in , , ,

Fil eğrisi sendromu!

Boğaziçi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ceyhun Elgin, gelir dağılımı, eşitsizlik ve kayıt dışı ekonomi üzerine çalışmalarıyla tanınıyor. TÜİK verileri ve araştırmalarına göre gelir dağılımındaki son durumu değerlendirirken, orta sınıfın durumuna, ücretlilerin gerileyen paylarına dikkat çekiyor. Zenginlerin varlıklarının artarken, diğer taraflardaki erimeyi ortaya koyan ‘Fil eğrisi’ ile de durumu açıklıyor.

fil-egrisi-sendromu

YAZI: M.RAUF ATEŞ

Türkiye’de gelir dağılımını ortaya koyan verileri Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) açıklıyor. Bu önemli gelişmenin verileri için TÜİK kapsamlı bir anket yapıyor ama 2 yıl geriden açıklanıyor. “Gelir ve Yaşam Koşulları” adlı anketle hane halklarına “gelirlerini” soruyor. Oradan gelirle ilgili diğer önemli verilerle birlikte “dağılım eşitsizliğini” de çıkarıyor.

En son istatistik 2023 yılının Mayıs ayında açıklandı. “2022 Gelir ve Yaşam Koşulları Anketi”, aynı yılda yapılmış olmasına rağmen, katılımcılara 2021 yılı gelirleri soruldu. 2023 yılında, 2021 yılına ait verilerle “gelir dağılımını” ortaya koyan son tablo açıklandı.

Boğaziçi Üniversitesi’nden Prof. Ceyhun Elgin, Türkiye’de olduğu gibi dünyada da gelir dağılımı ile eşitsizliği konularında çalışıyor. Bu konuda araştırma ve kitapları olan Prof. Elgin, araştırmaları ve verileri ışığında, iş dünyası için de önemli sorun olan “gelir dağılımı” konusundaki sorularımızı yanıtlarken, önemli saptamalar yaptı:

EŞİTSİZLİKTE SON TABLO

Türkiye’de gelir eşitsizliği konusu son birkaç yıldır yatay seyrediyor. 2021 yılının referans alındığı anket sonuçları da bunu gösteriyor. Gelir durumuna göre toplumu yüzde 20’lik dilimlerle 5’e ayırıyoruz. Her grupta yüzde 20’lik bölüm yer alıyor. Bu grupların durumuna bakıldığında gelir dağılımında “çok ufak” bir bozulma olduğunu görüyoruz. 2021 sonuçlarına göre değerlendirdiğimizi hatırlatmak isterim. Bu verilere göre, “En düşük gelir grubunun” payı 6.1’den 6’ya düşmüş. En yüksek gelir grubunun payı ise yüzde 46.5’dan yüzde 48’e çıkmış.

Gelir dağılımındaki bu farkları “Gini Katsayısı” olarak adlandırıyoruz. Bu katsayı 2012 yılında 0.40 idi, 2021’de 0.41,5’a çıktı. Bir miktar artış olmuş, yani Türkiye’de “gelir eşitsizliği” daha da artmış. Bu Türkiye’nin kendi zaman içindeki performansı. Bir de Türkiye’ye benzer ülkelerle olan performansa bakabiliriz. Böylece bizdeki durum daha iyi anlaşılabilir.

SON 2 YILDA NE OLDU?

Türkiye’deki en son gelir araştırmasının verilerinin 2021 yılına ait olduğunu dikkate alarak, söyleyeceklerimin tahmin olduğuna dikkat çekmek isterim. Bilimsel çalışma bulgusuna değil, gözlemlerime dayalı olacak. Genelde krediye dayalı genişlemenin olduğu dönemlerde gelir dağılımı bozulur. Çünkü, o krediyi alabilmeniz için, gelir sahibi olmanız lazım. Geliri olan, daha çok kredi kullanır ve gelir arasındaki fark artar. Bu da gelir eşitsizliğinin artmasına neden olur. Son yıllarda Türkiye’de bu tip bir kredi büyümesi olduğunu görüyoruz.

Türkiye’de “milli gelir hesapları” iki şekilde gerçekleşiyor: “İş gücü gelirleri ve sermaye gelirleri.” Araştırmalara göre, iş gücü gelirlerinin payı her geçen sene düşüyor. Sadece emeğe dayalı geliri olan kişilere göre sermaye gelirine sahiplerin, milli gelirden daha yüksek pay aldığını görüyoruz. Bu da gelir dağılımındaki eşitsizliğin bozulmasını destekliyor.

SERVET EŞİTSİZLİĞİNE DİKKAT

Bir başka önemli kavramı ise “servet eşitsizliği” oluşturuyor. Genelde bütün ülkelerde servet eşitsizliği, gelir dağılımı eşitsizliğinden daha yüksektir. Türkiye’de ise oransal olarak çok daha yüksek. Ciddi bir servet eşitsizliği de var. Yüksek servete sahip olanlar, biriktirip, yeni yatırımlarla servetini artırıyor. Haliyle de aramızda ciddi bir servet eşitsizliği oluşuyor.

Bu tablo, orta sınıf denilen kesimi de zorluyor. Bu artışın önemli bir kısmının, aradaki kesimin paylarının düşmesinden kaynaklandığını görüyoruz. En zengin yüzde 10’un aldığı payda ciddi bir artış var. Bu başka istatistiklerle de destekleniyor. Örneğin ortalama ücretin, asgari ücrete gittikçe yaklaştığını görüyoruz. “Herkes bir gün asgari ücretli olacak” diye bir motto da var. Toplumda asgari ya da ona yakın ücret alanların oranı artıyor. Sıkıntı da buradan kaynaklanıyor. Herkesin yüksek gelir elde etmesi lazım. Ancak, asgari ücretle, örneğin bir profesörün geliri arasındaki fark kapanıyor. 5-6 yıl önce aradaki fark 5 kat ve üstü idi, şimdi 3.5-4 katına kadar düştü.

ORTA SINIFIN DURUMU

Kişi başı milli gelir, ülkenin zenginliğini gösteren bir kavramdır. Bu ortalama bir rakamdır. Türkiye için bu 9 bin dolar civarındadır. Ülkemizin ortalama gelirini ifade eder. Toplumdaki herkesin gelirini toplayıp bölünmesiyle elde edilir. Bir de “medyan gelir” diye bir veri var. Bizim nüfusumuz 85 milyon düzeyinde. Bu 85 milyonu en zenginden en yoksula doğru sıralayalım. “Medyan gelir”, tam ortadaki kişinin gelirini ifade eder. Türkiye’de bu rakam, kişi başına milli gelir olan 9 bin doların çok altındadır. Ben 4 bin dolar düzeyinde olduğunu tahmin ediyorum. Yani ortalama kişi başına gelir 9 bin dolar ama toplumun çoğunluğu bunun çok altında kazanıyor. Tepede milyon dolar kazanan bir sürü kişi var, ortalamayı onlar yukarı çekiyor. “Ortalama” gelirin, “medyan” gelire oranına bakarak daha iyi değerlendirme yapılabilir.

FİL EĞİRİSİNİN ANLAMI

Bu sadece Türkiye’ye özgü bir olay da değil. Sosyal refah devletinin gerilemesiyle beraber tüm Avrupa ve Amerika’da gözlenen bir gelişme. Bu ülkelerde orta sınıfın azaldığı görülüyor.
Bun karşılık Hindistan ve Çin gibi bazı gelişmekte olan ülkelerde ise orta sınıfta bir zenginleşme dikkati çekiyor. Bunu “Fil Eğrisi” adlı bir yaklaşımla açıklamak mümkün. Ortaya çıkan grafik şekil olarak “file” benziyor. Bu hesaba göre, zengin ülkeler ile gelişmekte olan ülkelerdeki “orta sınıfın” geliri farklı eğilim gösteriyor. Zengin ülkelerde bu grubun payı gerilerken, Hindistan ve Çin gibi gelişmekte olan ülkelerde artıyor. Zengin ülkelerde patronların, CEO’lar başta olmak üzere üst düzey yöneticilerin geliri artıyor. ABD ve Avrupa’da ise özellikle “mavi yakalıların” gelirlerinde durgunluk dikkati çekiyor. Aslında bazı ülkelerde milliyetçi akımların yükselmesinin arkasında da bu faktör var. Bireyler, ortaya çıkan bu ekonomik düzene karşı çıkıyor.

KAYITSIZ EKONOMİ ETKİSİ

  • AKRABA EKONOMİSİ Türkiye’de kayıtsız ekonomi ve akraba desteği çok önemli… Aileler için nefes aldırıcı bir etki yaratıyor. Onu kabul etmek lazım.
  • KAYIT DIŞI AZALIYOR TÜİK kayıt dışı geliri de hesaba katmak için elinden geleni yapıyor. Bu konuda ciddi de mesafe alındı. 1990’larda yüzde 50’lerin üstünde olan bu oran yüzde 26 düzeyine kadar geriledi. Avrupa’ya göre yüksek, gelişmekte olan ülkelere göre ise düşük sayılır.
  • İSTİHDAM Kayıt dışı istihdam ise yüzde 30 civarında. Asgari ücretle çalışıyor görünen, üstüne elden alan çok geniş bir kesim de var. Bunun oranı da azalıyor ama ferahlatıcı bir etki yaptığını da söylemek lazım..

GELİR DÜŞÜŞÜ NELERİ ETKİLİYOR?

  1. Daha uçlardaki siyasi ideolojilere zemin hazırlıyor.
  2. Sosyal maliyetine dikkat edilmeli. Güvenlikte sıkıntılar oluşuyor, suç oranı yükselebiliyor. Sosyal dayanışma bozuluyor. Örneğin, ABD, dünyanın en zengin ülkelerinden biri ama ciddi bir gelir eşitsizliği sorunu var. Bu nedenle ciddi bir suç oranı ve güvenlik sorunu yaşıyor.
  3. Tüketim alışkanlıklarını önemli ölçüde etkiliyor. Bu, orta kesime üretim yapan iş dünyası için kötü bir haber. Aileler ve bireyler, gelirlerini ancak temel ihtiyaçları için kullanabiliyorlar.

“GELİR ARTIYOR, DAĞILIM EŞİTSİZLEŞİYOR”

  • Dünyada yaklaşık 200 civarı ülke var. Hacimli, dünya ekonomisi açısından büyük olan yaklaşık 160-170 ülkeyi dikkate almak lazım. Türkiye, bu ülkeler arasında kişi başına milli gelir açısından 55 ile 60’ıncı sıra arasında seyrediyor.
  • Ama gelir dağılımına göre sıraladığımızda ise tablo farklılaşıyor. “En eşit dağılandan en eşitsiz dağılana” doğru değerlendirme yaptığımızda, 120’nci sıraya düştüğünü görüyoruz. Gelir dağılımı sıralamasında çok daha eşitsiz durumdayız. Genelde hep kötüydük ama 20-30 yıl önceye göre çok daha zengin bir ülkeyiz. Gelir dağılımı eşitliğinde bir gelişme yok. Bu konuda bizden daha yoksul ülkelerden de daha kötü durumdayız. Örneğin, Moritanya’da gelir daha eşit dağılıyor.

GELİR DAĞILIMINDAKİ EŞİTSİZLİĞİN ÖZETİ
Prof. Dr. Ceyhun Elgin’in son verilere göre analizi…

  • 4000-9000: Bir ortalama gelir, bir de “medyan” gelir var. Türkiye’de kişi başına milli gelirde bu rakam 9 bin dolar ise, tam ortadaki gelir 4 bin dolar düzeyindedir.
  • %48: 2021 sonuçlarına göre, “En düşük gelir grubunun” payı 6.1’den 6’ya düşerken, ‘En yüksek gelir grubunun’ payı ise yüzde 46.5’dan yüzde 48’e çıktı. 2022’de bu oran biraz daha yükselmiş olabilir.
  • 0.41: Gelir dağılımındaki bu farkları ortaya koyan Gini Katsayısı, 2012 yılında 0.40 idi, 2021’de 0.415’e çıktı.
  • 120: Türkiye, 170 ülke arasında kişi başına gelir açısından 60-70’inci sırada yer alıyor. Ancak, gelir dağılımına baktığımızda 120’nci sıraya kadar geriliyor.
  • %10: En zengin yüzde 10’un aldığı payda ciddi bir artış var. Ortalama ücretin, asgari ücrete gittikçe yaklaştığını görüyoruz. “Toplumda asgari ya da ona yakın ücret alanların oranı artıyor.

– (KİŞİ BAŞINA MİLLİ GELİR, 2022) 10.659 DOLAR

KAYITSIZ EKONOMİ ETKİSİ

  • %26: 1990’larda yüzde 50’lerin üstünde olan bu oran yüzde 26 düzeyine kadar geriledi. Avrupa’ya göre yüksek, gelişmekte olan ülkelere göre ise düşük.
  • %30: Kayıt dışı istihdam ise yüzde 30 civarında. Asgari ücretle çalışıp görünen, üstüne elden alan çok geniş bir kesim de var.

GELİR DAĞILIMI EŞİTSİZLİĞİNİN 1 NOLU NEDENİ

  • “Eşitsizliğin en temel gerekçesinin vergi sistemi olduğunu düşünüyorum. Çok düzgün çalışmayan bir vergi sistemimiz var. Doğrudan vergilerin (gelir ve kârdan alınan vergiler) dolaylı vergilerden daha yüksek oranlı olması lazım. Bizde tam tersi, herkes aynı KDV’yi ödüyor.”

Yazar: Rauf Ateş

Fast Company Türkiye Kurucusu

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Ceo'nun-Yeni-Gündemi'24

Ceo’nun Yeni Gündemi’24

ucret-yonetimi-sureci-senem-birim

“Ücret yönetimi teknolojisinde dünyada ilk 3’ü hedefliyoruz”