Yönetim Kurulunda Kadın Derneği (YKKD), 9 yıl önce yola çıktığında çok açık bir hedefi vardı: “Türkiye’de yönetim kurullarında kadın sayısını artırmak.” Nüfus ve nitelik açısından eşit bir toplumda, erkeklerin üstün oldukları pek çok alan vardı. Özellikle de iş dünyasında, yönetici pozisyonlarına katılım konusunda erkekler açıkça öndeydi. Oysa, yapılan araştırmalar, kadınların karar mercilerinde yer almalarının ekonomiye, iş dünyasına büyük katkı yapacağını ortaya koyuyordu.
YKKD’nin Danışma Kurulu Başkanı Murat Özyeğin, önceki başkanlar ile yönetim kurullarının bu konuda önemli çalışmalar yaptığını, artık yeni bir çıkış için zamanın geldiğini düşünüyor. Bunun için de iş dünyasına yönelik bir çağrı yapıyor:
“Sadece eşitlik perspektifinden değil, toplumsal kalkınma açısından da konunun öneminin farkında olmalıyız. İş dünyası olarak büyümenin önündeki engellerden biri de olan bu eşitsizliği gidermek için gereken her şeyi yapmalı ve artık bu konuda mazeret üretmemeliyiz.”
“Çok iyi bir planlamayla bugüne kadar gelindi. Önce bir havuz oluşturuldu. Çok sayıda başarılı yönetici kadın bir araya getirildi. Mentorluk ve eğitim programlarıyla desteklendiler. Çeşitli programlarla, yönetim kurullarında çok etkin ve kuvvetli üyeler olmaları için hazırlandılar” diyen Özyeğin’a göre Türkiye’de şu anda çok güçlü bir yönetici kadın havuzumuz var. Bu nedenle de artık iş dünyasına bir çağrı yaptıklarını söylüyor ve görüşlerini, sorularımızla şöyle ortaya koyuyor:
Böyle bir çağrı, hazır olduğunuz için mi yapılıyor?
Harekete geçme zamanı geldiğini düşünerek, YKKD olarak bir çağrı yapmaya karar verdik. Bu çağrı için de özellikle yönetim kurullarının oluşturulmasına giden süreci seçtik. Biliyorsunuz, şirketler yönetim kurulu üyelerini, ağırlıklı olarak Mart-Mayıs döneminde gerçekleşecek genel kurullarda seçiyorlar.
Özellikle de genel kurul hazırlıklarının yapıldığı ve adayların belirlendiği bu dönemde bu çağrıyı yapmak istedik. Üstelik bu çağrıyı sadece Türkiye için değil, dünya için de çok önemli bir dönemde yapıyoruz. Çünkü, eşitliğin ve doğru şekilde kaynak kullanımının çok kritik olduğunu gördüğümüz pandemi sürecinde bu konuyu ön planda tutmanın, şimdi çok daha kıymetli olduğuna inanıyoruz.
Yönetim kurullarına girmeye hazır 200 kadın yöneticimizin özgeçmişleriyle yer aldıkları albümümüz hem basılı hem dijital formatta hazır. Her biri birbirinden kıymetli yöneticilerden oluşan bu güçlü havuzumuza güvenerek yaptığımız çağrının karşılık bulacağına inanıyoruz. Zira iş dünyasının artık yönetim kurullarına kadın atamamak için bir mazereti kalmadı. Biz bu çağrıyla kadın temsilinin, eşitliğin öneminin ve bu kaynağın kullanımının şirketlerin gelişimine ne kadar büyük bir katkı sağlayacağının altını çiziyoruz.
Bugün gördüğümüz tabloda neden Türkiye’de yönetim kurullarında az kadın var?
Burada aday havuzu çok önemli. Türkiye’de kadın CEO oranı yüzde 4 düzeyinde, yani CEO’ların yüzde 96’sı erkek. İş dünyasına erkeklerle eşit oranda başlayan kadınların yönetim kademelerine gelme oranları, tüm dünyada olduğu gibi ciddi derecede düşüyor. İş yaşam dengesinin yanı sıra, ev içi sorumluluklar ve çocuk bakımı da kadınlar üzerinde toplumsal cinsiyet rolleri açısından bir baskı oluşturuyor. Bu baskı altında kadınlar işini bırakmak durumunda kalabiliyor. Dolayısıyla erkeklerle eşit seviyede işe başlamış kadın adaylar yarıştan kopuyor.
Sadece derneklerin değil iş dünyasının da bu noktada bütünsel politikalar üretmesi gerekiyor. Grubumuzda geçen sene başlattığımız kreş desteği uygulamasında kadın çalışanlarımızdan aldığımız geri bildirimler, bu konunun düşündüğümüzden daha önemli olduğunu bize kanıtladı. Şirketlerin kadın çalışanlarını tabandan itibaren desteklemesi hem tepe yöneticisi olma yolunda ilerlemelerini hem de cam tavanlarını kırmalarını sağlıyor. Bir diğer sorun da karar vericilerin bakış açısı. Aynı kabiliyetlere sahip iki kişi arasında seçim yaparken, cinsiyetin göz önünde bulundurulması çok büyük bir problem. Ancak, ben bugünün liderlerinde bu bakış açısı probleminin var olduğuna inanmak dahi istemiyorum. Kadınlara karşı önyargılar ve birtakım kabuller maalesef mevcut. Ancak, nihayetinde karar alıcıların düşünce şeklinin değişmesi lazım ki, aşağıya doğru da bir akım yaratalım. En önemli konu beynimizdeki örümcek ağını atmak, konuyu içselleştirmiş olmak. Cinsiyet meselesini gündemde tutmaya gerek duymadığımız gün dünya eşit bir yer olacak. Ancak kaynaklardan eşit faydalanmadığımızda dünya hiçbir zaman optimum noktaya ulaşamayacak.
Yaptığınız çağrıdan nasıl bir sonuç almayı, 2021 sonunda hangi noktaya gelmeyi bekliyorsunuz?
İlk etapta beklentimiz, liderlerin bu mektuptan haberdar olması, okuması, bu çağrıyı dikkate alması. İkincisi, albümümüze, adaylara olan ilginin artması. Adaylar hakkında bilgi almak ve adaylarla tanışmak istemeleri.
Takip edeceğimiz ilk oran da Aralık-Şubat aylarında bu tür taleplerin gelme yoğunluğu olacak. Sonrasında atama oranlarına bakacağız. Bu konuyu, farkındalık yaratmanın çok ötesinde bir mesele olarak görüyoruz. Çok heyecanlıyız çünkü adaylarımızın hepsinin çok güçlü olduğuna inanıyoruz.
Yönetim kurullarında kadın sayısında Türkiye için ulaşmak istediğiniz hedef nedir?
McKinsey’nin “Women in the Workplace” araştırması, pandemiyle beraber son 5-6 yılda kadınların işgücüne dahil olması konusunda verilen tüm çabaların boşa gittiğini gösteriyor. İleri gitmenin de ötesinde, geri gidişi durdurmamız gereken bir noktadayız. Biz de özellikle böyle bir dönemde bu çağrının yapılmasının önemli olduğunu düşündük. Amaç eşitlik olmalı. Bunun için de önce yüzde 30 kritik eşiği aşılmalı. Aslında, kadın temsiliyetinin oluşturulmasının da ötesinde, yönetim kurullarını daha işlevsel bir hale getirmek, yapısını ve işleyişini değiştirmek gerekli. Kadın üyelerin eklenmesi de bunu gerçekleştirmek için muhteşem bir katalizör.
Mektubunuzu alan, çağrınızı duyan ve bu programdan faydalanmak isteyen iş insanları için ne yapacaksınız?
Onlara havuzumuzu açacağız ve kaynaklarımızı kolayca inceleyebilmeleri için gereken desteği sağlayacağız. İhtiyaç halinde, yönetim kurulu üyeleriyle ilgili daha fazla bilgi ve görüşmeler sağlayacağız. Ben de bizzat tecrübelerimi paylaşacağım.
Bu tecrübelerden birini Hollanda’da edindim. Hollanda’da, “Mükemmel Kurumsal Yönetişim İlkeleri” adıyla, bu programın ve oranların takibini yapan bir uygunluk denetim organizasyonu var. Bu organizasyon bağlayıcı değil, tavsiye niteliğindedir. Siz şirket olarak bu ilkelere uymak istediğinizi anons ettiğinizde, toplumun gözünde daha iyi bir şirket olursunuz. Yönetim kurulunda kadın üyelerin olması da bu ilkelerin içindedir.
Eğer kadın üye yoksa, neden atamadığınızı açıklayabilmeniz lazım. Gerçekten bir kadın aday aradınız da bulamadınız mı? Yoksa buldunuz da atamadınız mı? Bu sorulara cevabınız yoksa zaten yeterince çaba göstermemişsinizdir. Sonuç olarak, sizin bu meseleyi, karar verme mercilerinizin birinci önceliği haline getirmeniz lazım.
YÖNETİM KURULUNA SEÇİM NASIL YAPILIYOR?
1. Yönetim kurulu üyeleri atanırken, birkaç faktör öne çıkar. Öncelikli olarak bilgi birikimi ve deneyim açısından nasıl bir profile ihtiyaç duyulduğu belirleyici rol oynar.
2. Başkanın rahat hissedeceği ve yönetim kurulu dinamiklerinin başarılı bir şekilde işleyeceği bir atama aranır.
3. Şirketin menfaati ve iyiliği ön planda tutulur. Böyle bakıldığında şirketin önceliği, aynı zamanda yönetim kurulunun önceliği de olmalıdır. Bağımsız üye atama kriteri de bu doğrultuda gerçekleşir.
4. Bu noktada bağımsız üyelerin katılımı çok kıymetli. Bununla ilgili sektörlere göre farklı regülasyonlar var. Örneğin, bankacılık gibi düzenleyici kuruluşların etkin olduğu sektörlerde bağımsız üye konusu daha fazla öne çıkar. Ancak, hangi sektör olursa olsun bağımsız kadın üye atamak ve dengeyi sağlamak hepimizin görevi. Artık kimse, “Ben isterdim ama…” cümlesini kuramaz.
“DÖNÜŞÜME KARİYERE GİRİŞTEN BAŞLANMALI”
“Araştırmalar yönetim kurullarında cinsiyet çeşitliliği sağlanan şirketlerin performansının, diğerlerinden yüzde 15 oranında daha iyi olduğunu gösteriyor. Fakat dünya genelinde olduğu gibi, ülkemizde de bu orandaki artış ne yazık ki hedeflenenden düşük seyrediyor.
Pandemi koşulları da kadınların çalışma hayatındaki kazanımlarını olumsuz etkileyecek şekilde işliyor. Önemli olan bu süreci bir dönüşüm için fırsata çevirebilmek.”
YENİ DÖNEMDE İK VE OFİS GÜNDEMİ
“Zorlu Grubu’nda yöneticiler dahil her kademede kadın temsiliyetinin artması, görev alması için çalışıyoruz.
Şu anda şirketlerimizin yönetim kurullarında hissedar ve bağımsız üye olarak yer alan kadın yöneticilerimiz bulunuyor.
Şirketlerimizde kadın çalışan oranımızı 2022’ye kadar yüzde 40’a, üst düzey kadın yönetici oranımızı da yüzde 25’e çıkarma hedefimiz var.”
“MÜDAHALE ETMEZSEK YÜZDE 30’U 15 YILDA GÖRÜRÜZ”
YÜZDE 1 ARTIŞ YETERSİZ Yönetim kurullarında kadın sayısını artırmak için çalışıyoruz, Yüzde 30 Kulübü de dünyada ve Türkiye’de aynı amaç için çalışıyor. Ancak, yüzde 30 hedef değil, kritik bir eşik. Hedef yüzde 50’nin altı olamaz. Türkiye’de 2019 sonu itibarıyla bu oran yüzde 15.9 idi, 2020’de sadece yüzde 1 artarak yüzde 17 oldu. Biz bu yolculuğa başladığımızda yüzde 11.9 idi, müdahale etmezsek bu şekilde yüzde 30’u ancak 15 senede görebiliriz.
İNGİLTERE ÖRNEĞİ Bizim önümüzde bir İngiltere örneği var. Tıpkı bizim Danışma Kurulumuz gibi bir grup girişimde bulundu ve hükûmet de bunu destekledi. Kota değil ama hedef koydular. İş dünyasının kararlılığı ve hükûmetin desteğiyle 2020 itibarıyla yüzde 30 oranına ulaştılar. Ancak, biz başladığımızda İngiltere ile aynı noktadaydık. 2011’de onlar da biz de yüzde 11-12 düzeyindeydik. Dolayısıyla bu yapılabilir yeter ki kararlılık olsun.
“4 KADIN CEO’MUZ VAR”
“Anadolu Grubu’nda kadınların ortak aklımıza kattıkları değerin her zaman farkındayız. Hem kadın çalışan oranımız hem de kadın yönetici oranımız yüzde 30’un üzerinde. Araştırmalarda son birkaç yıldır Türkiye’nin en çok kadın yöneticiye sahip holdingi olarak çıkıyoruz. Şirketlerimizde kadın yönetim kurulu üyelerimiz olduğu gibi 4 şirketimiz de kadın genel müdürler tarafından yönetiliyor.
Kadınların sayısını artırmanın yolu, daha fazla nitelikli kadın yöneticinin yetişmesi için onlara fırsat eşitliği sağlamaktan geçiyor. Kadın liderler yetiştikçe ve yarattıkları fark ortaya çıktıkça, yönetim kurulunda yüzde 30 hedefine ulaşılması konusunda kısa zamanda önemli bir yol alınacağına inanıyorum.”
“YÜZDE 30’DAN HALA UZAĞIZ”
“Halka açık şirketlerde bu hedefe ilerleme konusunda önemli yol alındı, ancak hala yüzde 30 oranından uzağız. Asıl halka açık olmayan aile işletmelerinde ve kamuda, daha kat etmemiz gereken uzun bir yol olduğunu görüyorum. Bu nedenle de bir zaman öngörüsünde bulunamıyorum. Zamanı kısaltmak için bilinç artırıcı çalışmalar yaparken, İngiltere, Fransa ve Almanya’da olduğu gibi ‘kota’ uygulamasının tüm şirketlerde hayata geçirilmesinin önemli bir fark yaratacağı görüşündeyim. Kadınların yönetim kurullarındaki yüzde 30 temsilinin yarattığı fayda ve verimlilik görülmeye başlandığında, ‘bilinç’ tam anlamıyla yerine oturacak ve bu kotadan çıkıp ihtiyaç haline gelecektir.”
“ERKEK ADAYLA EŞİTSE ÖNCELİĞİ KADINA VERİYORUM”
CİNSİYETİ OLMAZ Yönetim kuruluna atanacak bir üyede bulunması gereken nitelikler bellidir. Bunlar kadın veya erkek adaya göre değişmez.
DENEYİM ÖNEMLİ Üyeliğe atanacak adayın daha önce yöneticilik ve liderlik pozisyonlarında bulunmuş, kurumsal yönetimi iyi bilen, sektörel deneyime sahip, iş ahlâkı ve çalışma anlayışı açısından güvenilir bir insan olması gerekir.
DEĞER YARATMALI Kuruldaki varlığı ve çalışmalarıyla şirket için değer yaratacak bir aday olmalı. Hangi cinsiyetten olursa olsun tüm adaylarda bu nitelikleri ararız.
POZİTİF AYRIM Ben Yönetim Kurullarında kadın üye sayısının artırılması gerektiğine inanıyorum. Bu nedenle yönetim kuruluna yeni bir üye atama gerektiğinde ve karşımıza aynı niteliklere sahip bir erkek ve bir kadın aday çıktığı takdirde, pozitif ayrımcılık yaparak kadın adayın tercih edilmesinden yana olacağımı da söylemek isterim.