“The AI Republic” (Yapay Zeka Cumhuriyeti) adlı bir kitap yazdınız. Eserinizdeki bir numaralı mesajınız neydi, anlatabilir misiniz?
Kitabın ana mesajı, yapay zekanın uygulama ve yaygınlaşmasının hem kamu hem özel sektör için; bu güçlü teknolojilere daha fazla oyuncunun ulaşması adına bir öncelik olması gerektiği. Çok uzun süredir bu güçlü teknolojiler sadece büyük teknoloji şirketlerinin ve devlerin kontrolü altında ve bu potansiyeli aslında onlara biz vermemiştik. Bu nedenle kitabı ve ana fikrini planlamaya başladığımızda, yapay zekadan yararlanmak isteyen ama bunu yapamayan bütün şirketler için bir umut mesajı vermek istedik. Böylelikle çalışmamızı, yapay zekayı giderek daha fazla kullanıcı için ulaşılabilir hale getirme fikrine adadık.
Yapay zeka sürdürülebilir ekonomiye katkıda bulunma konusunda şirketlere nasıl faydalı olabilir?
Yapay zeka, daha yüksek performans sağlamak için bir araç. İklim değişikliği ve çevreyi korumaya dönük çok sayıda yapay zeka uygulaması var. Daha sürdürülebilir hale gelebilecek sektörlerden örnek vermek gerekirse; yapay zeka tarımda güçlü tahminler yapmada, perakendede, hızlı tüketim ürünlerinde, hızlı modada kullanılabilir. Okurlarımıza verdiğimiz iyi örneklerden biri hassas tarım; burada sulama, toprak verimliliği ve su tüketiminin azaltılması konularını desteklemek üzere mevcut teknolojilerin bir kombinasyonu kullanılıyor. Bu örnekte, bir tür akıllı otomasyon, çevresel krizden kaynaklanabilecek dışsallıkları azaltarak iklim etkisini azaltmaya ve ekonomik fırsatlar sunmaya yardımcı olabilir.
Uzaktan öğrenme ve bunun arkasındaki teknolojilerdeki ilerlemelere rağmen, geleneksel yöntemlerin yüz yüze iletişimin etkisi, insan psikolojisine ve yaratıcılığa katkısı gibi artıları var. Uzaktan eğitimin bu eksikleri nasıl aşılabilir? Eğitim nasıl geliştirilebilir ve bir üst seviyeye çıkarılabilir?
Eğitimin gerçek dünyada başarabildikleri ile yapay zeka gibi teknolojilerin pedagojik ihtiyaçlar ve dijitalleşme arasındaki boşluğu kapatmaya nasıl yardımcı olabileceği arasında bir seçim yapmak gerekli değil. Her iki yaklaşım da değer yaratıyor ve yapay zekanın eğitime entegrasyonu ile geliştirilebilir. Bu, daha yenilikçi ortamlarda öğrenmeye uygulanan teknolojiler için de aynı şekilde geçerli. Bugün pedagoji ve eğitim sanatının bazı yönlerinin gelişmesi ve yenilikçi fikirler üretmesi için ağır teknolojik desteğe ihtiyaç duymadığına dair açık kanıtlar var. Dolayısıyla ileriye giden en iyi yol, yenilikçi ortamı koruyup teşvik ederek düşük ve yüksek teknolojili ortamlar arasında bir denge kurmak.
- DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR
– Birçok insan robotların egemenliği ele geçireceğini ve bir tür “karanlık ağa” gireceğimizi ya da yok olacağımızı düşünüyor. Hayır, böyle olmayacak. Bu gereksiz, temelsiz bir korku ve otomasyonun yükselişine pek de yardımcı olmayan çok sayıda mit ve önyargıya neden oldu.- Yapay zekanın birçok işi otomatik hale getireceği net bir şekilde gerçek bir risk ancak diğer sanayi devrimlerinde olduğu gibi bir dizi yeni fırsat doğacak.- Muhtemelen insanların ve makinelerin bir arada var olduğu bir ortak yaşam öngörmemiz mümkün.
Sorularınızı iletmek için: [email protected]