HANDE ÇİLİNGİR
Insider Eş Kurucu
YAZI: MEHTAP DEMİR
FOTOĞRAFLAR: HÜSEYİN ALSANCAK
Kurduğu ilk girişimi kısa sürede global bir eğitim platformu haline getirip sattı. İkinci şirketi ise Türkiye’nin yazılım alanındaki ilk unicorn’u oldu. Girişim serüvenini “Ne mutlu ki başarısızlığı henüz hiç tatmadım. Çok mücadele ettim, çünkü başka yol yoktu. Başarmak zorundaydım!” diye anlatıyor.
26 farklı ülkedeki operasyonu ve küresel çapta elde ettiği başarıyla son yıllarda adından çokça söz ettiren yazılım şirketi Insider’ın kurucusu Hande Çilingir’den söz ediyoruz.
Pazarlama teknolojisi alanında, kişiselleştirme yazılımı olarak hizmet veren ve ilk fikrin ortaya atıldığı 2013 yılından bu yana büyük bir ivmeyle yol alan Insider, Şubat ayında 1 milyar dolar değerlemeyi aşarak Türkiye’nin yazılım alanındaki ilk unicorn’u oldu. Şirketin iki kurucusu ve altı ortağından biri ve CEO’su olan Hande Çilingir, başarı hikayesini ve gelecek hedeflerini Fast Company için anlattı…
İLK GİRİŞİM: ENGLISH&MORE
Üniversiteden sonra bir dönem Çin’de yatırım bankacılığı yaptım. O yıllarda, şu anda Insider’ın kurucu ortaklarından olan, üniversiteden arkadaşım Serhat (Soyuerel) Moskova’da yatırım bankacılığı yapıyordu. Daha üniversitedeyken üzerinde düşündüğümüz bir fikrimiz vardı. O dönem hayata geçirmek için şartlar uygun değildi.
3 yıl kadar ben Çin’de, o Rusya’da kariyerlerimizi sürdürdük. Sonra bu iş fikrini hayata geçirmek için aynı anda Türkiye’ye döndük.
Bu aslında bir gazete kupüründen çıkan bir fikirdi. Muğla‘nın Fethiye ilçesinde çok fazla İngiliz aile yaşar. O dönem gazetede Fethiye’de toplamda 7 bin ailenin yaşadığını okuduk. Adeta küçük bir İngiltere gibi olmuştu. Emekliler Fethiye’ye göç etmişlerdi. Bu insanların İngilizce öğretmek için de çok fazla vakitleri vardı. İngiltere veya Malta’daki modeli Türkiye’ye uyarlayabileceğimiz fikri uyandı. Bir okul kuralım, yurt dışından öğrenci getirelim, İngiliz ailenin yanında konaklasınlar, onlardan ders alsınlar ve Fethiye gibi güzel bir lokasyonda tatil yapsınlar. Yani bir “eğitim turizmi paketi” yarattık.
BAŞARILI “EXIT” MORAL VERDİ
Eğitim turizmi işinde, dünyadaki pek çok okula alternatif olan yeni bir destinasyon doğmuştu. İlk sene çok başarılı değildi, sadece birkaç öğrenci gelmişti. Çünkü, insanları Fethiye gibi bir yerde İngilizce öğrenmeye ikna etmek kolay değildi. Daha sonra stratejimizi değiştirdik, farklı yerlerdeki, farklı acenteleri Fethiye’ye getirip burayı gösterdik, gelecek öğrencilerin konaklayacağı İngiliz ailelerin evlerinde konakladılar. Orada İngilizce’ye maruz kalma oranının ne kadar yüksek olduğunu gördüler.
Yeni pazarlama stratejisi ile birlikte okulda ilk sene 1500 öğrenci, ikinci senede ise 28 farklı ülkeden 3 bin öğrenciyi ağırladık. Dolayısıyla English & More dünyadaki diğer İngiliz okullarına alternatif olarak geliştirilmiş ve her sene 28 farklı ülkeden 3 bin-4 bin öğrenciyi ağırlayarak Türkiye’nin en fazla yabancı öğrenci getiren girişimci oldu. Biz daha sonra bu girişimi sattık. Bizden sonra birkaç kez daha satıldığını duyduk, toplamda milyon dolarlık yatırımlar alan bu global okul girişimi, yatırımcılarına da çok iyi getiriler sağladı.
INSIDER FİKRİ NASIL DOĞDU?
Global bir okul haline gelen ilk işimizden ‘exit’ ettikten sonra, “biz şimdi ne yapabiliriz” diye düşünmeye başladık. İkinci girişim olduğu zaman buna biraz daha duygusal anlamlar yüklüyorsunuz. Bir e-ticaret sitesi açabilirdik ama çok operasyonel bir işti, biz ise ülkemiz için katma değeri yüksek bir iş yapmak istiyorduk. Bunun için de işi biraz daha yazılım etrafında kurgulamak gerekiyordu.
Zaten e-ticaret işi yapan girişimler ortaya çıkmıştı. Ancak, yazılım tarafında girişim daha azdı. Bu nedenle ortaklarımızla birlikte e-ticaret sitelerine, büyüyen bu sektöre katkı sağlayabilecek bir iş fikri oluşturduk.
Girişim fikri ortaya çıktığında 2013 senesiydi. Bu fikir üstüne 1-1.5 sene çalıştık ve ‘minimum viable product’ı (en yalın ve sade haliyle, asgari uygunluktaki ürün) oluşturduk. Bu topraklardan çıkmış globale gidebilmiş yazılım şirketlerinin yaratılabileceğini tüm dünyaya göstermek istiyorduk. Böyle “romantik” bir amaçla yola çıktık.
PAZARDAKİ POTANSİYELİ GÖRDÜK
E-ticaret büyük bir gelişme içindeydi. Ama sektörün en büyük problemi, reklam harcamalarının çok büyük rakamlara ulaşması, ancak yeteri kadar geri dönüş sağlamamasıydı. Web sitesi veya mobil app’lere bir şekilde reklamlara ciddi paralar harcayarak ziyaretçi getiriyorlardı ama bu ziyaretçileri daha sonra üyeye dönüştürmek, satın alma yapmalarını sağlamak mümkün olmuyordu.
Mesela bir online gazeteyseniz, bu ziyaretçilerin web sitesi içinde daha fazla sayfa okumasını sağlamak en büyük sorundu. Dünya bu problemleri ‘kişiselleştirme’ teknolojileriyle çözmeye başlamıştı, ancak çok kısıtlı sayıda girişim vardı.
Biz de bu tip şirketlerin “pain killer” dediğimiz “sorunlarına çözüm bulabilecek yazılımı” olalım istedik. İlk günden beri global bakış açısını şirkete yerleştirerek, globali hedefleyerek yola çıktık.
INSIDER’IN HEDEFİNDEKİ ŞİRKETLER
Insider online’da yani internet üzerine ürün veya hizmet, servis sunan web sitelerinin ya da mobil uygulamaların kullanıcı davranışlarını anlayabilen, bu kullanıcı davranışlarına göre tahminlemeler yapabilen bir sistem. Bu tahminlemeler sayesinde dönüşüm oranlarını artırabilen bir kişiselleştirme ve çok kanallı mesaj gönderebilme uygulaması olarak faaliyet gösteriyor.
Hedef kitlemiz ağırlıklı olarak e-ticaret şirketlerinden oluşuyor. 26 farklı ülkede 1000’den fazla dünya markasıyla çalışıyoruz. Bunlardan bir tanesi Samsung. Önce Samsung Kore ile çalışmaya başladık. Müşteri çok memnun kaldığı için oradan Asya sonra Avrupa ve şimdi de Amerika ile anlaştık.
Şu anda dünyada bütün Samsung’ların kişiselleşme tarafında yazılım sağlayıcısı Insider. Bizim hedef kitlemiz de Samsung’da, Watsons’ta, Ikea’da, Marks&Spencer’da veya HP’de olduğu gibi büyük markalar ve bu büyük markalar özelinde de hem e-ticaret siteleri, hem online perakendeciler.
2 KRİTİK PİVOT NOKTASI VARDI
Insider, teknolojisini 2013-17 yılları arasında geliştirdi ve 2018’de Sequoia yatırımı geldi. 4 sene içinde bizim ‘cutting edge’ dediğimiz, “yenilikçi teknolojiyi” çıkardık. Çıkış noktamızdan bu zamana çeşitli pivotlar oldu. Çünkü, teknoloji öyle bir alan ki, bu sektörde cevaplar günden güne, çok hızlı şekilde değişiyor, farklılaşıyor.
Bizim için de öyle oldu. Sosyal ticareti biraz daha kullanan ve ‘leverage’ eden uygulamalarla başladık, daha sonra bu biraz daha kişiselleştirme teknolojilerine dönüştü. Özellikle, öngörüsel tahminlemeyi işin içine sokan teknolojiler, kritik bir dönüm noktası oldu. Yatırım şirketi Sequoia Capital’in bize yatırım yapma sebeplerinden bir tanesi de budur.
Pivot ettiğimiz bir diğer önemli nokta ise kişiselleştirmenin yanı sıra mesaj gönderme platformumuzda geliştirdiğimiz kısım oldu. Bunda özellikle online kullanıcıların, bir markanın SMS’ten Whatsapp’a, e-mail’den mobil uygulamaya altıdan fazla kanalıyla iletişime geçtiği gerçeği etkiliydi. Dünya artık “multi channel marketing” olarak adlandırılan, çok kanallı pazarlama araçlarını kullanmaya doğru gidiyor. Forrester Research’ün yıllık raporunda bu yıl “Çok kanallı pazarlama yazılımları” arasında lider durumdayız. Amerika’da rakiplerimizi dahi geride bıraktık. Bu da çok önemli bir dönüm noktası.
EN KRİTİK DÖNEM NEDİR?
Hangi ülkeye açılacağınız ve nasıl büyümek istediğiniz kararı ile bunun yarattığı rüzgar daha etkin büyümenize yardımcı olur. Bu nedenle bir girişim için en önemli dönüm noktası budur. Bu konuda “markets ara still buying for growth” diye bir söz vardır. Yani aslında her pazarın kendisi, yatırımcılar ve herkes hep büyümeyi önemsiyor. Dolayısıyla ne kadar büyüdüğünüz, yatırımcılarınızı da, buraya gelecek, işi alacak insanları da çok fazla etkiliyor.
Eğer bugün biz direkt önce küçük bütçelerle Amerika, İngiltere veya Avrupa’yı zorlasaydık, belki bu kadar başarılı olmayabilirdik. Önce Asya’ya gittik, orada çok hızlı bir büyümemiz oldu. Zor bir pazardı ve sonuçta tüm rakipler oradaydı. Ancak, hem zaman farkları hem bazı ülkelerde İngilizce konuşulabilmesi, hem bir tık daha küçük bütçeler nedeniyle ilk rüzgarı orada yakaladık. Daha sonra özellikle Asya ve Avrupa’da devam eden büyümemiz, Sequoia’nın ilgisini çekmeye katkıda bulundu. Yoksa böyle büyük bir şirketin dikkatini çekip yatırım almak kolay olmazdı.
YATIRIMCIYI İKNA ETMEK
Yatırımlar konusunda en zoru kesinlikle Sequoia ve Seri B kısmıydı. Kimden aldığınızdan bağımsız Seri B zaten zor bir süreçtir. Çünkü, melek yatırımcılar, ilk sunumu yaptığınızda büyük oranda fikre ya da sunuma yatırım yapmazlar, size yatırım yaparlar. “Evet fikir fena değil ama bu insanlar bu işi yaparlar” derler. İlk melek yatırım bir nevi kuruculara yapılır.
Sequoia ’nın yatırımında ise onları çok hızlı büyüyen bir şirket olup olmayacağımıza ikna etmek gerekti. Bu daha zor bir karar. Çünkü, yüksek potansiyelli bir şirket için yatırım yapıyorlar.
Bu yatırımcıların Türkiye’ye yatırım yapması sadece finansal anlamda değil, ülkenin tanıtımı açısından da çok önemliydi. Sequoia’dan birkaç kişiyi İstanbul’da ağırladığımız zaman, hiç bu kadar modern bir kent beklemediklerini söylemişlerdi. Farklı bir algıları vardı.
Hem Türkiye’de yatırım yaptıkları ilk şirketiz, hem de onların itibarı da Insider’ın repütasyonunda çok etkili oldu. Daha sonra özellikle işe alım tarafında bize büyük katkı yaptı. Sequoia yatırımı Avrupa yatırımının da hızlanmasını sağladı. O yatırım sayesinde aslında artık geldiğimiz ölçek bizi Amerka’da başarılı bir şirket haline getirdi. Dolayısıyla büyüme yolculuğunu nasıl dizayn ettiğimiz tarafı çok kritik ve etkiliydi.
HİÇBİR ZAMAN “BU İŞ OLDU!” DEMEDİK
İşin duygusal tarafında, “Bu iş oldu, başardık!” dediğimiz bir nokta hiç olmadı. Çünkü girişimcilik huzursuz bir ruh halidir ve hiçbir zaman kendinizi başarılı hissetmezsiniz. O nedenle özellikle “imposter sendromu”nun çoğunlukla görüldüğü bir noktadır.
Teknik anlamda ise şirketlerde “product-market fit” denilen, ürünle pazarın fit ettiğini gördüğünüz ilk ölçeğe uğraştığınız, her bir ülkenin bizim tarafımızda belirli bir gelir seviyesine ulaştığı ve “tamam bu iş oluyor” dediğiniz an olabilir. Bu da bizim açımızdan 1 sene sonrasında gelen bir düşünceydi.
Özellikle Türkiye, ilk burada çalıştığımız için bizim test bölgemizdi, dokuzuncu ayda yurt dışına gittik, yurt dışında 6-7 ay içinde hemen 30-40 tane müşteriyle çalışmaya başladık. Onlar bizim ürünümüzün çeşitli pazarlara fit ettiğini anladığımız yerlerdi.
YURT DIŞINA AÇILMAK ZORDU
Yurt dışına gitmek 2 açıdan zorlayıcı olabilir. Yerinde oturmamak gerekiyor, eline valizini alıp kapı kapı dolaşmak, çok fazla müşteriyle temas etmek önemli. Özellikle de B2B Saas’ta “reference client” dediğimiz, diğerlerine referans olabilecek müşteriler kritik. Bunları yapabilmek için de çok fazla kontağı harekete geçirmek, network oluşturmaya çalışmak, müşterilerin kapısını çalmak ve Türk teknolojisi kullanmaya ikna etmek -ki bu anlamda maalesef iyi bir repütasyonumuz yok, biz de Insider olarak bu repütasyonu değiştirmek, değişmesine katkı sağlamak istiyoruz- kolay değildi. Dolayısıyla bu noktada çok uçuş, çok saat farkı, çok ziyaret, çok görüşme, çok “kan-ter-gözyaşı” var.
Yatırım konusunda, kaynak konusunda ise açıkçası çok zorlanmadık çünkü bizim ürünümüz bulutta çalıştığı ve aynı zamanda direkt satış yaptığımız için her ülkenin açılımını aslında birkaç kişiyle birlikte ve hızlı satışlarla yapabildik. Bu bizi çok zorlamadı. Fakat o “global mindset” (küresel bakış açısı) dediğimiz zihniyet, başka bir zihniyet. O zihniyete geçişi şirketler sağladığı zaman açılım biraz daha kolay oluyor ama yerinde oturarak yapılacak bir iş değil, hatta pandemi döneminde olsanız bile.
BAŞARIDA GLOBAL İŞLER ÖNEMLİ
Başarılı startup’ların global ağırlıklı iş yapmaları önemli. Zaten Türkiye pazarını düşündüğümüz zaman bizim gibi yazılım şirketlerinin, Türkiye gibi doğal sınırları olan pazarlarda zaten kalmaması lazım, burada başlasalar da çok hızlı şekilde globale ulaşmayı hedeflemesi lazım. Bizim Türkiye’nin yazılım tarafındaki ilk unicorn’u olmamız başka insanları da yazılım şirketi kurmaya çok fazla teşvik edecektir.
Globale açılmak çok daha anlamlı kılıyor yaptığınız işi. “Neden biz de globaldeki diğer şirketler gibi birden fazla ülkede olmayalım ki?” düşüncesinin başarıda çok etkisi var. Yatırımcıyı da çok etkiliyorsunuz, işe aldığınız insanları da; çünkü herkes bugün bu kadar hızlı büyüyen bir şirketin parçası olmak istiyor. Örneğin, biz şu an binlerce iş başvurusu alıyoruz. Çünkü yeni nesil ve hatta kıdemli insanlar da hem dijital hem de bu kadar hızlı ve bu kadar fazla pazarda, büyüyen bir şirketin parçası oluyorlar. İnsanlar deneyim için yurt dışına gidiyorlar ama aslında bu kadar global bir şirkette çalışırken yurt dışına gitmeye bile gerek olmuyor çünkü zaten global anlamda iş yapıyorsunuz. Dolayısıyla başarıda global iş yapmanın etkisi olduğu yaygın görüşüne katılıyorum.
KISA VADELİ HEDEFLERİMİZ
Bizim hedefimiz, Insider ve insanları için, “bu yazılım macerası çok güzel bir hikayeye dönüştü” diyebilecek bir düzeye gelmek. Amacımız, daha fazla genci teşvik edebilmek. Bu kapsamda Insider’ın hikayesini nasıl finalize edeceğimize yolda karar veririz. Ancak, şu anda en önemlisi, kısa vadedeki rakamsal hedeflerimiz.
Şu an 1000’i aşkın kurumsal müşterimiz var. Kendi sektörümüzde teknoloji lideriyiz. Ancak, dünyadaki kurumsal müşteriler tarafından en fazla ve en sık kullanılan yazılım olmayı hedefliyoruz. Bu kapsamda kurumsal müşteri sayısını 2.5 -3 sene içinde 4 bin-5 bine çekmek, birinci hedefimiz.
Bu rakamlara özellikle marketing-tech (pazarlama teknolojisi) özelinde ulaşırsak, müşteri sayısı bazında en büyük olabiliriz.
İkinci hedef ise gelirler. Şu an için zaten 100 milyon dolarlık gelir seviyesine yakınız. Bizim alanda dinamikler farklıdır, bugün bir e-ticaret sitesi belki toplam rakamın yüzde 10’unu kendisi alıp geri kalan yüzde 90’ını zaten satıcıya veriyor. Ama onun cirosunu kendi geliri olarak söylüyor. Bu rakamlar çok yüksek değil ama 100 milyon dolar bir B2B Saas şirketi için çok yüksek bir rakam. Dolayısıyla bu tarz kısa dönemli hedeflerimiz var ve bu hedefleri gerçekleştirmeye de çok yakınız.
YENİ INSIDER’LAR ÇIKARACAĞIZ
Satın almalar, inorganik bir yolla büyümemizi artırmamızı sağlayacak bir strateji. Amerika ve Kore gibi 2 ülkeden öncelikle şirket bakıyoruz. Bunlardan biri, bizim “custom requsition” dediğimiz, aslında o şirketin müşterilerini de bünyemize katmak için yaptığımız ve gelir odaklı bir alım.
İkincisi ise biraz daha ürün odaklı bir alım olacak. Özellikle ürün gamımızda bazı katkıların, yeni gelecek ürünlerin, bizi kısa dönemde ürün tarafında ve uzun dönemde büyüme tarafında birkaç adım ileriye götüreceğini düşünüyoruz.
Insider içinden yeni Insider’lar çıkarmak, bizim şirketi ilk kurarken hayalimizdi. Buradan sadece “marketing-tech” alanında değil, başka alanlarda da şirketler çıkarmak istiyoruz. Yapay zeka ve makine öğrenimi teknolojilerini işin merkezine almayı hedefliyoruz. Farklı ve yeni işlerle burayı bir çatı organizasyon haline getirmeye çalışıyoruz. Dolayısıyla Insider içinden şirketler çıkarmak dediğimiz bir hayal bu.
Şu an tabii yaptığımız işler tüm vaktimizi alıyor ama birkaç sene içinde Insider’ın o hedeflerine yaklaştığımız, ulaştığımız zaman bunu da hayata geçirmek istiyoruz.
NİHAİ HEDEFİMİZ NE?
Girişimcilerin iş planlarında en başta “exit” (çıkış) stratejisi yazar ama biz buna dair belirli bir hayal kurmadık. Bizim için her opsiyon gerçekleşebilir ve bu da bizi heyecanlandırıyor. Bu nedenle “biz IPO’ya gideriz”, “exit yapıp kesin satarız” gibi fikirlere odaklanmıyoruz. Bunun yerine çok başarılı metrikleri olan, özellikle kullanıcı bazında hedeflere ulaşmış bir yazılım şirketi kurmayı hayal ediyoruz. Bu hayal ile yolda bize gelecek olan teklifleri veya bizim yönetebileceğimiz kendi fırsatlarımızı değerlendirmeye koymak istiyoruz.
Bugün Insider kendini çok başarılı bir IPO’ya gidecek bir şirket olarak da hazırlamaya başladı. Bunun için görüşmelerimiz var. Bugün Insider yolda gelen teklifleri de değerlendirir. Ama bunların hepsi hem kurucu ortaklarımızın hem Insider üyesi liderlerimizin o gün, o zaman geldiğinde Insider’ın çıkış hikayesinde olduğu gibi hem ekosistem için hem kendi için en doğru değeri getirecek yolu seçmesiyle belirlenecektir. O nedenle odağımızda tamamen başarılı bir şirket yaratmak var. Sonrası kendiliğinden gelir zaten.
INSIDER NEYİ FARKLI YAPTI?
- Mücadeleci ruh
Hayatta herhangi bir şey için mücadele ettiyseniz, o mücadeleci ruh, işin kendine yansıyor. Başarımdaki ilk faktör, ailemden öğrendiğim o mücadeleci ruhtur. Ben de ortaklarım da çok zor şartlarda, burslarla okuduk. Bu zorluklar da bir şeyi elde etmek için “mücadele etmek” gerektiğini bana öğretti. - Ülke sevgisi
Doğduğumuz coğrafya önemli. Bu coğrafyaya yüklediğimiz çok fazla duygusal anlam var. Çünkü, inanıyoruz ki, bizim ülkemizdeki potansiyeli ortaya çıkaracak olan bizleriz. Dolayısıyla ülke sevgisi önemli. Buna dair duygularımız da bizi başarılı kılmıştır. - Sıfır seçenek
Zero optionality” diye bir kavram vardır. Yani başka hiçbir seçeneğinin olmadığını bilerek o iş için çok fazla çaba göstermek… “Başarmam lazım, başka seçeneğim yok!” demek. Bizimki gibi ülkelerde doğanların başka seçeneği yok. Bu hissiyat başarımızda etkili olmuştur. - İlerleyici kültür
Altı ortağın da “ilerleyici” olmak gibi bir derdi var. Her alanda kendimizi geliştirmek, daha fazla okumak, çok insanla konuşmak, bilgi almak gibi konularda sonsuz çabalıyoruz. , - Deneyimli insanlar
İnsanlardan çok fazla öğrendim. Türkiye’de bu konuda çok fazla deneyimli lider yoktu. Yurt dışında globalde başarılı olmuş birçok lidere ulaştım. Sırf bir şeyler öğrenebilir miyim diye Londra’ya bir günlüğüne gittiğim konferanslar oldu. - Yaşanmışlıklar
Yaşanmışlıklar çok önemli. Mentorların en kıymetlileri daha önce benzer yollardan geçmiş insanlar. O insanların kapısını çalmak, sormak gerekli. Gerçekten girişimcilerin yazdığı kitaplar kıymetli. O insanların anlattıklarından çok fazla şey öğrendim.
RAKAMLARLA INSIDER
- Kuruluş
2013’te iş fikri doğdu, 2013-14’te ilk çalışmalar, araştırma ve geliştirme yapıldı ve 2014 ilk satışlar yapıldı. - Gelir
Şu an 100 milyon dolarlık gelir seviyesinde. Bu, bir B2B Saas şirketi için oldukça yüksek bir rakam. - Müşteri
Şu an 1000’i aşkın kurumsal müşterisi var. Hedefi en fazla 3 sene içinde kurumsal müşteri sayısının yaklaşık 5 bin olması. - Çalışan sayısı
Şu anda 838 çalışanı var. Yaklaşık 360 tanesi yazılım ve teknik ekiplerden oluşuyor. - Çeşitlilik
Çalışanların yaklaşık 400’ü Türkiye’de geri kalanı dünyanın farklı ülkelerinde yer alıyor. Insider’da 41 farklı milletten insan var.
“BEATLES MODELİNDEN İLHAM ALDIK”
- Biz 6 ortağız, herkesin farklı payları var. Ortaklık düzeyi, hangi aşamada katıldığımızla ilgili… Ama her zaman eşitliği sağlama noktasında çabalıyoruz.
- 6 farklı kişinin bir hedefte doğru şekilde ilerlemesi de kritik bir konu. Bizim birbirimizi tamamlayan özelliklerimiz var.
- Bizde hiç egoya dair ya da güç dengesine dair bir tartışma olmaz. Bu da olası tüm tartışmaların önünü kapatıyor.
- Fikir ayrılıkları hep olur. Ancak, bir masa etrafında toplanıp, katılmasak da ortak kararın başarılı olması için çaba gösteriyoruz.
- Şimdiye dek “Olmuyor, yapamıyoruz” dediğimiz bir an hiç olmadı. Bunun başlıca sebebi de kurucu ortaklar.
- Ortakların kültürü, yaklaşımları ve hayata nasıl baktığı, o organizasyonun kültürünü oluşturuyor. Bizim kültürümüzde “hep ileriye gitmeyi hedeflemek” var.
- Değişime inandık. Olmayacağını hissettiğimiz anda fikirleri değiştirdik, ilerlettik, farklılaştırdık. Hep bir şekilde problemin içinden çıkış yolu bulduk.
- İş yapış stilleri ve kabiliyetleri noktasında da birbirimizi tamamlayan bir ekibiz. 3 kişi iş/yönetimsel taraflarına odaklı, 3 kişi teknik tarafa odaklıdır.
- Çalışmamızı “Beatles” modeline benzetiyorum. Beatles’ın başarısını, birbirini çok iyi tamamlayan 4 kişinin” varlığına bağlarlar.
ZORLANDIĞIM 3 KONU
- Çok zorlandığımız zamanlar elbette oldu ama yıllar içinde bir araya gelip çözüme ulaştığımızı gördük. İlk zorluk, paranın bitmeye yakın olduğu dönemde karşımıza çıktı.
- İlk 2-3 senede doğru insanları bulmak zordu. Yola yeni çıkan startup için gerekli yetenekleri bulmak kolay olmuyor.
- Büyük ölçeğe gelince, farklı yönetim şekilleri, daha farklılaşmış kültür ve farklı insanların organizasyona dahil etmek gerekiyor. Bu ‘evolve’ aşaması, yani farklılaşma, değişme aşamaları biraz sancılı. Şirket evrim geçirirken, bazı aşamaların, benim açımdan zorlayıcı olduğunu söyleyebilirim.