YAZI: M. RAUF ATEŞ
Muzaffer Müfit Kayhan, 1971 yılında tesisini kurduğunda, “Ne yapacaksan en kalitelisini yap” sloganı ile yola çıkmıştı. İplik üreteceği Söktaş’ta, kendi ve çevredeki çiftçilerin pamuğunu “katma değerli” hale getirmeyi amaçlıyordu. Bu amaçla iplik üretimiyle yola çıktığı tesisine, sonraki yıllarda iplik boyama, dokuma ve terbiye yatırımlarını da yaptı. Türkiye’nin önde gelen entegre tesislerinden birini yaratan Muzaffer Müfit Kayhan, sonraki yıllarda “denim” üretimine girdi. Söktaş, kısa sürede bu alanın önemli oyuncularından biri haline geldi.
1990’ların başında ise önemli bir ortaklıkla denim alanındaki işlerini bir üst aşamaya taşıdılar. Dünyaca ünlü jean markası Lee jeanlerinin sahibi olan VF Corporation ile kurulan ortaklık, Türkiye, Orta Doğu ve Rusya pazarlarına üretim yapmayı hedefliyordu. Fabrikası ise Söke’de idi. Burada pantolon ve üst grubu kumaş üretiliyordu. Bu işin perakendesi de o dönemde Kayhan Ailesi’nde idi.
Bu ortaklık 2000’lerin başına kadar devam etti. Bir süre sonra Amerikalılar kendileri devam etmek istedi ve şirketi satın aldılar. Bununla birlikte Kayhan Ailesi de jean işinden çıktı. Rekabet anlaşması nedeniyle de Söktaş Grubu bu şirkete uzun süre jean dışında kumaşlar üretip sattı. Bir süre sonra VF Corporation Türkiye’deki perakende tarafını ciddi şekilde küçültme yoluna gitti. Yaklaşık 4 yıl önce de Türkiye’deki operasyonlarını yerel bir şirkete satıp çıktılar.
1970’lerde başlayan bu maceranın geldiği noktada Söktaş, şu anda sadece lüks gömlek, pantolon ya da tişört üzerine kumaş üretimi yapıyor. Kurucusu Muzaffer Müfit Kayhan’ın, “Kaliteli üretim” sloganı doğrultusunda, yüksek katma değerli üretimle, ihracatta “kilo başına değer” rekoru kırıyor. Söktaş’ın CEO’su Muzaffer Kayhan, “İtalyan kumaşı” ayarında, yüksek katma değerli üretime giden yolu ve hedeflerini Fast Company dergisine anlattı:
İLK 3 ŞİRKETTEN BİRİYİZ
Ben şirkette üçüncü kuşağım. Dedem, “Ne yaparsak en kalitelisini yapalım” vizyonuna sahipti. Biz de onun yolundan gidiyoruz. Bizim kumaşın yanı sıra tarım şirketimiz var. Orada da sütün en kalitelisini üretiyoruz.
Söktaş’ta amacımızı, ‘Mümkün olan en kaliteli ipliği üretmek ve İtalyanlara rakip olmak’ şeklinde belirledik.
Bugün İtalyan üreticilerin önemli bölümü ortadan yok oldu. Biz de lüks gömlekli kumaş alanında ilk 3 şirketten biri konumuna ulaştık. Avrupa markalarının hep İtalyan kumaşı ürettiği algısı vardır. Bugün biz bunu kırabiliyoruz. En lüks markaya dahi Türk kumaşını satabiliyoruz.
Bundan birkaç sene önce bazı firmalar “İtalyan kumaşından başka kullanmayız” diyorlardı. Bugün bizimle de anlaşma yapıyorlar. Kaliteyi sürdürülebilir şeklinde sağladığınızda sizi mutlaka görüyorlar. Bunun yanı sıra hız ve esneklik de çok önemli… Bir ay içinde pamuktan kumaşa dönüp İtalya’da müşteriye teslim edebiliyoruz. O nedenle tercih ediliyoruz.
İTALYAN KALİTESİNDE KUMAŞ
İtalyan kalitesinde kumaş üretiminin öncelikle hammaddeden gelen bir özelliği var. Öncelikle uzun elyaf dediğimiz, daha önce ipleri üretebilecek pamuk gerekiyor. Ne yazık ki Türkiye’de bu nitelikte pamuk üretemiyoruz.
Aslında bunun da tamamen ülkenin coğrafyasıyla ilgili olduğunu söylemekte yarar var. Bu iplikler Amerika’nın en güneyinde, Mısır’da ve Çin’in bazı bölgelerinde üretiliyor… Yaz sıcağının ne kadar uzun sürdüğüyle alakalı bir durum.
Başlangıçta biz de bu iplikleri ithal edip, kendi ipliklerimizle karışımlar yaparak daha ince iplikleri üretme başarısını sağladık. Ancak, bu daha pahalı bir yoldu.
Türkiye’de bizim gibi gömleklik kumaş üreten firma sayısı çok fazla değil. Genelde sürümü daha fazla olan ‘kaba iplikler’ üretiliyor. Düşük fiyata daha fazla kumaş satma olanağı yakalıyorsunuz.
Bizde maliyet daha farklı. Örneğin, ipliği çekmek için daha fazla elektrik kullanıyoruz. Ona göre de satış fiyatımız farklı. Türkiye’de tekstil hammaddesi ihracatının kilogramı 4 Euro civarında. Söktaş’ta ise bu rakam 60 Euro düzeyine kadar çıkıyor.
Bitmiş bir giyim ürününde Türkiye’nin ortalama fiyatı kilogramda 15 dolar civarındayken, bizde ortalama 65 Euro’lara geliyor.
KATMA DEĞERE ULAŞABİLMEK
1971’den bu yana katma değeri yüksek üretim için çalışıyoruz. İlk başlarda ürün yapımız farklıydı. Müşteri ve modanın talepleriyle birlikte ürün yapımız değişti. 2014 yılında, ‘300 numara’ diye bilinen, dünyanın en ince ipliğini üretir konuma ulaştık. Bir saç telinden bile ince iplik.
Bu ipliği büyük lüks markalar ve sayıları azalsa da artizan terziler kullanıyor. Son yıllarda, özellikle pandemiyle birlikte lüks tüketime büyük bir kayış var. Alt gelir grubunun durumu kötüleşirken, zenginler daha da zenginleşti. Bu nedenle lüks markaların satışı artarken, alt gelir grubunu hedefleyenlerde düşüş yaşanıyor.
Bu da bizim satışlarımıza pozitif olarak yansıyor. Örneğin, kalın ipliklerden üretilen oduncu gömleklerini de satıyoruz. Orada da tasarım devreye giriyor. Bir yılda, yani iki sezonda 7 bin 200’e yakın tasarım yapıyoruz. Satılanların yarısı beyaz gömlek. Ama müşteriyi cezbetmek adına da o tasarımı yapmak durumundayız.
İtalyanların, “Kalitesiz bir şey giymek için yeterince zengin değilim” diye bir sözü vardır. Bu, ipliğin ve kumaşın sağlamlığını da kapsıyor. Bir ürünün kalitesini, onu ne kadar uzun süre giydiğiniz de belirler. Pamuğunuz ne kadar kaliteliyse, ondan ürettiğiniz iplik de o kadar kaliteli oluyor.
YÜKSEK DEĞERLİ ÜRETİM
Tekstilin her ürününde yüksek katma değer yaratmak mümkün değil. Bunu ancak bitmiş ürünlerde yapabilirsiniz. Bizim birçok markamız var. Biraz daha markaya yatırım yaparak dünya çapında markalar haline gelinebileceğine inanıyorum. Tasarımlarımız çok güzel ve beğeniliyor. Yurt dışında çok önemli fuarlarda bir sürü Türk şirketi var. Paris’te katıldığım fuarda 150’nin üstünde Türk şirketi vardı. Belli bir kalite standardını aşmış olduğumuz anlamına geliyor.
Bizim işimizde markalaşmak önemli. Alıcı şirketler, sizi bir fason üretici olarak değil, bir marka olarak gördüklerinde ürününüzü daha katma değerli satabiliyorsunuz. Bizim biraz kendimizi anlatmaya ihtiyacımız var. Kaliteli üretim yapan firmalarımızın sayısı oldukça yüksek.
İTALYANLARIN FARKI
Bizde lüks kumaşın kilogram fiyatı 60 Euro, İtalya’da biraz daha üstündedir.
Geçtiğimiz dönemde enerji ve işçilik gibi maliyetlerimizde büyük artışlar oldu. İtalyanlar ise ülkelerinde değil, Avrupa Birliği’nin daha ucuz ülkelerinde yapıyorlar. Örneğin, Portekiz’de üretim yapan rakiplerimiz var. Bugün Portekiz’deki işçilik ile Türkiye’deki işçilik eşdeğer. Avrupa’da enerji biraz daha pahalı. Ama bir yandan da fiyat rekabetine girdiğimizde karşımıza Uzakdoğu çıkıyor. Avrupalılar, Çin’den de kumaş almaya devam ediyor.
Yeni dönemde karbon ayak izi ölçümü devreye girdiği zaman artık kazançlar biraz daha içe yönelecek gibi görünüyor. Orada tekstil alanında bizim kaslarımız kuvvetli. Avrupa’nın içinde çok fazla üretim kalmadığı için biz gelecekte orada bir ivme kazanırız diye ümit ediyorum.
ÇALIŞAN VE ENERJİ MALİYETİ
Bizim kumaşımızın içinde ipliğin payı yüzde 55 iken, diğerleri de yüzde 45’e tekamül ediyordu. Bugün ipliğin payı yüzde 35’lere geriledi. İşçilik ve enerji yüzde 65’lere kadar yükselmiş durumda. Burada en kötü durum ‘öngörülebilirlik’ sorunu. Sürekli zam geliyor. Bu nedenle Türk şirketleri bütçe tutturmada zorlanıyorlar. Herkes biraz öngörülebilirlik bekliyor.
Ama biz her şeye de cevap verebilir durumdayız. Artık şirketler zorlu şartlarda çalışmaya alıştı. İşçiliği yoğun olan hazır giyim sektörü, bize göre daha büyük yara aldı.
YENİ DÖNEM HEDEFLERİMİZ
Bizim büyüme planımız var. Önümüzdeki 7 sene içerisinde 2 kat büyüme gibi bir hedef ile ilerliyoruz. Pazar hâlâ bu büyüklüğü kaldırabilecek durumda. Biz pazarın çok “niş’ bir alanında hizmet veriyoruz. Büyüme hesaplarımızı doğal olarak sektör içinde yapıyoruz. Ancak, sektörün farklı alanlarında bunu gerçekleştireceğiz. Örneğin, hizmet anlamında daha aktif olabiliriz. Biz kendi makinelerimizde de Ar-Ge yapıp ürünleri özelleştiriyoruz. İleride yurt dışı yatırımları düşünülebilir. Geçmişte Hindistan’da eşdeğer bir fabrikamız vardı. Tam pandemi başında satışını yaptık. Yeniden gündeme alabiliriz.
KATMA DEĞERLİ ÜRETİMİN GÜCÜ
- İLK 3: Söktaş, lüks gömlek kumaşında Avrupa’nın ilk 3’ü arasında yer alıyor.
- 100 MİLYON EURO: Söktaş’ın üretiminin Avrupa’daki yıllık büyüklüğü. Hedef, 50 milyon Euro olan büyüklüğü 100 milyon Euro’ya çıkarmak.
- 16 KAT: Türkiye’nin tekstil ihracatı ortalama kg fiyatının 16, giyim ihracatının 4 katına satış yapıyoruz.
- 16 DOLAR: Söktaş’ta 2023 yılı ortalama ihracat değeri kilogram başında 16 dolar. Türkiye’nin ortalaması ise 4.1 dolar.
- 60 EURO: Söktaş’ta lüks kumaşın kilogram fiyatı 60 Euro düzeyine çıktı. İtalya’da ise bunun bir miktar üzerinde seyrediyor.
KÂR MARJINDA DÜŞÜŞ OLACAK
- PAMUK ARZI Bir senedir pamuk fiyatı düşüktü. O nedenle iplikçilerimiz zam yapmamıştı. Son dönemde pamukta ihracata yönelme var. Bu nedenle de arz azalmaya başlayınca, bu sene pamuk fiyatları yükselişe geçti.
- İPLİĞE ZAM GELİYOR Bugünlerde iplikçiler de sürekli zam yapıyor. ‘Kumaşıma yüzde 10-20 zam yapacağım’ dediğinizde tepkiyle karşılaşıyorsunuz. Bunu ancak kademeli yapabilirsiniz. Artık herkes her şeyin farkında, her maliyetimizi biliyorlar. Önümüzdeki dönem firmaların kâr marjlarında düşüşler olabilir.
TÜRK ŞİRKETLERİNİN ZAAFLARI
- Türkiye’deki şirketlerde çok fazla yabancı çalışan olması, global şirketler için önemli bir sorun oluşturuyor. Eğer bir fasoncuyla çalışıyorsanız, markalar sizden sorumluluk bekliyor.
- Su tüketimi Türkiye açısından ciddi sorun haline geldi. Devlet de bu nedenle mevzuat değişikliğine gitti. Arıtmaların artması gerekiyor. Global markalar, ‘yüzde 75’ suda geri dönüşüm bekliyor.
- En büyük sıkıntımız, maliyetlerdeki artış nedeniyle fiyat tutturmak. Bunu aşmamız gerekiyor.
- Bugünlerde iş gücü bulmakta da çok zorlanıyoruz. Bir yandan yurt dışına çalışan kaybediyoruz, diğer yandan da firmaların verebileceği maaşlar düşük. Çalışan bulunamıyor. Büyümek için insan kaynağı şart.
- Tekstil sektörünün çok yoğun olduğu bölgemizde büyük bir deprem yaşadık. Fabrikaların kapanmış olması kadar işçilerin göç etmesi de sektörü olumsuz etkiliyor.
İHRACATTA NELER OLUYOR?
- MALİYET Türkiye’deki şirketler, maliyetler nedeniyle ihracat yapmakta zorlanmaya başladı. Bu nedenle kapasite küçültme yoluna gidenler var.
- AVRUPA’DA FİYAT BASKISI Avrupa’da bir fiyat baskısı dikkati çekiyor. Onlar da belirli bir fiyatın üzerine çıkmak istemiyorlar.
- DURGUNLUK KORKUSU Avrupa’da durgunluk korkusu ve beklentisi var. Bu nedenle orada da bir belirsizlik dikkati çekiyor. Bunu siparişlerinde de gözlemliyoruz.
- SİPARİŞ SIKLIĞI Daha önceki yıllarda siparişlerini yıllık program dahilinde veriyorlardı. Şirketler, daha önce siparişlerini tek seferde, yılda 2 kez geçerken, şimdi daha az aralıklarla, stok durumuna göre ilerliyorlar.
- HIZ Türk şirketlerinin Avrupa’da çok hızlı olması gerekiyor. Hızlı olunca da işin içine daha fazla maliyet giriyor.
- KUR AVANTAJI Fiyatta ve maliyette optimum seviyeleri yakalamak gerekiyor. Şu anda bunu yapmakta zorlanıyoruz. Bizim burada kur avantajlarımız vardı. Kurun uzun süredir aynı düzeyde kalması da avantajımızı kaybettirdi.