Üniversitede endüstriyel tasarım okumak istedi. Bunun için New York’ta Parsons School of Design’da Tasarım ve İşletme Bölümü’nü bitirdi. Sonra içindeki tutkunun peşine düşerek güzel sanatlara yöneldi. Londra Saint Martins’te Güzel Sanatlar yüksek lisansı yaptı. İstanbul’a döndü. Sanatın içinde olmak ona keyif veriyordu. Murat Pilevneli ile Pilevneli Gallery’nin açılışını gerçekleştirdi. Aslında her şey çok güzel gidiyordu ama içinde bir boşluk vardı. Küçüklüğünden beri, insanların hayatına dokunabileceği şeyler yapmak istiyordu. Derken, 8 yıl önce, zamanının büyük bir kısmını spora ayırmaya başladı. Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı…
“İnsanlara dokunabildiğim ve onlarla topluluk olarak bir araya geldiğimiz işler yapmayı hayal ediyordum. Nasıl yapacağımı bilmiyordum. Şu an tam da olmak istediğim yerdeyim. Ailem ne yapmam gerektiği konusunda bana hiç baskı yapmadı; hep destekledi. Anneanneme çok aşıktım. Bana, ‘Moda tasarımcısı olacaksın’ derdi, ben de moda tasarımcısı olmak isterdim. Fabrika bilincimiz ise dedemle başladı. Çocukken bizi fabrikaya götürürdü. Hâlâ da haftanın birkaç günü gidip çalışır.”
Elif Boyner, Cem Boyner’in kızı… Girişimcilik, yenilikçilik ve tasarımla dolu bir ortamda büyüdü. Kendisini yaratıcılığa hep yakın hissetti. Anneannesinin bu nedenle kendisine, “Sen büyüyünce moda tasarımcısı olacaksın” dediğini hatırlıyor. “Zaten ben de moda tasarımcısı olmak istiyordum” diye ekliyor.
Ancak, aileden bir baskı ve yönlendirme görmedi. “Ailem yapacaklarımı hep destekledi” sözleriyle onlara hakkını veriyor. Aklında hep insanlara dokunabildiği işler vardı. Büyük topluluklara dokunabilmek ve onlarla bir araya gelebilecek işleri planladı.
Sanayici bir aileden geldiği için hayatında bir miktar da fabrikalar vardı. Dedesi Osman Boyner’le birlikte fabrikaya gidiyor, oranın havasını kokluyordu. “Dedem ileri yaşına rağmen hâlâ haftada birkaç gün fabrikaya gider” diye konuşuyor.
BİR FİKİR DOĞUYOR…
Kardeşlerimle birlikte spor yaparak büyüdük. Okuldayken neredeyse her spor branşının takımındaydık. Tırmanış gibi sezonsal sporlar favorimizdi. Yaklaşık 8 yıl önce bir arkadaşımın bana ilham vermesiyle ciddi olarak spor yapmaya başladım. Sporun terapi etkisini de gördüm. Kısa mesafeli triatlonlara başladım.
Hem sporun hayatımıza kattıklarını hem bu konuda motivasyonun önemini bir kez daha görünce, bu alanda farklı bir şey yapmaya karar verdim. Bu düşünceden yola çıkarak ortağım Melis Abacıoğlu ile birlikte, 2017 yılında Sweaters App uygulamasını geliştirdik. İnsanların birbirini spor yapmaya motive etmesini hedefledik. Bunu sağlamak için de bir spor platformu yaratmayı amaçladık. “Sweaters” yani “Terleyenler” uygulamasıyla spor arkadaşı ya da spor etkinliği bulabiliyorsunuz. Terledikçe ve terlettikçe puan kazanıyorsunuz. Antrenmandan sonra kendinize en uygun ve en yakın sağlıklı yeme-içme yerlerini bulabiliyorsunuz.
Sweaters App, nereye giderseniz gidin; nerede, kiminle spor yapacağınıza karar verdiğiniz, koşu ve bisiklet gruplarının nerede buluştuğunu öğrenebileceğiniz bir platform. Uygulama, spor arkadaşı ve eğitmen bulmanızı sağlıyor. Buluşmaları düzenlemek için WhatsApp ve Instagram gibi uygulamalar varken, biz bu platformla birlikte alışkanlıkları değiştirmeyi amaçladık.
UYGULAMADAN BULUŞMA NOKTASINA
Bu platformda, çalışanların ve toplumun ihtiyacı olan bir hareket var. Herkes insanların birbirinden koparak elektronik aletlere mahkûm olacağından bahsediyor. Bu fikre katılmıyorum. Dikkat ederseniz, kolektif çalışma alanları, hub’lar, meditasyon ve yoga noktalarının sayısı giderek artıyor… İnsanların birbirine daha fazla dokunacak yerlere ihtiyacı var. Bir araya geldiklerinde bundan keyif alıyor ve iletişim ihtiyaçlarını karşılıyorlar.
Koşu ve bisiklet gruplarını tanıyorduk ve neye ihtiyaçları olduğunu biliyorduk. Offline’da da Sweaters konteynerleri yaptık. Farklı şehirlerde farklı noktalara yerleştirdik. Markaların sponsorluğuyla ücretsiz antrenmanlar ve çeşitli festivaller düzenledik. Gördük ki bu topluluğu bir araya getirebiliyoruz. Bu aşamada fiziki bir yer yapmaya karar verdik.
Çoğumuz dışarıda spor yapmayı seviyoruz. Özellikle de Bebek’te koşan, bisiklet kullanan çok fazla kişi var. Ama koştuktan sonra eve gidip hazırlanacak vakit olmayabiliyor. Hal böyle olunca, spor yapmamak için çeşitli bahaneler üretiliyor. Bunu gördük ve bir “buluşma noktası” oluşturmaya karar verdik.
Topluluğun buna ihtiyacı vardı. Çünkü, koşu grupları sabahları eşyalarını genellikle kafelere bırakıyorlar. Akıllarında hep “Çantam bıraktığım yerde duruyor mudur?” sorusu kalıyordu. Sweaters Hub, dışarıda spor yapanların ihtiyaçlarını tamamen karşılamayı amaçlıyor. Üyelerimiz, eşyalarını dolaplara bırakabilir, antrenman sonrasında duş alabilir, isterlerse kıyafetlerini ütüleyip işe gidebilirler. Hatta kahvaltı etmek isteyenler de sağlıklı yemek ve içecek seçenekleri de bulabilirler.
Tüm bunların dışında bacak masajı ile rahatlayabilir, kış bahçemizde yoga, meditasyon, ses terapisi derslerine girebilirler. Özellikle kış bahçesinde yaptığımız ses banyosu çok fazla ilgi görenlerden. Hedefimiz daha çok insanı bir araya getirmek.
YENİ VE SÜRDÜRÜLEBİLİR ADIMLAR
Sürdürülebilirlik bizim için çok önemli. Sweaters Hub içerisinde, tamamen sürdürülebilir malzemelerden yaratılmış kendi ürün gamımızı geliştirmek istiyoruz. Mesela tek kullanımlık olmayan kulak temizleme çubukları güzel bir fikir. Plastik satışını tamamen yasaklamak istiyoruz. “Kendi suyunu kendin doldur” diyoruz. Mayıs ayında Caddebostan şubemizi açacağız. Yerimiz koşucuların ve su sporlarının olduğu bölgede olacak. Yelken yapanların en iyileri orada olacak. Kürek ve sörf yapan ekipler bulunacak. Gün batımına karşı yoga yapacağız.
Burada sürdürülebilirlik için ciddi adımlar atacağız. Güneş panellerinden faydalanacağız. Yağmur suyu biriktireceğiz ve bu suyu çatıda bitkiler yetiştirmek için kullanacağız. Su tasarrufu yapan musluklar, sifonlar, duşlar kullanacağız.
Caddebostan’da sürdürülebilirliği entegre edeceğiz. Böylece bu konuda bireysel hayatta neler yapabileceğimizi paylaşmak istiyoruz. Etraftaki bilgiler çok dağınık. Workshop’lar düzenleyeceğiz. Öğrenmemiz gereken çok şey var. Bu yüzden dijitalde bir mecra hazırlıyoruz. Youtube kanalımızda bu konularla ilgili bilgili ve ilham veren insanları bir araya getirip kendi hayatımıza entegre edebilmeyi öğreneceğiz. Geri dönüşüm yapmak güzel ama ona gerek kalmadan plastiği hiç almamayı anlatacağız. Haftada bir mahalleyi temizleme koşuları yapacağız. Verebildiğimiz kadar mesaj vermeyi hedefliyoruz.
EKİP RUHU ÖNEMLİ
Ekipte 5-6 kişiyiz. Hepimiz çok çalışkanız ve biz uyumlu, iyi bir ekibiz. Fark ettim ki, bizim sistemimiz sevgi üzerine dönüyor. Her bir çalışanı çok seviyorum. Siz çalışanlarınızı sevdiğiniz zaman onlar da sizi seviyor. Topluluk bir araya geldiğinde oluşan ruhu da seviyoruz. Giden sevgi geri geliyor. O sistem içerisinde olması gereken her şey oluyor. Bir şeyleri yapabilmek bu kadar basitmiş aslında…
Herkese meditasyon yapmasını öneriyorum. Meditasyondan sonra sevginin akışını fark ediyorum. Olması gereken her şey geliyor gerçekten. İnsan bunun bilincine vardığı zaman atması gereken adımlar karşısına çıkıyor. Olumsuz bir durumla karşılaştığınızda ise yelkenleri suya indirmek yerine sonunda çok güzel ve anlamlı şeyler olacağını düşünmelisiniz.
İKİSİNİN KARMASIYIM
BABAM: Babamın bitmek bilmeyen bir yaratma merakı var. Babamın kafasının çalışma şekli bir sanatçı gibi. Sürekli bir şey yaratıp üretmek istiyor. Zaten para kazanmayı da bir şeyler üretebilmek ve yaratabilmek için istiyor.
ANNEM: Anne tarafında da hep çözüm bulabilen bir taraf var. Annem, her deliğe girebilir, herkesle iletişim kurabilir. Her şeyin üretiminde ve çözümünde pratiktir. Ondan çok şey öğrendiğimi fark ettim. İkisi de farklı boşlukları tamamlıyor. Son zamanlarda onlardan çok ilham aldığımı hissediyorum. Bu durum hoşuma gidiyor.
“İŞTE DUYGUSAL OLDUĞUMDA MUTLAKA BABAMA GİDERİM”
Ailem bana iş konusunda hiç karışmadı. Bu konuda çok özgürlükçü davrandılar. Ama ben çok sıkıştığımda onlara danışıyorum. Etik ikilemlerde kalabiliyorum. Bazı konularda duygusal olabiliyorum. O zaman babama giderim. Her soruma cevap vermese de beni işi bilen kişilere yönlendirir. Ben temkinli adım atmak için tereddütte kaldığımda onlar, “Hiçbir şey seni korkutmasın, üretmeye devam” derler. Beni motive ederler. Pozitif hissetmemi sağlarlar.
Elif Boyner
ŞİRKET: Sweaters
GÖREVİ: Kurucu Ortak
FELSEFESİ: “Olumsuz bir durumla karşılaştığınızda yelkenleri suya indirmek yerine sonunda çok güzel ve anlamlı şeyler olacağını düşünmelisiniz.”
Fotoğraf: Hüseyin ALSANCAK