in , ,

Yeni para gerçekleri

İş Portföy Genel Müdürü Tevfik Eraslan, “Yeni Dönem” analizi yaparak önemli uyarılarda bulunuyor.

Para piyasaları bütün dünyada büyük bir değişim dalgasından geçiyor… Yeni yükselen şirketlerin etkisi, yatırımcıların değişen tercihleri, artan para miktarı ve yerel etkenler, paranın gideceği adresleri etkiliyor… Örneğin, ABD’de sadece teknoloji/gıda gibi şirketler yükseliyor, Türkiye’de küçük ve orta ölçekli hisselere ilgi artıyor. Dövizde ve altında farklı bir ilgi dikkati çekiyor. Fonda ise gayrimenkul, altın ve ‘serbest’ olanların yıldızı parlıyor. Bu tabloyu değerlendiren İş Portföy Genel Müdürü Tevfik Eraslan, “yeni dönem” analizini yaparken, önemli uyarılarda da bulunuyor.

Son bir yıl sermaye piyasaları adına çok iyi geçti. Bu durum aracı kurumlar ve portföy yönetim sektörü için de aynı şekilde ilerliyor. Özellikle bireysel yatırımcıların sermaye piyasası ürünlerine ilgisi bu dönemde arttı, hisse senedi ve yatırım fonu yatırımcı sayısı önemli oranda büyüdü. Bunu rakamlarda da görmek mümkün.

Toplam portföy yönetim sektörü yaklaşık 350 milyar TL büyüklüğe geldi. Ağustos ayı sonu itibarıyla sadece emeklilik yatırım fonlarına net para girişi 8,5 milyar TL oldu. Bunun 7,5 milyarlık TL’lik kısmı altın fonlarını tercih etti. Toplam yatırım fonlarına net para girişi ise 16 milyar TL oldu.

Pandemi döneminde bu büyüklüğün yakalanması çok önemli bir gelişmedir. Bu büyümenin arkasında yatırımcıların büyük oranda getiri arayışı ve yatırımlarını çeşitlendirmeye yönelik arayışları var. Bu nedenle de son dönemde yatırımcıların tercih ettiği fonlarda da önemli miktarda değişiklikler oldu. Geçmişte liderlik para piyasası ve tahvil-bono fonlarındaydı, bu dönemde altın ve serbest fonlara büyük ölçüde para girişi oldu.

Yeni yatırımcı artışının nedeni
Piyasaya geçtiğimiz yıllarda görmediğimiz sayıda yeni yatırımcı giriyor. Bu durum, sermaye piyasası kurumları olarak bizim üzerimize büyük bir sorumluluklar getiriyor. Yeni gelen bireysel yatırımcıların memnuniyeti ve buradaki büyümenin sürdürülebilirliği çok önemli. O nedenle müşteri memnuniyeti konusuna çok büyük önem veriyoruz.

Bireysel yatırımcıların sermaye piyasası tercihindeki artış sadece Türkiye’de görülmüyor. Global olarak böyle bir trend ile karşı karşıyayız. Burada en önemli gelişme, bizdeki rakamların çok çarpıcı olması. Onun da altını çizmek lazım. Çünkü, bütün dünyada reel getiri artık klasik yatırım araçlarıyla elde edilemiyor. Yatırımcılar farklı yatırım araçlarına yönelerek, daha iyi getiri elde etmeye odaklanıyorlar. Türkiye’de bu arayışın adresi hisse senedi piyasası ve yatırım fonları oldu. Global para politikalarının sonucu olan para bolluğu devam ettikçe, yatırımcıların bu davranışı da sürebilir.

Fonlar çekici hale nasıl geldi?
Yatırım fonu tek bir ürün değil, çok farklı stratejilere sahip, geniş bir yelpazede yatırım ürünlerine yatırım yapan fonlarımız var. Yatırım alanları ve stratejileri, fonların ortalama getirisini büyük oranda belirliyor. Rakamlar da bunu destekliyor. Örneğin, yatırım fonlarının 2019 yılında ortalama getirisi yüzde 22.76 oldu. 2020 yılının ilk 8 ayında ise 12.32 olarak gerçekleşti. Bu oranlara bildiğimiz sıradan ürünlerle ulaşmak çok kolay değil. Söz konusu dönemlerde hem enflasyonun hem de mevduatın üzerinde getiri sağlanmış oldu.

Emeklilik fonlarında 2019 yılındaki getiri yüzde 27.88, ilk 8 ayda ise yüzde 16.04 oldu. Türk Lirası cinsi 1 aylık mevduat 2019 yılında yüzde 19.5 getiri sağlarken, bu yıl 8 ayda yüzde 5.6 getirebildi.
İki yıllık döneme baktığımız zaman yatırım ve emeklilik fonlarının, mevduattan daha iyi getiri sağlamış olduklarını görüyoruz. Tabii bunun ortalama bir getiri olduğunu belirtmekte yarar var.

Yatırımcıların tercihine göre getiriler de farklılık gösterebiliyor. Örneğin, altın fonunu tercih eden bir yatırımcı 2019 yılında yüzde 29.83, 2020 yılının ilk 8 ayında ise 57.46 gibi yüksek getiri sağlayabildi.

Yatırımcıların kendilerine uygun yatırım ürününü bulabilmeleri için mutlaka yatırım danışmanlığından yararlanmaları gerekir. Bir de verilen önerilerin, aslında o anki durumu koşulları ve durumu yansıttığı unutmamalı. Önerileri, belli zaman dilimleriyle gözden geçirmek yararlı olur. Çünkü, koşullar çok hızlı değişiyor.

Piyasaların yeni normali
İçinde bulunduğumuz konjonktürün çok alışkın olduğumuz türden olmadığını ve olağanüstü bir durum olduğunu kabul etmek gerekir… Global düzeyde ekonomi politikasını belirleyen kurumlar da bu olağanüstü koşullara uygun politikalar geliştirmeye çalışıyorlar. Salgının ekonomiler üzerindeki olumsuz etkisiyle mücadele etmek için ülkeler para politikaları ve mali politikalarla yaklaşık 20 trilyon dolarlık bir kaynak yarattılar. Bu tutar, şu anda ekonomilerde bir şekilde canlılığın sağlanması için kullanılıyor. Benzer bir genişleyici politika ülkemizde de uygulandı.

Aslına bakarsanız, bu olağanüstü koşullar için oluşturulan olağanüstü politikaların devam durumunu da önümüzdeki dönemde pandeminin nasıl seyredeceği belirleyecek. Ancak, pandeminin ekonomi üzerindeki etkisinin atlatıldığına dair somut gelişmeler görülmeden merkez bankalarının da desteği çekeceğini çok öngörmüyorum. O nedenle bir süre daha bol para ve düşük faiz ortamının global olarak devam edeceğini düşünüyorum..

Pandeminin izlerinin azalması ve öngörülebilir bir ortamın doğmasıyla birlikte piyasaya verilen paranın kademeli olarak azaltılması gündeme gelecektir. Buna bağlı olarak faizlerin de kademeli olarak enflasyonla uyumlu bir patikaya çekilmesi söz konusu olacak. Ama o zamana kadar mevcut para politikası devam eder diye düşünüyorum.

Enstrümanların geleceği
Mevcut durumda paranın bol olduğunu ama altın arzının kıt olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla bol paranın altın fiyatını destekleyeceğini söyleyebiliriz. O nedenle bu konuyla ilgilenen yatırımcıların büyük oranda dünyadaki merkez bankalarını takip etmeleri gerekecek.

Hisse senedi konusunda da çok ciddi bir ayrışma yaşıyoruz. Ayrışmanın en berrak göründüğü yer ABD borsaları. ABD borsasında, teknoloji hisse senetleri dolar bazında yüzde 20’nin üzerinde değer kazanırken, geleneksel sektörlerde faaliyet gösteren şirketlerin hisse senedi fiyatlarında ise çok ciddi artışlar görmüyoruz. Bu yeni dönemin gerçeklerinden biri… ABD’de teknolojiye dayalı şirketlerin hisselerinde büyük bir ayrışma yaşanıyor. Teknoloji şirketlerinin yanında sağlık ve gıdayla ilgili sektörler öne çıkıyor. Bu trend değişikliği önümüzdeki döneme damgasını vuracak.

Türkiye’de ise büyük oranda orta ve ölçekli şirketlerin hisseleri bu dönemde değer kazandı. Büyük ölçekli ve yabancı yatırımcıların ağırlıklı olduğu hisselerde yükseliş sınırlı kaldı. Bu da çok normal. Çünkü, pandemiyle birlikte tüm gelişmekte olan ülkelerden çıkış yaşadık. Yabancılar, gelişmekte olan ülkelerin hisse senedi ve tahvillerini satıp, güvenli liman gördükleri para birimlerine ve ülkelere yöneldiler. Bu da gelişmekte olan ülke hisse senetleri üzerinde baskı yaratıyor.

Oysa daha çok yerli yatırımcıların tercih ettiği hisse senetleri üzerinde böyle bir baskı yok ve fiyatlar yükselebiliyor. Ama şunu hiç unutmayalım. Her varlık eninde sonunda gerçek değerini bulur. Bu bir zamanlama meselesidir. O nedenle yatırımcıların temel analize uygun olarak yatırım yapmalarını tavsiye ederim.

Yabancılar geri dönecek mi?
Aslına bakarsanız ekonomilerin konjonktürel bir yapısı var. Ekonomi de bir trend sonsuza kadar kötü gitmediği gibi, sonsuza kadar iyi de gidemiyor.

Eğer işin konjonktürel olduğunu kabul ediyorsak, çıkan yatırımcıların, koşullar değiştiği zaman tekrar geri döneceğini de kabul etmek gerekir. Muhakkak ki gelecekler. Çünkü, ekonomik açıdan dinamizm gelişmekte olan ülkelerde var. Büyüme oranı gelişmekte olan ülkelerde daha yüksek. O nedenle de gelişmekte olan ülkelere para akışının önümüzdeki dönemde tekrar başlayacağını düşünüyorum.

Bu dönemde yabancı kaynaklı bir miktar para çıkışını yaşadık. Tahvilde 7 milyar dolar, hisse senedinde 5.6 milyar dolar çıkış yaşandı. Eurobond’larda ise satış miktarı 5.1 milyar dolar düzeyinde oldu. Bu çıkışlar ağırlıklı yılın ilk aylarında gerçekleşti. Umuyorum bundan sonraki süreçte bu tablo hızlı bir şekilde değişir ve biz bunun tersi rakamları telaffuz eder bir noktaya gelebiliriz.

Gayrimenkul fonları cazip mi?
Son dönemde yatırımcıların getiri çeşitlendirmesine yönelik olarak ürün arayışlarına biz de destek olduk, yeni ürünler geliştirdik. Bu çeşitlendirmenin içinde yer alan önemli bir kategori de gayrimenkul fonları. Türkiye’de yatırımcıların altını sevdiğini biliyoruz. Ama gayrimenkulü de en az altın kadar seviyoruz. Bunu dikkate alarak hem ticari gayrimenkule hem de konuta yatırım yapan fonlar oluşturduk. Bu fonların yatırımcı ilgisi son derece yüksek seyretmeye devam ediyor.

Bu kapsamda en önemli yatırımlarımızdan biri İstanbul’un çok güzel projelerinden birisi olan Quasar İstanbul oldu.

Geçtiğimiz yıl Quasar İstanbul’da yer alan rezidans ve ofisleri İş Portföy Quasar GYF markası altında gayrimenkul yatırım fonları portföyümüze kattık. Burada hem konut hem de ticari gayrimenkuller var. İstanbul’un en ayrıcalıklı projesi İş Portföy Quasar GYF’nin yüksek getiri potansiyeli taşıyan gayrimenkul seçeneklerinin, alternatif bir yatırım aracı olarak yükselmeye devam edeceğini düşünüyoruz.

Son dönemde pandemiye rağmen Türkiye’de gayrimenkul piyasasında bir hareketlenme oldu. Gayrimenkul fonlarında bu olumlu hareketlenmenin sonuçlarını değerleme tarihine bağlı olarak değişiklik göstermesini beklemekle beraber yıl sonuna kadar görmeyi umut ediyoruz.

Girişim fonlarına ilgi yüksek
Girişim fonlarımızda yenilenebilir enerji yatırım yapmayı tercih ettik. Ana temamızı yenilenebilir enerji olarak belirledik. Bu alanda yaptığımız yatırımlar ve ilgilendiğimiz projelerle çok ciddi bir deneyim edindik. Yatırımlarımıza da yoğun bir şekilde devam ediyoruz.

Şu anda yatırım yaptığımız 4 tane rüzgar santralimiz var. İki rüzgar santralinin alımı için görüşmelerimiz devam ediyor. Buna ilave olarak, önümüzdeki dönemde Enerji Bakanlığı tarafından açılacak olan mini Yeka ihalelerine katılmayı planlıyoruz. Bu ihaleleri kazanan firmalar için güneş enerjisi santrallerine yatırım yapma imkanı olacak. Fonlarımız adına buradaki ihalelere de katılmak istiyoruz. Böylece yatırımcılarımıza temiz enerjiye yatırım ve oradan getiri elde etme olanağı sunacağız.

Bu konuda da çok güçlü bir kadro oluşturduk. Çok iyi yatırımlar yaptık. Ciddi bir farkındalık ve farklılık yarattık diye düşünüyorum. Ülkemize de bu yolla ciddi bir fayda ve katma değer sağlıyoruz.

490.268 Kişi
2019 yılının sonundan Ağustos 2020 sonuna kadar hisse senedi piyasasına yeni giren yatırımcı sayısı… Son yıllarda gerçekleşen en büyük yatırımcı girişi. Aynı dönemde yatırım fonlarına 88.7 bin kişilik yeni giriş oldu.

DİKKAT ÇEKEN RAKAMLAR
16 MİLYAR TL
8.5 milyar TL’si emeklilik olmak üzere yatırım fonlarına ilk 8 ayda net giriş 16 milyar TL gibi önemli bir rakama ulaştı.

% 22.2
Yatırım fonlarında altın 2019 yılı sonundaki yüzde 12.3’den 8 ay sonunda yüzde 22.2’ye yükseldi, ikinci sıraya oturdu.

149.1 MİLYAR TL
Türkiye’deki yatırım fonlarının büyüklüğü geçen yıl sonunda 110.9 milyar TL idi. Yılın ilk 8 ayında 150 milyar TL’ye yaklaştı.

% 57.5
“Altın fonunu tercih eden bir yatırımcı 2019 yılında yüzde 29.83, 2020 yılının ilk 8 ayında ise 57.5 gibi yüksek getiri sağlayabildi.”

168.4 MİLYAR DOLAR
Yurtdışında yerleşik yatırımcılar, 150 milyar doları özel sektör tahvil, 5.6 milyar doları hisse senedi, 7.7 milyar doları tahvil ve 5.1 milyar doları Eurobond olmak üzere 170 milyar dolara yakın çıkış yaptılar.

“TÜRKİYE, GETİRİ ARAYAN YATIRIMCININ RADARINDA KALABİLİR”
Yurt dışı yerleşiklerin portföy yatırımlarını azaltmak suretiyle çıkış yaptıkları yoğun dönemi geride bıraktık. Bundan sonrası için öngörü yapmak oldukça zor olmakla beraber çıkışların büyük bir kısmının gerçekleşmiş olduğunu söylemek çok yanlış bir değerlendirme olmaz. Uzun vadeli bakan ve Türkiye gibi ülkeleri muhakkak portföyünde tutan, risk konusunda biraz daha iştahlı olan yatırımcıların kalmaya devam etmesi normal geliyor. Bir de riskin yüksek olduğu dönemde getirisini artırma arayışında olan yatırımcılar var. Bir süre sonra piyasalarda bu tür yatırımcıları görebiliriz.

TEKNOLOJİ KULLANIMI ARTACAK
Bundan sonraki fonlarımızda biraz daha fazla teknolojiyi kullandığımız ürünleri yatırımcılarımızla buluşturacağız. Hali hazırda fon tercihinde, ‘Robo’ danışmanları kullanıyoruz. Önümüzdeki dönemde de yatırım ürünlerinin seçiminde ve portföy stratejilerinde yapay zekayı yoğun olarak kullanacağız.

Yazar: Fast Company Türkiye

©Fast Company Dergisi, Türkiye’de Fast Dergi Yayıncılık A.Ş. tarafından Türkiye Cumhuriyeti yasalarına uygun şekilde yayınlanmaktadır. Fast Company’nin isim hakkı ABD’de Mansueto Ventures’a, Türkiye’de Fast Dergi Yayıncılık A.Ş.’ye aittir. Dergide yayınlanan yazı, tablo, fotoğraf ve görsellerin her hakkı saklıdır. İzinsiz, kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Adnan Bali: “Girişimcilik hayal ile başlar”

Bir startup’ta çalışmak ve hayatta kalmak