AYŞE ŞULE BİLGİÇ
DÜŞYERİ KURUCUSU
Son dönemde öne çıkan startup’lardan birisiniz. İş dünyasına getirdiğiniz yenilikleri ve yarattığınız farkı anlatır mısınız?
Bizi öne çıkaran ve iş dünyasına getirdiğimiz ilk yenilik, “Düş kurmak ciddi bir iştir” söylemimiz oldu. Düşlerin iş dünyasında genellikle ayağı yere basmayan şeyler olduğu sanılırdı. Düşyeri bunun ciddi bir iş olduğunu ve düşlenen şeylerin gerçek olma yolculuğunu herkese gösterdi. Bunun yanında ilk defa teknoloji ile içerik uzmanlığını birleştirdik. Bu ikisi yine iş dünyasında hep farklı uzmanlıklar olarak ele alınır ve teknoloji şirketi iseniz içerik kaslarınız zayıftır, içerik şirketi iseniz teknoloji kaslarınız zayıftır. Biz Düşyeri olarak bu iki kası da eşit seviyede geliştirdik ve bu yönleri ile dünyadaki nadir KidTech girişimlerinden biri olduk.
Bu girişim fikri nasıl doğdu, bir “evreka” anı var mı?
Düşyeri’nin ana düşü, kitlesel olarak çocuğu merkeze alarak insan hayatını eğitim, eğlence ve teknoloji odağında iyileştirmek. Bunun ilk ürünü olarak 2000’li yılların başlarında çocukların en kitlesel olarak bulunduğu TV’yi araç olarak kullanıp, Pepee adlı çizgi filmi yaptık. Pepee Türkiye’nin ilk çizgi filmi oldu ve çoğu kişi bizi çizgi filmci sandı ama o zamanlar çocuklar kitlesel olarak TV karşısında çizgi film izledikleri için bu ürünü üretmiştik. Bunun yanı sıra ana düşümüze hizmet edecek şekilde 104 bölüm Pepee izleyen okul öncesi dönemdeki bir çocuğun ana okuluna gitmese bile kazanımlarını içeren özel bir eğitim materyali de vardı Pepee’nin. Bu sebeple hakkında 50’den çok bilimsel araştırma yapıldı. Zaman ilerledikçe bizim hedef kitlemiz kitlesel olarak dijital dünyaya kaydı. Bizim de Düşyeri olarak düşlerimizi gerçekleştirmek için onların olduğu alana geçmemiz gerekiyordu. İşte tam bu dönemde “Dijital dünyayı çocuklar için yeniden dizayn etmemiz gerekiyor çünkü burası hiç onlara göre değil” dediğimiz bir toplantıda Uppy doğdu. Uppy bir aplikasyon olarak akıllı telefona-tablete indirilen ve telefon ve tabletin tüm işletim sisteminin yerini alan, çocuğun yaşına özel tasarlanmış bir internet deneyimi. Dünyada bir örneği daha yok.
Başladığınızdan bu yana aldığınız yolu, rakamları da ilave ederek paylaşır mısınız? Nereden nereye geldiniz?
Uppy yolculuğuna dört yıl önce başladı. Şu anda 130 binden fazla kullanıcımız, 100’den fazla mobil oyunumuz, 8’den fazla mobil aplikasyonumuz, 5000’den fazla içeriğimizle dünyadaki az sayıdaki KidTech şirketlerinden biri olduk.
Şirketi kurmanız da dahil olmak üzere girişim yolculuğunuzdaki en önemli zorluklar nelerdi ve nasıl aştınız?
Daha önce gidilmemiş yollardan gitmenin pek çok zorluğu barındırdığını önceki deneyimlerimizden de biliyorduk. Bunlardan ilki ne yaptığımızı bir başkasına anlatma zorluğuydu. Yani birisi “Siz bir çocuk aplikasyonu mu yapıyorsunuz?” diye sorduğunda “Hayır, biz aslında çocuklar için işletim sistemi gibi çalışan bir yazılım yapıyoruz ama bu yazılımda yüzlerce aplikasyon ve içerik var ama hepsi çocuğun yaşına ve gelişimine uygun. Çocuk hiç sizin ara yüzünüze çıkmayacak” diye cevap verdiğimizde çok az insan ne yaptığımızı anlayabiliyordu. Çünkü öncesinde dünyada da bir örneği yok yaptığımız işin.
Bu zorluk, birlikte çalıştığımız insanlar için de geçerliydi. Yeni bir CTO gelmişti ve ben projeyi anlatırken “Çocuklara özel bir işletim sistemi geliştireceğiz” dediğimde bunun teknik olarak sıfırdan bir işletim sistemi olduğunu zannedip “Ben işi kabul ederken bana böyle anlatılmadı” demişti. Sonra onu Uppy’nin “işletim sistemi gibi çalışan bir yazılım” olduğuna inandırmamız zaman almıştı. Bu zorluğu, yılmadan anlatarak ve biz kendi kurduğumuz düşe çok inanarak aştık.
Hangi hedef ile yola çıktınız? Nereye ulaşmayı düşünüyorsunuz?
Dünyadaki tüm çocukları dijital dünyada korumaya alma, bu dünyayı onlar için güvenli, katma değer yaratan bir yer haline getirme hedefi ile yola çıktık. Bunun için de ileride “çocuk işletim sistemi” diye anılacak bir yazılım Uppy. Hedefimiz dünyadaki tüm cihazların “Çocuk Modu” olmak.
Girişim yolculuğunda sizin kulağınızda hep duran bir söz/öneri var mıdır?
Düş kurmanın hafife alınmayacak kadar ciddi bir iş olduğunu, güçlü bir ekibe sahip olmanın yolları kısalttığını ve kullanıcıların isteklerini, beklentilerini dinleyebilmenin ürünü mükemmele yaklaştırdığını bizzat yaşayarak gördük ve hiç unutmadık. Gerçek bir ihtiyacı karşılamanın dünyadaki pek çok işten size fark yaratacak bir alan açtığını da… İhtiyaç yaratmak değil ihtiyacı karşılamak hep kulağımızdadır.
En büyük zorluk!
“Karşılaştığımız zorluklardan ilki ne yaptığımızı bir başkasına anlatmaktı. “Çocuk aplikasyonu mu yapıyorsunuz?” diye sorulduğunda “Hayır, biz aslında çocuklar için işletim sistemi gibi çalışan bir yazılım yapıyoruz ama bu yazılımda yüzlerce aplikasyon ve içerik var ama hepsi çocuğun yaşına ve gelişimine uygun. Çocuk hiç sizin ara yüzünüze çıkmayacak” diye cevap veriyorduk ve çok az insan ne yaptığımızı anlayabiliyordu.”
Yatırımcıları ikna stratejisi
- KÜÇÜK DÜŞÜNMEDİK Yatırımcıları öncelikle dünyadaki çocukların geleceğini değiştirebilecek bir ürün ve strateji geliştirdiğimize ikna ettik. Düşlerimizi tek tek anlattığımızda hepsi bizim haklı olduğumuzu anladı. Başından beri hiç küçük düşünmedik. Ama düş kurmanın ciddiyetini de hiç unutmadık yani gerçekçi ama sınırsız bir vizyonumuz vardı.
- EXIT EDEMEYEBİLİRİZ “Kime exit edersiniz” dediklerinde “belki de hiç edemeyeceğiz” cevabını verdik. “Neden” diye sorduklarında; “Çünkü, exit edilemeyecek kadar büyüyebiliriz” dedik. IPO’ya kadar gidecek bir ürün ve stratejimiz var ilk günden beri.