in

Yüzyılın en önemli sorunu!

Tim Cook, gizlilik ve iklim değişikliğinin ‘bu yüzyılın en önemli meseleleri’ olduğunu söylüyor…

Fotoğraf: Christoph Dernbach/Picture Alliance via Getty Images

YAZI MICHAEL GROTHAUS
OKUMA SÜRESİ 8 DAKİKA

Apple’ın CEO’su, bir röportajında gizliliğe yönelik tehditlerin insan davranışını nasıl değiştirdiğini, teknolojinin ekstremizmdeki rolünü ve “Big Tech”in neden yanlış bir terim olduğunu anlatıyordu…

28 Ocak, Veri Koruma Günü’ydü. Bilmiyorsanız kendinize çok yüklenmeyin, zira pek çok insan bu günü hiç duymadı. Yine de bu gün, şu an daha önce hiç olmadığı kadar önemli. Çünkü bizimle ilgili, sanal olarak hayal edilebilir her bir veriyi (kalp atışımızdan tutun en mahrem düşüncelerimize kadar) toplamak, analiz ve kategorize etmek için kullanılan teknoloji gittikçe gelişiyor, yayılıyor ve yaygınlaşıyor.

Brüksel merkezli Computers, Privacy & Data Protection konferansında Apple’ın CEO’su Tim Cook, Veri Koruma Günü’ne dikkat çekmek için kullanıcı gizliliğinin önemi üzerine düzenlenen panelde açılış konuşmasını yaptı. Tim Cook’un konuşma yapması elbette şaşırtıcı değil, çünkü Apple, gizliliği yalnızca bir özellik değil, temel bir insan hakkı olduğu mantrasıyla tamamen benimseyen tek Big Tech şirketi.

Eğer gizliliğe önem veriyorsanız (ki vermelisiniz), Cook’un bu dürüst ve açık konuşması izlemeye değer. Konuşmasından dakikalar sonra yaptığımız röportajda da Cook, düşüncelerini detaylandırdı. Sohbetimiz, bazı şirket yöneticilerinin PR ile yönlendirilen tipik gizlilik konuşmaları gibi değildi. Üstelik Cook’un daha önce gizlilik konularındaki birçok konuşmasını dinledim ama bu sefer iş, ciddiye binmiş gibiydi.

Bu konuşmayı farklı kılan, yalnızca Cook’un gizlilik konularındaki tavrı değildi. Cook aynı zamanda teknolojiyle şiddetlenen ekstremizmi, tüm “Big Tech” şirketlerinin bir tutulmasından hoşlanmadığını, hükümet düzenlemelerini, otosansürü ve Amerika’da bir federal gizlilik yasası çıkması olasılığını anlattı.

21. yüzyılın en büyük tehditleri

Cook, daha önce hiç duymadığım bir karşılaştırma yaptı. Gizliliğin zarar görmesini, gezegenimizin karşı karşıya olduğu, insanlığın bir eseri olan küresel ısınma felaketi ile karşılaştırdı.

“Gizliliğe gelirsek, bence ülkedeki en önemli meselelerden biri” dedi. “İklim değişikliği sorunumuz var, ve çok ciddi. Gizlilik de aynı şekilde… Bu iki mesele bu şekilde değerlendirilmeli ve bunun üzerine ciddi biçimde düşünmeliyiz. Bu şeyleri nasıl daha iyi hale getirebileceğimize ve bir sonraki nesil için, nasıl şu anki durumdan çok daha iyi bir şey bırakabileceğimize karar vermeliyiz.”

“Teknoloji bir şeyleri iyileştirmek ve düzenlemek için de kullanılabilir, insanların kendi düşüncelerini manipüle de etmek için de…”

Cook, teknolojiye dair diğer endişeleri konusundaysa, uçtan uca şifrelemeyi zayıflatmaya yönelik tehditlerden bahsediyor. “Biliyorsunuz, şifrelemeye -hiçbir arka kapının olmadığı uçtan uca şifrelemeye- çok inanıyorum. Dolayısıyla bunu herhangi bir şekilde bozabilecek veya zayıflatabilecek herhangi bir kişi beni endişelendiriyor” diyor.

Daha sonra, Elon Musk için kıyamet gününün favori kötü karakteri yapay zeka konusunu açtım ve gizlilik sorunlarıyla karşılaştırıldığında, bunun nasıl bir teknolojik tehdit olduğunu sordum. Cook, “Bana kalırsa bu ikisi de kötü şeyler için kullanılabilir ve teknoloji, ikisini de güçlendirebilir” dedi ve devam etti: “Peki hangisi diğerinin önünde geliyor? Bilmiyorum. Sadece bunlardan birini seçip sadece ona odaklanamayacağımızı söyleyebilirim. Yapay zeka da etik olmalı, tıpkı veri gizliliği ve toplanmasının da etik olması gerektiği gibi. Bu ikisi arasında bir kesişim de var, öyle değil mi? İkisi de olağanüstü ve ikisi üzerinde de çalışmak gerekiyor.”

Gizliliğin ortadan kalkması, davranışlarımızı nasıl değiştirir?

Konuşmamızın başında Cook’a, veri gizliliğinin değerinin farkında olan biri olarak, Apple’ın Uygulama İzleme Şeffaflığı özelliği ve yeni App Store gizlilik etiketleri için heyecanlı olduğumdan bahsettim. Ama tanıdığım birçok insan, gizliliği iyileştiren bu tür özellikleri önemsese de, tanıdığım başka birçok insan yalnızca omuz silkecek ve “Bir uygulamanın verilerimi toplamasını neden önemseyeyim ki? Gizleyecek bir şeyim yok” diyecek.

Cook’a, gizlilik karşısında böyle kayıtsız bir tutum sergileyen insanlara nasıl yanıt vereceğini sordum. Cook’a göre, birçok insan umursamadığını söylese de şirketlerin, onlar hakkında bu kadar fazla bilgiyi ele geçirmesi (alışveriş verileri, internette yaptığı aramalar gibi), en sonunda bazı insanların otosansür uygulamasına yol açabilir.

Cook, “İnsanlara, sürekli izlendiğini bildikleri bir dünyada ne olacağını düşündürmeye çalışıyorum” diyor. “O zaman davranışlarınızda nasıl değişiklikler yaparsınız? Neyi daha az yaparsınız? Neyi artık hiç yapmazsınız? İnternete girdiğiniz, farklı şeylere baktığınız, farklı şeyler keşfettiğiniz her an kendinizi daha da, hatta çok daha fazla kısıtlayacağınızı bilseniz, artık neyi merak etmezdiniz? Böyle bir dünya, hiçbirimizin isteyeceği bir dünya olmamalı.

“Ayrıca bence birçok insan, eğer bu şekilde düşünürlerse… hemen şöyle düşünmeye başlar: ‘Hmm, neyi arıyorum? Şunu veya bunu arıyorum. İnsanların, şunu veya bunu aradığımı bilmesini istemiyorum, çünkü bunu sadece merak ediyorum… İşte beni ciddi biçimde endişelendiren şey, bu davranış değişikliği ve bence bu, herkesi endişelendirmeli.”

“Yapay zeka da etik olmalı, tıpkı veri gizliliği ve toplanmasının da etik olması gerektiği gibi.” 

“Big Tech”

Cook’a, 2000’lerin başında çoğu insanın teknoloji şirketlerine bakışından bahsettim. Çoğu insan —birçok gazeteci dahil— teknoloji şirketlerini sanki dünyanın tüm sorunlarını çözecek kurtarıcılar olarak görüyordu. Her ay yeni bir araç veya yazılım çıkıyor, günlük hayatlarımızı inanılmaz biçimde iyileştiriyordu: iPod, Wikipedia, Googla Haritalar… Ama şimdi, neredeyse 20 yıl sonra, teknoloji şirketleri –özellikle “Big Tech” dediklerimiz— her geçen gün kısmen gizlilik endişeleri yüzünden daha fazla şeytanlaştırılıyor. Cook, bu şeytanlaştırmayı haklı buluyor mu?

Cook, genel olarak “Big Tech” teriminin kullanımı konusunda dikkatli. Dünyanın en değerli ve muhtemelen etkili şirketi Apple, bu terimin kapsadığı grubun parçası. Facebook, Google, Microsoft ve Amazon gibi benzer şirketler de bu grupta yer alıyor. Cook, “Bence insanların ‘Big Tech’i tek bir parçadan oluşan bir yapıymış gibi kategorize etmemesi önemli, çünkü bence bu şirketler, birbirinden oldukça farklı” diyor. “Ve dolayısıyla, bu geniş ve yüzeysel kategorilendirme beni başından beri endişelendiriyor. İnsanları, biraz daha derin düşünmeye; şirketlerin kendileri ve iş modelleri, kendilerini nasıl yürüttükleri –değerlerinin neler olduğu— gibi konuları düşünmeleri için teşvik etmeye çalışıyorum. Ben buna bu şekilde bakıyorum.”

Teknolojinin aşırı uç fikirlerdeki rolü

Cook, değerlerden konuşurken bazı teknoloji şirketlerinin, Amerika’daki aşırı uç ideolojilerin propagandası ve radikalleşmesinde rol oynadığıyla yüzleşmekten çekinmiyor. Konuşurken bir noktayı kendisi dile getirdi: Gizliliğin olmadığı bir ortamda verilerin, insanlar hakkında profiller oluşturmak için kullanılabileceğini; bu profillerin daha sonra “aşırı uç fikirleri ve başka şeyleri körüklemek için kötü amaçlarla kullanılabileceğini” söyledi.

Cook’a, bazı teknoloji şirketlerini, platformlarının insanların radikalleşmesinde (ABD beş kişinin ölümüyle sonuçlanan Kongresinin baskınındaki gibi) oynadığı rolden dolayı suçlamanın adil olup olmadığını sordum.

“Teknoloji… bir şeyleri iyileştirmek ve düzenlemek için de kullanılabilir, insanların kendi düşüncelerini manipüle de etmek için de” dedi. “Yani bence, adil sayılabilecek bir görüş, adil bir değerlendirme; teknolojinin denklemin bir parçası olduğunu öne sürer. Ve bundan kaçmamalıyız. Bunu anlamaya çalışmalı ve nasıl bunun tekrar yaşanmamasını sağlayacağımızı bulmalıyız. Nasıl gelişeceğiz?”

Gizlilik yasaları

Cook, Computers, Privacy & Data Protection konferansındaki konuşmasında, vatandaşlara veri ve gizlilik konusunda koruma sağlayan, AB Genel Veri Koruma Tüzüğü’nden (GDPR) destekleyici bir tavırla bahsetti. Çoğu teknoloji şirketi daha iyi koruma sağlamaya pek istekli görünmediğinden Cook, hükümetin gizlilik yasaları konusunda devreye girmek için ne kadar bir sorumluluğa sahip olduğunu düşünüyordu, merak ettim.

“GDPR’ın harika bir temel düzenleme olduğunu düşünüyorum” diyor. “Ve bence tüm dünyada geçerli bir kanun olmalı. Daha sonrasındaysa üzerine koymamız gerektiğini düşünüyorum; GDPR’a dair keşifler yapmalı, ilerleme kaydetmeli ve bir sonraki aşamaya geçmeliyiz.” Bir sonraki bu aşamada, Apple’ın halihazırda ciddiye aldığı gizlilik korumalarını düzenlemek gibi şeyler yer alıyor [Apple’ın veri minimizasyonu, cihazda veri işleme (on-device processing), şeffaflık ve güvenlik gibi, dört temel gizlilik unsuru buna örnek]. “Bana kalırsa, bunları öyle derin biçimde düşünmeliyiz ki, bunlar için yeni düzenlemeler yapabilelim. Çünkü şirketlerin bunu kendi başlarına yapmayacaklarından endişeliyim.”

Bununla birlikte, Cook genellikle düzenlemelerden çok da hoşlanmadığını söylüyor. “Bence bunun istenmeyen çok fazla sonucu olabilir” diye açıklıyor. “Ama sadece bu olay özelinde, bence deneyi yapmış olduk. Pek işe yaramadı. Bence, tüm dünyadaki hükümetler bir araya gelmeli ve umarım, yamalar yapıştırmak yerine tüm dünya için bir standart belirlemeli.

Gelecek

Konuşmayı bitirirken Cook’a, tüm teknoloji devleriyle ve beraberinde getirdikleri güçlü lobicilik çabalarıyla birlikte Amerika’nın, bir gün AB’nin GDPR’ı gibi bir yasa çıkarıp çıkarmayacağını sordum. Konuşmamızın nispeten ciddi ve dürüst tonunu düşünürsek, böyle bir düzenlemenin gerçekten de hayata geçirileceğine dair umutlu olması, beni sevindirdi ve cesaretlendirdi.

Cook, “Bence insanlar, gizlilik olmadığında nasıl sonuçların ortaya çıktığını görüyor” diyor. “Herkes olmasa da çoğu insan, şu an olanlardan memnun değil. Ve bence insanlar bu şekilde hissetmeye başladıkça, bu insanların temsilcileri de fikirlerini değiştirmeye başlayacak. Ben bu konuda çok iyimserim – isterseniz bana saf deyin, ama ben bu konuda iyimserim.”

Ben de bu iyimserliği paylaşıyorum. Ve bunun meyvelerini de yakında görmeyi dört gözle bekliyorum.

Yazar: Fast Company Türkiye

©Fast Company Dergisi, Türkiye’de Fast Dergi Yayıncılık A.Ş. tarafından Türkiye Cumhuriyeti yasalarına uygun şekilde yayınlanmaktadır. Fast Company’nin isim hakkı ABD’de Mansueto Ventures’a, Türkiye’de Fast Dergi Yayıncılık A.Ş.’ye aittir. Dergide yayınlanan yazı, tablo, fotoğraf ve görsellerin her hakkı saklıdır. İzinsiz, kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

lenova-yazilimcilari

Lenovo yazılımcıları geleceğe hazırlayacak

Benim-isletim-sistemim--Suha-Taspolatoglu

Benim işletim sistemim: Abdi İbrahim CEO’su Süha Taşpolatoğlu