Türkiye’nin önde gelen leasing şirketlerinden birinin CEO’su, yeni dönem kredi anlaşması için masaya oturduğunda, ekonominin içinde bulunduğu gerçekler doğrultusunda bir öneri geleceğini biliyordu. Bir hafta önce yaptıkları anlaşmada kredi oranı yüzde 32 düzeyinde gerçekleşmişti. Bu kez önerilen oran ise yıllık TL bazında yüzde 46 idi. CEO’nun tahmin ettiğinin çok üzerindeydi. Bankacı da verdiği oranın yüksek olduğunu kabul ediyor ve başka bir önerisini dile getiriyordu: “İsterseniz değişken faizli kredi verelim?”
Leasing şirketinin CEO’su bu büyük zorluğu, “Aslında banka bu oranla kimsenin kredi kullanmayacağının farkında. Hayır demeden, nazikçe kredi kullanmayın demek istiyor” sözleriyle ortaya koyuyordu. Zaten geçen yıl 2 yıl düzeyinde olan vadeler de 3-6 ay aralığına düşmüş durumdaydı. Bu da başka bir zorluğu beraberinde getiriyordu.
Aynı sektörden başka bir CEO ise “Yabancılarda görünürde bir sorun yok. Onlar da masadan kalkmıyor, ancak sürekli oyalıyorlar” diye tabloyu anlatıyordu. Yabancı kaynakta faiz artış oranının ise yüzde 25 civarında gerçekleştiğine dikkat çekiyor, “CEO’ların yüzde 94’ü, ayakta kalmak için iş modellerinin/iş yapış şekillerinin 3 yılda değişmesi gerektiğine inanıyor” diye ekliyordu.
İçinde bulunduğumuz dönemde bir sektörün sorununu yansıtan bu anekdot, farklı sektörlerde de başka şekillerde ortaya çıkıyor. Türkiye’nin önde gelen şirketlerinin/gruplarının kurucu ve CEO’larına “En bozucu sorun nedir?” diye sorduğunuzda, enflasyon artışı ile dövizden başka kritik sorunlar paylaşılıyor.
Aralarında “öngörü” de diyen var, hammaddeye ulaşamadığını paylaşanlar da var. Bazıları tedarikçileriyle yaşanan sıra dışı sorunlara, bir bölümü de “işçilik” konusuna dikkat çekiyor. Ancak, çoğunluğun birleştiği nokta, sıra dışı bir “bozucu” dönemin yaşandığı yönünde.
Zor dönemde liderlik
Aslında bütün dünyada, pandemi ve Ukrayna’daki savaş nedeniyle ortaya çıkan sorunlar var. Bir de bunların üzerine sektörler, teknoloji ve yeni yükselen eğilimlerden kaynaklı “bozucu” sorunlarla başa çıkmaya çalışılıyor.
Global araştırmalar gerçekleştiren AlixPartners’in son anketinde, dünyanın önde gelen CEO’ları arasında endişenin arttığı öne çıkıyor. Buna göre, CEO’ların yüzde 72’si, 2022 yılı içinde “işini kaybetme” endişesi yaşıyor. Ciroları 100 milyon dolar ve üstü olan 3 bin lideri kapsayan araştırmanın verileri ilk defa bu düzeyde bir “endişeye” dikkat çekti.
Türkiye’de “işimi kaybederim” endişesi yok ancak “öngörü”, “güven” ve “tahmin edilebilirlik” gibi konular öne çıkıyor. Örneğin, Güriş Holding Başkanı Müşfik Yamantürk, en bozucu sorunu “Maç yapılırken kuralın değiştirilmesi” olarak görüyor.
Boyner Grup Yönetim Kurulu Başkanı Cem Boyner, “Yarınla ilgili hiçbir şey bilmiyorsun, sıfır” diye tanımlama yapıyor. “Artı bir de güvensizlik var” eklemesini yapan Boyner, Fast 2022 buluşmasında bu dönemin zorluğunu şöyle ortaya koymuştu:
“Yarınla ilgili neredeyse hiçbir şeyi bilmiyoruz. Bütün sektörler birbirine tutunarak bu krizi acayip geçirdi. Üretici satıcıya, satıcı bankacıya, herkes birbirine tutunmazsa hepimiz yıkılır kalırız. Bu güvensizlik, çok uzağa bakabilme yerine çok daha dikkatli hareket etmeye itiyor. Müthiş bir dayanışma var.
Yarını bilememe sorununa rağmen ülke çok dayanıklı… Ekonomi ve hane halkı korkunç dayanıklı. Bu nedenle ekonomide yaşananları tam olarak doğru okumak mümkün olmuyor. Yaşananların hane halkında karşılığı yok. Örneğin, biz bu yıl için satışlarda en azından ‘adet’ bazında düşüş bekliyorduk. Enflasyon yükselir, adet azalır, satış artar. Ancak, öyle olmadı. Son 2,5 ayda, geçen yıla göre yüzde 10’un üzerinde adet artışı var. Ama bu, yıl sonuna kadar böyle devam eder mi, farklı mı gelişir, onu tahmin etmek zor.”
Ülker’in kuruş hesabı
Yıldız Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ülker, 5 yıl önce yaptığı bir CEO buluşması konuşmasında, “1 TL’nin ne kadar kritik” olduğuna dikkat çekmişti. Atıştırmalık sektöründe bu fiyatın üst sınır olduğunu, bunun aşılmaması halinde sıkıntı yaşanmadığını paylaşmıştı. Şimdi ise fiyatlamada farklı bir hesap olduğunun altını çiziyor. “Biz uzun yıllar boyunca kuruş bazında satışlar yaptık. Sonra kuruştan çıktık, liraya döndük” diyen Ülker, sektördeki sıkıntıya dikkat çekiyor:
“Şimdi 10 TL bizim için önemli bir barem oldu. Bisküvi ve çikolata satıyoruz. Bugünkü durumda 10 TL’nin üzerine çıkmadıkça büyük bir sorun yok. Aramızda hiper enflasyonu yaşayan deneyimli arkadaşlarımız var. Hâlâ o melekelerimizi kaybetmediğimizi düşünüyorum.
İstikrarı hepimiz istiyoruz. Ama bizim de becerimiz, en öngörülemez ortamlarda büyük bir yönetim yeteneği sergilememiz. Türk yöneticileri olarak kolay pes etmiyor, kendimize yeni yollar, yeni kanallar açabiliyoruz. Yeni pazarlarla gelir ivmelenmemizi devam ettiriyoruz.
Ama şu anda kârlılık en zor meselelerden bir tanesi… Bir başka önemli konu ise işletme sermayesini enflasyona yedirmemek ve muhafaza etmek.”
Perakendenin yeni sorunu
Geçmiş enflasyon ortamında Türk iş insanı için şöyle bir seçenek vardı: Enflasyon bugünkü gibi yüzde 70 düzeyinde olduğunda, faiz oranı da yüksek olurdu. Böyle dönemlerde perakendeciler, kâr marjını düşük tutar, ellerindeki nakdi faizde değerlendirir, gelir yaratırlardı. Bir şirketin CEO’su şunu söylüyor: “Şu anda enflasyon yüzde 69.9, mevduat faizi ise yüzde 20’ler düzeyinde. Böyle bir tabloda ticaret yapmak da zor.”
Perakende sektöründe danışmanlık veren Rodoslu Marketing’in Kurucusu Cem Rodoslu ise böyle bir dönemde, perakendecilerin en önemli sorununu, hammadde ve tedarik zinciri olarak ortaya koyuyor. “Şu anda Türkiye’deki en önemli sorunlardan biri nakliye… Kamyoncular yerinden kıpırdamıyor, çalışmıyorlar. Çünkü, artan maliyetler nedeniyle zarar ediyorlar” diyen Rodoslu şunları ekliyor:
“Maliyet artışı perakendede büyük sorun. İlk 3 ayda büyük bir kârlılık var. Bunu açıklanan bilançolarda da gördük. Yüzde 4-5 EBITDA oranları var. Ancak, artan hammadde artışları ve tedarik sorunu nedeniyle bu sürdürülebilir değil. Yıl sonuna doğru kârlılıklar düşecek.”
Hammadde ve işletme sermayesi!
Tekstil ve konfeksiyonda en büyük sorunu “hammadde ve enerji” fiyatlarındaki artış oluşturuyor. Sektörde maliyetin yüzde 50’den fazlasını hammadde ve malzeme fiyatları oluşturuyor. Bu kalemlerde döviz bazında yaşanan artış “yıkıcı” etki yaratıyor. Çünkü, şirketler, bu farkı son tüketiciye, son ürüne yansıtamıyorlar. Taha Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Kısacık, bu artış için “30 numara penye ipliği” örnek veriyor. Mayıs 2020 ile Mayıs 2022 arasında artış oranının yüzde 100’ü geçtiğine dikkat çekiyor:
“Türkiye’de bu fiyatların globale göre en az yüzde 10 daha fazla olduğunu da düşünmek lazım. Bu maliyet artışlarını karşılamak için ihraç ürünlerimizin fiyatında yüzde 20-25 oranında artış yapmamız gerekiyor. Ancak, bu artışı müşterilerimize anlatmakta çok zorlanıyoruz. Anlasalar bile müşterilerine bu artışı yansıtamayacaklarını düşünüyor ve kabul etmiyorlar.”
Döviz kurunda ve maliyette yaşanan artışlar sektördeki şirketlerin “işletme sermayelerini” de yetersiz hale getirdi. Sektör, ihracatını ortalama 2-3 ay vade ile yapıyor. Aynı adette üretim ve ihracat için, TL bazında bir önceki yılın 2 katı kadar sermayeye ihtiyaç duyuluyor. İsmail Kısacık, “Paraya ulaşmanın maliyetinin bu kadar arttığı bir ortamda bu durum da firmalarımızı çok zorlamaya başladı” diye konuşuyor.
Tedarikçilerin “teminat” sıkıntısı
Türkiye’de büyük şirketlerin ekosisteminde faaliyet gösteren onlarca tedarikçi şirket var. Bunların önemli bölümü “DBS” diye tanımlanan “Direct Banking System” adlı sistem üzerinde çalışıyorlar. Üretici/hizmet sağlayıcı şirketler, ana şirket için gerçekleştirdikleri hizmet/üretim için bankalardan “limit” talep ediyorlar. Son 1 yıla kadar sorunsuz işleyen bu sistemde şimdi süreçler zor ilerliyor, bankaların işlem uzatma uygulamaları öne çıkıyor. Bazı durumlarda, risklerini korumak isteyen bankalar “1’e 1” teminat talep ediyor. Geçmişte “4 birim için 1 teminat” istendiği dikkate alındığında, ortaya çıkan tablo tedarikçiler için büyük sorun yaratıyor.
Bazı büyük şirketler, tedarikçilerini destekleme yoluna gidiyor, zor zamanları aşmaları için yardımcı oluyor. Bosch Termoteknoloji Genel Müdürü Kıvanç Arman, “Ana şirketler limit olmayınca mal sağlamakta zorlanıyorlar” diye konuşuyor. Bu nedenle beyaz eşya, elektronik, otomobil gibi sektörlerde büyüklerin dışında, küçük ve orta ölçekli bayilerin etkilenebileceğini öngörüyor.
Gıda sektörünün büyük şirketlerinden birinin yönetim kurulu başkanı da “limit” sorununun altını çiziyor:
“Temmuz 2021’de 2 bin 450 TL olan buğday nisan sonu 5 bin 400 TL oldu. Artış oranı yüzde 120’yi buldu. Ancak, ne özkaynak kârlılığı yüzde 120 oldu ne de banka limitlerimiz artırıldı. Düşük limitlerle iş yapmaya devam ediyoruz.”
Otomobilde yüzde 80 sendromu
Türkiye’nin lokomotif sektörlerinden otomobilde ilginç bir tablo ortaya çıktı. “Yıkıcı” diye nitelendirilebilecek sorunun arkasında, döviz artışı ve enflasyon var. “Yüzde 80 vergi dilimine girme oranı” diye nitelendirilen bu konuyu Toyota Türkiye CEO’su ve ODD Başkanı Ali Haydar Bozkurt, şöyle ortaya koyuyor:
“Otomotiv, katma değeri yüksek bir sektördür. Vergiler ile birlikte sağlanan istihdam da çok ciddi bir kaynak yaratıyor. Bugün baktığımızda özellikle kurlar sebebiyle fiyatların gelmiş olduğu noktada, neredeyse tüm modeller yüzde 80’lik ÖTV dilimine giriyor. Nisan ayı itibarıyla satılan otomobillerin yüzde 72’si yüzde 80’lik dilimde yer alıyor. Bu nedenle matrah tutarlarının güncellenmesi ile ilgili olarak bir beklenti oluştu.”
Ali Haydar Bozkurt, çok ilginç bir veriye daha dikkat çekiyor: Nisan ayında Türkiye’de yüzde 45 ve yüzde 50’lik vergi dilimine giren araç kalmadığından, hiç araç satışı gerçekleşmedi. Bozkurt, “Türkiye otomotiv sektörüne uygulanan vergilendirme yapısının yalnızca motor hacmine göre düzenlenmesi uygulamasının yeniden gözden geçirilmesi ihtiyacını doğurdu” diye konuşuyor.
Aşağıya doğru kayış!
Kibar Holding CEO’su Haluk Kayabaşı, faaliyet alanları açısından en bozucu etkiyi, tedarik zincirinde gördüklerini söylüyor. Özellikle Rusya-Ukrayna savaşıyla birlikte arz ve lojistikte ciddi sorunlar yaşadıklarını belirten Kayabaşı, şunlara dikkat çekiyor:
“Tedarik zinciri kırılmalarından dolayı son 2 yıldır yükselmiş emtia fiyatları daha da hareketlendi ve tahminleme mekanizmalarının da ötesine geçmeye başladı. Bunun yanı sıra, COVID-19, henüz pandemi kimliğinden endemiye dönüşmedi. Dolayısıyla dünya üzerindeki lojistik operasyonlarda ve tedarik zincirlerinde etkisini göstermeye devam ediyor. Lojistik sektöründeki etkiler hem iş gücü açısından hem de artan maliyetlerden dolayı oldukça büyük etki yapıyor.”
Arkas Holding CEO’su Önder Türkkanı da aynı soruna dikkat çekiyor: “Yüksek enflasyon ve savaşın yol açtığı hammadde teminindeki güçlük, dış ticaret üzerinde daraltıcı sonuçlara neden oluyor.”
Martaş Otomotiv Yönetim Kurulu Üyesi Cem Baver Özalp, otomotiv yedek parça alanındaki en kritik sorunun, “imalat kaynaklı dengelerin, maliyet ve termin anlamında dalgalanması” olduğunu söylüyor: “Parça satın aldığımız üreticiler, maliyet ve termin sürelerindeki dalgalanmadan dolayı bize net dönüş yapamıyorlar. Bu da bizim ‘güvenli’ (fazladan) stok taşımamıza neden oluyor.”
ÜRÜN TEDARİK ZİNCİRİNİ ZORLAYAN KRİTİK RAKAMLAR
- Otomotiv yedek parça alanının önde gelen şirketlerinden Martaş’ın Yönetim Kurulu Üyesi Cem Baver Özalp, sektörde birkaç önemli “yıkıcı” faktörün olduğunu söylüyor. Yüzde 300 civarında artan “konteyner” fiyatlarını ilk sıraya koyuyor ve ekliyor:
- Tedarik süreleri özellikle karantinada olan yerlerde 60 gün civarında uzadı. Ortalama 45 günden 120 güne çıkan üreticilerimiz var. Bunlar ağırlıklı olarak Asya/Pasifik’te yer alıyor.
- Bütün bu olanlar bizim ortalama maliyetlerimizin, ÜFE’ye yakın bir oranda, yüzde 100-130 düzeyinde artmasına neden oldu.
- Böyle bir ortamda stok hassasiyetini maksimum düzeyde tutmaya çalışıyoruz. Şu anda yüzde 80’in üzerinde bulunabilirlikle çalışıyoruz. Bu oranı 250 bin farklı referans içinde tutturduğumuzu düşünürsek, önemli bir düzey olduğunu belirtmek gerekiyor.
İK LİDERLERİNİN ÜCRETTE ZOR DENGE ARAYIŞI
- TAV HOLDİNG İK BAŞKANI
Hakan Öker, “2022 yılı başında mavi yakalı çalışanlarımıza yüzde 60 oranında ücret zammı yaptık” diyor ve ekliyor: “İdari çalışanlara ise enflasyon oranının üzerinde kalacak ve piyasa ile olan dengeleri korumak amaçlı ortalamada yüzde 50 artış gerçekleştirdik.” Yılın ikinci yarısında, “iş gücü piyasasında rekabet edebilecek” şekilde ücret seviyelerini belirleyeceğiz. Bunu yaparken, piyasanın düzenlemelerini ve enflasyon oranını dikkate alıp, ara ücret zammı yapacağız.
- QNB FİNANSBANK İK DİREKTÖRÜ
Cenk Akıncılar, Ocak ayında ortalama yüzde 40 zam yaptıklarını söylüyor. Yılın ikinci yarısındaki düzenleme için, gerçekleşen enflasyon oranı ile sektörel gelişmeleri izleyeceklerini belirtiyor.
- METRO MARKET İK DİREKTÖRÜ
Ebru Firuzbay, “Ücret düzeyini belirlerken, tüm çalışanların yaşam standardını korumalarına dikkat ettiklerini” söylüyor. Bu strateji doğrultusunda yıl başında yüzde 38-40 bandında ücret zammı gerçekleştirdiklerini belirtiyor ve ekliyor: “İkinci yarıdaki düzenlemeyi yine ana stratejimiz doğrultusunda yapacak, ilk yarıya ait enflasyon oranını dikkate alacağız.”
- BSH TÜRKİYE İK DİREKTÖRÜ
Ayça Kaşıkcı, ana stratejiyi, “Motivasyonu ve refahı korumak” olarak açıklıyor. Bu kapsamda 2022 ücret artışlarını, çalışanları pazar koşullarının gerisinde kalmamasını sağlayacak şekilde yaptıklarını ekliyor: “Yıl boyunca pazar verilerini izleyerek esnek yaklaşımımızı sürdüreceğiz.”
- NUH ÇİMENTO İK DİREKTÖRÜ
Ersin Başyıldız, 2022 yılı başında fabrika çalışanlarına yüzde 43-45, beyaz yakalı çalışanlara ise yüzde 40-50 aralığında zam yaptıklarını söylüyor. Yılın ikinci yarısında ise kararlarını, asgari ücret düzenlemesi ve piyasa koşullarına göre vereceklerini belirtiyor.
%5: P&G Bölge CEO’su Tankut Turnaoğlu, en yıkıcı sorunun, “insan tutabilmek” olduğunu söylüyor. Geçmişte her yıl çalışanların ortalama yüzde 1’i ayrılırken, 2022’de bu oran yüzde 5’e yükseldi. Turnaoğlu, “Eskiden üniversitelerde bizim gibi şirketlere ilgi yüksekti. Şimdi herkes yeteneği kapmak için üniversitelere gidiyor” diyor.
5 KAT: DAP Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Ziya Yılmaz, “Yüksek faizler ve maliyet artışlarının büyük bozucu etkisi var” diyor. Ona göre son 24 ayda konut sektöründe her şey 5 kat arttı. Demir 3 bin 200TL’den 17 bin TL’ye, beton 163 TL’den 1000 TL’ye çıktı. 60 TL olan seramik fiyatı 350 TL’yi geçti.
%55: LeasePlan CEO’su Türkay Oktay, 2017 yılından bu yana operasyonel araç kiralama sektörünün yönettiği araçlarda yüzde 35 oranında daralma yaşandığını söylüyor. Ona göre müşteri sayısındaki daralma ise yüzde 55’i buldu.
CEO’NUN EN ÖNEMLİ 4 SORUNU
- %33: Hammadde tedariki
- %31: Tedarik ve ulaşımda masraf artışı
- %18: Beklenmeyen gelişmelere adapte olmak
- %18: Ulaşım kapasitesinin yetersiz kalabileceği
Kaynak: AlixPartners 2022 CEO Araştırması
%30: Sun Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı Elvan Ünlütürk, “En yıkıcı konumuz hammadde fiyatlarındaki artış” diyor. Buna örnek olarak bir yıl önceye göre dolar bazında yüzde 25-30 oranında artan kumaş fiyatlarını gösteriyor. Ünlütürk, aynı dönemde doğalgazın 3 kat, dikim maliyetlerinin 2 kat artığına dikkat çekiyor.