Berk Taş
SentiAR Kurucusu
University of St. Thomas’tan elektrik mühendisi olarak mezun olduğunda kafasında farklı kariyer hedefleri vardı. Bu hedeflerini yakalamak, kariyerinde iyi bir konuma ulaşmak için MBA yapması gerektiğini düşündüğü için University of Minnesota’da MBA yaptı. Ardından iş hayatına, alanının önde gelen şirketlerinden olan Boston Scientific’te Ar-Ge mühendisi olarak başladı. Ardından ABD’de birkaç şirkette daha çalıştı.
Son iki işi sağlık teknolojileriyle ilgiliydi. Yeni nesil teknolojileri sağlık sektörüne taşıyıp, fark yaratmayı amaçlıyorlardı. 2018 yılının içinde sonradan ortağı olacak arkadaşlarıyla bir araya geldiklerinde “startup” fikri ortaya çıktı. Aralarında mühendis, teknoloji uzmanı olduğu gibi doktor da vardı. Bir süredir de sağlık teknolojisi alanında çalışıyorlardı. Hepsi bir araya gelince SentiAR’ı kurdular.
SentiAR’ın kurucusu Berk Taş’tan söz ediyoruz. İş hayatına 2008 yılında başlayan Taş, şimdi ortaklarıyla birlikte “Artırılmış Gerçeklik” (AR) teknolojisiyle, sağlık alanına, özellikle kardiyoloji alanına dönüşüm getirmeye hazırlanıyor. Berk Taş, son 4 yıllık yolculuğunu ve hedefini Fast Company için anlattı:
Son dönemde öne çıkan startup’lardan birisiniz. Önce iş dünyasına getirdiğiniz 3 yeniliği/farkı anlatır mısınız?
Biz sağlık teknolojisi alanında dünyanın ilk ve hâlâ tek şirketiyiz. Kardiyoloji alanındaki işlemlere artırılmış gerçeklik yeniliğini getiriyoruz.
Her attığımız adımda onaylama/doğrulama yapıyoruz. Şirketimizin kuruluşundan bu yana son 4 senede, 10 yayın çıkarttık ve hepsi bağımsız değerlendirmeye açık akademik yayınlardı. Bu konu medikal cihazlar için çok önemli, çünkü doktorlarımız ve hastaneler bir tasdik/onaylama olmadan satın almıyorlar. “Artırılmış gerçeklik” (AR), genelde tüketiciye yönelik çalıştığı için, biz medikal cihaz olarak önemli bir fark yarattık.
Şu ana kadar piyasadan topladığımız fonlar ve bunları harcama konusunda çok efektif bir çalışma sergiledik. 10 milyon doların altında bir miktarla dünyanın ilk kardiyoloji artırılmış gerçeklik (AR) uygulamasını geliştirdik.
Bu girişim fikri nasıl doğdu, bir “evreka” anı var mı?
Bizim kurucularımızdan biri olan Doktor Jennifer Silva, bu teknolojiyi kullanabilecek bir yetkinliğe sahipti. İkinci kurucumuz Jonathan Silva ise bu alanın önemli isimlerinden biri.
Kurucularımız 3 boyutlu görüntüleme konusunda, özellikle kardiyoloji üzerinde bir çözüm arıyorlardı. Microsoft HoloLens ile tanıştığımız anda adeta geleceğe yolculuk yaptık ve bütün yapmamız gerekenler netleşti.
Başladığınızdan bu yana aldığınız yolu, rakamları da ilave ederek paylaşır mısınız? Nereden nereye geldiniz?
Şu ana kadar 7.5 milyon dolar VC fonu toplayarak ürünümüzü geliştirdik. Bu dünyanın ilk Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) onaylı kardiyolojide artırılmış gerçeklik çözümü olarak ortaya çıktı.
Bunun yanında Johnson & Johnson ile bir ortaklık imzaladık ve ürünümüzü onların görüntüleme sistemiyle entegre ettik. Bir sonraki adımımız ise bu senenin sonunda Johnson & Johnson ile entegre ettiğimiz ürünü piyasaya sürmek olacak. Dolayısıyla bizim için heyecanlı anlar yaklaşıyor.
Şirketi kurmanız da dahil olmak üzere girişim yolculuğunuzdaki en önemli zorlukları, örneğin 3 ciddi zorluğu söyler misiniz? Nasıl aştınız?
Şirketimizi kurduğumuz günden bugüne kadar ne zaman fon toplamaya girişsek dünyada felaketler oluştu. Seri A döneminde Covid-19 pandemisi başladı. Seri B’ye başladığımızdan 1 ay sonra Rusya-Ukrayna’ya savaş açtı. Şu anki piyasanın hali belli. Startup’ların fon bulmaları zorlaşmış durumda.
Yatırımcıları ikna ederken, hangi cümleleri/rakamları kullandınız? Onları ikna stratejiniz neydi?
Yatırımcıları ikna etmenin en önemli bileşenlerinden biri güven. Her yatırımcı ile aranızda güven temelli bir ilişki kurulması lazım. Sizin dediklerinize inanabilmeleri için onları yolculuğunuza hiç beklentisiz bir şekilde davet etmeniz gerekir. Bu sayede sizin ne tür problemleri, nasıl çözdüğünüzü görüp size güvenmeye başlarlar. Bizim yatırım aldığımız her şirketle aramızda en az bir 6 ay irtibat vardı. Rakam olarak, her yatırımcı paralarının ne zaman getiri yapacağını bilmek ister. ‘Çıkış tahmini, çıkış stratejisi bu yüzden çok önemli. Ve tabii ki ‘çıkış miktarı’ ve çıkışın çoklu hesaplamaları da önemli bu konuda. Eğer erken dönemdeyseniz, kaç müşteriniz var, ne kadar para veriyorlar ve ürününüzü ne kadar kullandıkları çok önemli. Sizin exit yapabileceğiniz şirketleri çok iyi tanımanız lazım ki size yatırım yapacakları inandırabilesiniz. Biz şirket olarak hep onaylama alarak ilerlediğimiz için yatırımcılarımızın pazar konusunda şüpheleri zaman geçtikçe iyice azaldı. Biz strateji olarak hep müşteri onaylamasını kullandık. Yatırımcılar için müşteriden daha yüksek sesli bir onaylama yok. Ayrıca bizi satın alabilecek bütün şirketlerin önüne geçtik ki yatırımcılarımız onlarla görüştükleri zaman bir bağlantı kurulabilsin.
Hangi hedef ile yola çıktınız? Nereye ulaşmayı düşünüyorsunuz?
Hedefimiz, süreçleri tamamen değiştirmek ve her ameliyatın bizim Holografik Guidance sistemimizle yapıldığını görmek. Şu an hâlâ onun peşindeyiz. Tabii bunun yapılabilmesi için bizim büyük bir şirketin bünyesine katılıp onların satış kanalından açılmamız gerek. Bu hedefe ulaşmayı düşünüyoruz.
Zorlukları aşmada 3 temel yaklaşımımız
- İLERLEME Ne olursa olsun, yürümeye devam etmek. Girişimcilik yaparken kontrolümüzde olan ve olmayan bin bir türlü problem var. Bunlara rağmen ilerlemeye devam ediyoruz.
- EKİP Doğru ekibi kurmak göründüğünden zor bir iş. İşinden çok iyi anlayan, şirkete değer katan ve de sizin misyonunuza inanıp, problemler olsa bile yanınızda yürümeye devam edecek bir ekip lazım. Bu ekibi bulup, bir arada tutmak ciddi bir zorluk. Bununla ilgili network’ünüzü sürekli genişletip, ilişkilerinizi sıcak tutmanız gerekiyor ve tabii ki önemli bir misyon ile yürüyor olmak lazım.
- TEDARİK ZİNCİRİ Şu anda bizim için çok önemli bir hale geldi. Yazılım şirketleri dışında, bildiğim bütün startup’lar tedarik zinciri sıkıntısı aşıyorlar. Bu gerçekten çok ciddi bir sorun haline geldi ve önümüzdeki 3-5 sene devam edecek. Girişimci arkadaşlarımıza bu konuya başlar başlamaz önem vermelerini öneriyorum.
Girişimcilikte unutmadığım söz!
“Çatlaklardan geçen su gibi ol.” Bu söz hep kulaklarımda oldu. İddialı olma ama hedefine uyum sağla… Onun etrafından dolaşmanın veya içinden geçmenin bir yolunu bulacaksın. İçindeki hiçbir şey sağlam durmazsa, kalmazsa; dışsal şeyler kendilerini gösterecektir. Zihnini boşalt, su gibi şekilsiz, biçimsiz ol.