GÖKÇE GÜVEN
Kalder Kurucusu
YAZI: İPEK KOŞAN
Türkiye’de Robert Koleji bitirdikten sonra İngiltere’de University of the Arts London ile ABD’de MIT’te eğitimler aldı. Sonrasında yine ABD’de devam ettiği Berkeley’i bitirince eğitimi boyunca hedeflediği gibi “blockchain” ve “kripto” alanına yöneldi. Daha 16 yaşından beri bu alanla ilgilenmişti. Bu nedenle doğal olarak ilk işini bu sektörden seçti. Celo’da ürün yönetimi, Robinhood Crypto’da ürün tasarım yönetimi alanında çalıştı. Celo ve Robinhood şirketinin ilk “cüzdanını” yazan ekiplerdeydi. 19 yaşından beri çalıştığı projeler milyonlarca insan tarafından hâlâ kullanılıyor.
Bunu, kariyerini şekillendirecek OpenSea’ye geçişi izledi. OpenSea kurucularıyla 2018 NFT konferansında tanıştı. NFT ve blockchain alanının önde gelen oyuncusu OpeanSea’ye girdiğinde şirket henüz çok küçük, 30 kişilikti.
İş yeni gelişiyordu ve bu ona büyük bir şans sunacaktı. Kurucularına, sürekli önerilerde bulunuyor, “Değiştirelim, yenileyelim” talebi ile gidiyordu. Onlar da “o zaman sen yap” diyerek önünü açıyordu.
Şirketin ilk “ürün yöneticisi” olarak görev yaptı, orada “marka” ve “tasarım” alanlarında çalıştı. Şirketin ilk profil, marka, “NFT mint” ürünlerini yarattı, yönetti.
Girişime iten iki faktör
Bütün bunları yaparken, OpeanSea’nin kurucularına yakın çalışıyor, sektörün ve müşterilerin nabzını da tutuyordu. O dönemde dikkatini çeken iki gelişme olmuştu:
Birincisi, markalar OpeanSea’ye gelip NFT yaratmak istediklerini belirtiyorlardı. Ancak, sadakat yönetimi konusunda da yenilikçi yaklaşım talepleri oluyordu. NFT alıyorlardı ancak, onu ürün alımına çevirecek bir sadakat programları yoktu. Blockchain teknolojisine dayalı bir modele ihtiyaçları vardı.
İkincisi ise ABD’de sadakat yönetimi alanına milyarlarca dolar harcanıyordu. Bir kişinin ortalama 17 sadakat programına üyeliği vardı. Ancak, kullanışsız ve verimsiz modeller nedeniyle önemli bölümü başarısız oluyordu. Kritik rakam ise başarısızlık oranının yüzde 68 olmasıydı. Müşterilerin bu orandaki bölümü “mutsuz” idi. Üstelik harcanan 250 milyar dolara rağmen…
İşte genç mühendis Gökçe Güven’i girişime yönelten de bu gerçek oldu. Bu sorunun yenilikçi bir yaklaşımla çözüleceğine inanıyordu. Bu nedenle Kalder adlı girişimini, 2 mühendis arkadaşıyla kurdu. 2021 yılının sonlarında başlayan hazırlık sürecinin ardından 2022 yılının Mayıs ayında Kalder yola çıktı.
Sistemi değiştiren ürünler
Henüz 23 yaşında girişim yolculuğuna çıkan Gökçe Güven’den söz ediyoruz. “Sadakat” yönetimini, blockchain ve kripto bazlı kurgulayan, kendi deyimiyle, “yeni bir kategori” yarattığını paylaşan Güven, girişimcilik öyküsünü ve hedeflerini şöyle ortaya koyuyor: “Dünyada bir paradigma değişimi yaşanıyor. Bir yandan sosyal mecra alanlarında reklam yapmak zorlaşıyor, diğer yandan da yeni markalar, rakipler çıkıyor. Bununla birlikte marka sadakati de azalıyor. Müşteriler müşteri tabanını oluşturmakta ve yönetmekte zorlanmaya başladılar. Blockchain teknolojisine yönelen marka sayısı da bu nedenle artış eğilimine girdi. Bu ortamda şirketlerin/markaların önemli bölümü müşteri yönetimine ‘yukarıdan aşağıya’ bakıyorlar. Müşterinin ne düşündüğünü, ne beklediğini çok umursamayabiliyorlar. Bu konuda onların ne istediklerine dair veriyi de bu yüzden toplayamıyorlar. Biz de yeni dönemin sadakat programını ‘blockchain’ üzerinden yapınca, sistemi değiştirip markaların yeniden yapılanmasına katkıda bulunuyor, müşterilerine yeni/farklı teşvikler vermelerini sağlayan ilk ürünü tasarlamış oluyoruz.
Yeni nesil sadakat programı
Bu bakış açısıyla ‘Saas’a (Software as a service) ve Payment Processing’e dayalı bir platform hazırladık. Markalar bizim ürünümüzü kullanarak bütün sadakat programını düzenleyebiliyor. Bunun için bize aylık ödeme yapıyorlar. Ayrıca bunların NFT ve Token işlemlerini gerçekleştirip, üzerinden bir ücret alıyoruz. Bunu da ‘White label’ şeklinde yapıyoruz. Yani biz markalara altyapı hizmetini veriyoruz, ancak müşteriler bunun Kalder tarafından verildiğini bilmiyorlar. Marka adına biz o hizmeti sunuyoruz.
Şu anda en çok doğrudan tüketiciye (Direct to customer), Restaurant & Hotels, FMCG ve özellikle Z kuşağını hedefleyen şirketler bizi kullanıyor. Bunların yanı sıra Gucci ve Lamborghini gibi markalar da var. Onlardan büyük ilgi görüyoruz, çünkü lüks markalar kullanıcılarını iyi hissettirmek istiyorlar. NFT ile müşterileriyle yakınlık kurmaları çok daha kolay. Bunun yanı sıra yeni yollarla müşteriyi kendi web sitelerine çekmek isteyenler de bize geliyor. Çünkü, bu yolla müşteriyi veri tabanlarına daha kolay çekebiliyorlar.
Sistem nasıl işliyor?
Bizim sistemi anlamak için yaygın kullanılan havayolu şirketi örneğini vermek istiyorum. Şu anda havayolu şirketinde ‘mil’ topluyor, yeni uçuş almak ya da ‘upgrade’ etmek için kullanabiliyorsunuz. Oysa müşteri bundan daha fazlasını bekliyor. Sahip olduğu ‘milleri’ ya da ‘ödülü’, istediği zaman, istediği markada kullanmayı istiyor. Biz bunu blockchain üstünde hızlı ve düşük maliyetli yapıyoruz. Herkes aynı teknoloji ve veri tabanı üzerinde olduğu için, 6 ay-1 yıl sürebilecek işlemleri biz birkaç ‘tık’ta gerçekleştirebiliyoruz.
Örneğin, bir havayolu ile kahve şirketi normal yollarda sadakat konusunda işbirliğine gittiklerinde bazen 1 yıla varan süre gerekir. Oysa biz ‘tık’ ile çözüyoruz. Böylece ‘milleriniz’ ile kahve alabiliyor, başka bir şirkete ve kişiye devredebiliyorsunuz. Özetle biz platformumuza katılan bütün şirketlerin sadakat programını yazmış oluyoruz. Biz altyapıyı kuruyoruz, markalar kullanıp, yaratıcılıklarını sergiliyorlar. Biz onlara cüzdan açıyor, Token ve NFT yaratıyoruz. Uygulama onlara ait.
Gelecek ne getirecek?
Mart ayında yola çıktıktan sonra Türkiye’den de katılanların olduğu turda 3 milyon dolar yatırım aldım, şirket 15 milyon dolardan değerlendi. Yatırımcıları arasında Emergence Capital, Human Capital, Soma Capital, 8VC, DJ Blondish, 500 VC, Accel’den Amit Kumar, Arda Kutsal, Pelin Akın, Paribu Ventures gibi isimler yer aldı. Hedefimiz çok büyük. Kategori tanımlayacak bir inovasyon üzerinde çalışıyoruz. Öyle olmazsa OpenSea’deki işimi bırakmazdım. 1990’lardan kalma sadakat programı oyununu değiştiriyoruz. Önümüzdeki aylarda çalışacağımız 5-10 büyük markayı açıklayıp, belli bir büyüklüğe getirdiğimizde, şirketi 10x Seri A yatırım turuna çıkarırız. Kripto işinde 4-5 yıllık dönemler vardır. Biz kripto işindeyiz ve bu dönemin sonunda, yani 2026’da 1 milyar dolar hedefine ulaşırız”.
KRİTİK VERİLER
- 250 milyar dolar: Dünyada şirketler sadakat programları için çeyrek milyar dolar harcıyor.
- %68: Sadakat programlarında başarısızlık oranı yaklaşık yüzde 68 düzeyinde.
- 14.8 Adet: ABD’de bir kişinin üye olduğu sadakat programı sayısı 15’e yakın ama bunlardan sadece 6.7’si aktif.
- 8.75 milyar dolar: Bu alanda hizmet veren şirketlerin oluşturduğu değer 2021 yılında 9 milyar dolara ulaştı. 2027 yılına kadar yıllık büyüme yüzde 19 düzeyinde olacak.
- %61: Mutsuz olduğunu belirten müşterilerden yüzde 61’i, 2021’de başka şirket/markaya geçiş yaptıklarını paylaştılar. Kaynak. Accenture
“SAHİPLİK EKONOMİSİ YENİ DÖNEMİN GERÇEĞİ”
Şu anda dünyada ‘sahiplik ekonomisi’nden (ownership economy) söz ediliyor. Biz de bu yeni ekonomiyi destekleyen bir şirketiz. Sadakat programında üyelik kartlarını NFT olarak veriyoruz. “Miller” ve “hediyeler” token olarak veriliyor. Bu yolu izlediğinizde, biriken ödüllerin sahibi müşteriler oluyor.
Web 2.0 dünyasında bir kahve dükkanında biriken puanlarınızı başka yerde kullanamazsınız.
Bizim içinde olduğumuz Web 3.0’da ise siz onu başka bir markada kullanabilir, başka bir kişiye devredebilirsiniz. Çünkü, sahibi sizsiniz. Sadece şirket değil, sadakatten müşteri de yararlanmış oluyor.
“1990’lardan kalma sadakat programını değiştiriyoru z. Hedefimiz çok büyük. Kategori tanımlayacak bir inovasyon üzerinde çalışıyoruz.”