TUĞRUL TEKBULUT
1984 yılında Türkiye’nin ilk yazılım şirketi Logo’yu kurdu.
YENİ İŞİ
Timus Network
HEDEFİ
30 yıl aradan sonra global bir başarı öyküsü yazmak.
STRATEJİ
KOBİ’ler için hesaplı ve hızlı siber güvenlik.
FOTOĞRAFLAR: HÜSEYİN ALSANCAK
Yaklaşık 10 yıl önceydi. Bursa’daki şirketlerden bazıları siber saldırıya uğramış, hesapları “hacklenmiş” idi. Saldırıyı yapanlar 10-15 bin Euro düzeyinde fidye talep ediyorlardı. Şirketlerden bir bölümü bu parayı ödemiş, bir bölümü ise Emniyet’e başvurmuştu.
O tarihte Bursa’daki yerel gazetelerden biri, saldırının arkasında Logo Yazılım olduğuna yönelik haber yayınlamıştı. Önemli ölçüde bilgisizlikten kaynaklanan bu haber üzerine Logo Yazılım ekibi harekete geçmiş ve gerekli açıklamayı yapmıştı. Gazeteye şu bilgi iletilmişti:
“Dijital varlıklarını koruma, aynı fiziki varlıklarda olduğu gibi kişilerin ve kurumların kendi sorumluluğundadır.”
Bu bilgilendirmeyle birlikte Logo Yazılım hızlıca aksiyon aldı ve müşterilerine uyarıcı bilgiler gönderdi. Önerileri arasında “siber güvenlik üreten ve koruma hizmeti veren” şirketlerden hizmet almak da yer alıyordu. Ancak, şirketin müşterileri ağırlıklı olarak KOBİ’lerden oluşuyordu ve büyük bütçeli siber güvenlik teknolojisini almaları pek mümkün değildi. Hizmet alsalar bile bünyelerinde teknolojiden anlayan uzmanlar çalıştırmaları da kolay değildi. O nedenle KOBİ’lerin hepsi siber güvenlik konusunda gerekli önlemleri alamadı.
Logo Yazılım’ın kurucusu Tuğrul Tekbulut, 10 yıl önce gerçekleşen bu olay sırasında önemli bir boşluğu fark etmişti: “KOBİ’ler için hesaplı ve kolay kullanılabilen siber güvenlik hizmeti sunmada boşluk vardı.”
Bu boşluğu gören Tuğrul Tekbulut’un ikinci girişimcilik macerası da başlamış oldu. 10 yıl önce başlayan ve son dönemde büyük ivme kazanan bu girişim macerasını Tekbulut şöyle anlatıyor:
KOBİ’YE GÜVENLİK DUVARI
Küçük ve orta ölçekli şirketlerin siber güvenlik hizmeti almak için yüksek bütçelerle başa çıkmaları mümkün değildi. Bunu bildiğim için uygun fiyatlı, kolay kullanılır, yerel mevzuatı iyi destekleyen bir “güvenlik duvarı” şirketi olan Berqnet’i kişisel bir girişim, startup olarak kurmaya karar verdim. İlk 3 sene ürünü ortaya çıkarmak için çalıştık. Sonraki 2 yıl ürünü pazara tutundurma süreciyle geçtikten sonra, hızlı büyüme sürecine girdik.
Arka arkaya üç kez Deloitte Fast 50’de yer aldık. Yurt çapında 2 bin civarında bayimizle Türkiye’nin her yerine hizmet götürdük ve 15 bin civarında müşteri edindik.
Ancak, pandemiyle birlikte çok şey gibi siber güvenlik kavramı da değişti. İnsanlar işyerlerine gidemediler, VPN’ler aracılığıyla ofisteki sistemlere ulaşmaya çalıştılar. Bu süreçte VPN’in güvenlik ve ölçeklenebilirlik riskleri daha iyi anlaşıldı. Pandemi bitince işverenler, çalışanların istedikleri yerden çalışma taleplerini kabul etmek zorunda kaldılar. Bu, beraberinde siber güvenliği çalışanların ayağına götürmek zorunluluğunu da getirdi. Kimlik bazlı güvenlik kavramı ve teknolojileri ve Sıfır Güven (Zero Trust), SASE ve SSE gibi kavramlar ortaya çıktı. Bu teknolojileri mümkün kılanın da bulut bilişim olduğunu söylemem lazım.
GİRİŞİMDE İKİNCİ DÖNEM
Şirkette büyüme dönemine girdiğim dönemde, üyesi olduğum TR Angels’taki arkadaşlar sayesinde Ahmet Polat ve onun bulut bazlı güvenlik teknolojilerine yönelik çalışan küçük girişimi LOKI le tanıştım. Şirketi ve kurucularını beğendim.
Bunun üzerine LOKI’deki melek yatırımcıların hisselerini satın aldım, Berqnet ile birleştirdik ve Timus Networks ortaya çıktı. Ahmet, şimdi CTO’muz olarak görev yapıyor. Timus Networks 2021 yılında kuruldu, 2022 yılında ise Techone’dan 1 milyon dolar tohum yatırımı aldı.
Timus Networks olarak gözümüze rakip olabileceğini gördüğümüz tek bir İsrail startup’ı vardı. Büyük siber güvenlik firmaları da hızla bu teknolojileri edinebilmek için firma satın alma yarışına girmişlerdi. Bu konuda belli bir liderlik konumunda olduğumuzu görünce Dünyanın en büyük teknoloji pazarı olan ABD’ye açılmaya karar verdik.
PAZAR HIZLI BÜYÜYOR
SASE olarak adlandırılan bu pazar, yıllık bazda yüzde 36 gibi yüksek bir oranda büyüyor. 2026 yılında ise bütün mevcut güvenlik sistemlerinin SASE çerçevesi içine yerleşmesi bekleniyor.
Biz Timus’u kurduğumuzda büyük şirketlerin önemli bölümünde bu teknoloji yoktu. Ardından çok hızlı satın almalar oldu, çok sayıda yeni şirket bu alana girdi. Örneğin, bahsettiğim İsrailli şirket de 2022 sonlarına doğru 100 milyon dolar yatırım aldı. Daha 1 yıl bile geçmeden geçtiğimiz Eylül ayında CheckPoint’e 490 milyon dolar değerleme ile satıldı.
İnanılmaz bir sektörün içindeyiz. Güvenlik konsepti çok hızlı bir şekilde değişiyor Pazar çok hareketli. Beni ve CEO’muz Pınar Örmeci’yi hemen hemen her gün bir Amerikalı yatırım fonu arıyor. Hızlı davranmak ve pazarda yer edinmek lazım.
SİBER GÜVENLİĞİN ‘IPHONE’U
ABD’de, Logo’da ve Berqnet’de çok iyi yaptığımız gibi MSP’ler (Managed Service Providers) üzerinden pazara gidiyoruz. Amerikan KOBİ pazarı çok büyük, KOBİ’ler bu teknolojiye henüz adapte olmamış durumda.
MSP’lerin çoğu da henüz bir tedarikçiye bağlanmamış. Hem MSP’lerin hem de KOBİ’lerin çok sevdiği ve beğendiği bir tasarımımız var. Bu sektörü iPhone’unu yaptığımızı iddia ediyoruz. Dünyanın en kolay sistemini kurduk diyebilirim. Siber güvenlik işini halletmek isteyen KOBİ’lerin bilişim uzmanı çalıştırması çok zor hatta olanaksız. Logo’ya başlarken KOBİ’lerin hayatını kolaylaştırmaktı amacımız, Timus’ta da biz bunu yapıyoruz. En bilmeyen kişi bile bu uygulamayı kolayca kurup, güvenliğini sağlayabilecek.
Techone, 2021 yılında, 10 milyon dolar yatırım öncesi değeri üzerinden 1 milyon dolar yatırım yaptı. 2024 yılı sonunda Seri A yatırımı almayı hedefliyoruz. Şu anda 5 milyon dolarlık bir SAFE yatırım turu içindeyiz. Bunun şu ana kadar yarısını temin etmiş durumdayız.
HEDEF 1 MİLYAR DOLAR MI?
Bütün dünyada KOBİ’leri hedefliyoruz. 25-50 kullanıcıya sahip şirketler bizim uygulamayı kullanabilecekler. En önemli hedefi de “evden çalışmanın” yüksek olduğu şirketler oluşturuyor. Bunun yanı sıra mimarlık ofisleri, yaratıcı iş yapanlar, startuplar, yayıncılar da yer alıyor. Biz büyük şirketlere gitmek istemiyoruz. O segmentte çok büyük rekabet var.
Büyük siber güvenlik şirketleri, KOBİ ve benzeri küçük işletmelerle uğraşmaz. Biz bunu Logo Yazılım’da gördük. Benzer bir strateji izlediğimiz için Logo her geçen gün büyüyor. Neredeyse hemen her ülkede bir Logo var. Timus Networks’un da benzer şekilde tercih edileceğini ve büyüyeceğini düşünüyorum.
İlk hedefimiz 1 milyon dolar ARR (Yıllık Yenilenen Gelir) denilen rakama ulaşmak. Gelecek sene sonuna kadar ise 2,5 milyon dolar ARR’ı hedefliyoruz. Yatırımcılar SaaS” (Software as a Service) şirketlerini ARR rakamına göre değerlendiriyorlar. Kârlılık değil büyüme oranınız önemli. “Aylık, yıllık yenilenen/sürekli geliriniz nedir, ve aydan aya ne hızla büyüyorsunuz?” diye soruyorlar. Burada önemli olan şey abonelik gelirini hızlı şekilde artırabilmek.
EN BÜYÜK MUTLULUĞUM
İlk kurduğumuzda 1 milyar dolara ulaşma gibi bir hedefimiz vardı. Ama şimdilerde bunun zor olduğunu görüyorum. Çünkü, 1 milyar dolara ilk ulaşan şirket, yakın zamanda 490 milyon dolara, daha büyük bir İsrailli şirket tarafından satın alındı.
Bundan sonraki performansı pazarın durumu ve satış gücümüz belirleyecek. Teknoloji açısından ise çok iyi durumdayız.
Ben yurt dışında yazılım satmaya 1991 yılında başladım. O zamanlar hevesimiz vardı ama paramız yoktu. Bugün neyi, nasıl yapacağımı çok iyi biliyorum. İçimde kalan bu hayali gerçekleştirmek istiyorum. Türkiye’deki bir teknoloji markasını dünyada göstermek istiyorum. 90’larda yatırım arayışımızda ülkemin adı nedeniyle girişim sermaye şirketleri tarafından maruz kaldığım davranışları hâlâ unutmuyorum. Hayattaki en büyük mutluluğum bunu başarmak olacak. Bir anlamda Timus Network’u “jübile girişimim” olarak da görüyorum.
TIMUS NETWORK’ÜN 3 FARKI
- 5 milyon dolar
Şirket birleştirmek zordur. Berqnet ve LOKI’yi birleştirirken hem kadrolarını hem de teknolojilerini koruduk. Ortaya müthiş bir sinerji çıktı. Önce ürünü bitirdik. Türkiye’deki Berqnet ürünleri satışımız yıllık yaklaşık 5 milyon dolar civarında. Timus ürünümüz de Türkiye’de güzel bir start aldı. Amerika’daki satışlarımız Ağustos ayında başladı. Yani yeni kadrolaştık. Türkiye’de 60, Amerika’da 10 kişiyiz. - 16 dolara abone
Bir kullanıcı bazında düşündüğümüz rakam ayda 16 dolar. Bu fiyat, kullandığınız cihaz değil, kişi bazında. Bir şirketin 20 elemanı varsa, 16’yı 20 ile çarpacaksınız. - Şirkete özel
Bunun yanında şirkete özel en az bir “Gateway” almanız gerekiyor. Gateway bulutta host edilen, gelen ve giden trafik üzerinde gereken yönlendirmeleri ve güvenlik kurallarını işleten bir yazılım. Geniş bir coğrafyaya yayılmış bir şirketin birden çok gateway alması mümkün, hatta servis kalitesi açısından zorunlu. Gatewaylerin fiyatları daha yüksek tabi. Bunların hepsi bulut üzerinde çalışan bir portal üzerinden otomatik olarak kurulabiliyor ve satılabiliyor.
“ÖNCELİĞİMİZ TÜRKİYE VE ABD”
“Türkiye dışında ikinci hedefimiz ABD. Çünkü bu ülkede uzaktan çalışma oranı çok yüksek ve uygulamaların buluta taşınmasında çok ilerideler. Bu yüzden Amerika’dan başlayıp dünyaya yayılmak gerekiyor. Türkiye’den daha önce Avrupa’ya açılmış girişimcilerimiz var. Onlarla konuştuğumuzda “Avrupa’da geçirilen vakte üzüldüklerini” söylediler. Amerika’da ise ya kısa zamanda büyüyorsunuz ya da kapanıyorsunuz. O nedenle iki ülkeyle yola çıktık.”
“Ben yurt dışında yazılım satmaya 1991 yılında başladım. O zamanlar hevesimiz vardı ama paramız yoktu. Bugün neyi, nasıl yapacağımı çok iyi biliyorum. İçimde kalan bu hayali gerçekleştirmek istiyorum.”
İLK YILLARDA TÜRKİYE’DE NE EKSİKTİ?
- Eksiğimiz yok, gücümüz fazlaydı. Ama para olmayınca iş yürümüyor. Bill Gates’e de başarıyı “girişim sermayesi” getirdi.
- Garajda kurulan bir şirketin yönetim becerisi ve maddi gücü sınırlı. Girişimlerin büyüyüp serpilebileceği bir ekosisteme bir habitata ihtiyaç var. Bizim startup olduğumuz dönemlerde bu ekosistem yoktu. Şimdi adım adım oluşuyor ama hâlâ büyük eksiklikleri var.
- Exit’ler çok önemli. Exit’lerin önünde Türkiye’de büyük sorunlar var. Exit olmayınca yatırımcı olmuyor. Bu nedenle startup’larımız yurt dışında exit ediyor.
- Bizim dönemimiz teknoloji girişimcileri dönemi ki ben bunları bilgi teknolojileri girişimcileri olarak adlandırıyorum, 90’larda ve 2000’lerin başlarında exit etmişlerdi. Bu jenerasyon bir sonraki neslin melek yatırımcısı ve mentoru oldu. İnternet sektörü ve girişimleri böyle kuruldu ve büyüdü. Şimdi internet zenginleri yeni inovasyonları fonluyorlar.
- Türkiye’de de başarılı olan yeni girişimlerin arkasında hep eskiden “exit” yapıp işi öğrenmiş insanların destekleri var. Tabii ki bizim zamanımızda böyle bir şey yoktu.