüklerin Efendisi (LOTR) dizisi, şirketin amacını da ortaya koyuyor: Amazon artık orijinal filmler ve televizyon dizilerinde ticari olmayan, sanatsal yapımları üreten şirket olmanın ötesine geçiyor. Nitekim Yaşamın Kıyısında (Manchester by the Sea) filminin 2017’de iki Oscar kazanması da bunu doğruluyor. Amazon gişe rekorları kıran yapımlara imza atma niyetinde ve bunun için hiçbir çabadan da kaçmıyor. (LOTR’ın ilk sezonu dudak uçuklatacak bir miktara, 465 milyon dolara mal oldu.)
Şirket bu yıl MGM Studios’u 8.5 milyar dolara satın aldı ve 2020’de içerik için yaptığı harcamaları iki katına çıkararak 11 milyar dolara ulaştı; böylece 17 milyar dolar harcayan Neflix ile aradaki mesafeyi kapattı. Fakat Amazon, daha titizlikle hesaplanmış, iddialı bahisler de oynuyor. Bay ve Bayan Smith (Mr. and Mrs. Smith), Ejderha Dövmeli Kız (The Girl with the Dragon Tattoo) ve I Know What You Did Last Summer gibi yeniden yapımlar ile büyücülüğü konu alan fantastik seri Zaman Çarkı (The Wheel of Time), bunlardan bazıları.
BEKLENTİLER
NBK Retail danışmanlığın kurucusu ve “Amazon: How the World’s Most Relentless Retailer Will Continue to Revolutionize Commerce” kitabının yazarı Natalie Berg, “Amazon aslında bir perakendeci değil. O, statükodan asla memnun olmayan, hırslı bir teknoloji şirketi. İşte bu sayede şu an bulunduğu noktaya geldi” diyor. Berg, Amazon’un tüketici beklentilerini nasıl sıfırladığını ve bu süreçte perakendeyi nasıl yıkıma uğrattığını anlatıyor.
Amazon, kurulduğundan bu yana, yani 27 yıldır tüketici davranışlarını hangi önemli şekillerde değiştirdi? 2000’lerin başında online alışveriş, epey meşakkatli bir süreçti. Bunu genelde unutuyoruz çünkü günümüzde neredeyse hiç çaba harcamamıza gerek kalmıyor. Ve bunun için Amazon’a teşekkür etmemiz gerek. Kişiselleştirilmiş tavsiyeler ve kullanıcı puanları ile değerlendirmeleri gibi, şu anda çok yaygın olan alanlarda öncülük yaptı. Tek tıkla ödemede de aynı şekilde… Ayrıca, hızlı, güvenilir ve ücretsiz teslimat istiyoruz ancak tüm o kargo kutularının çevresel bir maliyeti var.
Amazon, teslimata dair beklentilerimizi tam olarak nasıl değiştirdi? Amazon bu yarıştaki rekabette başı çekti. Prime’ın getirdiği yeniliklerden biri, siparişleri birleştirme ihtiyacını ortadan kaldırmaktı. Artık o sırada ihtiyaç duyduğunuz herhangi şeyi seçiyordunuz ve ertesi gün kapınıza geliyordu. Üstelik bu konuda hiçbir suçluluk da duymuyordunuz. Günümüzde bu durum değişmeye başlıyor. Artık tüketicileri eğiterek, beklentilerini daha yavaş teslimata çevirmek için bir fırsat söz konusu.
Amazon şimdilerde fiziksel perakendeyi değiştirmeye çalışıyor. Amazon, müşteri deneyimine bütüncül bir şekilde bakmakta ve şu soruyu sormakta çok başarılı: Çatlak nerede? Fiziksel perakendede en bariz alan, kasada ödeme.
Amazon bunu, çözebileceği ve rakiplerinden ayrışmasını sağlayacak bir sorun olarak görüyor ve teknolojilerini diğer perakendecilere lisanslıyor. (51. sayfadaki “J Just for Walk Out” başlıklı bölüme bakın.) Amazon’un kasada ödemesiz mağazalar gibi bir şey yaratacağına dair söylentiler, geçtiğimiz üç yılda büyük bir etki yarattı. Perakendeciler bunu ciddiye alıyor ve kendilerininkini [ödeme teknolojilerini] deniyor.
Amazon, yakın gelecekte insanların alışverişlerinde neleri değiştirebilir? Amazon hayatlarımıza ve evlerimize, daha önce hiçbir perakendecinin yapmadığı kadar nüfuz etti.
Alexa sürekli Amazon’un platformlarına satışlar yönlendiriyor. Alışveriş yapmak için mağazaya veya ekrana ihtiyacınız yok; mutfaktayken de Alexa’ya listenize bir şeyler eklemesini söyleyebilirsiniz. Gelecekte tüketiciler, işin işleme dayalı kısmından tamamen uzaklaşacak. Artık hiçbir zaman çamaşır suyu, tuvalet kağıdı ve diş macunu gibi, ihtiyaç duyduğumuz ama satın almak hakkında düşünmeyi pek de istemediğimiz tüm o sıkıcı şeyleri satın almayı düşünmek zorunda kalmayacağız.
Bu biraz tüyler ürpertici… Katılıyorum. Ancak 10 yıl önce, tanımadığınız birinin arabasına binmek de tüyler ürperticiydi. Şu anda bu, normal. —Erin Schulte
“TÜM BUNLARIN PARASINI SİZ ÖDEDİNİZ.”
—JEFF BEZOS, TEMMUZDA BLUE ORIGIN İLE YAPTIĞI UZAY SEYAHATİNDEN DÖNDÜKTEN SONRA “HER AMAZON ÇALIŞANINA” VE “HER AMAZON MÜŞTERİSİNE” TEŞEKKÜR ETTİ. 4 DAKİKALIK SEYAHAT, AÇIKLANDIĞINA GÖRE 5.5 MİLYAR DOLARA MAL OLDU.
ZOOX
Diğer çoğu otonom araç şirketi, teknolojilerini var olan arabalara entegre ederken, Zoox arabanın kendisini baştan, sıfırdan tasarlıyor. Şirket geçtiğimiz aralık ayında, Amazon tarafından 1.2 milyar dolara satın alındıktan altı ay sonra, fütüristik robotaksisini tanıttı. Bu, sürgülü kapıları ve karşılıklı yerleştirilmiş iki sıra koltuğu olan, tekerlekli bir teleferiğe benzeyen, kutu şeklinde, dört tekerlekli bir elektrikli araçtı. Önü veya arkasının hangi taraf olduğu belli olmayan bu kompakt taksi, her iki yöne doğru da saatte 120 kilometre hızla hareket edebiliyor ve yoğun şehir ortamlarında manevralarla ilerlemek üzere tasarlanmış. Amazon’un (Whole Foods ve MHM’den sonra) en büyük üçüncü satın alımı Zoox, şirketin kendi otonom ve elektrikli araç filolarını oluşturmaya merakını gösteriyor. Zoox’un arabası şu anda talep üzerine hizmet vermek için geliştiriliyor. Ancak şehrin sokaklarında gezerken, Amazon Prime üyelerine kargo paketleri bıraktığını hayal etmek hiç de zor değil.
KATKIDA BULUNANLAR
- Alice Alves
- Jill Bernstein
- Morgan Clendaniel
- Amy Farley
- Yasmin Gagne
- Ainsley Harris
- Elizabeth Johnson
- Daisy Korpics
- Nicole LaPorte
- Harry McCracken
- Jared Newman
- Rob Pegoraro
- Adele Peters
- Ruth Reader
- Erin Schulte
- Mark Wilson
- Jay Woodruff
- Christopher Zara