in , , ,

Doğuştan Fenerbahçeli!

Simla Türker Bayazıt, Türkiye’nin efsane akü markası Mutlu’yu yaratan Türker Ailesi’nin üyesi… Genç yaşından bu yana işin içinde… Ailesinin şirketi satışından sonra yeni alanlara odaklanan Bayazıt, Fenerbahçe Yönetim Kurulu Üyeliği’ne, sorumlu olduğu voleybola daha fazla zaman ayırıyor.

dogustan-fenarbahceli

YAZI: MEHTAP DEMİR

İş insanı Cemil Türker ithalat-ihracat işleriyle uğraşırken 1945 senesinde Mutlu Anonim Şirketi’ni kurar ve sonrasında 1949-53 yılları arasında Adana, Tarsus ve Mersin’de General Motors’un Cadillac, Buick ve Chevrolet arabalarının distribütörlüğünü alır. Sonrasında, Türkiye’de akü sektöründe ihtiyaç olduğunu öngörerek 1960 yılında “Mutlu” ismiyle akü imalatına başlar. İki oğlunun da tam zamanlı iştirakiyle beraber seneler içinde, doğru kararlar ve yatırımlarla Türkiye, Orta Doğu ve Doğu Avrupa’da 1 numaralı akü üreticisi konumuna gelirler…

Bu noktada, yurt dışındaki eğitimini tamamlayan, ailenin üçüncü kuşak temsilcisi Simla Türker Bayazıt, ülkeye dönerek aile işine katılır. Şirkette çeşitli birimlerde görev alır… Şimdi ise aile, yoluna Türker Proje Gayrimenkul ve Yatırım Geliştirme Anonim Şirketi ile devam ediyor. Bu şirkette yönetim kurulu üyeliği rolünü üstlenen Simla Türker Bayazıt’ın yolculuğu, Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Ali Koç’un teklif ettiği görevle beraber bambaşka bir yere evrilir ve bu noktada, içinde hep var olan tutkuyu yeniden keşfeder… İş hayatının yanı sıra Fenerbahçe Spor Kulübü’nde yönetim kurulu üyeliğini de yürüten Simla Türker Bayazıt, Fast Company’ye, şirket tarafını ve spor yöneticiliğini anlattı.

“Voleybolda taraftar desteğini, uzun vadeli çalışma ve planlamalarla da voleybola olan ilgiyi daha da artırabiliriz. İyi bir voleybol ekonomisini sağlayabilmek için bu olmazsa olmaz bir şarttır.” 

İş hayatına giriş dönemi

Yüksek öğrenimimi İngiltere’de Richmond Üniversitesi’nde İşletme ve Sosyoloji alanlarında tamamladım. Yüksek lisansımı yine İngiltere’de Cass Business School, City University of London’da Sigorta ve Risk Yönetimi alanında yaptım. Eğitim bittikten sonra Türkiye’ye dönerek Mutlu Akü’de çeşitli birimlerde görev aldım.

Şirketimiz çok başarılıydı, dünya çapında tanınıyordu, güvenilir bir konuma gelmişti. Haliyle o dönem şirketi satmamız için çok teklif geliyordu. Babamın şirketle kurduğu duygusal bağı sebebiyle bu teklifleri geri çeviriyorduk. 2013 yılının sonlarında bizim gibi akü üreticisi olan Güney Afrikalı bir şirket iyi bir teklifle geldi. Sadece finansal anlamda değil; şirketin süregelen değerlerini koruyacağı vaadini de sunduğu için etkilenmiştik. Biz de şirketimizi sattık… En nihayetinde, her şekilde, babam ülkemize güzel bir miras bırakmış oldu… Ben de orada en son pazarlama ve kurumsal iletişim bölümünde, 2013’te şirket satın alınana kadar aktif olarak çalıştım.

Mutlu Akü satıldıktan sonra, aile işimiz Türker Proje Gayrimenkul ve Yatırım Geliştirme Anonim Şirketi olarak devam etti. Sahip olduğumuz arazileri, gayrimenkulleri değerlendirme ve projelendirme üzerine çalışmalar yapmak için kurulmuş bir şirket. Sanayi işimiz yok, pandemiden sonra belki günün şartlarını ve fırsatları değerlendirerek bu alanda da birtakım işler yapabiliriz…

Akü üretiminden teknolojiye

Ben okumayı, araştırmayı seven biriyim. Kendimi sürekli geliştirmem gerektiğini aklımdan hiç çıkarmıyor, geleceği şekillendiren alanları takip ediyorum. Bu alanlardan bir tanesi yeni teknolojiler. Eşimin uzun süredir Giyilebilir Teknolojiler (Wearable Technologies) sektöründe olması ile kendisinden yakın geleceğimizi etkileyecek, hayatımızın her alanında kullanacağımız yeni ürünleri herkesten önce ve yakından görme imkanım oluyor.  Eşimin şirketinin kendi geliştirdiği ve ürettiği VR (Virtual Reality Glass) ve Akıllı Gözlük (Augmented Reality Glass) ürünlerini geliştirme aşamasında ve pazar testlerini yaparken görüyordum. Bu sayede yakında spor dahil birçok alanda nasıl değişimler olacağını görme fırsatı buldum.

Aynı zamanda 5G, Yapay Zeka (AI) ve bazı yeni teknolojiler üzerinde ürün geliştirme çalışmaları yaptıkları için pandemi sonrasında spor sektörü dahil her alanda yeni ürünlerle sosyal ve ekonomik davranışlarımızın değişeceğini söyleyebilirim…

simla-turker-beyazit
Simla Türker Bayazıt – Fenerbahçe Spor Kulübü Yönetim Kurulu Üyesi

Yeni bir tutku: Fenerbahçe

İş hayatındaki kariyerime devam ederken, spora ve özellikle de voleybola olan tutkum da devam ediyordu. Voleybol oynamadım ama bilgim ve sevgim vardı. Çok heyecanlı bulurdum. Üniversite yıllarında, İngiltere’deyken milli maçları takip ediyordum. Döndükten sonra burada da arkadaşlarımla maçlara giderdik.

Takım olarak, doğuştan Fenerbahçeli idim. Bu sevgimin nereden geldiğini hiç sorgulamadım. Zaten Fenerbahçeli bir ailede doğmuştum. Babam çok tutkulu bir Fenerbahçeli idi. “Hangi takımı tutuyorsun?” diye sorduklarında, “Kadıköylüyüm” der. Fakat ailemizde hangi takımı tutacağımız konusunda hiçbir zaman bir yönlendirme yahut baskı olmamıştı. Sarı-lacivert renkleri bana her zaman mutluluk ve heyecan veriyordu…

2007 yılında Ali Koç ile beraber Fenerbahçe Derneği’nde yönetim kurulu üyeliği yapmaya başladım. Bu süre zarfında birçok projeye imza attık, her branşta neredeyse her maça gittik. Voleybolda da sadece Türkiye’de değil; Azerbaycan’dan Katar’a bütün uluslararası mücadeleleri takip ettik.

Başkanımız Ali Koç, Fenerbahçe Yönetim Kurulunda Voleybol Şubesi sorumluluğunu üstlenmemi isteyince, büyük bir mutlulukla sahiplendim. Şu anda kadın ve erkek şubelerinden sorumluyum. Çok büyük bir sorumluluk. Harika bir ekibiz. Fenerbahçe için taraftarımıza mutluluk yaşatmak, bu formaya başarılar hediye etmek için hep birlikte uyum içinde çok çalışıyoruz…

“En doğru yerdeyim”

1907 Fenerbahce Derneği Yönetim Kurulu Üyeliği bana çok değerli tecrübeler kazandırdı. Ben sporu, mücadeleyi, adrenalini ve “fair play”i (adil oyun) seviyorum. Tüm bunlar bakımından doğru yerde olduğumu düşünüyorum. Bu camiaya hizmet etmekten mutluluk duyuyorum. Şu anda Fenerbahçe vaktimin neredeyse tamamını alıyor, bundan memnunum. Bu heyecan ve hareketlilik beni hayatta tutuyor.

Hem evde hem de deplasmanda maçlarımız oluyor. Bu maçların tamamına gitmeye çalışıyorum. Takımın yanında olmayı seviyorum. Televizyon yayını her maçta olmasa da YouTube yayınları var. Fakat orada olmak, aynı havayı teneffüs etmek, sporcularla o enerjiyi paylaşmak apayrı. Kimi zaman şampiyonlar ligi maçlarımız oluyor, yurt dışında oluyoruz. Hareketli, yoğun geçiyor. Fakat ben mümkün olduğunca, takımın yanında olmak istiyorum. Bunun takımımıza güç verdiğini, takımı diri tuttuğunu düşünüyorum.

Voleybolun ekonomi tarafı

Ülkemiz voleybolda dünyanın önde gelen ülkelerinden biri. Özellikle kadın voleybolda Dünya ve Avrupa şampiyonluklarında önemli başarılarımız var. Voleybolu seven, voleybol oynayan çocukların sayısı da oldukça arttı. Fenerbahçe bazında dile getirecek olursak; 2000’li yılların başı itibarıyla yapılan önemli yatırımlar, dünyaca ünlü transferler, voleybolda elde ettiği ulusal ve uluslararası başarılarla Fenerbahçe, voleybolun Türkiye’de cazibe merkezi olmasında bir kilometre taşı olmuştur.

Bununla birlikte, sponsor markaların çoğalması, pek çok kulübün, belediyelerin ve ticari kurumların voleybol takımları kurması, spor kulüplerinin yarışmacı takımlar kurmasına kıyasla tribün ve taraftar desteği bazında asıl olması gereken yerde olmadığını söylememiz gerekiyor. Futbol ile de kıyaslamaya kalkışmak epey zor.

Futbolda en ucuz maç biletleri 80-100 TL arasında iken, voleybolda 10-15 TL olmasına rağmen seyirci sayısı, kazanılan başarılarla da kıyaslandığında çok aşağılarda kalıyor. Şu an zaten pandemi dolayısıyla maçlara taraftar alınamıyor. Bu konu ancak kulüpler, federasyon ve sponsorların hep birlikte belirleyip hayata geçireceği stratejilerle uzun vadede çözüme kavuşabilir.

Öte yandan, voleybol ekonomisi, milyonlarca taraftarıyla Türk sporunun en büyük markası olan Fenerbahçe’nin, 2000’li yılların başında voleybola yaptığı yatırımlar, kadın ve erkek voleybolda ulusal ve uluslararası bazda elde ettiği başarılarla ivme kazanmaya başladı. Voleybol sponsorluklarının ve maç yayınlarının süreç içerisinde yukarı çıkan bir ivme kazandığını görsek de bunun futbol ile kıyaslanacak düzeyde olmadığının farkındayız. Öncelikli hedefimiz, uluslararası başarılar sağlamak ve müzemize daha fazla kupa getirmek. Fenerbahçe Spor Kulübü, Atatürk ilkelerine sıkı sıkıya bağlı, Cumhuriyet değerlerini tamamen benimsemiş sporcular yetiştirme misyonuna sahiptir.

BABAMDAN ALDIĞIM DERSLER

DÜRÜSTLÜK Babamın odasında, büyükbabamın dürüstlük üzerine kaleme aldığı bir yazı vardı. Dürüst ve güvenilir olmanın ne kadar kıymetli olduğunu ifade ediyordu. Odaya her giren en önce bu yazıyı görür, okurdu. Bizim için en önemli değerler bunlar oldu.

VİZYON VE ÖNGÖRÜ Babam bir okul gibidir. Her zaman böyle gördüm. Vizyonu geniş, öngörüleri iyidir. Dolayısıyla, aile şirketinde olmak, dayanışmayı, birlikteliği yaşamak güzeldi.

KADIN/ERKEK EŞİTLİĞİ Aile şirketimiz erkek egemen bir sektörde faaliyet gösteriyor olsa da kadın-erkek ayrımcılığının yaşandığı bir kültürde büyümedik. Ailemizde kadın-erkek fark etmeksizin herkes çalışır. “Bir kadın her zaman her yerde olabilir” vizyonuyla yetiştirildik, çalıştık…

UNUTAMADIĞIM İKİ MAÇ

Her maçın unutulmaz anları, hikayesi ve duygusu oluyor. Benim için, yönetim kurulu üyesi olarak kazandığımız ilk kupanın yeri farklıdır. 2018 yılında Malatya’da rakibimiz Galatasaray’a karşı oynadık ve Erkek Voleybol Takımımız Türkiye Kupası’nı kazandı. Gelecekte de elbette daha nice başarılarımız olacak ama ilk kupanın bendeki manevi yeri dediğim gibi çok özel. Aynı zamanda milli maçlarımızın da duyguları çok farklı. 2020 yılında Türkiye Kadın Voleybol takımımız, Hollanda’da düzenlenen CEV Tokyo Olimpiyat elemelerinde şampiyonluk alarak 2021 Tokyo Olimpiyatlarına tarihimizde ikinci kez olimpiyatlara takım olarak gitme hakkını kazandı. Bu final maçında yaşadığımız duygular apayrıydı.

SOSYAL SORUMLULUKTA ÖNCELİĞİM KADINLARDA

  • Kadın taraftarlar ve sporcular, Fenerbahçe’nin başarılarında en büyük itici güçlerden biri olmuştur. Bu da Fenerbahçe’yi Fenerbahçe yapan değerlerin en başında gelmektedir.
  • 2018 yılında, Başkanımız Ali Koç öncülüğünde, Tüpraş ve Birleşmiş Milletler Kadın Birimi ile bir anlaşma gerçekleştirdik ve HeForShe hareketinin bir parçası olduk.
  • “Eşitliğe ancak kadınlar ve erkekler omuz omuza verdikleri zaman ulaşabiliriz” mesajı ile yola çıktık. Daha iyi bir toplum, daha iyi bir gelecek ve aydınlık yarınlar için kadınlar ve erkekler ‘Birlikte Eşitiz!’ dedik.
  • Voleybol Şubesi’nin yanı sıra kulübümüzün bu gurur duyulası sosyal sorumluluk projelerini de yürütüyorum. Bu kapsamda 1100 kişiyi aşkın cinsiyet eşitliği seminerleri verdik.
  • Milyonlarca taraftarı olan, Atatürk’ün izinde emin adımlarla yürüyen Fenerbahçe Spor Kulübü olarak “Kadınlara ve kız çocuklarına cesaret vermek ve ışık tutmak için çalışıyoruz.”

Yazar: Mehtap Demir

Fast Company Türkiye Yazı İşleri Müdürü

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

esnafa can suyu elele destek hareketi

Esnafa can suyu: “El ele destek hareketi”

verimlilik arastirmasi

Verimlilik Araştırması: Pandemi Edisyonu