Türkiye de bu yıl yaklaşık 4 milyon öğrenci liseye ya da üniversiteye giriş sınavına katılacak. Ailelerini de düşünecek olursak bu her yıl 12 ila 15 milyon kişinin bu sınavlarla bir şekilde ilişkili olmasını sağlıyor.
Bu süreçte her aile, devam eden okulları dışında, kendi imkanı çerçevesinde kurslardan destek alıyor, özel öğretmenlerle çalışıyor. Bu da ailelerin hem büyük bütçeler ayırdıkları hem de ciddi emekler verdiği anlamına da geliyor. Ailelerin tek amacı var; hepsi de çocuklarının daha iyi bir geleceğe sahip olmasını arzuluyor.
Bu kadar uğraşa rağmen ailelerin kafalarındaki soru işaretleri bitmiyor. Öncelikle, “Sınava doğru hazırlanıyor muyuz” sorusuna odaklanıyorlar. Bazıları “çocuğumuz daha fazla çalışabilir mi” diye sorarken, bir bölümü ise “En iyi tercih hangisi olurdu” sorusuna yanıt arıyor. Sonuçta aileler ve öğrenciler, “hangi hazırlık yöntemini tercih etmeliyiz” sorusunun peşinden koşuyorlar.
Bu kritik sorulara net yanıtlar bulmak belki mümkün değil, ancak son yıllarda eğitimde ciddi bir dönüşümden geçtiğimizi de hepimiz biliyoruz. Eğitim de diğer sektörler gibi dijital bir dönüşümün içine girdi ve özellikle çevrimiçi platformlar ciddi bir araç haline dönüşmeye başladı.
Yaşanan bu trend beraberinde “eğitimde teknolojinin nereye gittiği” sorusunu gündeme getiriyor. Bu kapsamda bir başka konu ise “Online eğitimin fiziksel eğitimin yerini alıp alamayacağı” olacak.
Eğitimde dijitalleşme ve teknoloji denince birçok kişinin de aklına ilk gelen kurum olan Atölye Eğitim’in kurucuları, bu kritik soruların yanıtlarını verdiler. Eğitim alanında 25 yıldan fazla emek veren İ. Cem Kaya ve Onur Meynioğlu, teknolojiyle şekillenen eğitimle ilgili sorularımızı yanıtladılar:
Öncelikle sizleri tanıyalım, Cem Kaya ve Onur Meynioğlu kimdir?
Merhabalar, ikimiz de Galatasaray Lisesi mezunuyuz. Onur Bey, benden 9 yıl daha genç, ancak mezun olduktan sonra bir şekilde yollarımız kesişti. İlk günlerden bu yana “Eski köye yeni adet getirme” derdinde olan iki ortağız. 25 seneden beri bir şekilde herkesin ya içinde olduğu ya da çok yakından takip ettiği, bildiğini hatta iyi bildiğini düşündüğü eğitim sektöründe yeni iş modelleri yaratma yolunda ilerliyoruz.
Kalitenizle fiziksel sınav hazırlık eğitiminde İstanbul’daki en başarılı marka haline geldiniz ve her sene birçok derece öğrencisi çıkarıyorsunuz. Bu başarıyı nasıl yakaladınız? Atölye eğitimin farklılığı nerede başlıyor?
Öncelikle bir saptama yapalım: Atölye Eğitim, kendi sektöründe verdiği eğitimin kalitesi, yakaladığı başarı ve iş modelinin yanı sıra çalışanları, eğitimcileri, öğrencileri, mezunları ve aileleri ile birlikte yıllar içinde çok büyük bir aile oldu. Bu topluluğu çok önemsiyoruz. Onlar bizim en büyük varlığımız. Yaptığımız iş gereği çok genç ve dinamik bir kitle ile çalışıyoruz. Bu gençler, dünya ile bağlantılı, bütün yenilikleri bilen, uygulayan, gerektiğinde sorgulayan ve en önemlisi hayal kuran bir kitle. Bizim şansımız bu kitle ile her gün beraberiz, bir anlamda onlardan besleniyoruz. Bu gençlerin gelecek ile ilgili hayalleri var ve içinde oldukları kurumun da bu hayalin bir parçası olmasını bekliyorlar.
Tarif ettiğiniz bu yolculuğunuzun önemli yapı taşlarını paylaşır mısınız?
İki önemli yapı taşından söz edebiliriz. Birincisi, iş modelimizdir. Atölye Eğitim ailesini, 20-30-40 sene öncenin iş modeli olan bir bina, tahta ve öğretmen ile bir arada tutma şansımız yok. Biz Onur Bey ile beraber hep yeni iş modelleri ve yeni teknoloji yaratma amacındayız. Şansımız, bu dinamik kitle ile her türlü yeniliği kısa sürede hayata geçiriyor, onlardan geri dönüşlerini alıp, yapılması gereken düzeltmeleri tamamlayabiliyoruz. Yani sürekli bir etkileşimin içindeyiz.
Bunun sonucunda da birçok yeni ürün ve marka yarattık. Atölye Eğitim, Atölye Eğitim Akademi, Hibrit Akademi ve Atölyemonline adlı markalarımız da bunu kanıtlıyor.
Atölye Eğitim’in tek başına online olma fikri kulağa çok güzel gelse dahi, doğası gereği ve öğrencilerimiz yaşları gereği her zaman fiziksel bir temasa ihtiyacları olduğunu düşünüyoruz. Bu nedenle eğitimin geleceğinin fiziksel ve online eğitimin harmanlandığı bir şekilde ilerleyeceğini düşünüyoruz.
Online eğitimin bize ve öğrenciye kazandırdıkları arasında zaman, data analiz, efektif çalışma gibi çok değerli avantajları var. Bugüne kadar sistem, öğrencileri ara sıra yapılan sınavlarla ve ders içindeki öğretmen gözlemiyle değerlendiriyordu. Bu o kadar zayıf kalıyor ki, siz öğrencinin eksiğini doğru tespit edemediğiniz için bildiği konuları tekrar gösteriyor ya da altyapısındaki eksiği fark edemeden o konu ile ilgili başka bir konuda başarılı olmasını bekliyorsunuz. Ölçme ve değerlendirme sisteminin zayıflığından dolayı veliler de öğrencilerini iyi tanıyamıyorlar, onlara yanlış hedefler belirliyorlar. Tüm bunlar da “bizim öğrencimiz neden başarısız oldu” cümlesiyle son buluyor.
Hibrit Akademi projemizi başlangıçta kendi kurumumuzdaki öğrencilerimiz için, “online kamp” programı gibi düşünmüştük. Görmüş oldukları konuları çok kısa sürede tekrar etme üzerine planlanmış online bir kamp öğretim modeli olarak faaliyete geçirmiştik. Uzun konularda (bazıları okulda da kursta da özel öğretmenle de çok uzun sürmektedir) öğrenci odaklanma sorunu yaşar. Hibrit Akademi bu uzun konuyu bir haftaya yoğunlaştırılmış şekilde sıkıştırır ve öğrenciye konuyu toparlamak için ciddi bir şans sunar.
İkinci öne çıkarmamız gereken konu, iletişim kanallarımız. Eğitim sadece hafta sonları gidilen bir bina ve içindeki sınıflar, öğretmenler değildir. Sürekli canlı kalan bir organizmadır. Tabii ki fiziksel olarak Esentepe, Ulus, Kadıköy, Bağdat Caddesi, Bakırköy ve Çekmeköy’de şubelerimiz var. Şubelerimizin sayısını da hızla artırıyoruz. Ama öğrencilerin ve ailelerin bizimle sürekli iletişimde kalabilecekleri çevrimiçi araçlarımız da var. Uzun yıllardır Whatsapp gruplarını soru çözümleri ve iletişim için, k12 platformumuzu ise bilgilendirme için çok aktif kullanmaktayız.
Atölyem.online sistemi nasıl işliyor ve avantajları nelerdir?
Yılların birikimi ile atölyem.online’ı yaratarak, kurumuzda tam anlamıyla dijital reform başlattık diyebiliriz. Kurum içinde “akıllı fasikül” dediğimiz konu ve ödev kitapçıkları kullanıyoruz. Hepsinden cevap anahtarlarını çıkardık ve öğrenciler buradan aldıkları ödevleri sisteme girerek ilerliyorlar, karşılığında doğru cevapları ve tüm soruların detaylı video çözümlerine ulaşıyorlar.
Her alt konunun konu anlatım videoları da sistemin içinde bulunuyor ve öğrenci bunlardan da konu tekrarı yapabiliyor. Biz ise arka planda öğrenciyi artık eskisi gibi birkaç denemedeki başarıları ile değil, yıl içinde çözdüğü binlerce soru üzerinden değerlendiriyoruz.
Tek bir tuşla herhangi bir alt konudan sistemde hangi öğrencilerin yardıma ihtiyacı olduğunu tespit edip onlara özel olarak online ya da fiziksel tekrar etütleri açıyoruz. Öğrencilerin yapamadıkları sorular sistemde saklanıyor ve onları tekrar denemesi bekleniyor. Bu esnada öğrencilerimiz tek bir soru için bile yardım talep edebiliyor ve biz bu yardım çağrısını alıp, ona özel şekilde müdahale etmeye çalışıyoruz. Sistemin içinde bir yapay zeka modülümüz bulunuyor. Örneğin, bir basılı fasikülümüz içinde 400 soru var ise aslında online kısımda 800 sorudan oluşuyor. Öğrenci bir alt konu ile ilgili 14 soruluk bir testte belli bir başarının üzerinde sonuç elde ettiğinde karşısına dijital platformda bu alt konunun daha zor soruları çıkıyor. Belli bir noktadan sonra bu öğrenci sistem tarafından yüksek başarılı kabul ediliyor ve dijitaldeki tüm süreci buna göre şekilleniyor. Düşük bir net yaptığında ise karşısına konu anlatım videosu çıkıyor ve öğrenci bunu izledikten sonra orta seviye antrenman soruları görüyor.
Önümüzdeki dönem için planlarınız nelerdir?
Atölye Eğitim, sektördeki dijital dönüşümün lokomotifi olarak kalmaya devam edecek. Fakat gelişen öğrenme modelleri ve teknolojik gelişmeler bize ‘Neden bu model İstanbul ile sınırlı kalsın?’ sorusunu hatırlatıyor. İstiyoruz ki, ülkedeki herkes bu kaliteye ulaşabilsin. Uygun bir ücretlendirmeyle biz kaliteli eğitimi yaygınlaştıralım. Hibrit Akademi ile yapmak istediğimiz tam da budur.
Heyecan verici tarafıysa atölyemonline yazılımımızı uzun vadede hibrit akademi projemizle birleştirerek, datasını tuttuğumuz öğrencilere hibrit platformdan gerekli desteği sunmak ve eksik oldukları konularda iyi bir öğrenme modeli kurmak olacaktır. Analizler ve geçmiş datalar üzerinden bir öğrencinin hedefine gitmesini, hatta hedefini belirlemesini sağlamak kısa dönemdeki en önemli hedefimizdir. En büyük hedefimizse bu modeli Türkiye’deki bütün gençlere ulaştırabilmek, eğitim almak istedikleri her alanda onlara destek olabilecek platform sunabilmek. En başta söylediğimiz gibi, “derdimiz, eski köye yeni adet getirmek.”
“Gelişen öğrenme modelleri ve teknolojik gelişmeler bize ‘Neden bu model İstanbul ile sınırlı kalsın?’ sorusunu hatırlatıyor. İstiyoruz ki, ülkedeki herkes bu kaliteye ulaşabilsin. Uygun bir ücretlendirmeyle biz kaliteli eğitimi yaygınlaştıralım.”
BAŞARININ SIRRI NEREDE?
- ESNEKLİK Sektördeki en iyi isimleri, kendilerini en iyi ifade edebilecekleri esnek çalışma modelleri ile bir araya getiriyoruz. Onların gelişimi için de en az gençlerimiz için harcadığımız zamanı harcıyoruz. Birçok Atölye Eğitim mezunu bizimle çalışmaya devam ediyor, yayınlara katılıyor, içerik hazırlıyor ve gönüllü elçilerimiz olmaya devam ediyorlar.
- ÇEVİKLİK Yaratıcılık, genç ruh ve çeviklik bizim olmazsa olmazımız. Örneğin, ciddi bir bilgi teknolojileri ekibimiz var. Türkiye’nin belki de tek şirket içi yazılım ekibine sahip eğitim grubuyuz diyebilirim.
- DİJİTAL Pandeminin ilk gününden itibaren youtube kanalından yayına başlamış, dijital içerikle programımıza devam edebilmiştik. Teknolojiye olan ilgimiz bizi bu alanda ilk günden beri destekliyor.
ADVERTORIAL