in , , , , , ,

Otomobil değil akıllı cihaz

Herkes “yerli otomobil”, o “akıllı cihaz” diyor. “Yaşam alanı”, “ekosistem” gibi kavramlara dikkat çekiyor. TOGG’un CEO’su Gürcan Karakaş, 4,5 yıl süren uzun yolculuğun ilk etabının Mart sonunda tamamlanacağını söylüyor. Önce 20 bin, ardından 75 bin cihazın yollara çıkacağını belirten Karakaş’ın gelecek için hedefleriyse oldukça iddialı.

Otomobil-değil-akıllı-cihaz

GÜRCAN KARAKAŞ
Yerli otomobil TOGG’un CEO’Su

YAZI: M.RAUF ATEŞ – TALAT YEŞİLOĞLU
FOTOĞRAF: HÜSEYİN ALSANCAK

Global, büyük bir otomobil etkinlik şirketinin yetkilisi, davetini ilettiğinde, TOGG’un CEO’su Gürcan Karakaş’tan aldığı yanıta şaşıracaktı. Çünkü, Karakaş, “Biz otomobil ile ilgili fuar ya da etkinliklere katılmıyoruz” yanıtını vermişti. Aslında organizasyon yetkilisi şaşırmakta haklıydı. Bir otomobil şirketinin CEO’su, “Otomobille ilgili etkinliklerde yer almıyoruz” yanıtını veriyordu. Oysa, dünyanın önde gelen otomobil şirketleri dahil sektörün ilgisi büyüktü.

Gürcan Karakaş, bu yanıtının gerekçesini şöyle ortaya koyacaktı: “Biz kendimizi otomobil değil, akıllı cihaz olarak konumlandırıyoruz. Bu nedenle hiç otomobille ilgili etkinliğe, fuara katılmıyoruz. Bunun yerine dijitalle, elektronikle ilgili etkinliklere katılıyoruz. Bu bir bilinç, bir duruş. Biz bu nedenle CES’e (Consumer Electronics Show) gidiyoruz. Bu yıl CES’e hiç akıllı cihaz götürmedik ama bir teknoloji şirketi olarak kendimize gayet iyi bir yer edindik.”

Şaşırtıcı ama Gürcan Karakaş, Mart sonunda piyasaya çıkacak ürüne “otomobil” ya da “araç” demiyor. Onun yerine “akıllı cihaz” kavramını kullanıyor, şirketi için de “teknoloji şirketi” tanımını tercih ediyor. Ona göre, TOGG, otomobilden fazlasını içeriyor. Tek amacı, kullanıcıyı A noktasından B noktasına götürmek değil. Aynı zamanda “yaşam alanı” sunmak, yol boyunca ve sonrasında neredeyse bütün ihtiyaçlarını karşılayabilmek. O nedenle akıllı telefon gibi bu tanımı tercih ediyor.

Bu tanımın arkasındaki gerekçeleri, TOGG’un felsefesini ve geleceğini ise şöyle paylaşıyor:

BİR YAŞAM ARACI

Teknolojideki büyük değişimle birlikte otomotivde çok spesifik alanlarda gelişmelere şahit oluyoruz. Örneğin, bataryalarla birlikte her türlü güç ünitesi değişiyor. Güç elektroniği, yazılım ve bunun bulut bilişimle güncellenebilmesiyle birlikte daha fazla hizmetler sunabiliyoruz. Cep telefonlarındaki gibi yeni gelişmelerle birlikte kullanıcılar sürekli güncelleme yapabilecekler.

Sonuçta her şey birbiriyle bağlantılı hale gelirken, otomobil de bir yaşam aracı haline dönüşüyor. Bu dönüşümle birlikte evimizde ne yapabiliyorsak, araç içinde de onu yapabileceğiz. Günlük yaşamımızda alışveriş yapıyor, oyun oynuyor, film seyrediyor ve alışveriş yapıyoruz. Bunları otomobile getirmek için fintech, insurtech, blockchain, e-ticaret gibi olanakları sunanlarla işbirliği gerekiyor. Yapay zeka ve onunla türetilen her şeye ihtiyaç var.

Bugünden filmi geleceğe sarıp, “kâr havuzuna”, ciroların dağılımına baktığımızda, klasik aracın kârlılık payı yüzde 50’nin altına düşüyor. 2030 yılında içten yanmalı motorlara sahip araçların payının hızla düşeceğini, araçların yüzde 50’lere gerileyeceğini biliyoruz. Bu nedenle kâr edebilmek ve başarı için yeni yollar, yöntemler bulunması gerekiyor diye düşünüyoruz. Yola çıkınca, “oyunun kuralları değişiyor” demiştik. Geldiğimiz noktada oyunun kendisi değişiyor.

TOGG YÜZDE 98 HAZIR

İşimizi tek bir cihaza indirgemiyoruz, büyük bir ekosistem hazırlığı olarak görüyoruz. Ancak, Ocak ayı sonu itibarıyla 4,5 yıllık ürüne giden yolculuk bitti sayılır. Oran vermek gerekirse yüzde 98 düzeyine ulaştık. Testlerin tamamlanmasıyla birlikte Mart ayından sonra pazarlamaya, satışa ve sevkiyatlara başlıyoruz.

Ancak yaptığımız işin boyutlarına iyi bakmak lazım. Sıfırdan bir akıllı cihaz tasarladık. Önce prototipler oldu, onlar denendi. Denendikçe eklemeler oldu. Bir yandan tesis hazırlandı, deneme üretimleri gerçekleştirildi, beraberinde sıfırdan “ekosistemi” oluşturduk.

Aslında yola, “bir otomobil yapıyoruz” diye çıksak, bunların önemli bölümüne ihtiyaç olmazdı. Biz “kullanıcı dostu” akılı cihaz yapmak için, bir startup mantığı ile yola çıktık. Bunun için 350’den fazla “kullanıcı senaryosu” çalışarak 40’ın üzerinde yenilikçi konsept belirledik. 2000’den fazla kişinin katıldığı kantitatif araştırma, 30’un üzerinde “odak” grup çalışması yaptık.

Öncelik verdiğimiz konseptlere bağlı olarak bir ‘Kullanıcı Yolculuğu Haritası’ çıkardık. Hatta “ne kadar değer biçilir” konusunu da ölçtük. Bunların hiçbiri otomobil dünyasında yok. Eğer akıllı cihaz yerine klasik bir araç tasarlasak ve üretsek, süre 6-12 ay arasında daha kısa olurdu.

Öte yandan biz bugünkü konuma da çok hızlı, sadece 4,5 yılda geldik. Başkaları bu konuma 10 yılda gelebilirdi. Lisanslama yöntemiyle ilerlesek, süre çok daha kısa olurdu. Ama o zaman da fikri ve sınai mülkiyeti kendimize ait olmaz, karar alabilmek için her seferinde lisans sahibine sormamız gerekirdi.

CİHAZDA TEKNOLOJİNİN PAYI

Eskiden bir otomobilin içindeki yeni nesil bir motor ya da şanzıman, teknoloji sayılırdı. O oran yüzde 78-80 idi. Aslında bu oran hiç değişmez, hep aynı aralıkta gider. Ürünlerin yeri ya da şekli değişir. Şimdi şanzıman/motorun payını yüzde 80 ile batarya aldı.

Yeni nesil araçlarda teknoloji bununla da yeterli kalmıyor. Hareket ettiği sürece ya bir şeyle bağlantılı ya da bir şeyin içerisinde. Artık “Teknoloji mi aracın içinde, araç mı teknolojinin içerisinde” konusu tartışılıyor.

İlk başladığımız dönemde bazı arkadaşlar, “başka araçlarda da internet var” demişlerdi. Doğru, ancak bizim yaptığımız farklı. Bizim akıllı cihazımız, kendi bilgisayarı ya da kullanıcı bilgisayarıyla buluta bağlanıp dış dünyayla entegre olabiliyor. Bizim eğlence sistemimiz, yanına park eden bir başka Togg’un eğlence sistemiyle iletişime geçiyorsa, izin vermiş olması halinde, kullanıcının zevkine göre müzik alışverişi yapabiliyorsa, biz başka bir şey ortaya çıkarmışız anlamına geliyor. Sonuçta “yeni nesil teknolojinin payı nedir” derseniz yüzde 80’i bulur.

BİRİNCİ YILIN HEDEFİ

Biz ilk etapta 2023 yılında 20 bin akıllı cihaz üreteceğiz. Bunun hesabını kitabını ona göre yaptık. Aslında bunun biraz altındaydı ama talep olduğunu görüyoruz, ona göre yeniden belirledik.

Gemlik’teki kapasitemiz 175 bin adet. Ancak, teknoloji dünyasında üretimi bir günden diğer güne artıramıyorsunuz. Dolayısıyla, potansiyeli maksimize ettikten ve SUV’den sonra Sedan’ı, ondan sonra diğer modelimiz XCoupe’yi getirmeyi, üretmeyi planlıyoruz. Böyle olunca, ürün çeşitlemesiyle, 100 bini rahat yakalarız.

İkinci aşamada 175 bin var. Teşvik belgesini de ona göre almıştık. O da tamamen B segmentindeki SUV’ın ve aynı zamanda ticari araç olarak da kullanılabilecek olan MPV’nin de devreye girmesiyle birlikte ulaşılacak yıllık üretim rakamımız. Bizim 15 yıllık planımızda bunların hepsi ve finansmanı öngörüldü. Geldiğimiz noktada mart sonundan itibaren 20 bin üreteceğiz. Gelecek yıl ise talebe göre ilerleyeceğiz. Biz bu konularda biraz temkinli/gerçekçi gidiyoruz. Esas sıkıntı, üstünü planlayıp, aşağıda gerçekleştirmektir. Biraz daha aşağıda tahmin yaparak ilerliyoruz.

BAYİ/SERVİS SİSTEMİ

Biz fiziksel ve dijitali birleştiriyoruz. Bunu yaparken de bir bayi organizasyonuna gitmedik. Zaten dünyada da yeni nesil araçlarda kimse bu yola gitmiyor. Artık otomobil alırken kimse hemen fiziksel alana gitmiyor. İnternette araştırma yapıp, sorularına yanıt buluyor ve satın alma sürecine yöneliyor.

Bir yandan da elektrikli araçların parçaları, klasiklere göre daha az. Diğer araçlar yılda 3-4 defa servise giderken, elektriklilerin öyle bir ihtiyacı olmuyor. Kaza yapmadığınız sürece 2 ya da 3 yılda bir servise gitmeniz yeterli olacak. Dolayısıyla bayi organizasyonunu destekleyecek bir iş modeli de yok.

Bir yandan artık internetten her şeyi alma olanağı var. Togg’da da bunu yapacağız. Ancak, almak istediğinizde Togg Store’dan, deneyim noktalarından da akıllıcı cihazlarımıza temas edebileceksiniz. Bu noktalardan Zorlu’daki şu anda aktif. Önümüzdeki dönemde İstanbul’da Anadolu yakasında 1 mekan daha açacağız. Gemlik Kampüsümüz ve Ankara’da birer adet deneyim noktası açılacak. Bu yolla tüm Türkiye’ye yayacağız. Bunların da farklı büyüklükleri olacak.

Serviste de benzer yöntemi izleyeceğiz. Ticaret Bakanlığı’nın öngördüğü 20 yerde olma zorunluluğu var. Biz de ona uygun bir yol izleyip, belgemizi alıyoruz. Orada da profesyonel şirketlerle çalışma kararı aldık. Artık böyle bir sistemde bir şirketin bu altyapıyı kurup başarılı olması zor. Ancak, mevcut şirketlerin içinde, Togg’a özel alanlar kurarak yol alacağız.

EKOSİSTEM NASIL İŞLEYECEK?

Bir Togg akıllı cihazında/ekosisteminde, farkı kullanıcı hemen hissedecek. İlk fark, kullanıcı, yolculuğu, sağda oturarak yapabilecek. Önünde boydan boya 3’e ayrılmış büyük bir ekran var. Burada oyun oynayabilir, film izleyebilir, alışveriş yapabilirsiniz.

Örneğin, çok yakında Truemore uygulamamızı devreye aldık. Bunun içinde GoMore adlı bir lokasyon bazlı hizmet var. Bir yerden bir yere giderken çok sayıda hizmet alabilir, özellikle startup’lardan dünya kadar iş çıkarabilirsiniz. O rotadaki her türlü hizmeti, yolcunun ihtiyaçlarını birbirine bağlayabilirsiniz.

Diğeri ise “EarnMore” bölümü. Burada ise fintech altyapısıyla kesintisiz/uçtan uca kazandırma ve puan toplama yöntemi sunuyoruz. Örneğin Hopi var. THY ile mil kazanabilirsiniz.

İleride bizim çıkaracağımız Toggen (dijital paramız) ile şarj istasyonunda ödeme yapabileceksiniz. Artı bunun yapılabilmesi için bir dijital cüzdan oluşturduk. Bunun içinde her türlü veri dijital varlık, örneğin NFT ve token olabilir. Bir NFT “dijital magnet” oluşturabilir, istediğinizde, Truemore’da açık artırmayla satabilirsiniz.

Kullanıcıyı eğlendiren, gündelik hayatı oyunlaştırma yoluyla daha kolay ve keyifli hale getiren akıllı yaşam hizmetlerini de Play.more’da sunuyoruz. Scale.more ise iş birliklerini büyütecek.

EKOSİSTEMİN BÜYÜKLÜĞÜ

Sürekli gelişen, iş birlikleriyle büyüyen bir ekosistemden söz ediyoruz. Bu ekosistem ile kesintisiz ve entegre kullanıcı deneyimi sunuyoruz. Şu ana kadar Trendyol, Hopi, Plug and Play, THY, Shell, Paycell, ETIYA, SMART IX ve BlindLook ile güçlü iş birliklerine imza attık. Bundan sonra da ekosistemi geliştirmeye, kullanıcılara daha fazla seçenek oluşturmaya devam edeceğiz.

Cihaz kısmı ile araç kısmı ve temiz enerji tarafının dünyaları farklı. Eski nesil araçta tedarikçiler vardı. Biz onlara iş ortağı diyoruz. Alışverişten daha fazlasını hedefliyoruz. Bu tip şirketlerin sayısı 120’dir. Yüzde 70’i Türkiye’de üretim yapar. Toplam değerimizin içindeki payı da yüzde 51’in üzerindedir.

Startup tarafında ise 350 şirketten fazlasını inceledik, yol aldık. 20 startup ile el sıkıştık, 40’ı ile de çalışma için görüşmeler devam ediyor. Sene içinde bunların 20’si de devreye girer, 40 startup sayısına ulaşırız. Bu da çok iyi bir rakamdır ve arkası kartopu gibi gelir.

OTONOM TARAFINDA NE VAR?

Filmi biraz geleceğe sardığımızda, otonom sürüşe çok yaklaştığımızı görüyoruz. O sistemde öncelikle ileri sürüş destekleri var. Şerit değiştirme, öndeki aracın yakınlaşması gibi konularda uyarı yapıyor, bizim hayatımızı kolaylaştırıyor. Bir de aracın üzerindeki ilave teknolojiler olacak.

Açıkçası bizim önceliğimiz, ileri sürüş desteği olacak. Şu anda 160 kilometre hızla gidilen bir yolda kaç kişi otonom sürüşü tercih eder? Açıkçası bunu tercih edenlerin sayısı çok azdır. Ancak, İstanbul içinde, trafiğin 25-30 kilometre hızla aktığı durumlarda herkes “otonom” sürüş isteyebilir.

Bizim de üzerinde çalıştığımız konu bu. Buna da “rush hour pilot” adını verdik. Yavaş akan trafikte kontrolü ele alıp kullanıcılarına toplantıdan, gazete ya da kitap okumaya kadar pek çok imkân veren bir destek sistemi. İstanbul’da bir yıl boyunca trafikte dur-kalkta kaybedilen 2 haftalık sürenin bir haftasını kullanıcıya kazandırmak istiyoruz. Bana göre “otonom” sürüşün ilk faydası da buradan gelecek.

YERLİ-YABANCI ORANI

Dünyanın ender yerlerinde böyle bir ölçüm yapılır. Türkiye de bunlardan biri. Dünyada fikri mülkiyete dikkat çekmek için açıklanır. Araç ya da cihaz ne olursa olsun, fikri mülkiyet önemlidir. O size istediğinizi yapma şansını verir. O nedenle biz yola çıkarken fikri mülkiyetin bizde olmasına odaklandık. Akıllı cihazımızın fikri mülkiyeti yüzde 100 bize aittir.

Ancak, yabancı/yerli oranı da çok önemlidir. Biz öncelikle batarya gibi birinci öncelikli teknolojileri getirdik. Ardından ikincil öncelikli olanlara odaklandık, bir plan çerçevesine yerleştirdik. Bu yol haritası çerçevesinde yüzde 51 oranında yerlilik oranına sahibiz.

Tedarikçilerin yüzde 76’sı Türkiye kökenli şirketlerden oluşuyor. Türkiye’de üretilen yabancı markalı otomobillerde de yerlilik oranı yüzde 20’lerden yüzde 60’a kadar değişir.

5 YIL SONRASI

Gelecekle ilgili sorular üzerinde çok kafa yoruyoruz. Bu bir hayalle başladı, adım adım da yaklaşıyoruz. Bizim oluşturduğumuz sadece bir akıllı cihaz değil. İçinde temiz enerjisi, sürdürülebilirliğin önemli bir ölçümü olan ESG’yi de kapsayan sistem yaratıyoruz. Bunun yanı sıra bu ekosistem, bir çekirdek olmaktan çıkıp büyük bir aileye dönüşüyor. İçinden mutlaka “unicorn”, “yarım unicorn” şirketler çıkacak. Böyle bir ortamda olayın sadece bir teknoloji yatırımı olarak kalmadığını Türkiye’yi bir üst aşamaya taşıdığını görüyoruz.

5 yıl sonra içten yanmalı motorlarla hâlâ para kazanacağını sanan şirketler varsa, onlar ciddi şekilde yanılacaklar. Çünkü, ölçek ekonomisi onlar için iyice kaybolacak. Üstelik dijital dünya içinde yer alamıyorsa, sınırlı sayıda başarılı olabilecek.

Bunun yanı sıra şirketlerin “kâr havuzları” değişiyor, daha da değişecek. Olayın “hardware/donanım” tarafında “değiştirilebilir bir “commodity”ye (emtia) dönüşecek. Apple’ın gerçeği nedir? Harika bir cihaz getiriyor ama eninde sonunda ekosistemiyle, içindeki uygulamalarla kullanıcıyı kendisine bağlıyor. Şu anda mobilite alanında 4-5 şirket bu gerçeği kavramış durumda. Kullanıcıya sunduğu faydayı ön planda tutanlar gelecekte de var olacaklar.

“2032’DEN SONRA GELİRLERİN YÜZDE 50’Sİ YAZILIMDAN GELECEK”

  • UYGULAMADAN KÂR
    Sektörde “kâr havuzları” el değiştiriyor. Satış sonrasındaki “kâr havuzları”, klasik dünyadan dijital tarafa kayıyor. Akıllı cihaz içindeki uygulamalardan, yazılımlardan gelecek kârlar, parça değişimi ve benzeri satış sonrası hizmetlerin önüne geçecek.
  • SATIŞ SONRASININ % 80’İ
    Otomobilde klasik araçların gelirlerinin yüzde 80’i satış sonrasından gelir. Ben eski işimde satış sonrası hizmetleri yönetiyordum. Eski bir bilgi ama fikir vermesi açısından önemli… Aracın yaş ortalamasıyla da ilgilidir. 8 yaşındaki bir aracın şirkete kazandırdığı paranın çok önemli bölümü satış sonrasından gelir. Oradaki kâr marjları çok önemlidir.
  • YAZILIMIN GÜCÜ
    Biz 2032’den sonra yazılım ağırlıklı, yeni nesil hizmetlerin payının yüzde 50’yi geçeceğini planlıyoruz. 2025’te yüzde 17’ye yükseleceğini tahmin ettiğimiz bu oranın günümüzde yüzde 6 seviyesinde olduğunu düşünüyoruz.

TESLA/TOGG FARKI

“Arada şöyle bir fark var. Biz önce bir otomobil yapalım, sonra onu akıllandıralım, ardından kullanıcılardan gelen talepleri ekleyelim diye yola çıkmadık. Yazılım dünyasında ‘patchwork’ denilen, ‘yamalı bohça’ gibi gitmek yerine, biz baştan planlayarak yola çıktık. Biz başından itibaren, resmin bütününü görerek yazılım ve donanımını planladık. En önemli fark da burada oldu.”

YENİ NESİL HESAP

Elektrikli/Akıllı Cihaz rakamları nasıl değiştirecek?

  • %98 BÜYÜK FİNAL
    4.5 yıl önce başlayan ve ürüne giden yolculuğumuzda yüzde 98’lik bölümü tamamladık.
  • %50 KLASİĞİN SONU
    2030 yılından sonra otomobil sektöründe içten yanmalı motorların payı yüzde 50’nin altına inecek, elektrikli yükselecek.
  • 350 SENARYONUN GÜCÜ
    “Kullanıcı dostu” akılı cihaz için 350’den fazla “kullanıcı senaryosu” çalışarak 40’ın üzerinde yenilikçi konsept belirlendi.
  • %80 TEKNOLOJİ
    Her zaman otomobilin içinde teknoloji. Geçmişte motor ya da şanzımandı, şimdi batarya var. Bu oran hep %78-80’dir.
  • 2-3 YIL SERVİS YOK MU?
    Klasik otomobil için 3-4 defa servise giderken, elektriklilerde kaza yapmazsanız buna ihtiyaç yok. 2-3 yılda bir gitmek yeterli.
  • %50 KÂR HAVUZU
    Klasik otomobillerde gelirler “satış sonrası” hizmetler ağırlıklı idi. Akıllı cihazda 2032 yılında gelirlerin yüzde 50’den fazlası yazılımdan gelecek.

“BATARYADA İHTİYACIMIZIN 2 KATI KAPASİTE KURUYORUZ”

  • ENTEGRE BATARYA ÜRETİMİ
    Şu andaki önceliklerimizden biri de batarya yatırımıdır. Farklı önerilere rağmen biz batarya yatırımına öncelik verdik. Çünkü, geldiğimiz noktada biz bataryanın sadece paket üretimini değil, kimyasının gelişimi, hücrelerinin üretilmesi, mühendislerinin yetiştirilmesi ve oradan çıkacak fikri mülkiyet haklarına kadar geniş bir alana yatırım yapıyoruz.
  • SADECE TOGG İÇİN DEĞİL
    Farasis ile ortak yaptığımız yatırımın adını da Silk Road’un ilk hecelerini alarak (İpek Yolu) SİRO koyduk. Bu yatırım sadece Togg’un ihtiyacı için yapılmadı. SİRO ürünleri yenilenebilir kaynaklardan elde edilen enerjinin depolanması ve diğer şirketler için de teknolojisini sunacak. Togg’un ihtiyacının 2 katı kapasiteye sahip bir tesis kuruyoruz.
  • 3 AŞAMALI PLAN
    İyi ki yapmışız. Şimdi herkes Avrupa’da “elektrikli araca” dönüyoruz, diyor. Bataryayı nereden bulacaklar? Her elektrikli araç üreten bir “hücre” tesisi kuramaz ki! Yeteri kadar hücre üreten tesis yok. Bizim SIRO’da 3 aşamalı planımız var. İlk başta hücreyi ithal ediyor, sonra modül ve paket üretiyoruz. Ardından 2 sene sonra hücreyi de üreteceğiz. Onu da planlanandan daha erken bir tarihe çekiyoruz. Bu çok önemli ve değerli bir iş. Bunu dünyada geliştiren şirketlerin sayısı çok sınırlı.

OTOMOBİLDEN FAZLASI

  • Biz otomobil değil, mobilite hizmeti sunuyoruz.
  • Yazılımın ağırlıklı olduğu bir cihaz ürettik.
  • Gerçek anlamda bir akıllı cihaz içi yaşam alanı yaratıyoruz.
  • Blockchain üzerinden akıllı kontratlarla bağlantı kuruyoruz.
  • ‘Infotainment’ sistemi yöneten bilgisayarı kendimiz tasarladık. Bu sayede çok sayıda özelliği şekillendi-rebiliyoruz. İçinde bir “hardware/donanım” farkı yarattık.

BLOCKCHAIN İLE SIRA DIŞI ÇÖZÜMLER

  • BLOCKCHAIN ÇÖZÜMÜ
    Artık kullanıcı “Bana uçtan uca kesintisiz bir deneyimi verin” diyor. Araç kullanırken şifre, kimlik bilgisi, hesap numarası gibi ayrıntılarla uğraşmak istemiyor. Bu ihtiyacı çözmek için “akıllı kontrat” yöntemini, “blok zincirini” seçtik. 2020 Ekim ayından beri yaptığımız araştırma sonucunda “hızlı”, “yeşil” ve “güvenli” yapan bir teknolojiyi seçtik.
  • AVA LABS İLE İŞBİRLİĞİ
    Ava Labs bunlardan biriydi. Başında Emin Gün Sirer var. Ortak bir hedefte buluştuğumuzu gördük. Emin Gün Bey’in kişisel ilgisiyle de gerçekleştirdik. Kendisinin de deyimiyle, bu işbirliği ile “akıllı cihazın entelektüel seviyesini” bir aşama yukarı taşıdık.
  • AKILLI KONTRAT FARKI
    Akıllı kontratlar sayesinde bir noktadan bir noktaya, makineden makineye, insandan insana, bankadan bankaya, makineden insana, transferler aracısız yapılabilir. Ancak bunun içinde başka özellikler de olmak zorunda. O akıllı kontratları da işi bilen insanlarla yazmalıyız. Bu durumda yazılım geliştiricilere, startup’lara ihtiyaç var. Örneğin, kendi token’imizi (Toggen tescil etti) yapıyoruz. Bunu bir startup geliştirecek, ödemesini dijital cüzdan üzerinden yapacağız.
  • İSVİÇRELİ ŞİRKET İŞBİRLİĞİ
    Dijital cüzdanın içeriğinin şekillendirilmesini, belli bir güvenlik seviyesinde olmasını ve “custodian service” dediğimiz hizmetin alınması için İsviçreli Metaco ile anlaştık. Orada da blok zinciri etrafında bir “işbirliği” grubu oluşmaya başladı. Mesela bu sayede, şehirler arası bir seyahat sırasında, yolunuzun üstündeki bir riski, sadece birkaç saat için bile olsa sigortalayabileceksiniz.

Yazar: Rauf Ateş

Fast Company Türkiye Kurucusu

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Banknot talebi 20 yılın en düşük seviyesinde

bu-ayin-onerileri

Bu ayın önerileri