Geleceğin lideri olmak isteyen gençlere ve yönetici adaylarına, üniversite ve sonrasında hangi eğitimi almalarını önerirsiniz?
Ben insan ilişkilerine çok önem veririm. İş dünyasında, insanlarla ilişki ve onlara davranma biçimi çok önemlidir.
Harvard Üniversitesi’nde eğitim aldığım dönemde, gerekli olmadığı halde “Human Organization and Behaviour” (İnsan Yönetimi ve İnsan Davranışı) adlı bir ders aldım. Belki o yıllarda bu dersin ne kadar önemli olduğunu çok iyi anlamamıştım. Ancak, Harvard’da aldığım o dersin ne kadar önemli olduğunu sonradan banka yönetirken, kendi işimi kurarken gördüm.
Sonraki yıllarda “Şimdiki aklım olsa psikoloji okurdum” dediğim de olmuştur. İş hayatında temel bilginin, ekonomi ve işletmenin rolü bir yere kadardır. Ondan sonrası “insan yönetme sanatıdır” diye düşünüyorum.
Çok sayıda şirket/banka yönettiniz, aynı şekilde çok sayıda girişim başlattınız. Size daha önce sorulmuştur belki, başarısızlıklarınız oldu mu, bunun nedeni neydi?
Bazen aynı işi çoklama yönteminde, yani bir ülkede yaptığınızı, başka bir ülkede tekrar yapmak istediğinizde “çuvallayabiliyorsunuz”. “Ben nasılsa bu işi biliyorum” diye girdiğinizde karşınıza sorunlar çıkabiliyor.
Örneğin, alışveriş merkezi işine girmek istedik. Romanya, Moldova ve Çin’de yapalım istedik. Ancak, Çin’de işler beklediğimiz gibi gitmedi. Çünkü, ülke bilgimiz yeterli değildi. Ülkeyi, inşaat sektörünü ve işlerin nasıl yürüdüğünü bilmiyorsanız, başarısız olabiliyorsunuz. Bence en önemli şey, iş yaptığınız ülkeyi iyi tanımak.
Hüsnü Bey, son dönemde Türkiye’de ve dünyada şirketlerin genel müdürlüğüne, sektör dışından atamalar oluyor. Sizde de bu örnekler var. Bu bir tesadüf mü, bir stratejinin parçası olarak mı uyguluyorsunuz?
Sektör dışından atamaların dünyada çok sayıda örneği var. Sigara şirketinden teknoloji şirketinin CEO’luğuna geçen yöneticiler gördük. Üstelik de çok başarılı oldular. Her sektör için geçerli olmasa bile sadece sektörü bilmek yeterli olmayabilir.
Bizim grupta da çok örnekleri var. Fibabanka’nın genel müdürlüğüne, dijital ve analitik alandaki becerisi nedeniyle emeklilik şirketinden bir yöneticiyi transfer ettik.
Aynı şekilde bankanın bir şube müdürünü Türkiye’de Marks&Spencer’ın Genel Müdürü olarak atamıştım. Çok başarılı oldu ve şu anda Perakende Grubu Başkanlığını yürütüyor. Çünkü, ben şuna inanıyorum: Bir yönetici; önce lider, sonra öğreticidir.
Siz deneyimli bir girişimci/yatırımcısınız. Bizim gibi startup’lara, yatırımcı alırken/seçerken neye dikkat etmemizi önerirsiniz?
Girişimci için yatırımcı seçmek çok önemli… Öncelik vereceğiniz iş insanları, sizi rahatsız etmeyecek kişiler olmalı. “Benim başka param yok, sana verirsem batarım” gibi yaklaşımları olanlardan uzak durmalısınız.
O nedenle kısa vadeli para hesabı yapmayanlara gideceksiniz. Onun size yaptığı yatırım, örneğin, servetinin binde biri olacak. Sizin performansınızı çok yakından takip etmeyen, sürekli işinize karışmayan, pasif yatırımcı lazım size.
Aktif yatırımcılar da önemlidir. Ancak, bunların da işten anlaması gerekir. Eğer işten anlarsa, size yardımları da olacaktır.
Siz bir üniversite kurdunuz, çok sayıda genci işe aldınız. Deneyimleriniz ışığında, gençler için en önemlisi üniversite eğitimi midir? Daha fazlası için ne önerirsiniz?
Üniversite eğitimi önemli ama ondan daha önemlisi var. Ben Oregon State Üniversitesi’nden maalesef çok iyi dereceyle mezun olmadım. Not ortalamam 4 üzerinden 2.17 idi.
Ama ben üniversitede Öğrenci Birliği Başkanı idim. İlk defa bir Türk, 14 bin kişilik üniversitede bu görevi üstlenmişti. Ben Harvard Üniversitesi’ne işletme yüksek lisansı yapmak için başvurduğumda, üniversite kabul etti. Sebebi de bence şuydu; ben müracaat zarfının içine üniversiteye davet ettiğim bütün önemli insanlarla çekilmiş fotoğrafımı koydum. Bunlardan biri ABD’nin eski adalet Bakanı Robert Kennedy idi. Harvard Üniversitesi beni bu nedenle kabul etti. Çünkü, Harvard, üniversiteden mezun olduktan sonra 3 yıl iş deneyimi olmayınca kabul etmiyordu. Bu sayede Harvard’a kabul edilen ilk Türk öğrenci oldum. O nedenle üniversiteyi, hayata hazırlama yeri olarak görüyorum. Beni de hayata hazırlayan Oregon State ve Harvard’daki tecrübelerim oldu.
Biz de Özyeğin Üniversitesi’ndeki öğrencilerin, mümkün olduğunca çeşitli konularda tecrübe kazanmalarını istiyoruz.
Mesela ben basketbola çok önem veriyorum. Sadece Robert Kolej Basketbol takımında değil, boyum 1.77 olmasına rağmen Fenerbahçe yıldızlar ve genç takımlarında da oynadım. Basketbol da bana çok şey öğretti. Takım oyununu, takım olmayı öğrendim. İş hayatında bunun çok yararını gördüm. Bir şirket kurarken, bir projeyi yaparken bunu tek başına yapamazsınız. Çeşitli konularda uzmanları bir araya getirmeniz gerekir.
Hüsnü Bey, covid dönemini nasıl geçirdiniz? Covid sonrası iş dünyasında sizce neler değişir?
İş hayatımda ekonomik kriz, doğal afet, savaş gibi birçok kriz yaşadım ama küresel bir pandemiyi ilk defa deneyimledim. Umarım son da olur ama yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen gündelik rutinlerimiz içinde keyifli anlar yaşadığım bir dönem oldu diyebilirim. Uzun zamandır sınırlı olarak yaptığım bazı şeyleri doya doya yapabildim. Kitap okudum, film izledim, işlerimi online toplantılar üzerinden yürüttüm. Bu sayede tekne tatilimin süresini uzattım. Özyeğin Üniversitesi’nde online İspanyolca derslerine katıldım.
Deneyimlerim bana hep şunu gösterdi: Hiçbir kriz kalıcı değil, birçoğu da arkasında fırsat barındırabiliyor. Bu gibi dönemlerde sadece güne odaklanmak değil, krizin geçeceği orta ve uzun vadeye de kendini hazırlamak gerekiyor. En önemli unsurun da dijital altyapıyı güçlendirmek ve var olan ekibi korumak olduğunu düşünüyorum. Tasarruf konusunda en son çare insan kaynağından tasarruf olmalı çünkü krizden çıkıldığı zaman güçlü olmanız doğrudan iyi yetişmiş, güvenilir ve birbiri ile iyi çalışan takımlara bağlıdır.
MESLEK SEÇMEK İSTEYEN GENÇLERE 2 ÖNERİM
Finansbank’ı kurduğumdan beri 50 binin üzerinde kişiyi işe almışım. Bunun 36 bini Türkiye’de, diğer bölümü ise yurtdışındaki işlerimizde… Çok sayıda genç tanıdım. Onlara olduğu gibi yeni genç arkadaşlara da iki öneride bulunmak istiyorum.
- Hayallerindeki işi ve mesleği seçmelerini öneririm. Bir insan ancak sevdiği işte başarılı olur.
- Aileleriniz sizi kendi mesleklerine yönlendirebilir. Doktor anne/baba, çocuklarının doktor olmasını isteyebilir. Benim rahmetli babam doktordu. Eniştem de doktordu. O bana, “Oğlum sen doktor olma” tavsiyesinde bulundu. “Mühendis ya da avukat ol” dedi. Onları dinleyin, sevdiğinizi seçin.
BU YAZIDAN ÇIKAN DERSLER
- İş hayatında bilginin, ekonomi ve işletmenin rolü bir yere kadardır. Ondan sonrası “insan yönetme sanatıdır”.
- “Ben nasıl olsa bu işi bilirim” diye işe girmeyin. Karşınıza sürpriz sorunlar çıkabilir.
- Ben şuna inanıyorum: Bir yönetici; önce lider, sonra öğreticidir.
- Girişimci için yatırımcı seçmek çok önemli… Önceliğiniz, sizi rahatsız etmeyecek kişiler olmalı.
- Üniversite eğitimi önemli ama ondan daha önemlisi var.
- Deneyimlerim bana şunu gösterdi ki, “Hiçbir kriz kalıcı değil, birçoğu da arkasında fırsat barındırabiliyor.”
- Basketbol da bana çok şey öğretti. Takım oyununu, takım olmayı öğrendim. İş hayatında bunun çok yararını gördüm.
Sorularınızı iletmek için: [email protected]