Fotoğraf: Pixabay
YAZI: M. RAUF ATEŞ
Koç Holding’de Stratejik Planlama Başkanlığı’na bağlı Yeni İş Geliştirme Koordinatörü olarak görev yapan Ali Koç, 1999 yılında Marmara’yı sarsan büyük deprem felaketi sırasında grupta henüz çok yeniydi. Ailenin de onayıyla oluşturulan Kriz Komitesi Başkanlığı’nı üstlendi ve hızlıca bir plan oluşturdu. Koç’un çalışma arkadaşlarıyla buluştuğu toplantıda açıkladığı plan iki aşamadan oluşuyordu: “Acil kurtarma” ve “Hayatta kalma ve yaşatma”.
17 Ağustos’ta meydana gelen depremin ilk günü “acil kurtarma” stratejisi devreye alınmış, Başbakanlık Kriz Komitesi’ne bilgi verilerek 23 Ağustos’ta ikinci aşamaya geçilmişti. Ali Koç, “Topluluk şirketleri, çalışanlar ve hayırseverler tarafından depremzedelere gönderilen yardımların iletilmesi için 4 merkez oluşturduk. Bu bölgelerden aktarım yapıyoruz” diyerek ikinci aşamanın önemli bir bölümüne dikkat çekmişti.
Aradan 23 yıl geçti. 6 Şubat sabahı deprem haberiyle Koç Holding’deki Kriz Komitesi, CEO Levent Çakıroğlu’nun başkanlığında toplandı, acil eylem planı devreye sokuldu. İnsan kaynakları direktörlüğü ile grup başkanlarına görevler tanımlandı, 11 il için hızlıca eyleme geçildi. Grup başkanlarından Özgür Burak Akkol ise planı sahada devreye aldı, yönetti.
Burger King, TGI Friday gibi çok sayıda şirkete danışmanlık yapan Growth Partners’in kurucusu Neil Culbertson’un tanımladığı gibi, Ali Koç, 1999 yılındaki depremde, bir “Chief Emergency Officer” (Acil Yönetim Lideri) gibi çalışmıştı. Culbertson, “Bir kriz şirketi vurduğunda CEO’nun hemen acil yönetim liderine dönüşmesi gerekiyor” diyerek konunun önemine dikkat çekiyor.
Acil durum bazen deprem, bazen orman yangınları ya da fırtına şeklinde kendini gösterebiliyor. Türkiye, acil durumu, 1999 yılındaki felaketten sonra sel baskını, orman yangınları ve büyük depremlerle yaşadı. 6 Şubat’ta 11 ili vuran felakette iş dünyasının bir bölüm lideri “Chief Emergency Officer” gibi çalıştı.
Liderlerin deprem, sel ve yangın gibi büyük afetlere hazırlık için iki önemli görevi var. Birincisi, önleyici strateji doğrultusunda, özellikle önleyicilik kapsamında bu alanlara yönelik sosyal sorumluluk çalışmalarını desteklemesi, yatırımlarını o cepheye yönlendirmesi…
İkinci tarafında ise en ideali yazılı bir “acil durum” planının olması… Bu hem ülkenin bir tarafındaki doğal afete destek olmayı hem de kendi çalışanları başta olmak üzere işi “hayatta tutmayı” kapsıyor.
FELAKET İÇİN SOSYAL SORUMLULUK
ABD’nin 500 büyük şirketi, kurumsal sosyal sorumluluk projelerine yılda 20 milyar dolardan fazla ayırıyor. Donorbox, bu tutarı 24 milyar dolar olarak tahmin ediyor. Bu, cironun binde 1’i, kârın ise yüzde 1.8’ini sosyal sorumluluk işlerine yatırdıkları anlamına geliyor.
Müşteri, tüketici ve iş ortaklarının “sosyal duyarlı” şirketlere ilgisinin artması, bu alana yönelik yatırımları yukarı çekiyor. Örneğin, S&P 500’deki şirketlerin yüzde 20’si “sürdürülebilirlik veya kurumsal sosyal sorumluluk” raporu açıklarken, bu oran sadece 2 yılda yüzde 72’ye yükseldi. Şimdi yüzde 90’ları geçmiş durumda.
Kurumsal sosyal sorumluluk çerçevesinde yapılan harcama/bağışların yüzde 12 kadarı 2020 yılında depremleri de kapsayan “felaketler” için ayrıldı. Bu, 2018 yılına göre sadece yüzde 3’lük artış anlamına geliyor. Bunun da önemli bir bölümü acil yardıma, küçük bir kısmı “risklerin” azaltılması harcamalarına gidiyor.
Ancak, CECP adlı kuruluşa göre, dünyada artan felaketler nedeniyle 2020-2021 arasında felaket yardımlarına özel sektörün ayırdığı miktar yüzde 352 gibi önemli oranda arttı. Bunda Covid, yangın ve sellerin etkisi de büyüktü.
Türkiye’deki şirketlerin bir bölümü, sel, orman yangını ve deprem gibi felaket anlarında hızlıca yardım için seferber oluyorlar. Ancak, kurumsal sosyal sorumluluk projeleri içinde, bu alana ayrılan bütçeler yüksek değil. Örneğin, Capital dergisinin GFK ile yakın zamanda yayınladığı “ilk 10 proje” içinde “felaketlere” yönelik bir çalışma yer almadı. Eğitim, sağlık, kültür, sanat gibi alanlara yatırım öne çıkıyor. Ancak, sel ve deprem gibi kriz dönemlerinde, diğer alanlardan ya da yeni kaynaklardan yatırıma yöneliyorlar.
DÜNYA DEVLERİ NE YAPIYOR?
ABD’de deprem, sel ve fırtına gibi durumlara hazırlık için çeşitli şirketler eylem planları hazırlıyor. Örneğin, Home Depot, Federal Emergency Management Agency (FEMA) ile işbirliği yoluna gitti. Şirket, hazırlık için eğitim programları, tedarik kontrolü ve öncelik belirleme gibi konularda bireylere danışmanlık veriyor.
Perakende devi Walmart, 2.3 milyonu bulan çalışanlarını yangın, sıra dışı hava olayları ve deprem gibi riskler için hazırlıyor. Bunun için web sitesinden hazırlıkları teşvik ediyor, bilgilendirme yapıyor. Hazırlıkları desteklemek için şirket 2016-2022 arasında 132 milyon dolar harcadı.
Ayrıca Bank of West, Ebay, General Motors gibi şirketler Center for Disaster Philanthropy’ye büyük bağışlar yapıyorlar. ABD’li şirketlerin felaket konusuna yaptıkları yardımların payı, 1990’larda yüzde 20 iken, 2010’ların sonunda yüzde 90’lara ulaştı.
Aktivist CEO kavramını dünyaya tanıtanlardan Salesforce Kurucusu Marc Beniof, şirketin hisse, ürün ve çalışanların zamanının yüzde 1’ini hayır/bağış işlerine ayırmaya karar verdiğini açıkladı.
BİREYSEL DUYARLILIK DÖNEMİ
Şirketlerin ve liderlerinin “Chief Emergency Officer” gibi rol üstlenmelerinin arkasında, ülkeye ve vatandaşlara katkının yanı sıra “müşteri ile çalışanların” beklentisinin de etkisi var.
Rutgers Business’ın araştırmasına göre, bireyler, sosyal konularda etkin/hızlı şekilde yer alan “aktivist” liderleri daha fazla takdir ediyor. Dünya çapında 28 ülkede 30 bin kişiyi kapsayan araştırmaya katılanların yüzde 64’ü, “CEO’ların lider rolü oynaması” gerektiğine inanıyor. Bu tip CEO’ların ürün ve hizmetlerini tercih ederim diyen “duyarlıların” oranı ise yüzde 50’yi geçiyor.
Nielsen tarafından e-ticaret müşterileri arasında düzenlenen ankete katılanların yüzde 66’sı, “pozitif sosyal ve çevre etkisi” yaratan şirketlerin ürün/hizmetlerine daha fazlasını ödemeye hazır olduklarını söylüyor.
Fortune dergisinin CEO Initiative araştırmasına katılan liderlerin yüzde 87’si “moral liderliğine” ihtiyacın giderek arttığını ortaya koydular.
TÜRKİYE’DEN ŞİRKETLERİN AKSİYONLARI
Marmara depreminden ders çıkarıp hazırlıklı olan şirketlerden biri de Arçelik… Arçelik Türkiye Genel Müdürü Can Dinçer, “O dönemden çıkardığımız derslerden biri de ‘arama/kurtarma’ konusunda gönüllülerden oluşan eğitimli ekipler oluşturmak oldu” diyor. Arçelik bünyesinde, AFAD’dan eğitim almış, daha önce Düzce, Van ve İzmir depremlerinde arama/kurtarmaya katılmış bir ekip bulunuyor. Üstelik sadece depremde değil, her türlü doğal afette bu çalışmalara hızlıca dahil oluyorlar. Can Dinçer, bu konuda şu bilgiyi veriyor:
“Satış, pazarlama, bayi ve yetkili servis ağımızla çok hızlı bir şekilde koordine olarak, felaketten etkilenen çalışma arkadaşlarımıza ulaşıp, sağlık, barınma ve ulaşım gibi ihtiyaçları karşılamaya odaklandık. Çağrı merkezimiz de bu süreçte bölgedeki koordinasyonu sağlamamızda önemli bir destek sağladı.
İnovasyon ve teknoloji ekiplerimiz de çalışanlarımızın hızlı bir şekilde haberleşmesine olanak sağlayacak bir cep telefonu uygulaması hazırladı. Her türlü afet ve depreme karşı, çalışma arkadaşlarımızın güvenliğini sağlamak üzere tüm iş yerlerimizde gerekli önlemleri alıyoruz.”
BÜTÜN ÇALIŞANLAR SAHADA
Kibar Holding’de bütün şirketlerde “kriz aksiyon” yönergeleri ile acil durum müdahale planları var. Planları canlı tutmak için düzenli olarak tatbikatlar yapılıyor, hazırlıklar “test” ediliyor. Kibar Holding CEO’su Haluk Kayabaşı, “Büyük deprem sonrası bir çalışma grubu oluşturduk. Bu grubun öncülüğünde afet yönetimine ilişkin eğitim, bilinçlendirme ve gelişim noktalarının tespiti alanlarında aksiyon planlarımızı yeniden gözden geçiriyor, güçlendiriyoruz” diye konuşuyor.
Carrefoursa CEO’su Kutay Kartallıoğlu, şirket bünyesinde bir “kriz yönetimi planı” olduğunu, ancak son depremde mevcut planının da ötesine gittiklerini söylüyor. Bu kapsamda çok hızlı hareket edilip, öncelik deprem bölgesindeki mağazalarda ve bayilerdeki çalışanlara verildi. Kartallıoğlu, “Önce sağlık durumlarını ve ihtiyaçlarını tespit etmeye çalıştık. Ardından da acil ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla AFAD işbirliğiyle yardım tırlarını yola çıkardık” diyor.
Şubat ayı sonuna kadar gönderilen tır sayısı 49’a ulaştı. Sabancı Gönüllüleri ile birlikte hazırlanan 75 bin acil destek paketi bölgeye gönderildi. Mağazalarda ve e-ticaret sisteminde Ramazan kolilerinin bağışı için hazırlık yapıldı. 10 bin kişiye sıcak yemek sunumu sağlandı. Kartallıoğlu, “Özellikle çalışanlarımız ile bayilerimize desteğimiz devam edecek” diye konuşuyor.
İŞ DÜNYASININÖNCELİĞİ
Dünyada sosyal sorumluluk bütçelerinin 4’te 1’i eğitime, diğer 4’te 1’i ise sağlık ve sosyal işlere gidiyor. Bir ölçüde küresel ısınmanın da etkisiyle son yıllarda artan doğal afetlere ise ayrılan pay artma eğiliminde. Türkiye’de de şirketler 2023 yılında bütçelerinin önemli bölümünü bu alana ayıracak, öncelik listesini değiştirecekler.
Farklab Kurucusu Ahu Serter, “Yeni dönemde iş dünyasının önceliği, yapabileceği yardımı ve katkıyı bölgeye sunmak olmalı. Buna, kendi bölgelerimize göç etmek isteyen ailelere iş sağlama önceliğini de dahil etmeliyiz” diyor.
Önceliğin diğer tarafında ise olası depremler için tesis ve fabrikaların dayanıklılığının hızlıca ölçülmesi var. Serter’e göre bu da yeterli değil: “AFAD’dan eğitimler almalı ve çalışanlarımızı bilgilendirmeliyiz. Depremde ilk şoku atlatacak malzemenin önemini de öğrendik. Bunun için malzeme birikimi de çok önemli… Üstelik sadece deprem değil, tüm afet olaylarına karşı dayanıklılık geliştirilmeli ve hazır olunmalı.”
ABD’deki ACCP (Association of Corporate Citizenship Professionals) adlı kurumun yöneticiler arasında yaptığı araştırmada, ilgi duyulacak alanlar sorgulanmıştı. Yöneticiler, 2021 yılında “insani krizleri” yüzde 14 ile öncelik listesine alacaklarını belirtmişlerdi. 2022’te ise bu oran yüzde 35’e çıktı.
Türkiye’den şirketler de afet, sel, orman yangını gibi konuları kapsayan “insani krizlerin” öncelik olacağını belirtiyorlar.
Loreal Türkiye CEO’su Sinem Gökçen Sandıkçı, “En büyük önceliğimizin daha büyük etki yaratabilmek için dayanışmak olduğunu düşünüyorum” sözleriyle bu konuya katıldığını belirtiyor. Ona göre Türk iş dünyasından çok sayıda şirket/kurum fayda yaratmak ve yaraları sarmak için elinden geleni yaptı. Ancak, “Yeni dönemde bu projelerin koordineli ve planlı bir şekilde yapılması” gerektiğine dikkat çekiyor:
“Bundan sonraki olası depremlere her açıdan en iyi şekilde hazırlanmak ve ekiplerimizin güvenliği için ön koşulları sağlamak, en önemli önceliğimiz olacak.”
DAYANIKLI OFİSLER YARATMAK!
Çok sayıda şirket lideri deprem bölgesini ziyaret etti ve büyük yıkımı gözleriyle gördü. Büyük bir şirketin sahibi, “Yerle bir olan tesisleri ve ofisleri görünce, önceliğimizin çalışanlarımızın sağlığı olduğunu bir daha anladık” diyerek konunun öneminin altını çiziyor.
QNB Finansbank Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Aras, artık şirketlerin “öncelik” listesine yeni ve güçlü bir maddenin eklendiğini söylüyor. Ona göre, ilk öncelik, “mikro düzeyde çalışanların ve ailelerin emniyetini sağlamak” olmalı. Ömer Aras, “Depreme dayanıklı mekanlarda çalışmak, yaşamak ve riskleri azaltmak zorundayız” diyor. Hatta şirketlerin deprem sırasında ve sonrasında “ne yapılması” gerektiğini de çalışmaları gerektiğini paylaşıyor:
“Makro düzeyde bir deprem bölgesinde yaşadığımızın bilinciyle ona uygun çalışma ve yaşam alanları oluşturmak için gerekli her nevi kurumsal, teknik ve sosyal katkıyı yapmak gerekiyor.”
AFETE HAZIRLIKLI OLMAK
2021 yılında PwC tarafından yapılan araştırmaya katılan CEO’ların yüzde 95’i, doğal afetler dahil olağanüstü durum kriz yönetim kapasitelerinin “geliştirilmesi” gerektiğini belirtmişlerdi. Sadece yüzde 35’i, “kriz hazırlığımız oldukça uygun” yanıtını vermişti.
ABD’de büyük yangın, kasırga ve Covid nedeniyle yaşanan sıkıntılar, özellikle önde gelen şirketlerin hazırlıklarını gözden geçirmelerine neden oldu. Örneğin, perakende devi Walmart, 7 gün 24 saat faal olan “Emergency Operations Center” adlı bölümü oluşturdu. Amazon’un ise “The Disaster Relief by Amazon” adlı oluşumu var. Şirket bağış yapıyor, teknik yardım sağlıyor, gönüllülerini sahaya gönderiyor.
QNB Finansbank, deprem hazırlık planını “önce” ve “sonra” diye iki başlık altında oluşturdu. Öncesinde farkındalığın artırılması, eğitimler, afet anında gönderilmeye hazır ihtiyaç maddelerinin bulundurulması gibi hazırlıklar var. Genel Müdür Ömür Tan, “Detaylı olarak kriz planlarımız hazır olmakla birlikte, acil durum iletişim zincirleri kurguladık ve bu zincirlerin işlerliğini düzenli aralıklarla test ettik” diye konuşuyor.
Deprem sonrasını kapsayan ikinci aşamada ise “çalışanlar” ile “ailelerin” can güvenliği yer alıyor. Ömür Tan, “Son depremde çalışanlarımızı afet bölgesinden çıkardık, otellere yerleştirdik. Onların ihtiyaçlarını da QNB Care uygulamasıyla takip ediyoruz” diyor.
Hazırlanan planın bir parçasını ise afet bölgelerindeki “işleri” sürdürmek var. Bu kapsamda deprem bölgesindeki şubelere, diğer illerden gönüllüler görevlendirildi. Ömür Tan, gelen talepler doğrultusunda, afet hazırlık planına “Finak” adı verilen arama kurtarma timini kuracaklarını söylüyor.
ACİL DURUM PLANLARI HAZIR
“HSBC Türkiye’de “İş Sürekliliği ve Olay Yönetimi” adlı acil eylem planımız var.” Genel Müdür Selim Kervancı, bu planı, “bankanın acil durumlara karşı hazırlıklı ve dirençli kılınmasına yardımcı olan bir üst yönetim önceliği” olarak tanımlıyor. Plan, ortaya çıkan afet benzeri acil durumlarda faaliyetlerin en kısa sürede kesintisiz sürdürülmesini ve en kısa zamanda normale dönüşünü hedefliyor. Kervancı, “Acil ve beklenmedik durum yönetim planlarının yanı sıra, banka seviyesinde iş sürekliliği risk portföyü, iş etki analizleri, kritik kaynakların etkin planlanması, bölümsel iş devamlılık planları, eğitim ve yetkinlik çalışmaları, testler ve diğer sistematik uygulamalar en az yıllık döngülerde gözden geçirilir ve güncel tutulur” diye konuşuyor.
Yemeksepeti’nde de deprem haberini izleyen saatlerde hızlıca “kriz masası” oluşturuldu. Ardından da iş ortağı restoranlar, market depoları ile “mahalle esnafı” kapsamındaki işletmelerle iletişim kurulmaya başlandı. Bunlarla birlikte bir ekip, çalışanlar ve iş ortağı restoranlarla iletişim için yola çıktı. Şirketin CEO’su Mert Baki, “Ekosistemden gelen gücü de kullanarak bir dizi projeyi hızlıca devreye aldık” diye konuşuyor. Bu kapsamda toplam 3 milyon bağış yapıldı, ilk günlerde 8 kamyon yardım kamyonu gönderildi. Depremden etkilenen restoranlar için “Restoran Destek Fonu” devreye alındı. Baki, “Yönetim ekibi olarak genel merkezimizden tüm ekiplerimizi ve iş birliği çalışmalarımızı yönettik” diye anlatıyor.
Mert Baki, deprem benzeri acil durumlara hazırlık için çalışanlara eğitim verdiklerini ve “acil durum planı” hazırladıklarını söylüyor ve ekliyor: “Ayrıca afet durumunda kullanılabilecek ekipmanların tamamını da hazır bulunduruyoruz.”
VİCDANLI ŞİRKETLERİN FARKI NEREDE?
- Bir şirketin sorumluluğu sadece para kazanmak değildir. Bu düşünce yapısı artık tarihin tozlu raflarında kaldı. Sosyal, ekonomik ve çevresel anlamda sürdürülebilir katkı sağlamak üzere dönüşmeleri gerekiyor. Bunu yapmayanların geleceği yok.
- Büyümek ve para kazanmak önemli… Ancak, şirketlerin büyürken dünyayı güzelleştirmeleri, çalışanlarının hayatlarını iyileştirmeleri, ürünleriyle insanlığa katkı yapmaları gerekiyor.
- Pandemi birçok şirketi paydaş kapitalizmi kavramını araştırmaya ve buna göre hareket etmeye zorladı. İşletmeler doğru şeyi yapmaya çalışıyorlar, ama bunun “geçici çözüm sağlamaya yönelik” bir yaklaşımdan daha fazlası olmasını sağlamalılar.
- Artık bireyler, satın aldıkları üründen, çalışmak istedikleri şirketlere kadar pek çok konuda farklı düşünüyor. Hem iyi bir şirkette çalışmak hem de topluma fayda sağlamak istiyorlar. Bu nedenle şirketler her ikisini de gerçekleştirmek için rekabet ediyorlar.
HAMDİ ULUKAYA
CHOBANI KURUCUSU
“İş dünyasının iki önceliği olmalı: Birincisi, depremden ağır etkilenen illerin yeniden yapılanması ve ekonomisinin canlandırılması için çözümlerin geliştirilmesi. İkincisi ise bölgeden göç edenlerin aktif iş hayatlarında kalabilmeleri için istihdamlarına öncelik verilmesidir.”
EMİNE ERDEM
KAGİDER BAŞKANI
FELAKETTEN NE DERS ALDIK?
Hayat hiçbir zaman tam anlamıyla siyah ya da beyaz olmaz. Olası zorlu ya da beklenmeyen şartlara karşı tedbirli olmak gerekiyor. Bu depremde biz olmanın, aile olmanın önemini anladık.
ÖMÜR TAN
QNB FİNANSBANK GM
Arama kurtarma ve ilk yardım eğitimleri ile gönüllü çalışanlarımızdan oluşan ekibimizi büyütüyor, afet senaryolarımızı güncelliyoruz. Tetikte olmamız gerektiğini bir daha anladık.
CAN DİNÇER
ARÇELİK GM
Paydaşlarımızla kurduğumuz güçlü bağın yaşadığımız bu zor günleri atlatmakta eşsiz bir değer olduğunu anladık. Artık afetlerde ofislerimizi de çalışanlarımızın ikinci bir evi gibi konumlandırmaya devam edeceğiz.
TANKUT TURNAOĞLU
P&G TÜRKİYE CEO
Yöneticiler olarak tüm tesislerimizi ve çalışanlarımızı böylesi bir afete hızla hazırlamak zorundayız. Tarihten önemli dersler çıkarmalı ve geleceği doğru akılla şekillendirmeliyiz.
HALUK KAYABAŞI
KİBAR HOLDİNG CEO
Bir numaralı önceliğin ‘hukuk’ sisteminin yeniden tesis edilmesi olduğunu dersini aldık.
CEMAL KİŞMİR
BNP PARIBAS CARDIF TR CEO
Yeni dönemde iş dünyasının bir numaralı önceliği etki alanındaki kişilerin (çalışanlar ve paydaşlar), bireysel olarak deprem konusunda aksiyon almalarını sağlamak olmalı.
EMRE TURANLI
SHELL TÜRKİYE CEO
Önceliğimiz, liyakat sahibi yönetici ile bilim insanlarının oluşturduğu kurulların eylem planını uygulamak olmalıdır.
MEHMET ABBASOĞLU
PETROL OFİSİ CEO
Yardım, kurtarma süreçlerinin yönlendirilebilmesi için sahadan bilgi almak gerekiyor. Bu nedenle iletişim altyapısının çalışır durumda olması gerekiyor. Son deprem iletişim için uydu telefonlarının önemini ortaya koydu.
SELİM KERVANCI
HSBC TÜRKİYE GM
Bölgede çalışmalarda bulunurken, yerel destek ve sivil toplum kuruluşlarıyla koordinasyon, acil durum planlaması, iletişim planı geliştirme ile bölgesel risk analizleri hakkında çok değerli deneyimler çıkardık.
MERT BAKİ
YEMEKSEPETİ CEO
SAHAYA HIZLI İNMEYİ NASIL BAŞARDIK?
- İLK AKSİYON İlk önceliğimiz, çalışanlarımızın, emeklilerimizin ve müşterilerimizin sağlığından emin olmaktı. Hemen sonrasında şubelerimizin, bankamatiklerimizin, sistemlerimizin çalışır durumda ve nakit yönetim hizmetlerimizin verilebilir olduğundan emin olduk.
- KRİTİK MALZEME En kısa sürede yardımları ulaştırabilecek kritik malzemelere, araçlara ve organizasyon kabiliyetine sahip olmayı sağladık. İç ve dış iletişimi açık tutarak tüm paydaşları sürekli bilgilendirdik.
- SAHAYA İNME HIZI Bu sayede deprem felaketinde sahaya en hızlı ulaşan, çalışanlarına, emeklilerine ve müşterilerine süratle sahip çıkan, çadır, uyku tulumu, battaniye, sıcak ve soğuk gıda, katalitik soba, temizlik ve hijyen malzemeleri gibi kritik destekleri depremin ilk gününden sağlayan, şube ve bankamatiklerini çalışır durumda tutan, iç ve dış iletişimle de durum bilgisini sürekli paylaşan kurum olmayı başardık.
HAKAN ARAN
İŞ BANKASI GENEL MÜDÜRÜ
SOSYAL LİDERLİĞİ DESTEKLEYEN VERİLER
- %2: ABD’de 2013’de çıkarılan Companies Act, 3 yıllık net kârlarının en az yüzde 2’sini KSS aktivitelerine ayırmalarını zorunlu kılıyor.
- %4-6: Good360’a göre, etkili kurumsal sosyal sorumluluk stratejisi şirket piyasa değerini bu oranda artırabiliyor.
- %50: İyi tanımlanmış sosyal sorumluluk stratejisi ve amacı olan şirketlerin yeni pazarlara açılmada başarılı olma oranı yüzde 50 daha yüksek olabiliyor. Kaynak: Good360
- %40: Donorbox’a göre ABD’de 500 büyük şirketin yüzde 40’ının “gönüllü hibe” programları var.
- %10: Bağışların yüzde 29’u eğitim, yüzde 25’i sağlık ve sosyal konular, yüzde 15’i toplumsal gelişim projelerine gidiyor. Felaketlere harcanan ise yüzde 10’un altında.
“İKİ TİP CEO VAR, SİZ DOĞRUSUNU SEÇİN”
Salesforce Kurucusu Marc Beniof, Trailblazer adlı kitabında, iki tip CEO/lider olduğuna dikkat çekiyor:
- Dünyanın durumunu iyileştirmeyi misyon edinenler.
- Şirket ortaklarına en iyi sonuçları/kârı elde etmekten başka misyonu olmayanlar…
Ona göre geçmişteki liderlerin önemli bölümü ikinci kategoride yer alıyorlardı. Şimdi ise ilk sıradakilerin sayısı artıyor. CEO ve patronların yeni dönemde bu iki tipten hangisini seçeceklerine karar vermeleri gerekiyor.
“Bana göre iş dünyasının önceliği, yapabileceği yardımı ve katkıyı bölgeye sunmak olmalı. Buna kendi bölgelerimize göç etmek isteyen ailelere iş sağlama önceliğini de dahil etmeliyiz. Bütün bunların paralelinde kendi iş yaptığımız tesis ve fabrikaların da dayanıklılığını ölçüp, gerekli güçlendirmeleri yapmalıyız. Bu da yeterli değil, AFAD’dan eğitimler almalı ve çalışanlarımızı bilgilendirmek gerekiyor.”
AHU SERTER
FARKLAB YKB