in , , ,

“Ben”den – “Biz”e: Siz ve Takımınız

LinkedIn Kurucusu Reid Hoffman sorularınızı yanıtlıyor.

siz-ve-takiminiz

Fotoğraf: Pixabay

Reid Hoffman

Hayatta hiçbir önemli şeyin tek başına yapılmadığı gerçeğine rağmen, kahraman takıntılı bir kültürde yaşıyoruz. Nüfusun genelini kapsayan bir araştırma yürüterek, Tesla gibi bir şirketin nasıl olup da böyle öne çıktığını insanlara sorarsanız, muhtemelen hep Elon Musk hakkında bir şeyler duyacak ama onun etrafında kurduğu ekip hakkında hiçbir şey duyamayacaksınız. Mesela siz, Tesla veya SpaceX’te çalışan başka bir yönetici veya çalışanın adını verebilir misiniz?

Ancak, iz bırakmış herhangi bir kişinin hayatını incelerseniz, ana karakterin bir müttefikler ağı içinde çalıştığını göreceksiniz. Şehirlerle, şirketlerle, organizasyonlarla, ailelerle, genel tabirle, bizi şekillendiren, bize yardım eden ve evet, hatta bazen bize zarar veren insanlardan oluşan toplumla kuşatılmış durumdayız. Bireyi, parçası olduğu bir çevreden ayırmak imkânsızdır.

Kendi kendini yaratan kişi mefhumu bir efsane olabilir, ancak eskiden beri söylenen “Takımda ben olmaz” deyişi de yanlıştır. Takımda “Ben” olur. Bir takım, farklı güçlü yönlere ve yeteneklere sahip bireylerden oluşur. Simone Biles’ın jimnastikte ABD’nin altın madalyalı jimnastikçisi olmak için takım arkadaşlarına ihtiyacı vardı çünkü puanlar takım bazında veriliyordu. Yine de hiç kimse, Amerikan takımının Olimpiyat başarısı için, Biles’ın son dönemdeki tüm isimlerden daha önemli olduğuna karşı çıkamaz. Bunun tersi de geçerlidir, bir korkağın bir orduyu bozabilmesi gibi yüksek performanslı bir takımdaki tek bir kötü performans tüm takımın başarısını bozabilir.

Yani, “Ben” vs. “Biz” yanlış bir seçiştir. Hem birey hem de takım önemlidir. Kariyeriniz hem sizin kişisel becerilerinize hem de çevrenizdekilerin sizin yeteneklerinizi takdir edebilmesine bağlıdır. Bunlar birbirinden ayrılamaz. Bunu benden-bize gitmek gibi düşünün. Bir bireyin gücü, bir ekibin, çevrenin [network’ün] yardımıyla katlanarak artar. Arkadaşlarınızla ve yeni insanlarla tanışırken, kendinize “Burada benim için ne var?” gibi çok doğal bir soru sormayı bırakın ve bunun yerine “Burada bizim için ne var?” diye sormaya başlayın.

Pek çok insan networking konusunu duymaktan hiç hoşlanmıyor. Bunun yalakalık ya da samimiyetsizlik olduğunu düşünüyorlar. Hepimiz network etkinliklerinde yılışık bir şekilde herkesi kucaklayan hızlı konuşan yüksek enerjili aşırı network meraklısı o insanla tanıştık. Böylesi, networking değil.
Gerçek networking [çevre/ağ oluşturma], gerçek, karşılıklı ilişkiler kurmakla ilgilidir. Bu en az iki beceri gerektirir:

  1. Dünyayı diğer kişinin bakış açısından görün. Girişimciler genellikle müşteri isteklerini ve ihtiyaçlarını tahmin ederken bunu oldukça iyi yaparlar.
  2. Başkalarından ne alabileceğinizden ziyade, başkalarına ne verebileceğinize odaklanın. Bu, çıkarcı bir düşüncenin asla aklınızdan geçmemesi gerektiği anlamına gelmez; ama bu kolay düşünceleri bırakmaya çalışın ve önce nasıl yardım edebileceğinizi düşünün ve ancak daha sonra karşılığında hangi yardımı isteyebileceğinizi düşünün.

Müzakere üzerine yapılan bir araştırma, yetenekli müzakereciler ve ortalama müzakereciler arasındaki temel farkın, sadece saf kişisel çıkarları temel alan sert bir pazarlık yapmaya çalışmak yerine, ortak çıkarları aramak, sorular sormak ve ortak bir zemin oluşturmak için harcadıkları zaman olduğunu ortaya koydu.

Karşınızdaki kişiye, gerçekten içtenlikle, dostane bir şekilde yaklaşın. İlişki kurarken cömert olanlar veya “vericiler”, önce diğer insanlara yardım etmeye çalışırlar. Skor peşinde koşmazlar. Birçok iyiliğin karşılık bulduğunun farkındadırlar, ancak bunun hesabını yapmazlar. Ve ilişkilerini, sadece bir şeye ihtiyaç duyduklarında değil, her zaman önemserler.

Bazen insanlar samimi ve sevecen görünmek için çok fazla çaba göstererek kötü bir izlenim bırakabilirler. Birinin samimiyet numarası yaptığını fark edebildiğinizde, bu kanınızı dondurabilir. Başkalarıyla bağ kurma ve onlara yardım etme süreci, ayakkabılarınızı bağlamak kadar zahmetsizce gerçekleşmiyorsa yani, gerçekten yapmak istediğiniz şey bu değilse iş birlikçi zihniyet ve en nihayetinde ilişki de başarısız olacaktır.

Unutmayın: İlişkiler eğlencelidir! En mutlu anılarınızda, yalnız mıydınız yoksa etrafınız arkadaşlarınız veya ailenizle mi çevriliydi? Tahminim, ikincisi. İlişki kurmak bağlantıyla ilgilidir ve bağlantı eğlenceli/keyifli olmalıdır. İnsan etkileşimlerinin karmaşıklığını seviyorum ve başkalarıyla birlikte çalışma ihtimalinden heyecan duyuyorum. Nelerin mümkün olduğuna dair sezgimizi ve sahip olduğumuz düşünce kalıplarımızı genişletir. Partilerin aranan ya da dışa dönük ismi olmak zorunda değilsiniz. İlişki kurmak, en başta başka bir kişiyi hemen anlamak ve o kişinin de sizi anlamasına izin vermek için hassas ama heyecan verici bir arayıştır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar: Fast Company Türkiye

©Fast Company Dergisi, Türkiye’de Fast Dergi Yayıncılık A.Ş. tarafından Türkiye Cumhuriyeti yasalarına uygun şekilde yayınlanmaktadır. Fast Company’nin isim hakkı ABD’de Mansueto Ventures’a, Türkiye’de Fast Dergi Yayıncılık A.Ş.’ye aittir. Dergide yayınlanan yazı, tablo, fotoğraf ve görsellerin her hakkı saklıdır. İzinsiz, kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Benim-İşletim-Sistemim-Zeynep-Selgur

Benim İşletim Sistemim: Sportive A.Ş. Genel Müdürü Zeynep Selgur

United Payment’ten Wise işbirliği açıklaması