in , , ,

Ben şimdiden gelecekte yaşamaya çalışıyorum

Yıldız Holding YKÜ Murat Ülker sorularınızı yanıtlıyor.

ben-simdiden-gelecekte-yasamaya-calisiyorum

Fotoğraf: Pixabay

murat-ulker
Murat Ülker

Son dönemde “çeşitlilik” konusundan çok söz ediliyor. Sizin de önem verdiğiniz bir konu. Çeşitlilik, “kadınlara daha fazla yer vermek”ten daha fazlası mıdır?
Çeşitlilikten kastedilen sizin sorduğunuz manada değildir. İnsanlar malum huy, yetişme tarzı, coğrafya açısından ve daha birçok açıdan farklı yetişir ve büyürler. Bütün bunlara aile, gelenek örf adet ve hatta din felsefe dahil edilirse namütenayi çeşit olduğunu görürsünüz.
İş hayatında çeşitlilikten kastımız, tüm bunları göz önünde bulundurup bu çeşitlilikten istifade ederek verimlilik sağlamaktır. Yani her biri değişik özellik gösteren ve benzersiz olan bu insanları kendi özelliklerine göre istihdam eder, görevlendirirseniz hem onları mutlu etmiş olursunuz hem de kendileri için en iyi performansı sağlarsınız.

Yüksek enflasyon döneminin en kritik konularından birini “fiyat” koymak oluşturuyor. Her ay enflasyonun yüzde 3-5 arttığı bu dönemde fiyat artışı için nasıl bir yol izlemek gerekir?
Enflasyon zaten fiyatların artışıdır. Tüm bu artışların ortalaması ekonomideki enflasyonu belirler. Kimi fiyatlar ortalamanın altında kimisi ise üstünde artar. Buna sebep de maliyetlerin enflasyonu, yani girdilerin fiyat artışı olabileceği gibi talebin çeşitliliği de olabilir.
Enflasyon bir ortalama belirttiğine göre enflasyon kadar fiyatınızı artıramazsanız, ortalamanın altında kalır ve işiniz enflasyondan zarar görür. Fakat sahip olduğunuz veya yaratacağınız avantajlarla enflasyon kadar fiyat artırmadan kârınızı tatmin edici seviyede tutarsanız cironuz artacaktır. Pazar payınız artacak ve böylece de çok muvaffak olacaksınızdır.

Mehmet Tütüncü, Fast Company dergisindeki röportajında şöyle demişti: “Vaktimin önemli bölümünü geleceği planlamak, gelecekteki işleri yaratmak için ayırıyorum.” Siz geleceğin işlerini şimdiden yaratmak, yaratılmasına liderlik için ne yapıyorsunuz?
Mehmet bey çok güzel söylemiş. Öyle yaptığına da çok memnum oluyorum. Ben de zaten gelecekte yaşamaya çabalıyorum. Toplumumuzda üzülerek gördüğüm bir geçmişe öykünme var. Peki geçmişimiz bu kadar ihtişamlı idi de bugün niye bu durumdayız? Geçmişimizdeki ihtişamı gelecekte nasıl yakalayacağız? Bence bütün bu sualler bile absürt. Çünkü gelecek gelse de, değişim yaratamazsak, gelecek kuşaklar da bugünlerin şartlarına göre hareket edecekler.
Biz bugünden gelecek öngörülerimizi sağlam yapabilirsek gelecek kuşağa da geleceğe hazırlanmaları için iyi bir temel bırakmış oluruz. Yoksa geçmişte yaşamaya devam ederiz. Bu da nasıl olur? Şimdilerde çok söylendiği gibi “Benim babam da hocaydı ama ben bunları yapamıyorum” demek gibi bir şey olur herhalde.

Godiva, United Biscuits şirketlerinin alımıyla başlayan global yolculuğunuzda, global şirkete dönüşmede en önemli 3 zorluğunuz ne oldu, nasıl aştınız?
İlki kendim oldum. Yani bizim örf ve adetimizde global yaşamak, global davranmak yoktu.
İkincisi, tabii biz gidip global olduk diyoruz, ama yurt dışındakiler bizim durduğumuz yerden bakınca global olmamış oluyorlar. Yani İngilizleri ve yerel halkı bu global anlayışa getirmek ikinci zorluk oldu.
Neticede global doğmak, global örf ve adetleri olmak diye bir şey yok. Belki ilerde olur. Nasıl derseniz, şimdi bakıyorum bir İngiliz çalışanımız, İrlandalıyla evli, oğlu Hong Kong’da çalışıyor, gelini Avustralyalı.
Üçüncüsüne gelince; biz mektepte okurken çokuluslu şirketler modaydı, yani bu strateji ile tüm yumurtaları bir sepete koymamış oluyordunuz. Ben de buna heves etmiştim. Ancak, Allah 30 yıl sonra nasip etti, çok ulusluyu da geçtik global olduk. Fakat gördüm ki global şirketin de kendine göre büyük zorlukları var.
Mesela her gün dünyanın bir yerinde kriz var. Yine mesela bu sene bizim tüketicilerimizin yaşadığı neredeyse bütün coğrafyalarda seçim var. Seçimlerin sonucuna göre konjonktür de bizi mutlaka etkileyecek. Müspet, menfi, yaşayarak göreceğiz. Ama çeşitli senaryolarla geleceğe hazırız.

Sizin de bildiğiniz gibi iş dünyasında çok sayıda trendden, yeni teknolojilerden söz ediliyor. Siz bunlardan hangisinin geleceğinin olmadığına, biraz abartıldığına inanıyorsunuz?
Mesela yapay zeka, sanal gerçeklik, blockhain gibi yeni teknolojilerin; onlardan da önce akıllı telefon, kablosuz internet, bluetooth ve en önemlisi dijitalizasyonun getirdiği teknolojilerin hayatımıza girişi hatta lansmanı sonrasında yaşadığımız şaşkınlığı düşünüyorum. Ama bugün tüm bu teknolojileri fark etmeden kullanıyoruz ve bunlarsız bir hayat yok.
Yakın gelecekte “Bu akşam ne yesem?” diye restoran arayıp rezervasyon yapmak yerine, arkadaşınız hatta sırdaşınız olan yapay zekanıza “Bu akşam ne yapsam?” diye sorduğunuzda hoşunuza gidecek birçok cevap alacaksınız.

Yani demek istediğim, bu yeni buluşlardan hayatımıza uyanları hiç fark etmeden kullanmaya başlayacağız, ötekileri ise unutacağız. Yeter ki bu teknolojiler bir ihtiyacımızı daha iyi karşılaşın, daha iyi, daha kolay, göreli olarak daha ucuz çözümler üretsin. Şu an ihtiyaç olmayabilir ama belki bir sonraki 20 yılda gerek olduğunda tekrar ortaya çıkacak, daha gelişmiş olacak ve bizim için vazgeçilmez bir araç haline gelebilecek. Yani sorunuza cevabım: Bilmiyorum, buna zaman karar verir.

Web sitenizde “her kategoride 2 marka hakim olur” görüşünüzü okudum. Geçmişte de geçerli olan bu görüş, gelecekte de etkin olacak mı? Size göre niye 2 marka?
Sabri Bey, hiç beklemediğim bir şekilde; “Basketbol takımı alalım reklam yaparız, PR yaparız, müspet intiba olur”, dediğimizde “evet” cevabı vermişti. Fakat bize bir tembihte bulunmuştu; “Ya birinci ya ikinci olun çünkü üçüncüyü kimse hatırlamaz.” Bir havayolunun reklamından hatırlıyorum; biz ikinciyiz, birincinin kim olduğu tartışmalı, demişti. Bu kampanya aslında hiç de göründüğü gibi mütevazı değildi. Etkili bir “konumlandırma” kampanyası idi ve bu markayı o zaman lider olan markanın yanında ikinci yapıp çok sayıda diğer markayı da daha aşağıda gösteriyordu. Yani babamın bize öğüdünün ne kadar önemli olduğunu çok iyi anlatıyordu.

Harvard’lı bir araştırmacının 20 yıl önce bir makalesinde okuduğumu hatırlıyorum, bir kategoride en fazla 3 marka başa güreşebilir, daha sonraki markalar “niş” marka olur, diyordu. İnsanlar günümüzde daha fazla iletişime maruz kalıyor, dikkatin sınırları daralıyor, bu değişim devam ederse akılda kalan, yerleşen, başa güreşen hep daha az marka olacak diğerleri başarırsa ancak “niş” olacak, diye düşünüyorum. Ama tabii insan beyni bu kadar iletişim karşısında daha gelişmiş davranacak, neden olmasın?

Yatırım yapmasanız dahi son dönemde, kendi alanınız (gıda) dışında hangi işler, sektörler dikkatinizi çekiyor? Bir girişimci olarak bana nelere dikkat etmemi önerirsiniz?
Burada iki sual var, şöyle yanıtlamaya çalışayım. İlk olarak; yatırım yapma konusunda, yapılacak yatırımın cinsi sizin imkan ve kabiliyetlerinize bağlıdır. Sermayeniz varsa, sermaye yoğun bir işe yatırım yapabilirsiniz. Herhangi bir konuda uzmansanız, o zaman uzmanı olduğunuz işi tercih edersiniz. Benim tavsiyem bildiğiniz bir işi yapın. Biz hep ya satıcısı ya da alıcısı olduğumuz işleri tercih ettik. Yani en azından bir yönüyle işi biliyorduk. Ama bu dönemde, mutlaka marjlı ve kısa sürede kâra ulaşacak işleri tercih etmelisiniz. Dünyanın içinde bulunduğu bu konjonktürde “değer yaratıyorum ama kâra ancak yıllar sonra ulaşacağım” (Amazon) gibi işlerin artık şansı olmadığını düşünüyorum.

MURAT ÜLKER’DEN BU AYA ÖZEL MESAJLAR

  1. Sadece bugünde değil, zaten gelecekte yaşamaya çabalıyorum. Toplumumuzda üzülerek gördüğüm bir geçmişe öykünme var; geçmişte takılı kalıyoruz.
  2. Harvard’lı bir araştırmacının 20 yıl önce bir makalesinde okuduğumu hatırlıyorum, bir kategoride en fazla 3 marka başa güreşebilir.
  3. Yatırım yaparken, uzmanı olduğunuz işi tercih edin. Benim tavsiyem bildiğiniz bir işi yapın. Biz hep ya satıcısı ya da alıcısı olduğumuz işleri tercih ettik.
  4. Sahip olduğunuz veya yaratacağınız avantajlarla enflasyon kadar fiyat artırmadan kârınızı tatmin edici seviyede tutarsanız cironuz artacaktır.
  5. Her biri değişik özellik gösteren ve benzersiz olan çalışanları, kendi özelliklerine göre istihdam eder, görevlendirirseniz daha iyi performans sağlarsınız.

GİRİŞİMCİYE ÖNERİLER

  1. Bir girişimci olarak yatırım kararlarınızın ve hareketlerinizin daima kendi imkân ve kabiliyetlerinizin sınırı içinde kalmasını tavsiye ederim.
  2. Mutlaka işinizi hiç olmazsa haftalık gözden geçirin ve bir B planınız olsun. Kendinize soracağınız sorular şunlar: “Ya öngörülerim yanlış çıkarsa ya pazarda olmadık bir gelişme olursa ya imkân ve kabiliyetlerim düşündüğüm gibi çıkmazsa?”
  3. Bu sorulara cevaplar verin ve “hesaplanabilir” riskler alarak yatırım yapın, tavsiyem budur.

Bize yazın: [email protected]

YAZARIN DİĞER YAZILARI:

Yazar: Fast Company Türkiye

©Fast Company Dergisi, Türkiye’de Fast Dergi Yayıncılık A.Ş. tarafından Türkiye Cumhuriyeti yasalarına uygun şekilde yayınlanmaktadır. Fast Company’nin isim hakkı ABD’de Mansueto Ventures’a, Türkiye’de Fast Dergi Yayıncılık A.Ş.’ye aittir. Dergide yayınlanan yazı, tablo, fotoğraf ve görsellerin her hakkı saklıdır. İzinsiz, kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

gerileme-doneminde-ayakta-kalmanın-yolu

Gerileme döneminde ayakta kalmanın yolları

artık-guc-calisanlarda

“Artık güç çalışanlarda”